Romeo ‘Gözler ruhun penceresidir’ diye mırıldanır ve Juliet’in gözünün önüne düşen saç tutamını kulağının arkasına yerleştirir. Ruhun penceresi, ruha açılan bir kapıGözlerin ruhun pencereleri olduğunu söylemiş Romeo, peki ya pencerelerin kendileri? Tarih boyunca sanatçılar, dramatik sahneleri için bir ışık kaynağı olarak kullanmanın yanında, hapsedilmeden özgürlüğe kadar pek çok şeyin sembolü olarak pencereleri kullanmışlardır. 

Pencereler
Pencereler | Fotoğraf: Pinterest.com

Pencerelerin gizemi, tarih boyunca insanların hayal gücünü ve merakını tetikleyen bir konudur. Fiziksel dünyayı içeriden ve dışarıdan gözlemlememizi sağlayan pencereler  birçok simgesel ve sembolik anlama gelirler. Bize dış dünyanın ruhani bir görünümünü sunarlar. Ruhsal yolculuklarımızın metaforu olmak isterler.

Bir pencereden dışarı bakarak, çevremizdeki dünyanın potansiyeline kendi gözlerimizden bakarız. Ayrıca pencereler sembolik olarak doğanın güzelliğine ve tüm yaşamın nasıl birbirine bağlı olduğuna dair ışık tutarlar. Her türlü karmaşayı içinde barındıran dış dünyada kendi yerimizi bulmamız için bize bir yöntem, bir portal sunarlar. Pencereler, hayal gücümüzün kapısını aralayarak içerideki dünyayı dışarıya taşımamızı sağlar. Bir nevi günlük yaşamın sıradanlığını içinde barındırdıkları anlamın yüceliğiyle birleştiren geçitlerdir. Farklı pencerelerin sunduğu farklı bakış açıları bize göz kırparken her biri aslında kendi büyülü hikayesini anlatır. Literatürlerin pek çoğunda pencereler kişinin kendisini keşfetmesi yolunda bir araç olarak görülür. 

peter-herrmann-m-j5x_cyv_g-unsplash
Pencereler| Fotoğraf: unsplash.com/@peterherrmann

Pencereler dini mitolojide de kendine yer edinmiştir. İncil’deki anlamı hem Eski hem de Yeni Ahit’te bulunur. Eski Ahit’te pencere için İbranice, “ışık” veya “aydınlatma” anlamına gelen “tsohar” kullanılmıştır. Tsohar, bir ışık ve bilgi kaynağı olan Tanrı Sözü‘nü temsil eder. Ayrıca Yeni Ahit’te Kutsal Ruh, insanoğluna Tanrı’nın gizemlerini gösteren, daha fazla anlayış ve içgörü sağlayan bir pencere olarak tanımlanmıştır. Bu anlamda Yeni Ahit’e göre insanlık Tanrı bilgisine ulaşmak için Kutsal Ruh’un penceresini kullanmalıdır. Pencerelerin İncil’deki anlamı, Tanrı’nın ışığının ve bilgisinin varlığıyla ilişkilidir. Pencereler, Tanrı Sözü’ne erişmemizi sağlayan ruhsal yolculuğumuzda bizi aydınlatarak rehberlik eden sembolik ve değerli bir unsurdur. 

stained-glass-windows-of-st-catherine-in-the-cathedral-of-milan-made-by-giuseppe-arcimboldo

Scenes From The Life of St. Catherine, Giuseppe Arcimboldo, 1551 | Fotoğraf: arthive.com

Resim sanatında pencereler metaforik anlamlarda sıklıkla kullanılır. Yalnızca eserin kompozisyonuna bir ışık ve gölge kaynağı olsun diye değil, pencereler umudu, değişimi ve bilinmeyene olan yolculuğu da sembolize eder.  Resim sanatında da çokça kullanılan bir metafor haline gelmiştir. Lakin pencereler görmesi gereken değeri öyle hemen bir çırpıda görmemiş, metaforik bir bağlamda bu sanat dalında yer alması epey zaman alır. Zira resimlerde ilk kullanılan pencereler küçük, donuk ve biraz da ruhsuzdur. O zaman için pencereler genelde dini mimaride kullanılır ve vitraylarla cezbedici bir hale getirilir. Zaman içinde vitraylar vesilesiyle pencereler özellikle dini mimaride cennetten tapınağa dökülen bir ışık, ilahi vahyin karşılığı olarak görülmeye başlanır.  XV-XVI yüzyıllarda kilisede kullanılan üç pencere mozaiği Kutsal Üçleme’yi (trinity, baba-oğul-kutsal ruh) temsil eder. İtalyan cam üfleyiciler, Avrupa’da nispeten büyük ve şeffaf cam üretmeye başlayan ilk kişilerdir. Büyük üçlü olarak söylenen mozaik pencerenin mimarideki popülaritesi, Rönesans’ın Avrupa’da yaydığı entelektüel devrim sırasında pencerelerin itibarını oldukça arttırır. Böylelikle pencereler resim sanatına dahil olur.

ekran-goruntusu-2023-07-31-154212

Holy Family, Lorenzo Costa, 1490 | Fotoğraf: arthive.com

Din ve kilise ortaklığı ile kurulan bu pencere sembolizmi Orta Çağ’da hüküm süren sanat dünyasının önceliğini manevi olarak değiştirir. Pencereler artık ruhun gözleri olarak da kendine kilise sanatında yer bulmaya başlar. Artık dış dünya ile insan bir pencere vesilesiyle manevi olarak birleşebiliyordu. Arka planda pencereli portreler popüler bir hale gelir. 

chartres_rosettesued_122_detail_dsc08258_ptrqs
Chartre Katedrali’nin Güney Transeptinin Ana Cephesinde Bulunan Vitray Pencereler | Fotoğraf: en.wikipedia.org

Pencere akımı ile insan adeta doğa ile bir hale gelir ve bu durum aslında Rönesans sanatının en önemli olaylarından biri olur. Rönesans ile birlikte yaygınlaşan vitraylarla süslü kilise pencereleri benzersiz, güçlü ve etkili bir sembol oluşturmaya başlar. Gotik mimari ile birleşince etkisi artan vitray pencereler adeta Tanrı’nın ışığını yansıtan olmazsa olmaz bir özelliğe sahiptir. Bu vitray pencerelerde Hıristiyanlığın kutsal şahsiyetleri gösterişli bir şekilde tasvir edilerek yüceltilir. Genellikle vitray pencereler bu kutsal şahsiyetleri düşünülmüş bir şekilde hikaye eder. İşte170’ten fazla vitray penceresi olan Paris’in güneybatısında yer alan Chartres Katedrali de hikayesi olan görkemli vitraylarıyla dünya mirası listesinde yer alır. İsviçre asıllı Amerikalı ünlü psikiyatrist Elisabeth Kübler-Ross, vitray pencereleri insana benzeterek metaforik bir anlatıya imza atmıştır: “İnsanlar vitray pencereler gibidir. Güneş çıktığında parlarlar ve parlarlar, ancak karanlık çöktüğünde gerçek güzellikleri ancak içeriden bir ışık varsa ortaya çıkar.”

mavi-minimalist-muzeler-haftasi-fotograf-kolaji-instagram-gonderisi
Henri Matisse Eserleri | Kolaj: Ecem Çelen

Yüzyıllar içinde pek çok ünlü ressam eserlerinde pencere metaforunu kullanmaya devam eder. 20. yüzyılın önemli Fransız ressamlarından biri olan Henri Matisse’in eserlerinde kullandığı favori ilhamlarından biri de pencere motifidir. Çağdaş sanatın öncülerinden biri olarak kabul edilen Matisse’in sanatında pencereler önemli bir tema ve sembolizm taşır. Pencereleri resimlerinde kullanarak iç ve dış mekanları birleştirir. Aynı zamanda pencereleri metafor olarak da kullanır. İç dünyasını bu şekilde yansıtırken bir yandan da duygu ve düşüncelerini ifade eder. Matisse’in hayatının önemli dönemleri ve sanat hayatında değindiği yaklaşımları, pencerelerin eserlerindeki kullanım şekillerini bir hayli etkilemiştir. Pek çok eserinde pencere motifini kullanmış olan Matisse’in sanatında dünyaya adeta içeriden bir perspektif açılır. Bu resimler iç mekanda kendi kendine yetebilen birer resim iken pencereden görülen manzaralar da pitoresk birer şaheserdir. (Pitoresk: görünüşü bir tablo konusu olmaya değecek güzellikte olan.) 

ekran-goruntusu-2023-07-31-161119

Leonora Carrington Solda, Sağda kendi Otoportresinin Yer Aldığı İlk Sürrealist Çalışması “The Inn of The Dawn Horse” | Fotoğraf: thecollector.com

Pencere sembolizmi feminist sanatçı Leonora Carrington’ın ilk gerçek sürrealist eserinde de kendine önemli bir yer bulur. The Inn of the Dawn Horse, bir kadının özgürlük ve bağımsızlık kazanma olasılığını resmeder Hayatında yer alan bütün karamsarlıklardan özgürleşmeyi pencere sembolüyle ifade etmiştir. 

360_f_2591978_4aoy8ibfviexk8ej7liafphm9fkdva
stock.adobe.com

Sonuç olarak, pencerelerin metaforu, onların sadece gördüğümüz manzaralarla değil, aynı zamanda iç dünyamızla olan ilişkileriyle de ilgilidir. Onlar, gerçek ve hayal arasındaki ince çizgiyi deneyimlememizi sağlarlar. Metaforik olarak dünyanın ve iç dünyamızın sonsuzluğunu bize hatırlatırlar. Pencerelerin arkasında yatan gizemler, aslında içimizde sakladıklarımızın bir yansımasıdır.

Kapak Fotoğrafı: unsplash.com/@robwingate

İlginizi çekebilir: Ecem Çelen’den Neden Renkli Kapılar?