Pelin Çağlar ile: "Kim Unutacak Bizi?" Sergisine Dair
Pelin Çağlar’ın “Kim Unutacak Bizi?” adını taşıyan ilk kişisel sergisi muğlaklık-belirsizlik gibi duyguları jest ve hareket dahilinde inceliyor. Çukurcuma Caddesi No:18’de bir depo içerisinde ziyarete açılan sergi, Melis Bektaş küratörlüğünde gerçekleşiyor ve farklı boyutlardaki 13 yağlı boya resminden oluşuyor. 15 Kasım’a dek ziyaret edilebilecek sergi öncesinde Pelin Çağlar ile bir araya geldik ve hem bu sergi hem de üretim pratikleri üzerine konuştuk.
Sanat eserleriyle çoğunlukla galeri, müze ve fuarlar aracılığıyla bir araya geliyoruz. Pelin Çağlar‘ın ilk kişisel sergisi “Kim Unutacak Bizi?” ise klasik bir galeride konumlanmak yerine Çukurcuma Caddesi üzerindeki bir depoda karşımıza çıkıyor. Tektipleşen sergi konuları, güzergah ve mekanların ötesine geçen sergisinde Pelin’in kontür ve renkleri izlere dönüşen büyük gölgeler yaratırken, resimler hafızada kalmış görüntüler gibi mekana dağılıyor ve hatta mahalle sakinleri ile etkileşime geçiyor. Sürpriz ziyaretçilerin tepkilerine olanak tanıyan bu sergiyi mutlaka ziyaret edin diyor ve hızlıca röportaja başlıyorum.
“Kim Unutacak Bizi?” serginden başlayalım istiyorum. Sergi fikri nasıl ortaya çıktı ve gelişti?
2020 yılında ilk bulanık portremi çizmemle başladı, önceleri bir seri haline getirmeyi düşünmemiştim ama zaman içerisinde daha fazla portre üretmeye başladım. Bir şekilde sergi için hazırlanıyordum aslında ama bunun nerede, nasıl olacağını bilmiyordum. Sonrasında Melis’le tanıştık ve aynı şeyleri istediğimizi fark ettik, bu nedenle sergi fikrinin gelişmesi bizim için dış etkenler dışında hep keyifli geçti diyebilirim. Sürekli bir aradaydık, modellerimizle de görüşmeler yaptık, bize destek olan insanlarla hep fikir alışverişindeydik.
Sergideki portrelerinin dikkat çeken ortak özelliği bulanıklık ve belirsizlik diye düşünüyorum. Bu ögeler ile nasıl bir ilişki kuruyorsun?
Belirsizliğe biçimsel olarak muğlaklığa da bir insanlık durumu olarak bakıyoruz sergide. Görünen belirsizlik ve bulanıklık hareketle, ruh haliyle, davranışlarla ve hafızayla çok ilişkili. Birini bulanıklaştıran şey mesafeye, duygu durumuna, hayatında bir şeyin varlığına ya da yokluğuna denk gelebilir. Ben de çalışmalarımda bunları sorguladım ve gözettim. Sergide modellerle kurduğum bağ, onları tuvale aktardığım süreç ve sergileme yöntemi bu ilişkide ilerledi.
Klişe bir soru olacak ama ilhamını nelerden alıyorsun?
Bunu hiçbir zaman net bir şekilde cevaplayabileceğimi sanmıyorum, çünkü çizmeye devam ettiğim sürece değişen hayatım, çevrem ve hatta dünya bana sürekli hiç beklemediğim yerlerden ilham kaynağı oluyor. Eminim ki ilham kaynağı olabilecek birçok şeyi farklı bir algıda olup senkronize olamadığımdan dolayı kaçırmışımdır. Son dönemde en çok insanların duygularının ve yaşadıklarının onları fiziksel olarak nasıl şekillendirdiğini gözlemliyorum.
Geçmişte mural çalışmaların da bulunuyor. Atölye ve sokakta resim yapmanın ayrıştığı noktalar neler?
Mural, çalışması çok keyifli ve üretimim sırasında hiç olmadığı kadar dış dünya ile etkileşimli olan bir alan. Atölyede çalışmak ise ciddi bir konfor alanı sunuyor. Çalışacağım süre, koşullar ve diğer konuların hepsi bana bağlı fakat sokaktayken bu şekilde olmuyor. Bunun güzel ve zorlayıcı tarafları var elbette ama genel olarak sokakta da çalışmayı çok sevdiğimi söyleyebilirim. Özellikle sergiye hazırlanırken atölyenin çok fazla dışına çıkma fırsatı bulamadım maalesef ama sonrasında tekrar sokakta da üretim yapmak istiyorum.
Peki sahne tasarımı geçmişinin üretimine etkisi oluyor mu?
Eğitimim sonrasında sahne tasarımıyla ilgili bir üretim yapmadım. Aldığım eğitimin görsel anlamda beslendiğim konularda bana farklı bakış açıları sunduğu bir gerçek. Sahne tasarımının gerektiği anlarda iş üretilen ve gösterilen mekanla ilgili pratik düşünmem üzerinde de olumlu bir etkisi var.
Seni “Kim Unutacak Bizi?” sergin haricinde yakında nerelerde göreceğiz?
Şu an için sergi dışında çok bir şey düşünmüyorum açıkçası. Uzun zamandır hazırlanıyorum, bu yüzden çok kısa bir süre dinlenip sonrasında tekrar üretimime devam edeceğim. Bence yakın zamanda yeni sokak çalışmalarımı görebilirsiniz, mutlaka bir yerlerde karşılaşırız. Yine ileride birkaç isimle birlikte ortak çalışmalarım olacak, hatta bunu söylemiş olmak bile beni heyecanlandırmaya yetiyor…
Pelin’e çok teşekkür ediyor ve serginin 15 Kasım’a kadar Çukurcuma Caddesi No:18’de ziyaret edilebileceğini hatırlatmak istiyorum, Tomtom’dan Çukurcuma Caddesi’ne döndüğünüzde önünde asma yaprakları olan bir depo burası. Son olarak merak edenler için de Pelin’in işlerini @caglarpelin Instagram hesabı üzerinden takip edebilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: İrem Çakır
İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Pelin Çağlar ile Sanatın Kalıplarını Yıkmak
İlk yorumu siz yazın!