Puglia’nın Vazgeçilmezleri: Alberobello, Locorotondo ve Ostuni
Puglia seyahatimizin en keyifli anlarını oluşturan bölgeler başlıkta da yazdığım gibi Alberobello, Locorotondo, Cisternino ve Ostuni’ydi. Gelin size kısa kısa buralarda neler yaptığımız, neler yediğimizi anlatayım!
Biz seyahatimizde Ostuni’de 2 gece boyunca, Masseria Palombara Grande isimli bir “farmhouse”ta kaldık. Ostuni’ye 5 km uzaklıktaki bu çiftlik evi, sahibi Angelo tarafından işletiliyor. Buradaki bembeyaz duvarlarıyla, mavi ve sarı ağırlıklı dekore edilmiş odamızı çok sevdik. Aklınızda bulunsun; İtalya seyahatlerinizde “agriturismo” adını verdikleri, çiftlik evlerinde kalıp, farklı bir deneyim yaşayabilirsiniz.
Yukarıda saydığım bu dörtlü birbirlerine çok yakın olduklarından, hepsine yaklaşık 1’er saat araba yolcukluğu yaparak ulaştık. İlk olarak Alberobello’dan başlayalım!
Alberobello Arberobello’da Ne Yapılır?
1500’ü aşkın trulli evlerinin bulunduğu Alberobello, gerçek anlamda bir şirinler kasabasına benziyor. Tavanları koni şeklinde olan bu sempatik evlerin içinde eskiden İtalyan köylüler yaşıyormuş. Kalın duvarları olan trulli’ler hep tek katlı olarak, dışarısı kare şeklinde inşa edilmiş. Alberobello da Matera gibi Unesco Dünya Mirası listesinde. Bu kasabada biz, trulli’lere hayran kalarak 2 saate yakın gezdik, fotoğraflar çektik, kapısı açık olan evlerin içerisine gizli gizli baktık. Trulli’lerde yaşayan yaşlı teyzeler, buranın bu kadar popüler olmasından pek memnun değiller gibiydi 🙂 Çünkü tüm meraklı turistler truilli’lerin önlerinde fotoğraf çektirip, onları dakikalarca inceliyorlar. İşte biz de onlardandık! 🙂
Alberobello’da dikkatimi çeken detaylardan biri, koni şeklindeki çatıların uçlarında farklı işaretlerin olmasıydı. Biraz araştırma sonrasında, bu şekillerin ne anlama geldiğini bulduk. Eskiden trulli’lerin içerisinde yaşayan insanların ne yaptıklarına göre tepedeki şekiller değişiyormuş. Büyücülerin, din adamlarının vs. evleri buradan anlaşılabiliyormuş.
Alberobello’yu Puglia bölgesine giden herkesin görmesini tavsiye ederim. Bazı yerler çok turistik olmasına rağmen, özünü hiç kaybetmiyor. Bu trulli kasabası da tam öyle bir yer işte!
Locorotondo Locorotondo’da Ne Yenir? Ne Yapılır?
İtalyanların bile “İtalya’nın En Şirin Kasabası” dedikleri Locorotondo’nun merkezine geldiğim zaman gerçekten başka bir dünyaya geldim diye düşündüm. Sokaklarda fotoğrafçıların eserleri asılı, küçük balkonların hepsi çiçeklerle süslenmiş, restoranların dışlarında çerçevelerin içerisine İtalyanca şiirler yazılmış, evlere çıkan taş merdivenlerin etrafı küçük biblolarla dekore edilmiş… Locorotondo, gerçekten İtalya’da gördüğüm en şirin yerlerden bir tanesiydi.
Bu küçük kasabada fotoğraf çekmeye doyamazken, Tuna ile acıktığımızı fark edip restoran araştırmalarına başladık. Ve şans yine bizden yanaydı, BINA isimli harika bir restoran bulduk. BINA, klasik bir Locorotondo binasının –1’ince katında bulunuyor. Merdivenlerden aşağı doğru inerken, doğru bir adrese geldiğinizi hemen anlıyorsunuz. Mekanın sahibi, 70+ yaşlarında İtalyan bir adam, tüm masalardan siparişi o alıyor. Garsonlar yalnızca yemekleri getirip, şarap servisi yapıyorlar. BINA’da etrafımızda gördüğümüz pasta’lar (makarnalar) o kadar leziz duruyordu ki; Tuna’ya beyaz şarap eşliğinde iki adet makarna yiyelim dedim. İkisi de enfesti!
Locorotondo’ya giderken yanınızda profesyonel bir fotoğraf makinesi almayı unutmayın. Gördüğünüz her detay o kadar güzel ki; iPhone ile çektiğiniz fotoğraflar gerçekten sizi tatmin etmiyor.
Ostuni
Sıra geldi Ostuni’ye… Ostuni Puglia’nın bembeyaz bir şehri. Her İtalyan şehrindeki gibi harika bir katedrali ve Piazza Della Liberta adında genişçe, güzel bir meydanı var. Etraf insanlarla, cafelerle, winebar’larla dolu. İçerlere girdikçe bir Akdeniz şehrinde olduğunuzu hissediyorsunuz; beyaz badanalı evler, dar sokaklar, hafif yokuşlar ve yine yüksek sesle konuşan sempatik bir halk… Ostuni’ye gittiğinizde meydanda pek vakit harcamayıp, hızlıca ara yolları takip edip dar sokaklarda kaybolmanızı öneririm. Biraz yürüdükten sonra şehrin bittiği bir köşeye geleceksiniz ve Ostuni’nin dışarısındaki güzel manzarayla baş başa kalacaksınız.
Ostuni’ye gitmişken bir Osteria’da yemek yemeniz şart. O yüzden hemen size bir öneriyle geliyorum 🙂 Osteria Piazzetta Cattedrale! Merkezden 5 dakika yürüyüşle ulaşabildiğiniz, bir ara sokak restoranı olan Piazzetta Cattedrale, otantik dekoru, hoş ortamı ve güler yüzlü garsonlarıyla tam anlamıyla şık bir İtalyan Osteria’sıydı. Etobur bir çift olduğumuz için, önce aldığımız nefis spagettinin ardından, ortaya 500 gr’lık bir Fiorentina ve 300 gr’lık bir prizola aldık. Hepsi harikaydı!
Puglia tatilmizden anlayacağınız şekilde, sevgili eşim Tuna ile bolca yürüdük, şirin sokakları inceledik, ara yollarda kaybolduk ve sonra rahatça yerimizi bulduk, bol bol şarap içtik, çok fazla yemek yedik ve İtalya’ya ve İtalyanlara tekrar hayran kaldık.
Bir sonraki yazımda son iki günümüzü geçirdiğimiz, sarı şehir Lecce’yi okuyabilirsiniz. Herkese sevgiler!
İlk yorumu siz yazın!