PLACEBO: Yeni Albümleri Çürüyen Dünyaya İyi Geldi
Romanya ve Makedonya konserlerini ekibin Covid olması sebebiyle iptal etmeleriyle İstanbul konserini iptal edecekler mi diye karnıma ağrılar gire gire beklediğim PLACEBO konserinin ardından hafızam ve onlara karşı olan duygularım taptazeyken bu yazımda ilk albümleriyle aynı yaşta olduğum, sonunda dünya gözüyle gördüğüm ve yaptıkları müzikle benim için çok çok özel olan PLACEBO’dan burada biraz bahsetmek istiyorum.
İngiliz ikili sekizinci stüdyo albümleri ‘Never Let Me Go’yu 25 Mart 2022’de piyasaya sürmelerinin ardından Brian Molko, bu albümlerinin dünyada yaşanan kaosu ve buna karşı atılan sessiz çığlıkları anlattığını söyledi. Albümde 13 şarkı yer almakla birlikte şarkılar; iklim felaketine, CCTV kameralarına, hatalarla yüzleşmeye, seçimlerimize, dünya liderlerine, bir çeşit uyanışa ihtiyacımız olduğuna, acıya, hüzne ve biraz da umuda dair katarsistik bir söz yazımı içeriyor.
Yeni albümlerine geçmeden önce hikayelerinin nasıl başladığından kısaca bahsedeyim. Brian Molko’yla Stefan Olsdal’ın liseden yıllar sonra Londra metrosunda birbirlerine denk gelmeleriyle başlayan birliktelikleri 25 yılı aşkın süredir devam ediyor. Metroda karşılaştıkları gün Brian’ın Stefan’a “Beni ara” diye numarasını yazıp verdiği kağıdı Stefan hala saklıyormuş aşağıdaki video da izleyebilirsiniz dilerseniz.
Çocukluklarından beri toplumdan daha ayrıksı hissetmeleri, içe dönük kişilikleri ve sığacak bir yer bulamamaları, yaptıkları müziğe, Brian Molko’nun şarkı sözlerine ve PLACEBO’nun duruşuna da epeyce yansımış durumda. Birçok PLACEBO fanında olduğu gibi benim de ergenlik dönemlerimden bu yana başa çıkamadığım öfke, hüzün gibi duygularımı PLACEBO’nun yaptığı müzik ve şarkı sözleriyle kanalize ettiğim için olsa gerek bendeki yerleri bi’ ayrıdır.
“Britpop” akımının da yükselişte olduğu bir yıl olan 1996’da, Placebo’nun ilk albümlerini piyasaya sürmesinin ardından grup üyelerinin cinsel kimlikleri çok tartışılır. Britpop kültürüne karşı çıkmalarına ek olarak Brian Molko, yazdığı en kötü şarkının bile Liam Gallagher’ın (Oasis’in solisti) yazdıklarından daha iyi olduğunu iddia eder. 1996’da “Nancy Boy, Bruise Pristine” gibi şarkılarla başlayan yolculuklarında -bana göre- hala dünya üzerinde yapılmış en iyi şarkılar ve albümler var. Üstelik bu yolculuklarına David Bowie de eşlik etmiş. Bu kısımda biraz duygusallaştım, her neyse devam edelim.
Special K, The Bitter End, Every You Evey Me, Meds, Julien, 36 Degrees, Twenty Years, Song to Say Goodbye, Too Many Friens, Follow the Cops Back Home ve daha nice zamanın testinden geçmiş şarkılar yapmakla kalmayıp orijinaline farklı bir boyut kazandıran Runnig Up That Hill, Where Is My Mind gibi şarkıları coverladılar.
Yıllar geçtikçe kendileriyle beraber müzikleri de büyüdü ve tabii biz de onlarla büyüdük. Yazdığı ilk şarkılardan biri olan Bruise Pristine’de Molko, “We were born to lose” derken son albümlerindeki Try Better Next Time şarkısında “Wake up, wake up try better next time / wake up, wake up cry better next time” diyebiliyor artık.
Yeni albümleri ‘Never Let Me Go’da da grubun duruşu ve olayları ele alışı açısından değişen pek bir şey yok aslında; hala öfkeliler, hala kederliler ve hala arayış içindeler. Fakat onlar da biraz iyileşmiş, belki hayal kırıklıklarıyla yüzleşmiş ya da belki büyümüşler. Mesela The Prodigal’in sözlerine baktığımızda; “I leave this world a hopeful song / Without a tear, I will prolong / My bruises healed, my scars are gone / And every beating made me strong / So please don’t cry, don’t think it’s wrong” diyebiliyor artık Molko. 16 yaşımda PLACEBO dinlerken anlam arayışımın son bulmasına yardım edecekler sanırdım ama muhtemelen onlar da bulamadılar hala ve son albümlerinden Surrounded by Spies şarkısında “This search for meaning is killing me” demeye devam ediyorlar. Canları sağ olsun.
Yazımı iki öneriyle sonlandırmak istiyorum. ‘Never Let Me Go’ albümünün gizli güzelliklerinden “Sad White Reggae” şarkısına bir şans verirseniz bence pişman olmayacaksınız. Bir de yukarıya videosunu bıraktığım, içerisinde Meds albümündeki favori şarkılarımdan biri olan “Post Blue”nun şahane bir versiyonunu da barındıran, PLACEBO’nun MTV Unplugged sahnesindeki performansını izlemelisiniz, hele ki buna hiç pişman olmayacaksınız!
Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/placeboworld
İlginizi çekebilir: Senanur Eydemir’den Bristol Sound
İlk yorumu siz yazın!