Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisi hakkında kafamda çok fazla soru işareti vardı. Dizi Netflix’te yayınlandığı andan itibaren çokça konuşuldu, epey de eleştirildi. Biraz da ben yorumlasam fena olmaz diye düşündüm. Gelin önce Pera Palace Hotel’i kısaca tanıyalım sonra da Charles King’in “Midnight at the Pera Palace” adlı kitabından uyarlanan Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisini yorumlayalım.

Pera Palace Hotel’i Özel Kılan Ne?

Diziye geçmeden önce sizinle Pera Palace Hotel’in tarihine doğru kısa bir tura çıkmak istiyorum. Orient Express’in 1888 yılında Paris-İstanbul seferlerine başlamasıyla birlikte yolcularının konaklayabileceği, Avrupa standartlarında bir otel ihtiyacı doğdu. Bu ihtiyacı karşılamak amacıyla 1892’de inşası başlayan Pera Palas Hotel, 1895’te görkemli bir açılışla hizmete sunuldu ve İstanbul’un en gösterişli yapıtlarından biri haline geldi. Pera Palace Hotel’in namının bu kadar büyük olmasının sebeplerinden biri de ilklerin oteli olmasıyla alakalı. Örneğin o dönemde lüks sayılan ve yalnızca Osmanlı saraylarında bulunan elektrik, elektrikli asansör ve sıcak su gibi imkanlar Pera Palas’ta da bulunuyordu.

Pera Palace Hotel’in Konukları

Bir diğer ilgi çekici detay ise tarihe tanıklık eden bu otelde önemli isimlerin konuk edilmiş olması. Pera Palas’ın en kıymetli misafirlerinden Mustafa Kemal Atatürk, özellikle 1. Dünya Savaşı ve  Kurtuluş Savaşı yıllarında otelin 101 numaralı odasında konakladı ve misafirlerini de yine burada ağırladı. Günümüzde müzeye dönüştürülen 101 numaralı odada Atatürk’ün kişisel eşyaları sergilenmeye devam ediliyor.

Tarihe tanıklık eden bir diğer ilgi çekici konuk da Agatha Christie. Polisiye kitaplarıyla tanıdığımız ünlü yazar, Doğu Ekspresinde Cinayet adlı romanını Pera Palas’ta kaldığı 411 numaralı odada yazdı. Christie’nin 1926 senesinde birden ortadan kaybolduğu 11 günün sırrı ile alakalı her ne kadar çeşitli teoriler ortaya atılsa da gizemi hala çözülememiş bir konu. Hatta bu konu dizide de karşımıza çıkıyor.

İlginizi çekebilir: Melek Ardıç’tan Pera Palace Hotel

Pera Palas’ta Gece Yarısı

Kısa bir tarih turundan sonra gelelim diziye. Emre Şahin ve Nisan Dağ’ın beraber yönettiği tarihi dram türündeki yerli Netflix dizisinin senaryosunu Elif Usman kaleme almış. Charles King’in “Midnight at the Pera Palace” adlı kitabından uyarlanan Pera Palas’ta Gece Yarısı‘nın başrollerinde ise Hazal Kaya, Tansu Biçer ve Selahattin Paşalı var.

Hikâye Nasıl Başladı?

Editör Notu: Yazının devamında bu diziye dair spoiler bulunabilir. Dilerseniz bölümlerin tamamını izledikten sonra bu yazıya dönebilirsiniz.

Gazeteci Esra “Pera Palas’ta kalmak için 130 neden” konulu bir yazı hazırlamakla görevlendirilir. Otelle ilgili detaylı bilgi edinmek için yazısına başlamadan önce Pera Palas’ı ziyarete gider. Otel müdürü Ahmet Bey, Esra’ya rehberlik eder ve bir tur eşliğinde Pera Palas’ın ihtişam dolu tarihini anlatmaya başlar. Ona Mustafa Kemal Atatürk ve Agatha Christie’nin odalarını gezdirir ve otele dair detayları aktarır. Duydukları ve gördükleri karşısında fazlasıyla etkilenen Esra, işi bitince otelden ayrılmayı planlar fakat şiddetli fırtına yüzünden bu planı gerçekleşmez. Ahmet Esra’yı otelde misafir etmeyi teklif eder ve kendisi de 3 haftalık izne çıkar. İşte hikâye tam da o gece yarısı başlar.

Esra yanlışlıkla zaman yolculuğu yapıp bir anda kendini 1919 yılında bulur. Bir süre olayın farkına varamayıp rüyada olduğunu sanar. Mustafa Kemal’i görür, onu büyük bir hayranlıkla izler. İngiliz askerlerinin masasına gidip İngiliz komutanı George’a Atatürk’ün planlarını anlatıverir ayaküstü. Basireti bağlanmış olsa gerek… Esra yaptığı gafın Türkiye’nin kaderini değiştirebileceğini fark edince de bu durumu düzeltme misyonunu üstlenir.

Dizinin oyunculuklarına gelecek olursak, Hazal Kaya’nın gereksiz bir eleştiri yağmuruna tutulduğu kanaatindeyim. Açıkçası Esra karakterinin yerinde hangi birimiz olsak davranışlarımızın sonuçlarının geleceği bu denli etkileyebileceğini tahmin edemezdik diye düşünüyorum. Zaman yolculuğu yapsak kim bilir aklımızdan neler geçerdi… Açıkçası bu konuda Hazal Kaya’nın oyunculuğunu abartı bulmadım. Oyunculuğunda beğenmediğim tek nokta, kendisinin Esra karakterinden sonra Peride rolüne bürünemeyişi oldu. Her ne kadar Peride ve Esra farklı karakterler olsa da burada beklentim en azından birkaç bölüm sonra Esra’nın Peride rolüne adapte olmaya başlayıp daha farklı bir tavır takınmasıydı.

Aşk 101’den tanıdığımız Selahattin Paşalı’nın ise Halit rolü için biçilmiş kaftan olduğunu düşünüyorum. Ahmet rolünü canlandıran Tansu Biçer de hem tiyatro hem de sinema işleriyle tanıdığımız başarılı bir aktör. Kendisi burada da rolünün hakkını vermiş. Ahmet’in bir öğretmen edasıyla Esra’yı sürekli tembihlemesi ise beni biraz rahatsız etti.

Okuduğum yorumlara göre senaryo ile ilgili olumsuz eleştirilerden birkaçı, dizide olay örgüsünü başlatan Esra’nın İngiliz komutana tabiri caizse spoiler verdiği sahne üzerine kuruluydu. Soruyorum, hayatımızda kaç kere zaman yolculuğu yaptık da Esra’nın tepkisini absürt buluyoruz?

Yazıyı toparlayacak olursam, yapılan eleştirilerde az da olsa haklılık payı bulmakla birlikte biraz daha yapıcı yorumlar yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Bence Netflix’teki Türk dizileri Hakan Muhafız’dan bu yana epey yol kat etti. Hikâyedeki bazı detayların yarım kaldığını ben de düşünüyorum. Örneğin zaman yolculuğunda istenilen yıla nasıl gidiliyor? Bazı yolculuklarda kıyafetleri aynı kalırken, bazen nasıl değişebiliyor? Ayrıca kelebek etkisine inandığım için geçmişteki en küçük bir değişikliğin bile büyük sonuçlar doğurabileceğini düşünüyorum. Ama bu konuyu dizi için görmezden gelebiliriz. Bunlar gibi kafa kurcalayan soru işaretleri belki de 2. sezonda netlik kazanacaktır, birlikte göreceğiz.

Kapak Fotoğrafı: Netflix.com

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix Film ve Dizi Önerileri