Popülaritenin ötesinde gerçek lezzetleri deneyimlemeyi tercih edenlerin adresi Pizzeria Trianon da Ciro Leone’den bahsetmek istiyorum bugün.
 

Tutkunu olduğumuz İtalya’ya yolculuklarımız kimi zaman tercihen kimi zaman da iş sebebiyle bizi hep kuzeydeki bölgelere götürdü ama hep içimde Güney İtalya’yı keşfetmenin heyecanı vardı. Bu sefer nihayet rotamızı güneydeki Puglia ve Campania bölgeleri olarak belirlemeyi başardık. Kuzeye göre daha az çalışkan, daha az zengin ama sıcakkanlı insanlarını gözlemlemek, mutfağını tatmak, seramik sanatları gibi el işçiliğine gösterdikleri özeni yakından görmek, diyalekt farkını duymak için sabırsızlanıyordum. İlk durağımızı ise Napoli olarak belirledik. Burada bir gece konaklayıp gerçek bir Margherita pizza yiyip yolumuza devam edecektik. 

Rivayete göre Margherita pizza, ilk kez Napoli’de Kraliçe Margherita’ya ithafen hazırlanmış. Kullanılan malzemeler ile İtalyan bayrağını (fesleğen-yeşil, peynir-beyaz, domates-kırmızı) simgeleyen pizzaya, kraliçeyi onurlandırmak adına Margherita ismi verilmiş. Tabii pizzanın doğduğu şehre gidince en önemli soru hangi pizzacıda pizza yenilecek oluyor. Tek bir gecemiz olduğu için işimizi şansa bırakamazdık.

İlk akla gelen; Napoli’nin en bilindik ve meşhur pizzacısı Gino Sorbillo, tarihi şehir merkezinde bulunuyor. Rezervasyon kabul etmeyen Sorbillo, ağırlıklı olarak uzun sıralar beklemeyi göze alan turistleri ağırlıyor. Ben ise bulunduğum şehirlerde turistlerin tercih ettiği mekanlar yerine yerel halkın gittiği mekanları bulup deneyimlemeyi seviyorum. Bu yüzden biraz araştırma yaptıktan sonra çok beğendiğim yazar Mimi Thorisson sayesinde Pizzeria Trianon adında tarihi bir pizzacıya rastladım. Lokasyon olarak tarihi merkezin biraz uzağında, Michelin yıldızlı ve fotoğrafları da oldukça çekici gözüken bu mekana hemen rezervasyon yaptırdım.

Napoli’ye tahmin ettiğimden biraz geç vardık. Kalacağımız eve ulaştığımızda ise tatlı ev sahiplerimiz biraz konuşkan çıkınca maalesef rötarlı varabildik mekana ama bizi gayet güler yüzle kabul ettiler. (Kuzey İtalya’da zor karşılaşılacak bir durum) Girişte pizza tezgahı arkasında harika bir manzara resmi olan mozaik duvar çok etkileyici. Bizi üst kata aldılar. Yaşasın, tek turist biziz. Mekanın dekoru sade ama klasik detaylar tarihi bir mekan olduğunu hissettiriyor. Hem alt katta hem üst katta odun fırınları yanıyor. Hemen fırınların yanında pizza ustaları, pizza hamurlarını gözünüzün önünde açıp, üzerine malzemeleri ilave ederek fırına atıyorlar. Onları izlemek çok heyecan verici. Kullandıkları tüm ürünler yerel. Meşhur Margherita ve Marinara dışında farklı pizza alternatifleri de sunuyorlar. Tek tip şarapları var menüde; Cantina Olivella tarafından özel olarak Pizzeria Trianon için şişelenmiş Lacryma Christi del Vesuvio beyaz ve kırmızı. 

1923 yılında Leone ailesi tarafından kurulan ve ismini hemen yakınındaki Trianon tiyatrosundan alan pizzacı hala ilk günkü reçeteyle pizzalarını yapıyor. Bizim minik adam durmadığı için hemen ona karşıdaki dondurmacıdan külahta dondurma alıp biz de keyifle şarap eşliğinde pizzalarımızı yiyoruz. Tabaktan taşacak kadar büyük hem çıtır ama aynı zamanda yumuşak gerçek Napoli pizzası için en doğru adresi bulmuş olmanın mutluluğu ile mekandan ayrılıyoruz…

Kapak Fotoğrafı: Damla Anol Erol

İlginizi çekebilir: İstanbul Flaneur’dan İstanbul’un En İyi Pizzacıları