Nosebo: Plasebonun Ters Etkili Kötü Kardeşi
Eminim hepiniz plasebo etkisini duymuşsunuzdur. Latince kelime anlamı “memnun olmak” olan plasebo; kişinin kendisine fayda sağlayacağına, onu olumlu yönde etkileyeceğine inandığı ilacı veya tedaviyi kullandığında, kullandığı yöntemin tıbbi anlamda herhangi bir faydası yoksa bile gerçekten iyileşmesidir. Hatta yuttuğu hap şeker olsa bile! Peki plasebonun kötü kardeşi olarak bilinen nosebo etkisi nedir?
Latince kelime anlamı “zarar vermek”. Bu bağlamda plasebonun tam tersi, yani karanlık yüzü. Kişi bir durumla ilgili negatif beklentilere sahipse, negatif sonuçlarla karşılaşıyor. Örneğin; hasta kullanacağı ilacın yan etkilerinden haberdar olduğunda, hatta özellikle bunlardan bazılarını deneyimlemekten korktuğunda, bu belirtileri göstermeye başlıyor. Yani herhangi bir konunun riskli yönlerinden haberdar olduğunuz kadar iyileşme süreciniz de olumsuz yönde etkileniyor. Araştırmalar bilimsel olarak açıklanamayan rahatsızlıkların fiziksel belirtilere yol açtığını da kanıtlıyor. Yapılan bir deneyde gıdalara karşı alerjik bünyeye sahip kişilere alerjen madde içerdiği söylenen aşılar uygulanıyor ve elbette çoğunda alerjik reaksiyonlar ortaya çıkıyor. Sonrasında bu reaksiyonları iyileştirecek maddeyi içerdiği söylenen aşı aynı kişilere uygulanıyor ve sonucu tahmin edersiniz; alerji belirtileri yok oluyor. Üstelik alerjik belirtileri hem ortaya çıkaran ve hem de tedavi eden aşı aynı: sadece tuzlu su!
İlaçlar ve tedavilerin yan etkileri dışında, doktorların hastaya olan tavrı da noseboyu tetikleyebiliyor. Doktorunuza ne kadar güvendiğiniz, doktorun tedavinizden bahsederken takındığı tavır veya kullandığı sözcükler, yan etkilerin sonuçlarını ifade etme şekli, önceden yaşadığınız olumlu ve olumsuz deneyimler hatta tedavi masrafları bile noseboyu harekete geçiren unsurlar. Ayrıca kişilerin ruh hallerinin ve sosyal durumlarının sıkıntılı olduğu zamanlarda iyileşme süreçlerinin sekteye uğraması hatta bünyelerinin tedaviye direnç göstermesi de noseboyla açıklanıyor.
Uzun yıllar boyunca nosebo tam olarak tespit edilemedi çünkü plasebodan ayırt edilememişti. Yani hem pozitif beklentiler sonucunda elde edilen pozitif sonuçlar hem de negatif beklentiler sonucu elde edilen negatif sonuçlar plasebo sayılıyordu. Nosebo kavramını ilk kullanan ise 1961 yılında Walter Kennedy oldu. 2012 yılında Münih Üniversitesi’nde nosebo hakkında yapılan araştırmalar, hem nosebonun varlığını hem de oldukça yaygın olduğunu kanıtladı. 1970’lerde karaciğer kanseri tanısı konan bir hasta birkaç ay içinde vefat etti. Sonradan ise doktorun hatası sebebiyle hastaya yanlış teşhis konduğu ortaya çıktı. Yani nosebo ölümcül sonuçlara bile yol açabiliyor.
Tüm bunlara bağlı olarak uzmanlar, düşünce şeklinin fiziksel ve mental sağlığa ne derece etki ettiğini araştırıyorlar. Aslında plasebo ve nosebodan alacağımız bir mesaj var: Düşünceler öyle etkili ki, vücudumuz sahip olduğumuz düşünceler sayesinde hiç var olmayan bir ağrı ya da hastalığı bile var edebiliyor. Pozitif sonuçları da negatif sonuçları da zihnimizde biz meydana getiriyorsak, neden pozitifi yaratmayı seçmiyoruz? 😊
Kapak Fotoğrafı: onedio.com
İlginizi çekebilir: İrem Paçan’dan Samsara
Duru ve mesajı direkt veren hoş bir yazı. Kaleminize sağlık.