Yorgos Lanthimos hiç şüphesiz sinemanın ilgi çeken isimlerinin başında geliyor. Sıradışı konuları filmlerinde işleyen Lanthimos filmlerinin seveni de mesafeli olanı da çok. Lanthimos nevi şahsına münhasır bir tarz yakalamış ve filmlerine de bu kendine has tarzını yansıtmış bir yönetmen. Duygusuz ve tuhaf karakterler, kuru diyaloglar, sakin ve durağan sahnelerin peşinden gelen rahatsız edici gerilimler, distopik dünyalar, insan doğasının anomalileri… Bu bağlamda Lanthimos’u toplumsal normları, aile yapısını ve insan ilişkilerini kara mizahla harmanlayan absürt filmlerin yönetmeni olarak tanımlasak pek de yanlış olmaz. Şimdi de yeni bir projesi üzerinden radarımıza giriyor: Poor Things.

images-w1400
Yorgos Lanthimos | Fotoğraf: Mubi

Lanthimos’un ne kadar sıradışı bir yönetmen olduğunun idrakına varmak için 2009 yapımı olan filmi “Dogtooth”u izlemek yerinde bir bağlangıç olabilir. Cannes’da Altın Palmiye kazanmış olan “Dogtooth”un ardından gelen “The Lobster”(2015), “The Killing of a Sacred Deer” (2017) ve “The Favorite” (2018) onun uluslararası izleyici kitlesi tarafından tanınmasına yardımcı olmuştur. “The Lobster” ilişkilerin toplumsal bir metazori haline geldiği distopik bir geleceği konu alması bakımından dikkat çekicidir ve kariyeri açısından önemlidir.

yorgos-lanthimos-and-robbie-ryan
Poor Things | Fotoğraf: thefilmstage.com

Gelelim yazımızın konusuna… Lanthimos’un Ekim’de vizyona girecek yeni filmi “Poor Things” Venedik Film Festivali’nde galasını gerçekleştirdi. Bu yılın Altın Aslan’ının da sahibi oldu. Beklenti yüksek, yorumlar harika, puanlar yüksek.. Şimdiden söyleyebilirim ki “Poor Things” Lanthimos’u çok farklı bir yere taşıyacak. Önceki filmlerinden sinematik açıdan da oldukça farklı olduğunu trailer’ı izlediğinizde anlıyorsunuz.

Poor Things | Fotoğraf: elifthereader.com

Alasdair Grey’in aynı isimli eserinden uyarlanan “Poor Things” aslında özgün bir Frankenstein hikayesi. Hatta kitap hakkında yazılmış bir ön yazıda şöyle diyor: “Tuhaf, korkunç, sesi kulak zarlarını patlatan, insandan çok bir canavara benzeyen ama bir o kadar da duygusal...” Dahi bir bilim adamı, hoyrat bir feminist yaratabilir mi? Böylesi tuhaf bir hikayenin en az hikaye kadar tuhaf bir tarzı olan Lanthimos’tan çıkacak olması sizi de benim gibi heyecanlandırmıyor mu?

Kadrosunda Colin Farrell olmamasını bir tık yadırgasam da Mark Ruffalo’yu görmek beni bi hayli mutlu etti. The Favorite’den sonra ikinci kez Lanthimos ile çalışacak olan Emma Stone, düşünce yapısı bir bebeğe eş değer olan, keşfetmeye aç, eksantrik bir feminist olan Bella Baxter’ı canlandıracak. Performansı ile Venedik Film Festivali’nde sekiz dakika boyunca ayakta alkışlanan Emma Stone’un cüretkar sahneleri şimdiden sinema magazincilerinin diline düşmüş durumda. Alfred Schnittke dinlerken yazdığım bu satırlar filme dair heyecanımı daha da körüklüyor. Schnittke dinlerken hissettiğim kusursuz rahatsızlığı “Poor Things”i izlerken de hissedeceğime eminim. En geç Kasım 2023’de vizyona girmesi beklenen film Disney’in isteği ile Şubat 2024’e ertelenmiş gibi görünse de vizyon tarihi olarak hala 8 Aralık 2023 yer alıyor. Bakalım, bekleyelim ve izleyelim. 

Kapak Fotoğrafı: thefilmstage.com

İlginizi çekebilir: Emre Eminoğlu’dan The Favourite