Retro Custom Works: Yaşam Alanlarını İyileştiren Tasarımlar
Doğanın iyileştirici gücüne ve ilhamına inanarak şehirden ormana taşınmış, kişilerin ihtiyaçları doğrultusunda doğal ahşaptan üretimler yapan ve yaşam alanlarınızı iyileştirmeyi amaçlayan bir marka ile tanışmak ister misiniz? O halde hadi gelin; doğanın kucağında, ağaçlarla ve hayvanlarla çevrili bir atmosferde kişiye özel tasarımlar üreten Retro Custom Works ile tanışın.
Doğru söylemek gerekirse metropolde yaşamaktan bir şekilde keyif almayı başarabiliyor olsam da, şehir hayatından mutlu olmadığım bir gerçek. Galeriler, müzeler gezmeyi, konserlerde eğlenmeyi seven, hiçbir müzik ve film festivalini kaçırmayan biri olarak bulduğum her fırsatta kendimi gerçek annemiz olan doğanın kollarının arasına atıp, orada uzun uzun soluklanmayı pek severim. Çok küçük yaşlarımdan beri doğada olmak, ağaçlarla kucaklaşmak, hayvanlarla – özellikle de inekler, koyunlar, keçiler- iletişime geçmek adını koyamadığım garip bir huzur vermiştir bana. Bizlere atanan isimlerin hayat yolculuğumuza olan etkisinden olduğuna inanıyorum; toprağa ve yeşile dokunabilmek iyileştirici geldiği kadar, yuva hissini de veren bir şey benim için.
Gerçek yuvada olma isteğimle, dünyanın izole köşelerinde, doğanın içinde kendi yaşam alanlarını kuran ve orada hem yaşayıp hem üreten insanları araştırmayı, takip etmeyi ve onların ilhamıyla içimdeki tohumları yeşertmeyi seviyorum. Şehirden doğaya dönüş fikrinin hepimize yakın geldiği bir dönemde olduğumuzu biliyorum; pek çoğumuzun aklında acaba yapabilir miyim sorusu. İşte tam da bu sebepten sizlere ilham olabileceğine inandığım, şehirden ormana taşınmış ve doğanın şifayen gücüne ve verdiği ilhama inanarak üreten Bahadır ve Ömer’den ve kurmuş oldukları Retro Custom Works markasından bahsetmek istiyorum.
Ormana taşınma kararı alarak, üç ay gibi kısa bir süreçte yaşadıkları alanı içindeki eşyalar da dahil olmak üzere kendileri yapan Bahadır ve Ömer, kurmuş oldukları Retro Custom Works markasını doğanın içinde büyütmeye devam ediyor. Hayal ettiğiniz, ihtiyaçlarınıza yönelik tasarımlar ağaçların altında çizimleniyor ve doğanın ortasında bir üretim süreci başlıyor. Eğer siz de yaşam alanlarınızı iyileştirmek istiyorsanız ve “Tam da hayalinizdeki” gibi tasarımlara sahip ürünler arıyorsanız, sevginin ve birliğin şifalı gücüne inanan Retro Custom Works’u yakından tanımalısınız.
Kendileriyle ormanda yaşam ve üretim süreçleriyle ilgili ilham dolu, keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
Merhaba! Ben sizi tanıdığım için kendimi oldukça şanslı hissediyorum. Peki sizi tanımayanlar için biraz kendinizden söz edebilir misiniz?
Ben Ömer Yıldırım. Yeditepe Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun olduktan sonra gönüllü olarak çalıştığım sivil toplum kuruluşlarında profesyonel olarak devam ederek Avrupa Birliği projelerinde aktif olarak yer aldım. Özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin yaşam koşullarını iyileştirmeyi ve gençlerin demokratik süreçlere aktif katılımını arttırmayı hedefleyen projeler bunlardan bazılarıydı. Bununla birlikte hem üniversitede hem de sivil toplumda deneyimlediğim zaman boyunca her zaman aklımda doğada yaşamak ve üretme arzusu vardı. Bahadır’la yollarımız kesiştikten sonra aynı pencereden baktığımızı fark ettik ve hayatımızın dönüm noktası diyebileceğimiz Retro Custom Works’u kurmaya karar verdik.
Ben Bahadır Bahçeli. Ankara Üniversitesi, İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunuyum. Üniversite eğitimimi tamamladıktan sonra takı tasarımı yapmaya başladım. Üç yıl sonra Luce Concept s.r.l’yi kurarak tasarımlarımı İtalya’ya taşıdım ve satışları Parma’dan yapmaya başladım. Çocukluğumdan beri hayalini kurduğum atölye ve ahşap ile çalışma isteği, Ömer’le tanışıp Retro Custom Works’u kurmamız sayesinde gerçekleşti.
Retro Custom Works’un hikayesi nereden doğdu? Hayallerinizin peşinden gittiğiniz bu ilham verici yolculuk nasıl başladı?
İstanbul’da 30m2 bir alanda başladı Retro Custom Works’un macerası. Küçük dükkanımızın anahtarını ilk çevirdiğimizin andan itibaren bizim enerjimiz atölyenin sınırlarından çok daha geniş bir alana etki etmeye başladı. İnsanların hayal ettikleri tasarımları, kendi enerjimiz ile birleştirerek doğal ahşaptan üretiyor ve yaşam alanlarını iyileştirmeye yardımcı oluyoruz. Sadece bir eşya üretmekten çok daha fazlasını hedefleyerek yaptığımız bu iyileştirme süreçlerinin sonunda, hali hazırda yüksek olan motivasyonumuzu daha da arttıran güzel geri dönüşler alıyoruz.
Retro Custom Works’un ismi de buradan geliyor aslında. Benimsediğimiz tarz olduğu için Retro, kişinin ihtiyaçları doğrultusunda tasarladığımız için Custom ve çalışma alanımız sınırlılıkların ötesinde olduğu için Works kelimeleri bir araya geldi. Hatta çalışma alanımızı o kadar sınırlandıramadık ki atölyeyi açtıktan sadece birkaç ay sonra ev olarak adlandırdığımız ve şu an yaşadığımız ormana taşınırken atölyemizi de buraya, yani Sakarya’ya getirdik.
İstanbul’da yaşadıktan sonra çok daha sakin bir yaşam benimseyip ormana taşınmanız üretiminizi nasıl etkiledi?
Ormana taşınma hikayemiz de imgelediğimiz diğer hayallerin gerçeğe dönüşmesi kadar hızlı oldu aslında. Bir yandan atölyede üretip bir yandan da doğada olma ihtiyacını nasıl birleştirebiliriz sorusunu ilk zamanlardan beri soruyorduk kendimize ve bununla ilgili farklı çözümler düşünüyorduk.
Doğanın her zaman şifayen bir hali olduğuna, verdiği ilham ile her türlü gelişime alan açtığına inandığımız için şehirde yaşadığımız zamanlarda dahi her fırsat bulduğumuzda kendimizi bulabildiğimiz en yakın ağaçların arasına atıyorduk. Kendi yaptığımız karavan ile gittiğimiz Güney’den, zeytin ağaçlarının ve denizin arasında geçirdiğimiz tatilden dönerken bir benzin istasyonunda mola vermek için durduk ve ormana, yani eve kesin bir dönüş yapmak istediğimize karar verdik.
Sakarya’da, çocukluğumda da çokça vakit geçirdiğim ailemin çiftliğinde kendimize bir yaşam alanı kurmak, eve dönüş için bulduğumuz ve bunun için hemen harekete geçtiğimiz bir çözüm oldu. (Ömer) İstanbul’a döndüğümüzde hiç tereddüt etmeden atölyeyi ve evlerimizi kapatıp taşınma sürecimizi başlattık.
Burada kendi evimizi yapabilmek için işe önce atölyemizi kurmakla başladık. Üç aylık bir süreçte şu anda oturduğumuz evi, içindeki eşyalar da dahil olmak üzere kendimiz yaptık. Tabi bu süreçte ev ile ilgilendiğimiz için üretime kısa bir ara verdik ve evi tamamladıktan sonra da Retro Custom Works üretime doğanın verdiği enerji ile yeniden başladı.
Üretim sürecinizden ve atölyede geçen bir gününüzden bahsedebilir misiniz?
Habitatımız insanların çoğunlukta olduğu bir alandan, hayvanların ve ağaçların yaşadığı bir alana geçtikten sonra hem içsel olarak bizim düzenimizi hem de üretim anlamında atölyemizin düzenini yeniledi. Mesela beslenme alışkanlıklarımızın dönüşümü bu yenilenmeye dahil şeylerden bir tanesi. Doğada yaşamaya başladığımızdan beri herhangi bir hayvansal gıda tüketmiyoruz. ‘’Vücudum bir bahçe, mezarlık değil.’’ sözünü burada benimsedik ve ‘bahçemize’ sadece sebze meyve ekiyoruz artık.
Fiziksel olarak daha aktif çalışmayı da gerektiriyor burada yaşamak tabi. Isınmak için ormandan devrilmiş olan ağaçları indirip kışlık odun yapma süreci bunlardan bir tanesi mesela. Onun dışında sabah uyandığımızda şehirden farklı olarak burada kuş sesleri eşlik ediyor bize, kapıyı açtığımızda da alabildiğine yeşillik. Kahvaltı yapmak için bahçeye gidip taze sebzeleri oradan topluyoruz. Tabi tüm süreçlerde olduğu gibi hayvan dostlarımız hep yanımızdalar.
Atölyeye girmek de İstanbul’da olduğu gibi işe gitmek gibi değil daha çok bir kitabın sayfasını çevirmek gibi heyecan veriyor; çünkü üretime başladığımızda kimin için tasarlıyor ve üretiyorsak biliyoruz ki doğanın kucağındayız. Artık tasarım fikirleri ormanın içinde otururken ortaya çıkıyor ve çizimler ağaçların altında yapılıyor. Burada saat kavramımız da yok. Bazen geceye kadar rahatlıkla üretim yapabiliyoruz bu sayede. Eve döndüğümüzdeki yorgunluk ise şehirdekinden ziyade daha tatlı bir yorgunluk oluyor. Bazen ateş başında müzik yaparak yeniliyoruz enerjimizi bazen de sesli okumalar yapıp üzerine sohbet ederek ve meditasyon yaparak.
Burayı gelişimlere alan açan bir kaynak olarak tanımlayabiliriz. İyileşme sürecine kendimizle başladık ve insanların da bu sürece katılıp şifalanmalarına alan açmak için ilk tohumu ektiğimizi düşünüyoruz. Doğayı seven insanlarla yolumuzun her zaman kesişeceğine inanıyoruz. Sonuçta hepimiz biriz ve doğa hepimizin evi. Bu ev karşılıksız sevginin bir özeti gibi.
Retro Custom Works olarak gelecek planlarınızdan bahsetmek ister misiniz? Bizleri ilerleyen günlerde neler bekliyor?
Yollarımızın organik bir şekilde kesiştiği insanlarla ortak çalışmalar yapmak istiyoruz. Hatta bununla ilgili yurt dışı projelerimizden birinden bahsedebiliriz. Lokal üretim yapan insanları desteklemek adına şimdiden uluslararası bağlantılar kurmaya başladık. Burada el işi tasarım yapan tasarımcıların ürünlerini İtalya Parma’daki takı mağazamızda sergileyeceğiz. Kısa bir süre içerisinde de mağazamızı tamamen bu tasarımcıların tasarımlarından oluşan bir alana dönüştürmek istiyoruz. İşbirliği yapacağımız tasarımcılar tıpkı bizim gibi ışığı yaymaya ve insanları şifalandırmaya niyetli olan insanlardan oluşuyor.
Çatı kuruluş olarak yerel üreticilerle bir araya gelip etki alanlarını genişleterek daha fazla insana dokunmalarına alan açmak ve farklı alanlardan tasarımcıların işbirliği içinde ürettiği bir zemin hazırlamak bizi çok heyecanlandırıyor. Mesela biz yaptığımız bir ahşap tasarıma bir seramik sanatçısının yapabileceği dokunuşu görmeyi arzuluyoruz. Ya da doğal taş ile çalışan bir üretici ile makrome yapan bir tasarımcının işbirliği de oldukça heyecan verici. Sevginin ve birliğin şifalı gücüne inanıyoruz. O yüzden bu yolda ilk adımı attığımızdaki kararlılığımız ve ışığımızla yürümeye devam edeceğiz.
Retro Custom Works ürünlerini incelemek ve hayalinizdeki ürünler ile yaşam alanlarınızı iyileştirmek için kendileriyle Instagram hesaplarlarından iletişime geçebilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Retro Custom Works
İlginizi çekebilir: Canan Keleş’ten Acar Datça Doğal Ürünler
İlk yorumu siz yazın!