İlk yorumu siz yazın!
Persepolis: Bir Kadının Gözünden İran Devrimi
Persepolis, 2007 yapımı ve Marjane Satrapi’nin yine aynı ismi taşıyan otobiyografik çizgi romanının sinemaya uyarlanmasıyla yapılmış siyah beyaz bir animasyon filmi. Aynı zamanda İran tarihinin en önemli olaylarından biri olan İslam Devrimi’ni ve bu sırada henüz on yaşında olan Marjane’ın İran’daki hayatının hikayesi. Yönetmenliğini Marjane Satrapi ve Vincent Paronnaud’un paylaştığı film, İran Devrimi sonrası yaşananları, değişen günlük yaşamı ve bu süreçte insanların yaşadıkları geçiş dönemini Marjane adlı küçük bir kız çocuğunun gözünden seyirciye aktarıyor. Filmde Şah’ın devrilmesinin ardından gücü ele geçiren radikal İslamcı grubun insanların kişisel hayatına müdahale etmesi, kadınlara çarşaf giyme zorunluluğu getirilmesi, muhaliflerin tutuklanması ve infaz edilmesi gibi olaylar işleniyor. (Editör Notu: Yazı, film özeti şeklinde ilerlediği için spoiler içerebilir.)
Filmin ilk sahnesi Avrupa’da bir havaalanındadır. Burada asıl karakterimiz Marjane’i yetişkin bir kadın olarak görürüz ve ardından karakterimiz çocukluğundan başlayarak hikayesini anlatmaya başlar. Burada göze çarpan unsurlardan biriyse, başta Avrupa’yı tasvir eden sahneler renkliyken, hikayenin İran’ı anlatan bölümüne geçince sahnelerin siyah beyaz olması. İlk olarak İran İslam Devrimi öncesini görürüz. Partilere katılan insanlar, özgürce istediklerini giyebilen kadınlar ve genel olarak mutlu bir toplum göze çarpar. Ancak bu atmosfere rağmen yine de insanlar mevcut yönetimden memnun değiller ve Şah’ın gitmesi için yürüyüşler düzenlerler. Şah’ın gitmesini muhafazakar kesim kadar laik kesim de ister. Fakat Şah’ın devrilmesinin ardından gelen rejim, eskisinden çok daha baskıcı ve laik kesimi daha zor günlerin beklediği anlaşılır. Yeni rejim farklı tüm unsurları temizlemek istediği için, bu durumdan Marjane’in ailesi de payına düşeni alır…
Marjane’in ailesine baktığımız zaman, karşımıza batılı ve liberal yaşam tarzını benimsemiş modern ve hatta feminist bir aile çıkar. Marjane’in hayatındaki iki kadın rol modelinin (annesi ve büyükannesi) onun karakterinin şekillenmesinde ne denli önemli olduğunu görürüz. Marjane’in gençliğindeki bu iki ana kadının etkisi, kadın bağımsızlığının ve kimliğinin temsilini sunar bize. Marjane’in annesi ve büyükannesinin, kadınlara ikinci sınıf vatandaşlar gibi davranan bir toplumda adil muameleye layık yurttaşlar olarak kendilerini savunmak için bu baskıya karşı durduklarını ve bu bilinci her fırsatta Marjane’e de aşıladıklarını görürüz. Tüm bunlar Marjane’in güçlü ve feminist bir kadın olarak büyümesine yardımcı olur.
Marjane 14 yaşına geldiğinde onun cesur ve dik başlı karakterinin bu yeni düzende başını derde sokacağından korkan ailesi, önemli bir karar alarak onu Viyana’da bir okula gönderir. Orada tanıştığı insanlar, yaşadığı zorluklar, kimlik bunalımı ve kendini kabullendirme ihtiyacı gibi birçok etkenin de karakterinin ve fikirlerinin gelişmesinde önemli bir rol oynadığını görürüz. Viyana’da olduğu süre boyunca birçok kez kaldığı yeri değiştirir, ilk kez aşık olup ilk cinsel deneyimini yaşar. Ancak sahip olduğu tüm bu özgürlüğe rağmen hala eksik olan bir şeyler vardır. Sahip olduğu bu özgürlük onda suçluluk duygusuna sebep olur. Çünkü sevdiği insanlar savaşla mücadele ederken, o Viyana’da rahat bir hayat sürmekte ve kendi tabiriyle “gününü gün eder”. Bir süre sonra da hem bu suçluluk duygusu hem de aile özlemiyle tekrar İran’a geri döner. Ancak geri döndüğünde de gördükleri karşısında hayal kırıklığına uğrar ve bir depresyon sürecine girer. Filmde Marjane bu dönemi “Avusturya’da bir yabancıydım, şimdi kendi ülkemde de bir yabancıyım.” sözleriyle açıklar.
Bir gece gördüğü bir rüya sayesinde tekrar hayata tutunmaya başlayan Marjane, bu depresyon döneminin ardından ilk iş olarak üniversite sınavlarına girer ve resim bölümünü kazanarak eğitimine devam eder. Filmin bu kısmında İran’da kadınların birey olarak görülmemesi, değer görmemesi ve erkeklerin rahatça herhangi bir kadını nasıl taciz edebildikleri gibi unsurlara daha çok yer verilir. Örneğin; filmin bir kısmında Marjane polise bir adamı kendisini taciz ettiği gerekçesiyle şikayet ettiğinde, polisin adama verdiği tepki: “Senin annen veya kız kardeşin yok mu?” olur. Polisin tacizciye kendi ailesindeki kadınlar üzerinden empati kurdurtmaya çalışması, bize açıkça toplumda kadının birey olarak değil de yalnızca anne, kız kardeş, eş gibi sıfatlara sahip olduğu zaman saygıyı hak ettiğini gösterir…
Marjane’in tıpkı annesi ve büyükannesi gibi, kadınların toplumda ikinci sınıf vatandaş olarak görülmesinden duyduğu rahatsızlık ve buna verdiği tepkileri de filmde daha çok görmeye başlarız. Diğer yaşıtlarının aksine lafını esirgemeyen cesur bir kadındır Marjane. Kimi zaman ahlak polislerine kimi zaman da okuldaki öğretmenlerine karşı doğrularını savunmaktan çekinmez. Derse yetişmek için koşarken polis onu “arka tarafının müstehcen bir biçimde sallandığı” gerekçesiyle durdurduğunda, polise: “O zaman siz de bir zahmet kıçıma bakmayın!” diye çıkışması ya da erkekler istedikleri gibi giyinirken kadınların daha uzun başörtüsü takması hakkında okulda verilen ahlak derslerinin birinde “Neden erkekler daha kısa başörtüsünden tahrik olurken, bir kadın olarak onların dar kıyafetleri beni etkilemesin?” diye tepki göstererek mevcut düzene nasıl kafa tuttuğunu görürüz.
Üniversite yıllarında Rıza ile tanışan Marjane, polis ve toplum baskısından dolayı 21 yaşında Rıza ile evlenir. Ancak, Marjane evlilikte aradığını bulamaz ve ayrılmak ister. Filmin bir kısmında bu düşüncesinden bir arkadaşına bahsederken, arkadaşının ona boşanmaması için verdiği nasihatleri izleriz. Arkadaşının ablası geçen yıl boşanır ve boşandığından bu yana toplumun farklı kesimlerinden birçok erkeğin sistematik olarak tacizine uğrar. “Bakire olmadığına göre dul bir kadın reddetmez sanılıyor” sözleriyle toplumun boşanmış ya da dul kadına bakış açısı gözler önüne serilir. Marjane her zaman olduğu gibi ihtiyacı olan desteği büyükannesinden görür ve büyükannesinin cesaretlendirmesiyle boşanma kararı alır. Bu boşanmanın ardından ailesi bir daha geri dönmemek üzere Marjane’i Fransa’ya gönderir ve film Marjane’in Fransa havaalanına inmesiyle siyah beyaz olmaktan çıkarak tekrar renklenir…
Kapak Fotoğrafı: cinorek.wordpress.com
İlginizi Çekebilir: Fatma Kayalar’dan Capernaum
Hocamın önerisi ile izlediğim ve çok etkilendiğim bir filmdi. Yazınızı okuduktan sonra tekrar izleme isteğime hakim olamadım. Ellerinize sağlık ❤️️