Kültür-sanat hayatımızın 23 sezondan bu yana son derece kıymetli bir noktasında yer alan İş Sanat, yeni sezona geçtiğimiz ekim ayında “Hayatın İçinde Sanat” mesajıyla başlamıştı. Sezon süresince farklı zevklere hitap eden zengin bir etkinlik programıyla sanatseverlerin karşısına çıkacak İş Sanat’ın en anlamlı projelerinden biri ise kariyerlerinin başındaki müzisyenlere sahne deneyimi sunarak destek olmak amacıyla sürdürdüğü “Parlayan Yıldızlar” konser serisi. İş Sanat’ın 2012 yılında genç yaşta vefat eden sanat yönetmeni Meriç Soylu’nun ailesi tarafından onun anısını yaşatmak amacıyla konser serisinin en başarılı müzisyenlerine verdiği “Meriç Soylu Ödülü”, bu anlamda manevi açıdan büyük önem taşıyor.

parlayan-yildizlar-4
Parlayan Yıldızlar | Fotoğraf Kaynağı: İş Sanat

Geçen sezonlarda 6 konserde 12 müzisyene yer veren konser serisinde ise bu sezon 8 konserde 16 genç müzisyen sahne alıyor. Ücretsiz olarak gerçekleştirilen konserlerde sahne alan genç yetenekler arasında ise bu sezon Eren Binici (vurmalı çalgılar), Erkin Can (vurmalı çalgılar), Nergis Boran (şan), Özberk Miraç Sarıgül (gitar), Nilsu Öztaş (obua), Özgür Deniz Akalın (piyano), Adasu Sılay (flüt), Sarp Kudun (trombon), Kağan Berişan (korno), Efe Yaşar (vurmalı çalgılar), Tuna Yeşil (piyano), Sofiko Tchumburidze (keman), Çağla Ulusev (viyola), Şule Berna Kontaş (viyolonsel), Can Saraç (piyano) ve Alaz İkiz (piyano) yer alıyor.

Ben de bu kapsamda Parlayan Yıldızlar konser serisinin daha çok sanatsevere ulaşması için genç yeteneklerden gitarist Özberk Miraç Sarıgül ve piyanist Özgür Deniz Akalın ile keyifli bir röportaj gerçekleştirerek onların sesini duyurmak istedim. İlerleyen yıllarda isimlerini sıkça duyacağımıza yürekten inandığım bu iki genç sanatçı arkadaşımla sanata, müziğe çaldıkları enstrümana, idollerine ve gelecek hedeflerine dair konuşma fırsatı buldum. Keyifli ve ilham veren okumalar.

ozberk-mirac-sarigul-ozgur-deniz-akalin
Özberk Miraç Sarıgül ve Özgür Deniz Akalın | Fotoğraf Kaynağı: İş Sanat

İş Sanat’ın 23. sezonunda “Parlayan Yıldızlar” konser serisinde Meriç Soylu anısına verilecek ödüle layık olmak için sahne alacak 16 genç arasında yer alıyorsunuz. Öncelikle duygu ve düşüncelerinizi öğrenebilir miyim?

Özberk Miraç Sarıgül: Öncelikle şunu belirtmeliyim ki sanatı ve sanatçıyı destekleyen İş Sanat bünyesindeki Parlayan Yıldızlar programında yer almaktan mutluyum. Tabii ki bu proje hakkında konuşurken sayın Meriç Soylu ve ailesi Sedef Soylu ile Murat Soylu’yu anmadan geçmemek lazım. Onlar sayesinde birçok genç, yetenekli sanatçılara kulak veriyoruz. Yurt içinde ve dışında verdiğim konserler bir yana, buradaki konserde müziğimle sizlere hitap etmek beni bir hayli heyecanlandırıyor. Hem performans gösterecek sanatçılar hem de değerli müzikseverler için çok keyifli bir sezon olacağına inancım tam.

Özgür Deniz Akalın: Kendimi çok motive ve şanslı hissediyorum. Böyle bir seride yer alabilmek benim için çok büyük bir şeref. Türkiye’de genç sanatçıların kendilerini gösterebilmeleri için yapılan bu tür organizasyonların var olması Türkiye’nin sanat camiası için çok büyük önem teşkil ediyor. Umarım ki bu tarz etkinliklere yenileri ve niceleri de katılır.

Sanatın her dalında olduğu gibi müzik de çok küçük yaşlardan itibaren ciddi bir disiplin gerektiriyor. Kariyer planlamanızda şu ana dek kırılma noktaları yaşadınız mı?

Özberk Miraç Sarıgül: Daha çok küçük yaşlardan ciddi bir disiplin gerektirdiği doğrudur bizim mesleğimizin hem enstrümandaki hakimiyet olarak hem de müzikal ifade, motivasyon ve üretim olarak. Tabii ki bu hakimiyet konusu yaş ilerledikçe ve fiziki beceriler arttıkça daha da gelişmesine karşın, motivasyonun, özellikle de iç motivasyonun en başından beri bizi kamçılıyor olması en büyük destekçimiz oluyor çoğu zaman. Bunu başaran ve bunu gerek kendi ile gerek dış dünya ile pozitif, yapıcı bir rekabet olarak görebilenlerin çoğunlukla iyi yerlere gelebildiğine inanıyorum. Ben kendimi şanslı olarak görenlerdenim çünkü genelde iç motivasyonumu yüksek tutmayı başarabildiğimi düşünüyorum. Bu yolda da gerekli çalışmaları ve hedefleri gerçekleştirirken özellikle yarışmaların ve konserlerin faydasını çok gördüm. Bu tarafta da en çok yapılan hatalardan birisini yapmamak önemli bir rol oynuyor, performansları bir amaç değil araç olarak görmek… Ne zaman ki çalışmaları sadece performansa yönelik değil de kendi içinde geliştirip, emeğimizin bir meyvesi olarak bu performansları görmeye başladığımızda, o zaman hem motivasyonumuz hem de bence müziğimizin ulaştığı yerde verdiği keyif artıyor.

Özgür Deniz Akalın: Her sanatçı ve sanatçı adayında olduğu gibi, bende de belirli kırılmalar meydana geldi. Özellikle küçük yaşlarda, yaptığım işin ciddiyetinin henüz farkında değilken yeterince ilgi göstermiyor gibiydim. Tabii ki bu farkındalık, insanda ne yazık ki daha ileri yaşlarda oluşmaya başlıyor. Yaptığım çalışmalar sırasında yaşadığım küçük kırılmalar haricinde en büyük kırılmayı pandemi döneminin başlangıcında yaşadım. Her yerin kapanması ve icra imkanlarının neredeyse sıfıra inmesi motivasyonumu ve genel bakış açımı derinden etkiledi. İnsanın işini bir anda yapamamaya başlaması, psikolojisini kötü etkiliyor. Neyse ki üç yıl sonrasına ulaşmayı başardık ve her şeyin eski haline dönmeye başladığını görmek gerçekten de rahatlatıcı bir duygu.

Hedeflerinize odaklanmanızda sizi motive eden idolünüz kim?

Özberk Miraç Sarıgül: Kariyerim boyunca birçok usta gitaristi, müzisyeni kendime bir yol gösterici, motivasyon kaynağı olarak ilham almışımdır. Ancak özellikle bir ustadan hep öğrenmeye ve ilham almaya devam ettim. Kendimi çok şanslı hissettiğim bir konu da kesinlikle beni yetiştiren, üstümde çok emeği olan, sayın Kağan Korad öğretmenimdir. Sayısız gitarist yetiştirmiş olmasının yanında, kendisi gerek ustalığıyla gerekse Türkiye’de klasik gitarın ve camiasının gelişmesindeki eşsiz emeğiyle çok önemli bir isimdir. Sanatçılığına, müziğine ve ustalığına saygım sonsuzdur…

Özgür Deniz Akalın: Bu konuda bana idol olan birçok müzisyen var. Bu isimler arasından, İdil Biret, Martha Argerich, Gökhan Aybulus, Misha Dacić ve ilk piyano öğretmenim Can Çoker en önde gelen isimlerden. Kendilerinin inanılmaz müzisyenlikleri, alçak gönüllülükleri ve cana yakınlılıkları gerçekten de günümüzdeki bazı sanatçıların örnek alması gereken türden. Aynı zamanda, kendilerinin özverileri ve başarıları da her müzisyene örnek olabilecek türden.

Çaldığınız enstrümanla kurduğunuz bağ sadece notalardan mı ibaret?

Özberk Miraç Sarıgül: Müziğin hislerimiz üzerinde çok büyük bir etkisi olduğuna inanıyorum. Öyle güçlü bir iletişim kuruyoruz ki dinlediğimiz veya çaldığımız parçalara göre ruh halimiz anında değişebiliyor. Benim de gitar çalarken en büyük tutkum duyguları ve ifadeleri hissetmek. Notaları kelimeler olarak görüyorum. Ne zaman ki kelimeleri bütüncül ve anlamlı bir şekilde düşünmeye, birleştirmeye başlıyoruz, müzik de o zaman doğmaya başlıyor. Bu müziği, cümleleri özellikle de klasik gitarın karakteristikleriyle birleştirmek ve bu her bir notası paha biçilemez bir anlam taşıyan müziği gerek kendimle gerekse beni dinleyenlerle buluşturmak inanılmaz bir keyif ve bağ oluşturuyor gitarımla benim aramda.

Özgür Deniz Akalın: Notalar müziğin önemli bir parçası olmalarına rağmen müziğin bütünü değillerdir. Aslına bakacak olursanız, notalar amaç değil, araçtır. Notalar arasındaki ilişki de notaların kendisi kadar önemlidir. Çalınan eseri anlamadan notaların olduğu gibi çalınması, genelde yetersiz ve sıradan bir yorum ortaya koyar. Müzisyenler olarak amacımız, seslendirdiğimiz eserlerin anlamını olabildiğince yaratıcı bir şekilde aktarmaktır. Bunun da yegane yolu, notalar arasındaki ilişkilerin doğru iletilmesinden geçer.

Sahneye çıkıp çalmaya başladığınız o büyülü anı nasıl tarif edersiniz, mümkün mü?

Özberk Miraç Sarıgül: Konser atmosferinin sahne tarafını kelimelerle tarif etmek gerçekten zor. Kulisten sahneye çıkarken ve konser bittiği andaki heyecan inanılmaz olmasına rağmen, çaldığım andaki hissettiklerim gerçekten benzersiz duygular. Aslında konsere hazırlanırken çalışmalarda da aynı parçaları çalmama rağmen konserde çalmak bambaşka hissettiriyor. Çünkü artık yaptığınız müzik bir çalışmadan çıkıp bir nevi anlatıya, sanata dönüşüyor. Müziğin akışına kapılmak, ipleri gevşetip onun bizi bir yerlere götürmesine izin vermek, bu çok eşsiz bir duygu.

Özgür Deniz Akalın: Yıllar boyu sahnede çaldıktan sonra insanın sahnede yaşadığı duygular değişime uğruyor. Sahneye çıkmaya yeni başladığınız yıllarda aşırı stres ve gerginlik yaşarken, sonrasında daha rahat bir şekilde çalmaya başlıyorsunuz. Bu rahatlık sonucunda da hem çaldığınız sırada müzikten aldığınız keyif artıyor hem de yaşadığınız rahatlığın sayesinde icranızın kalitesi de yükseliyor. Tabii ki sahnede yaşadığınız duygular, icra ettiğiniz eserlere göre de değişim gösterebiliyor. Örnek olarak, klasik ve galant stilde yazılmış bir eser seslendirirken çok zarif ve basit duygular hissederken romantik dönemde yazılmış bir eserde ise çok daha cana yakın ve ağır duygular hissedilebiliyor.

ozgur-deniz-akalin
Özgür Deniz Akalın | Fotoğraf Kaynağı: İş Sanat

Müzik, yaşama ve umutsuzluğa bir alan açar mı?

Özberk Miraç Sarıgül: Müziğin büyük bir ilham ve umut kaynağı olduğuna inanıyorum. Ne zaman umudumuzu kaybetsek, yolumuzu karıştırsak, müzik hep bize upuzun, apaydınlık bir yol göstermeye hazır olarak bekliyor. Hem çalmak hem de dinlemek… Gerçekten çok büyülü bir iyileştirici ve insanları bir araya getirici, destekleyici gücü var. Müziği hep hayatımızda, kalbimizde tutmalıyız.

Özgür Deniz Akalın: Bence, müzik hayatın vazgeçilmezlerindendir. İnsanın hayatı, genel olarak müziğin de bir kolu olduğu sanatla bütünleşik bir biçimdedir. Müzik, “sanat” kavramının ilk örneklerinden biri olup hayatımızın her yerindedir. Benim için müziğin ruh halini etkileme özelliği çok yüksektir. Dinlediğim müzik, genelde o anki ruh halimi besler.

İlerleyen yıllar için kariyeriniz hedefiniz ve hayalleriniz neler?

Özberk Miraç Sarıgül: Gitar çalarken hep kendimden bir şeyler katmaya, bir bakıma kulakla duyulan bir imza, özgün bir karakteristik yaratmaya önem verdim. Bu sebeple de müzik yapmanın ve gitar çalmanın hem verdiği zevk hem de ilham bambaşka benim için. Bu yüzden hayatımın tamamında birbirimize eşlik edeceğimize inanıyorum. Tabii ki bu birlikteliği dinleyicilerle buluşturmak, hele ki birilerine umut olabilmek, ilham verebilmek eşsiz duygular. Bu sebeple de ileride bir yandan konser kariyerime devam ederken bir taraftan da insanlara ışık tutabilmek, yol göstermek istiyorum. Ülkemizden çıkan çok değerli sanatçılar var ve eminim ki en az bir o kadar da yetişmekte olan cevherlerimiz var. Bizden sonra gelen jenerasyonlardaki bu cevherleri çıkartmak, işlemek de bize düşüyor. Bu yüzden müzik yapmak, konserler vermek ve sanatçılar yetiştirmek hayatımda hep bulundurmak istediğim değerler.

Özgür Deniz Akalın: Hayatımın ilerleyen yıllarında sanatımı daha iyi icra edebileceğim şartların ve ihtimallerin oluşmasını diliyorum. Oda müziği ve orkestra solistliği en çok ilgimi çeken alanlardan. En çok istediğim şey kendimi mutlu hissedebildiğim, sevdiğim müzisyenlerle birlikte çalışabileceğim bir ortamda bulunabilmek.