Pygmalion Etkisi: Kendi Kendini Gerçekleştiren Kehanet
Kültürün ‘’toplumsal araçlarla aktarılıp iletilen her şey ‘’olduğunu söylemek kanımca hiç de yanlış olmayacaktır ve mitolojiden tarihe, psikolojiden toplum bilimine insana dair her olgu kültürün günümüze taşınmasına sebep olmuştur. Yukarıda bahsi geçen yahut geçmeyen insana ve evren düzenine ait ne varsa kültürün parçası olmakta ve onu halen yaşatmaya devam etmektedir. Pygmalion etkisi de kültürün günümüze taşıdıkları arasında güzel bir örnektir.
Beklentilerin sonucu değiştirerek performansı artırması inancını yaygınlaştıran olgu olarak da anlatabileceğimiz “Pygmalion etkisi” böylece günümüze kadar gelmiştir. Hadi gelin şimdi gerçeğin kendini içimizdeki ilhamla nasıl var olduğuna birlikte tanık olalım ve aşkla mucizenin kesiştiği yolda kısa bir yolculuk yapalım.
Pygmalion Etkisi
Pygmalion’un Ortaya Çıkışı
Kökeni Yunan mitolojisi aktarımcılarından Ovidius’un anlattığı öyküye dayanan Pygmalion; ayrıca pek çok roman, tiyatro ve sinema eserine konu olmuştur. Yunan mitolojisi için büyük bir ilham kaynağı, sanatçılar için ise “efsaneler kaynağı” haline gelmiştir. O halde gelin Ovidius’tan aktarılan hikayeyi birlikte keşfe çıkalım.
Hikaye şöyle gerçekleşir: Kıbrıslı heykeltıraş Pygmalion yaşadığı acı deneyimlerle kadınlardan nefret eder, evlenmemeye yeminlidir ve kadınlar açısından hayata küsmüş vaziyettedir. Bir gün gönlünde yatan ideal kadına göre bir kadın heykeli yapar. Fildişinden yapılan bu heykel o zamana dek yapılan kadın heykellerinin en güzelidir. Bu heykel Pygmalion’un kendi beklentilerinin de üstündedir. Heykele ‘’uyuyan aşk’’ anlamında ‘’Galatea’’ ismi verilir. Sürekli onu seyre dalan, onu okşayan, onunla konuşan Pygmalion, nihayet kendi yarattığı bu esere aşık olur. Aşk tanrıçası Afrodit için verilen bir festivalde Afrodit’ten heykeline can vermesini arzular ve bunun için ona yalvarır. Bir gün evine dönüp heykelini öptüğünde beklentisinin gerçekleştiğini görür, heykel canlı kanlı karşısındadır.
İnsanların gerçekleşmesini arzu ettikleri veya gerçekleşmiş gibi algıladıkları her şeyin er geç gerçekleşeceğini belirten mitos; etkilerini sosyoloji, pskoloji, sanat, edebiyat gibi birçok alanda göstermiştir. Artık bir mit olarak ritüele dönüşmüş ve insanlara bu yönde ayrı bir bakış açısı, ilham gücü kazandırmıştır.
Pygmalion’un Hayatımıza Girişi
Bu mitolojk öyküler hala içimizdekilerden, duygularımızdan bahseder ve elbette içimizdeki karanlığa umut olacak mucizelerden de. Pygmalion etkisi, başta da bahsettiğim gibi aşk ve mucizenin, beklenti ile yaşamın kesiştiği yerdir. Bu sebepledir ki her dönem ilgi görmüş ve hayatımıza çeşitli şekillerde konuk olmuştur. Bu anlatının çağlar boyu varlık göstermesi ve kalıcı olmasının altında insanlara beklentilerinin gerçekleşeceği umudunu aşılaması yatmaktadır.
Pygmalion’u ilk kez Jean Jacques Rousseau özünü koruyarak yazıya dökmüştür. Daha sonra İngiliz çağdaş tiyatrosunun en ünlü eserlerinden kabul edilen ‘’Bernard Shaw’ın Pygmalion Oyunu’’ olarak karşımıza gelmiştir. Pygmalion tiyatro oyunu bir ses bilim (fonetik) profesörü ile fakir, alt sınıfa ait çiçekçi bir kız olan Eliza’nın maceralarından oluşur. Bernard Shaw oyunu bu mitten esinlenerek 1913’te kaleme almıştır. Shaw efsaneyi 19. yüzyıla taşımış ve ‘’bir kadın yaratmak’’ kavramını başka şekilde dış dünyaya yansıtmıştır. Bu oyundan müzikale ve sinemaya uyarlanan birçok yansıma mevcuttur.
My Fair Lady, oyunun müzikale yansımış bir halidir. Bu adla sinemaya da uyarlanmış ve başrollerini Audrey Hepburn ile Rex Harrison’un canlandırdığı film toplam sekiz dalda Oscar almıştır. 1990 yapım Pretty Woman filmi de bu mitin yansımalarından biridir.
Dünyaya farklı şekillerde taşınıp yansıyan ve günümüze ulaşan bu mitten elbette Türk sineması da faydalanmış ve özellikle Yeşilçam’da yaygın tiplemelere konu olarak “Kezban” serisi ile güzel bir yer edinmiştir. Bu anlatıların genelinde gerçekleşeceği vaat edilen önermeler vardır ve genelde muhattabı kadın olmuştur. Örneğin yine ülkemizde başrollerinde Tuba Büyüküstün ve Cansel Elçin olan Gönülçelen dizisi, doğrudan oyundan esinlenerek ülkemizin ekranlarına yansımış halidir. Bu dizi için yerli bir My Fair Lady uyarlaması da demek hiç yanlış olmayacaktır.
Pygmalion, görüldüğü üzere ekranlarda ve henüz bahsedemediğim birçok alanda etkisini günümüze kadar çeşitli yollarla taşımış bir Yunan mitoloji olgusudur. Mistik bir durum yahut kişisel gelişim zırvası değildir, bilimsel olarak bu etkiyi ilk ortaya atanlardan biri olan Robert K. Martin’in dediği gibi ‘’zaman içinde gerçeğe dönen inanışlar’’ olarak her birimizin hayatında yer almaktadır. Ailene, öğrencilerine, iş arkadaşlarına, çalışanlarına ve çevrendeki herkes dahil olmak üzere en başta kendine ve yapabileceklerine duyduğun inanca dayanan ve varlığını pozitif ya da negatif şekilde gösteren Pygmalion etkisi, her daim insanoğlu için var olmaya devam edecektir.
Umuyorum Kral Pygmalion’un yarattığı kadın heykeli gibi aklımızı başımızdan alacak ve olmasını canı gönülden isteyeceğimiz mitler de her daim hayatımızda var olarak yaşam için bizi kamçılamaya devam eder. İsteklerinize, yapabileceklerinize olan aşkınızın ve inancınızın bol olmasını dilerim.
Kapak fotoğrafı: Amazon
İlginizi çekebilir: Öyküm Kütük’ten Şafak Tanrıçası Eos’un Hikayesi
İlk yorumu siz yazın!