İlk yorumu siz yazın!
Oruç Aruoba: Sonsuza Dek Belleklerimizde Yaşayacak Şair
31 Mayıs sabahına onu kaybettiğimiz haberiyle uyandım. 72 yaşındaydı, bizim ondan okuyacağımız daha çok şiir vardı… Bugün bir devir kapandı ve buna şahitlik ediyoruz. Umarım sevdiklerine kavuşmuştur. Biz yine de onu belleğimizde, başucumuzda tutup, ondan kalan satırlarla anıyoruz. Zaten kendisi de söylemişti ‘Kalabildiğimiz tek yer, ötekilerin bellekleridir’.
1948’de doğdu Oruç Aruoba. TED Ankara Koleji’nden sonra Hacettepe Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde lisans ve yüksek lisans eğitimini tamamladı. Sonra yine Hacettepe’de Felsefe Bilimi’nde uzmanlaştı. Birçok üniversitede ders verdi, misafir öğretim üyeliği yaptı.
Çevirmenlik ise bilinmeyen yönlerinden biri oldu. Wittengstein’ı ilk kez o Türkçe’ye çevirdi.
Metis Yayınları’ndan çıkan eserleri ise ayrı ayrı baş yapıt. De ki İşte,Hani, Ol/An, Kesik Esin/tiler, Geç Gelen Ağıtlar, Sayıklamalar, Uzak, Yakın, Ne Ki Hiç, İle, Çengelköy Defteri ve daha sayamadıklarım…
Artık kendisi kitaplarıyla, dizeleriyle, Açık Radyo’daki felsefe programları kayıtlarıyla, yokluğuyla bize yol göstermeye, birçok şeye dair nedenlerimizi bulmaya yardım etmeye devam edecek. Eksik kalan yanlarımızı o yokken de dizeleriyle tamamlayabileceğimiz için bile şanslıyız, açıp açıp okuyacağımız başucu kitaplarımız var…
Gidişini hüzne teslim etmektense, ona onun çok sevdiğim dizeleriyle veda etmek istiyorum, yolu ışık olsun, iyi ki vardı!
“Her ölüm dünyada bir çatlak açar-bir boşluk bırakıp öyle gider her kişi: öteki kişilerde, şimdi o çatlağı kapatmakla, o boşluğu doldurmakla görevlendirilmiş hissederler kendilerini.
oysa zamanla çevre dokunun da çatlaması ve boşalmasıyla, o çatlak belirsiz-öteki çatlaklardan ayırdedilemez-hale gelecek; o boşluk da zaten yok olacaktır. ama kişiler bunu düşünmezler uğraşıp dururlar o çatlakla, o boşlukla-ama faydasızdır bu çaba: çatlak kapanmaz boşluk dolmaz; uğraşıp durur kişiler, kendileri de birer çatlak ve birer boşluk olana dek-o zaman da görevi yeni kişiler devralmış bulacaktır kendilerini…
oysa, önemli olan, çatlağı açıkça görebilmek, boşluğu olduğu gibi yüklenebilmekti.çünkü, ölüm onanmaz; yaşam onarılmazdır.“
“Sen ile ben, hiç ‘bir arada’ olmadan ‘birlikte’ olabiliriz. Ben tek başıma bir şey yaparken seni düşünerek yapıyorsam, yaptığımı, sen de, tek başına bir şey yaparken beni düşünerek yapıyorsan yaptığını, birlikteyizdir.”
“Özlem, örneğin, işitmeyeceğini bildiğin birisine — yalnızca ona; ama, kendi kendine — ‘Neredesin?’ diye seslenmendir. “
“Kendi olarak, sana gelen sana gereksinimi olmadan, seni isteyen sensiz de olabilecekken, senin ile olmayı seçen kendi olmasını, seninle olmaya bağlayan O, işte…”
“Ne beklediğini bilerek-ama, beklemeden-yaşayacaksın: en çok beklediğinin de, gelse bile bir gün, hiçbir zaman beklediğin anlamda gelmeyeceğini bilerek…Yaşamın bir bekleme olacak-ama, beklemeden yaşayacaksın. “
Kendisinin poetikası benim şiir zevkime pek uygun değildi. Aforizmalar şeklinde yazılan Japon şiir tarzı 'haiku'nun Türkiye'deki en önemli temsilcisiydi. O yüzden şair olarak okuduğum bir isim değildi. Öte yandan Aruoba Türk Düşünce ve Entelektüel yaşamına çok önemli katkıları olmuş, eskilerin tabiri ile, büyük bir adamdı. Öncelikle üniversite koridorlarına sıkışmış, felsefe tarihi ağırlıklı, aşırı teknik ve günümüzden kopuk bir felsefe anlayışının hakim olduğu ülkemizde bağımsız olarak felsefe yapan ender isimlerden biri, hatta birincisiydi. İkincisi çevirmenliğidir ki önemli felsefi metinler yanında Rilke ve Celan gibi Alman Edebiyatı'nın çok önemli şairlerini Türkçe'ye kazandırmıştır. Ben özellikle Celan'ı ondan öğrendim ve sevdim. Sancaktar Rilke'nin Türkçe okuduğum ve Rilke ile ilgili başucu kitaplardan biridir. Ruhu şad olsun...