Keşif Sineması: Plan B
33. İstanbul Film Festivali’nin Nerdesin Aşkım? üstbaşlıklı LGBT seçkisinde yer alan ‘Hawaii’ (2013) sayesinde tanıştığım Arjantinli yönetmen Marco Berger’in ilk uzun metraj çalışması ‘Plan B’ (2009) benim için de yeni bir keşif oldu. Şimdi yönetmenin filmiografisini tamamlamak adına 2011 tarihli filmi ‘Ausente’yi izlemek istiyorum. İki filmi üzerinden söyleyebileceğim Berger’in eşcinsel sinemaya getirdiği narin, duyarlı bakışı sevdiğim.
Yazı bir film keşfinden ziyade yönetmen keşfine doğru kaymadan (çok geç) çok sevdiğim Plan B’ye bir göz atmanız için ikna turlarına başlayalım bakalım. Laura, Bruno ile yaşadıkları uzatmalı sevgili konseptine Pablo ile son vermiş. Esmer yakışıklı yeni erkek arkadaşla sokakta verilen yakınlaşma pozları ve gülücüklü öpüşmeler Bruno’yu pek kıskandırıyor. Yakın arkadaşı ile sohbetlerinde Bruno bu yeni ilişkiyi bozmak, Laura ile tekrar beraber olmak için can attığını saklamıyor. Hatta daha ileri giderek bir B planı olduğunu yumurtluyor. Plan şöyle: Pablo Laura’ya daha önce bir erkekle beraber olduğunu, önyargıları bulunmadığını ve modern bir insan olduğunu ifade ettiği için, ki bu Bruno’nun kulağına gidiyor, Bruno ilişkiyi erkeğin tarafından kopartmak adına Pablo’ya yaklaşıyor.
Berger’in bu ilk filmiyle yapmaya çalıştıklarını çok sevdiğimi söylemeliyim. Plan B’ye işlemiş amatör ruh hikâyenin etkisine büyük katkıda bulunuyor. Bu tercihin elbette bilinçli bir seçimden çok finansal bir zorunluluk olduğunu kabul ediyorum. Ama zaten Berger’in başarısı anlatacaklarına verdiği değer. Bununla beraber yönetmenin bir sinema dili oluşturmak adına elinden geleni yapmadığı söylenemez. Vakum sesi ile sunulan statik şehir manzaraları gençlerin değişen sevgili kombinasyonlarının hareketliliğine tezat bir denge getiriyor. Senaryoda saçma diyaloglar yok değil ki sanırım bu Marco Berger’in zayıf noktası, çünkü son izlediğim filmi Hawaii’de de benzer sıkıntılar hatırlıyorum. Ama tüme ve bu tümün izleyicide bıraktığı tada bakıp o eksileri unutuyorsunuz.
Başka bir zaman ve başka bir yerde Bruno ve Pablo’yu yaşamak özel bir deneyim. Cinsel yönelimlerin bu derece rahat dönüşebildiği bir dünya belki çok olası gözükmese de Plan B tutkunun cinsiyetsizliğine güzelleme yapıyor. Filmin dişi sinemaseveri ise fazlasıyla sinirlendirebileceği uyarısını da yapıp öyle bitireyim. Laura karakterinin fazlasıyla gerçekçi bir tiksinçliği var. Pek çok kızın sevgili meselelerinde biri olmazsa diğerini cepte tutma yüzsüzlüğüne Laura’nın yaşadıkları güzel bir cevap oluyor.
İlk yorumu siz yazın!