İskandinavya, özellikle de İsveç’in verimli toprakları, birçok progresif metal grubunu yetiştirmiştir. Progresif metal grupları İsveç’e endemik türler olmasa da buradan çıkan grupların verdiği ürünler, lezzet olarak hep en üst sınıflarda olmuştur. Bugünkü yazımın konusu, bu grupların en önde gelenlerinden olan Pain Of Salvation. Grup, 30 Nisan tarihinde, Epifoni’nin organizasyonuyla If Performance Hall’da vereceği konser için bir kez daha ülkemize geliyor.

Pain Of Salvation | Fotoğraf: Louder Sound

Grubun tarihçesine kısaca bir bakalım. Vokalist ve gitarist Daniel Gildenlöw, 1984 yılında 11 yaşındayken Reality isimli bir grup kurar. Grup 1987 tarihinde Rock-Sm isimli bir müzik yarışmasına katılır. Bu yarışmaya şimdiye kadar katılan en genç grup olurlar ve Daniel Gildenlöw en iyi vokalist ödülünü kazanır. Böylece İsveç’de tanınmaya başlayan grup, yeni üyelerin katılımından sonra 1991 senesinde Daniel Gildenlöw’ün seçtiği ve kendi ifadesiyle bir dengeyi anlatan Pain Of Salvation adını alır. 

youtube play youtube play

Gitar ve vokalde Daniel Gildenlöw, basta Kristoffer Gildenlöw, davulda Johan Langell, klavyede Fredrik Hermanson ve gitar – back vokalde Daniel Magdic’den oluşan kadro ile ilk albüm Entropia 1997 yılında yayınlandı. Grubun diğer albümleri gibi konsept bir albüm olan Entropia, bir savaşın ortasında kalan baba ve oğlunun hikayesini anlatırken, ismini ise entropi ve ütopya kelimelerinin birleşiminden alır. “Nightmist” hem tür hem vokal olarak harika geçişlere sahip bir parçadır. Mükemmel baslar ile Daniel’in çığlığı ve vokal aralığı parçayı albümde öne çıkanlardan biri yapıyor. Diğer sevdiğim parçalar ise, Daniel’in “Oh God” deyişiyle aklınıza hemen takılan “Oblivion Ocean” ve enstrümental şarkı “Void Of Her”.

youtube play youtube play

1998 yılında One Hour By The Concrete Lake albümü yayınlandı. Bir silah mühendisinin gerçeği görmesi ve ahlaki olarak uyanışını anlatan albüm, nükleer enerjinin oluşturduğu kirlilik, silahların verdiği zararlar gibi konulara odaklanır. Albümün ismindeki concrete lake, dünyanın en kirli yerlerinden Rusya’daki Karaçay Gölü’ne referanstır. Albümün öne çıkan parçalarından “Inside”ı bazı yerlerde Dream Theater’ın “Metropolis Part 1” parçasına benzetirim. Zaten Pain Of Salvation tarihi boyunca Dream Theater ile birlikte anıldı. Albümden sevdiğim diğer parça ise harika bir klavye riffine sahip olan “Inside Out”.

youtube play youtube play

Üçüncü albüm The Perfect Element Part 1, 2000 yılında çıktı. Çocukluk ve ergenlik dönemindeki bir kişinin gelişimine odaklanan albüm bu dönemdeki acı, travma, cinsellik, şiddet gibi pek çok temayı işler. Kadın ve erkek iki sorunlu karakter üzerinden gider. Progresif metal’in bence en önemli albümlerinden biridir. Baştan sona parça atlamadan dinlenmelidir. Yine de bazı parçaları öne çıkarmam gerekirse; “Used”, “Ashes”, “Morning Of Earth”, “Idioglossia” ve “Reconciliation”ı seçerim. Albümün bonus cd’sinde “The Time Weaver’s Tale” ve “Beyond The Mirror” isimli iki harika parça daha vardır.

youtube play youtube play

2002 yılında çıkan Remedy Lane albümünün konusu ise Daniel Gildenlöw’ün kendini keşfetme yolculuğudur. Budapeşte yolculuğundaki deneyimlerine odaklanır. Müzikal olarak önceki albümlerden daha yavaş ama daha duygusaldır. Albümdeki parçalardan “Second Love” sade yapısına rağmen çok duygusal bir parçadır. Daniel bu parçayı çok genç yaşta yazmış. “Ending Theme”, “Undertow”, “Chain Sling”, “Dryad Of Woods” albümden diğer öne çıkardığım parçalar.

youtube play youtube play

2004 yılında benim sanatsal progresif metal ve felsefe albümü olarak isimlendirdiğim Be albümü yayınlandı. Tanrının kendi varoluşunu anlamak için insanı yaratması albümün konusunu oluşturur. Grubun diğer albümlerinden oldukça farklı olan Be, klasik progresif metal dinleyicileri için alışması zor bir albüm olabilir. Gospel’den folk’a çeşitli türlerde gezer. Albümde ayrıca The Orchestra Of Eternity isimli 9 kişilik bir orkestra yer alıyor. Grubun en özel parçalarından “Pluvius Aestivus” minimal yapısıyla adeta bir Philip Glass, Yann Tiersen albümünden fırlamış gibidir. “Iter Impius” ve “Martius/Nauticus 2” tamamı latince isimlerden oluşan albümün diğer öne çıkanları. 

youtube play youtube play

2007 yılında Scarsick albümü geldi. The Perfect Element’in devamı niteliğindeki albüm, tüketim kültürü, kapitalizm, emperyalizm gibi çeşitli konuları işler ve The Perfect Element Part 1’deki erkek karakteri anlatmaya devam eder. Grup bu albümde biraz sound değişikliğine gitti. Rap vokaller ile nu metal türünde parçalar albümde yer aldı. Albüm olarak çok beğenmesem de “Cribcaged” ve de disko soundlu uçuk kaçık şarkı “Disco Queen” sevdiğim parçalar.

youtube play youtube play

Grup 2010 yılında Road Salt One, 2011’de ise Road Salt Two albümlerini yayınladı. Davulda Leo Margarit’in yer aldığı albümlerde Pain Of Salvation’ın soundu yine değişti. Bazı yerlerde blues ve art rock’a kayan, genel olarak sakin karakterde olan albümlerin ilkinde “Sisters” isimli mükemmel bir parça yer alır. Gerek piyano ve yaylılarla gerekse Daniel’in vokaliyle insanın içine işler. “Road Salt” ve “Of Dust”, Road Salt One’ın diğer akılda kalan parçaları. Road Salt Two’da ise “To The Shorline”, “The Deeper Cut”, “Through The Distance” ve “1979” isimli parçalar favorilerim.

youtube play youtube play

Grup, 2014 yılında kadroda değişikliklerle beraber Falling Home albümünü çıkardı. Albümde, eski parçaların akustik yorumları dışında, iki cover, bir de yeni parça yer alıyor. Sonraki albüm In The Passing Light Of Day ise 2017’de yayınlandı. Daniel Gildenlöw’ün et yiyen bakterinin neden olduğu enfeksiyon nedeniyle 6 ay hastanede kaldığı süreç bu albümün kaynağı oldu. Bu yüzden şarkılarda genelde ölüm ve yaşam sevinci gibi konular işlenmiş. “Silent Gold”, “Angels Of Broken Things” ve “If This Is The End” albümün ağır topları. 

youtube play youtube play

Grubun son albümü Panther ise 2020 yılında piyasaya çıktı. Bu albümde toplum kurallarına uyanlarla, toplum normallerinin dışında kalanların (köpekler ve panterler) ilişkileri gibi konular işlenmiş. Rap vokale kaçan parçalar bu albümde de yer alıyor. Aklımda kalan şarkılar ise “Wait” ve The Tea Party’nin “Lullaby” parçasını anımsatan “Icon”. 

Kapak Fotoğrafı: Louder Sound

İlginizi çekebilir: Gürkan Sonat’tan Axel Rudi Pell