Palm Springs: Çağımızın Groundhog Day'i
Kaliforniya çöllerindeki bir otelde yatılı bir hafta sonu düğünü için bulunan, fakat tuhaf bir şekilde kendini her sabah aynı güne yeniden uyandığı bir döngüde bulan bir adamın hikayesini anlatan Palm Springs, 90’lar klasiklerinden Groundhog Day ile özdeşleşen formülü ezberbozan bir şekilde yeniden uyguluyor. The Lonely Island ekibinin yapımcılığını üstlendiği film, Andy Samberg ve Cristin Milioti’nin tatlı uyumu sayesinde keyifle izleniyor.
Groundhog Day (1993), yaratıcı ve özgün bir fikirden yola çıkıp 1990’ların en sevilen komedilerinden birine, mizahı ve sürükleyiciliği günümüzde halen eskimemiş bir klasiğe dönüşmüştü. Tekrar tekrar yaşanan, sonu gelmek bilmeyen, her sabah aynı yatakta, aynısına uyanılan bir gün… Yirmi birinci yüzyılda Groundhog Day’in özündeki fikri alarak farklı şekillerde yorumlayan birçok film karşımıza çıktı. Aralarında Source Code (2011) ve Edge of Tomorrow (2014) gibi fikrin bilim kurgu tarafının üzerine gidenler de oldu, 50 First Dates (2004) ve When We First Met (2018) gibi romantik tarafının üzerine gidenler de; hatta Before I Go to Sleep (2014) ve Happy Death Day (2017) gibi bu fikri bir korku unsuru olarak yorumlayanlar da… Ve şimdi, bu zincire bir halka daha eklendi: Palm Springs.
SNL mezunlarından Andy Samberg‘ün başrollerini How I Met Your Mother‘ın son sezonlarından hatırlayacağınız Cristin Milioti‘yle paylaştığı Palm Springs‘de Samberg’ün ve espri anlayışının etkisi sandığınızdan çok daha büyük. SNL yıllarında da kadroda olması sebebiyle daha çok bir skeç oyuncusu olarak göz önünde olan Samberg, aslında bir parçası olduğu The Lonely Island üçlüsü ile daha sonradan şovun vazgeçilmez bir parçasına dönüşecek kısa filmler (SNL digital shorts) yazmış, yönetmiş ve oynamış, bu filmlerde her biri efsaneleşecek, dillerden düşmeyecek, çizgi dışı ve müstehcen şarkılar yazmış, seslendirmişti – örneğin Dick in a Box (2007), Motherlover (2009) ve I Just Had Sex (2011). Ekip, SNL’de oldukları dönemde ve sonrasında sinema ve televizyon işleri de üretti; başta Hot Rod (2007) ve Popstar: Never Stop Never Stopping (2016) olmak üzere, bu işlerin birçoğu beğeniyle karşılandı. İşte Palm Springs de bir The Lonely Island yapımı. Film, 2020’in ilk aylarındaki Sundance Film Festivali‘nde olumlu eleştiriler aldıktan sonra bir Hulu orijinal filmi olarak yayınlandı.
Palm Springs, izleyicisinin zekasını hafife almayacağının, vaktini çalmayacağının garantisini vererek başlıyor; daha önce defalarca izlediğimiz hikayeyi bir kez daha en başa sarmak yerine, hikayenin ortasından dahil ediyor izleyicisini içeriye. Aynı günün tekrar ettiği Palm Springs evreninde, orijindeki günü bir kez bile görmüyor, Samberg’ün canlandırdığı Nyles’ın içinde bulunduğu çıkmazın ilk farkına varışına, şaşkınlığını yaşayışına asla tanık olmuyoruz. Filmin girişi, ilk kez girdiğiniz bir ortamdaki inside joke‘ları anlıyor ve kendinizi dışlanmış hissetmeden yeni tanıştığınız bir grubun içine kolayca girebiliyor hissi yaratıyor. Hangi filmi izleyeceğimize karar verdiğimiz sürenin neredeyse izleyeceğimiz filmin süresine yaklaştığı bir devirde fragmanını izlemeden, konusunu okumadan film izleyen kaldı mı bilmiyorum, ama film zekice kurgu hareketleri ve esprili bir tempoyla izleyicisini içine çektiği bu dünyayı, konusunu bilmeyenleri dahi dışarıda bırakmayacak şekilde tanıtıyor. Bu dinamik girişin ardından, Sarah da bu tuhaf evrene sürükleniyor. Film, tanrısal bir bakış açısıyla Nyles’ın yaşadıklarını tekrar tekrar izlediğimiz ve karakter gelişimine tanık olduğumuz bir anlatı yerine, bizi tıpkı Nyles’ın aynı kadere sürüklediği Sarah gibi konumluyor ve olanları izletmek yerine bizi bir anda bu dünyanın içine çekiyor, ortasına bırakıyor.
Öncüllerinin ve benzerlerinin birçoğunun aksine, Palm Springs‘de aynı günü yaşayan ve bunu çevresindekilerden habersiz yapan sadece Nyles değil. Nyles yalnız değil. Saf sorumsuzluk ve saf carpe diem‘in Nyles’ın elinden alınmış olması, oyunu onunla aynı şartlar altında oynayan biri(leri)nin -üstelik Nyles yüzünden- var olması, dengeleri değiştiriyor. Groundhog Day‘i yaşayanlar birbirlerine karşı sorumluluk beslemeye başlıyor; bu da böylesi evrenlerde zamanla unutulan utanç hissini geri getiriyor. Filmin girişinde izlediğimiz Nyles, artık yalnız olmadığının bilinciyle hareketlerini bir filtreden geçirmek zorunda kalıyor. Carpe diem saflığını yitirdikçe, sadece o anki hareketlerini filtrelemek zorunda kalmıyor karakterler, geçmişteki hatalarıyla da yeniden yüzleşmek durmunda kalıyorlar. Nyles da, Sarah da birbirlerinden sakladıkları şeyler için pişmanlık duymaya, bu döngüye girmeden önce yaptıkları hatalardan utanmaya başlıyorlar. Kurtuluşları, yani filmin düğümünün çözümü de anca aynı kaderi paylaşan bu karakterlerin arasındaki ilişki dinamiklerinin çözümlenmesiyle mümkün oluyor.
Bilindik ve defalarca kullanılmış bir formülü kullanarak yeni bir şey yaratmak oldukça zor; Palm Springs sadece her daim sempatik ve komik bulduğum Andy Samberg sayesinde değil, bunu yapabildiği için de keyifle izleniyor. Sınırlı sayıda insan ve mekanı tekrar tekrar kullanmasına rağmen her tekrarda yeni bir şey yaratmayı, her tekrarda şaşırtmayı becerdiği için de… 2020’nin nasıl bir yıl olacağının bilincinde olmadan, hepimizin her yeni doğan günle sonsuz bir döngüdeymiş gibi hissettiği bu tuhaf döneme yakışan bir film olmuş Palm Springs.
IMDb Puanı: 7.6/10
İlk yorumu siz yazın!