theMagger.com'a kayıt olduğunuzda,
• theMagger’a keşiflerinizle katkıda bulunarak, yazar olup dilediğiniz konuda yazılarınızı yayınlayabilir ve kendi blog sayfanızı oluşturabilirsiniz,
• Yazılarını kaçırmak istemediğiniz yazarları, sevdiğiniz kategorileri ve ilginizi çeken etiketleri takip edebilirsiniz,
• Takip ettiğiniz yazar, kategori, etiket ve okuduğunuz yazılara göre size özel ana sayfa akışınızı oluşturabilirsiniz,
• İlginizi çeken yazıları sonra okumak için kaydedebilirsiniz,
• Yakınımdakiler bölümünden çevrenizdeki mekanlarla ilgili theMagger.com'da yazılmış yazıları görebilirsiniz,
• Yazılara yorum yaparak merak ettiklerinizi yazara sorabilir; fikirlerinizi yazar ve okurlarla paylaşabilirsiniz,
Bizimle birlikte pek keyifli bir keşif yolculuğuna çıkacağınızdan emin olabilirsiniz. Şimdiden hoş geldiniz!
theMagger, sponsorluk ve reklamlarla gelişen bir platform.
AdBlock'unuzu kapatarak beraber büyüdüğümüz markaların yaratıcı reklamlarını görebilir; siz de bizlere dolaylı olarak katkıda bulunabilirsiniz.
Türkiye de tadım yapılabilecek yer var mı acaba, merak etmedim değil, canımız tatlı çekti 🙂
valla ben etkilendim bundan 🙂 , teknoloji doğa dostu ve insan yararına kullanıldıkça teknolojidir 🙂
valla ilginçmiş bakalım daha neler neler göreceğiz 🙂
Esra Kaya kahvaltı çeşidi olarak serpme ya da açık büfe servis şekilleri mevcut mu ? Yeni bir yer listemize eklememize imkan verdin, teşekkür ederim
bence seriler harika konuların anlatılma şeklide güzel izlenme listeme aldım, teşekkür ederim 🙂
Selin Bayram bence İspanya en güzel ülkelerden biri gidilip gezilmeli hesabı takibe alıyorum teşekkür ederim
Elektrikli araçların yaygınlaşması çok güzel, lakin sistem henüz buna hazır değil bence .
Gerekli altyapı sistemlerinin olmaması, ülkemizdeki gibi özel türetim vergilerinin artmış olması ve de üretilen araçlardaki maliyetin de gittikçe artması insanların bu teknolojiye ulaşımını engellemektedir.
Yeni jenarasyon güncel kalabilmek ve de sosyal olabilmek adına aynı anda birden çok işi aynı zaman içinde yapmak zorunda, bu da hem sosyal ve de psikoloji anlamda hasatlıklara sebep olurken öte yandan da dikkat eksikliği ve de odak sorunu yaşamalarına sebep olmaktadır
Yaprak ben dijital göçebelik kavramı ile freelancer kavramının karıştırıldığını savunanlardanım, dijital göçebelik kavramının içinin boşatıldığı görüşündeyim
Bana göre dijital göçebelik; ön koşul bir göç halinde bulunmak, yani bir ülkede, şehirde çok fazla kalmamakla birlikte, geçimini de internet aracılığıyla sağlayabilme
Freelancer lıkta ise; sabit bir coğrafya da, çalışma alanı ve zaman kavramına bağlı kalmadan yine internet tabanlı çalışabilme, bu demek olmuyor ki freelancer çalışanlar ülke değiştirmiyor, değiştirebilirler 🙂
Özellikle de Z kuşağı artık 8-5 çalışama saatinde çalışmak istemiyor, ama dijital göçebelikte freelancer lıkta bence herkese göre değil
Öncelikle iki alanda da bir uzmanlık alanınız olmalı, karşı tarafa satabilecek bir beceriniz olmalı, sorumluluk almaktan kaçınmamalı, disiplinli çalışmalısınız, çevre olmazsa olmazınızdır network ağınızın çok geniş olması gerekli, kendi kendinize geçinebilmelisiniz, çok eşyanız olmamalı taşınabilme, erken adapte olabilme, kültür farklılıklarını zenginlik olarak görebilmeniz gerekli, planlı harcama yapıp, tasaruff edebilmeli, planlarınıza bağlı kalabilmelisiniz, güvenilir olup zamanında iş teslim edebilecek yapıya sahip olmak gerekli....... bu özellikler arttırılabilinir, önemli olan ne yaptığınızı planlayabilecek bir bakış açınızın olması, bu ekonominizle desteklerken en önemlisi de sevdiğiniz işi yapıyor olmalısınız
Zeynep konuyla alakalı bir hikaye anlatmak isterim
Zifiri karanlıkta sadece bir sokak lambası yanıyormuş, adamın biri de sokak lambasına doğru giderken bir de bakmış lambanın altında bir kişi var
Yaklaşmış bakmış ki adam yerde birşey arıyor
-Hemşerim ne oldu ne arıyorsun demiş, kişi de:
-Anahtarımı düşürdüm onu arıyorum demiş
Adam karanlık olduğu için anahtarın sahibine acımış
-istersen beraber arayabiliriz demiş, anahtarın sahibi de teklifi geri çevirmemiş. Uzunca süre aramışlar lakin anahtar yok. Adam dönüp anahtarı kaybedene;
- Anahtarını burda düşürdüğüne emin misin? demiş, anahtarın sahibi de;
-İlerde düşürdüm, lakin o taraf karanlık ondan bu tarafta arıyorum demiş
herkesin içerisinde karanlık bir dünya var, bazen karanlık tarafa bakmak gerek, lakin biz hep aydınlıkta arıyoruz bazı şeyleri, çözümü aydınlıkta bulmak kolayımıza geliyor, oysa karanlığa meydan okumadan anahtarı bulabilmek mümkün değil
filmde de dünyanın sonu geleceği bilinse de olmayacakmış gibi umursanmıyor