Bu yazıda bol bol kişisel görüş olacağından eminim. Çünkü hayatımın şu anki evresini bu denli ilgilendiren bir diziyi izlemek bana hem çok iyi geldi hem de kafamı karıştırdı. Mesela tek bir plan dahi yapmadan aslında alıştığım ve bu alışkanlığı da çok sevdiğim işimden istifa ettim. Şimdiden uyarayım: Her izleyen benim gibi bir anda istifa edip dımdızlak ortada kalmıyor, merak etmeyin.

not-dead-yet-5
Not Dead Yet | Fotoğraf: abc

‘Aydınlanma’ kelimesini kullanmayı pek sevmiyorum. Fakat 20-30 dakikalık, hayaletlerin fink attığı komedi türündeki bir diziyi izlerken fazlasıyla aydınlandım diyebilirim. Hayatımın nasıl olduğu, nasıl ilerleyeceği ve “Ben kimim?” sorularıyla boğuşacağım büyük ve karanlık bir sorgu odası bıraktı bana. Kendimin moderatör olduğu bir “Soramazsın” stüdyosu gibi de düşünebilirsiniz.

Mübalağa sanatını kullanmaya bayılırım. Ama emin olun, 25-35 yaş aralığında bir “Ne yapıyorum, ne yapacağım?” krizinin ortasında bir kadınsanız, siz de en az benim kadar dizinin komedi yanının arka yüzünü göreceksiniz. Nasıl mı? Jane the Virgin adlı çok sevdiğimiz pembe dizimizin başrolü Gina Rodriguez’in canlandırdığı Nell Serrano ile SoCal Independent adlı gazete ofisine doğru yola çıkarak…

Kendi hayatıma dair hiç kimsenin merak etmediği tüm detayları verdikten sonra biraz Not Dead Yet ne anlatıyor sorusuna değinmek istiyorum. Hoş, böyle bir soruyu soran var mı onu da bilmiyorum. Ama ben yine de sizi küçük bir meraka sürükleyeceğimden eminim. Belki ilk bölümünü açıp izlersiniz, hatırım için.

not-dead-yet-6
Monty ve Nell | Fotoğraf: IndieWire

Not Dead Yet Ne Anlatıyor ve Ben Neden Ölülerle Konuşmak İstiyorum?

SoCal Independent, sanırım benim hayalimdeki iş yeri. Nell Serrano için ise ilk başlarda tam bir kabus. Nişanlısının ardından Londra’ya taşındıktan 10 sene sonra, taze bekar olarak memleketine geri dönüyor. Geride bıraktığı işi ve hayatını yeniden kazanmasının uzun süreceğini (2 sezon) anlamak güç değil.

Geçmişte çalıştığı SoCal Independent adlı gazetede işler artık değişmiş durumda. Eski düşmanı, yeni patronu ve aynı zamanda en yakın arkadaşının yeni en yakın arkadaşı. Gazetede kendisine verilen işin ölüm ilanı yazma olması da mutluluğunu hiç de ikiye katlamıyor doğrusu.

not-dead-yet-7
Nell Serrano | Fotoğraf: NextTV

Kendisine verilen ilk ölüm ilanının ardından Monty bir anda yanında belirince, Nell’in delirdiğini düşünmesi de beraberinde geliyor. Şimdi tek tek Nell bu hayaletlere nasıl alıştı, kaç tane hayalet geldi gitti, her biri ne iş yapıyordu gibi çok da önemli olmayacak konuları anlatmayacağım. Fakat her birinin Nell’de iz bıraktığı, Nell’in karakter gelişiminin de bende bir yankı uyandırdığını söyleyebilirim.

Hatta ilk bölümün sonlarında Nell’in kendini anlattığı repliği bırakacağım buraya:

‘’Çünkü daha fazlasını istedim. Bu yüzden sinirlendim ve insanları kendimden ittim. Çevremde hayatlarını yaşayan insanlar olduğunu fark ettim. Hayatın nasıl olması gerektiğiyle değil, nasıl olduğuyla ilgilenenler. Ve bunu anladığımda her şey değişti.’’

Benim gibi aşırıdan da fazla düşünen, anksiyete ve panik atak sahibiyseniz; terapi niteliğinde olmasa da insanı düşündüren bir şeyler var bu dizide. Sonuçta hiçbir senaryo beslendiği insandan ve toplumdan ayrı düşemez, değil mi? Zaten dizinin uyarlandığı kitap da Alexandra Potter’ın ‘’Confessions of a Forty-Something F**ck Up’’ adlı eseri.

İlk bölümde Nell’in bir repliği bu itiraflardan biri olabilir belki:

‘’Kendi yolumdan çekilemiyor gibiyim, darmadağınım.’’

not-dead-yet-8
Nell, Cricket ve Piper | Fotoğraf: IMDb

Yazdığı her ölüm ilanıyla hayatına giren hayaletler, başında sürekli konuşup onu rahatsız etse de onların hayatından aldığı derslerle birlikte kendi hayatına devam etmenin bir yolunu bulmasını sağlıyor. Hayaletlerden biri karşısına çıkıp ‘’Yapabilecek olmanın önemi yok. Çünkü yapmadın.’’ dediğinde ona sinirlenmek yerine kendini kabullenmeye başlıyor.

Ölüm ilanını yazma süreci boyunca bu hayaletleri yakından tanıma fırsatı buluyor. Sürekli yaptığı işten şikayet edip ‘daha ciddi’ bir editör olmak istediğini söylese de ölen insanların yakınlarının ilanları beğenmesi en sonunda kendisine şu farkındalığı kazandırıyor: ‘’Sanırım yapmadığım şeylere o kadar takıldım ki iyi bir şey yaptığımı fark edemedim.’’

Sanırım ben de daha ciddi bir yazar olmak istedim. Kaç kelime yazmışım, tüm SEO tekniklerine uymuş muyum, gündemi yakalamış mıyım; tüm bu sorulardan uzaklaşmak istedim. Ama farkındaysanız, burada sanki kendi stand-up gösterimi yapıyormuş gibi bir şeyler anlatıyorum size. İyi bir şey yaptığımı ya da yapmadığımı fark etmemi sağlayana kadar da bu tonda bir şeyler anlatmaya devam edeceğim.

not-dead-yet-9
Cricket, Nell ve Edward | Fotoğraf: WoodTv

Henüz Ölü Değiliz

Not Dead Yet, sonuçta bir dizi ve bu dizide bir görünüp bir kaybolan hayaletler de var belki. Ama yine de 30’larındaki bir kadının henüz her şeye sahip olmaması üzerine bir anlatı var. Bu konu, günümüzün oldukça hızlı akan dünyasında 20’lerinin ortasından başlayıp 30’larının sonuna kadar olan tüm kadınlar için çok ilişkilendirilebilir bir durum. Yıl 2024, her şey için artık bir dizi var. Fakat böyle kadın hikayelerini anlatan yeterince dizi hala yok.

Bence en çok da her şeye sahip olma beklentisinin ne kadar kurmaca olduğunu anlattığı için çok değerli bu hikaye. Çünkü her birimiz henüz işe girmemiş, henüz mutlu olmamış, henüz büyümemiş, henüz özgür olmamış, henüz evlenmemiş, henüz zengin olmamış olabiliriz.

not-dead-yet-10
Lexi, Nell ve Sam | Fotoğraf: Bustle

Henüz her şeye sahip değiliz. Belki bunu her gün Instagram’da veya TikTok’ta önünüze çıkıp ‘kendinize odaklanmanız’ gerektiğini söyleyen kişisel gelişim uzmanlarından da duyuyorsunuzdur. Ama yine de böyle bir çağda yaşarken ne zaman duymaya ihtiyacımız olup olmayacağını bilmiyoruz.

Bu yüzden henüz tamamlanmamış hayatlarımızda anlam bulmanın, hayatın bize sunduğu fırsatlar içerisinde saklı olduğunu unutmamak gerektiğini hatırlattı bana Nell Serrano. Hayatın olağan akışında, neyin eksik olduğu yerine, neyin değerli olduğunu anlamak her birimizin kendi hikayesini yazma fırsatını sunuyor. Bana da uzun bir süre sonra içimi bir nebze olsun dökebildiğim ve sonunu getirebildiğim bir yazı yazma fırsatını sundu.

Ve şimdi de uzun lafın kısası, ölüm ilanları için vakit geçirdiği hayaletler, yazıyı yolladıktan sonra ortadan kaybolsalar da onların bıraktıkları Nell’in hayatından kaybolmuyor. Benim hayatımdan da.

Kapak Fotoğrafı: Amazon