Brezilya Macerası Vol.2: Rio de Janeiro
Sambasıyla yerinde durmayan, futboluyla coşturan, 2014’de Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan, 2016’da Olimpiyat Oyunları’na ev sahipliği yapacak olan, 2012’de UNESCO’nun Dünya Mirasları listesine “Dağla deniz arasındaki alan” olarak girmeyi başararak tarihe adını altın harflerle yazdırmış şehir Rio de Janeiro! Brezilya’ya kadar gidip de Rio de Janeiro’ya gitmemek tabii ki olmaz… Biz de 1960’da Amazonlar’ın ortasına sıfırdan inşa edilen Brasilia’dan evvel ülkenin federal başkenti olan ve şu anda da en cool şehri olan Rio’ya 4 günümüzü ayırıp, en ünlü beachlerinden favelaların olduğu bölge Lapa’ya kadar şehri tavaf ettik.
Rio, Brezilya’nın canıdır! Plajlarda futbol oynayan birbirinden güzel kızlar, yakışıklı delikanlılar, sahilde 7’den 70’e spor yapan, yüzlerinden gülümsemesi eksik olmayan müthiş insanlar, elinde sörf tahtasıyla sokaklarda çıplak ayak gezenler, otobüse bikinileri, pareolarıyla binenler, sokaklarda dans edenler… neler neler. Ama bu güzelliklerin yanı sıra sokaklarda boylu boyunca yatan çocukları, içler acısı dilencileri, sokaklarda korku salan kapkaççıları, uyuşturucu satıcılarıyla Rio adeta tehlikenin kucağında!
Rio’da Hosteller ve Oteller
İki gün içinde bir anda karar verdiğimiz, aslında biraz da aceleye geldiği için booking.com üzerinden rezervasyonumuzu yaptırdık. Biz hem daha hesaplı bir seçim olduğu, hem de gençlerin kaldığı ve sürekli eğlencelerin olduğu söylentilerine tutulduğumuz için hostel seçimini yaptık. Ama ne yazık ki şunu söyleyebilirim ki çok kötü bir tecrübe oldu, hostelin yaklaşımı temizliği nerdeyse bütün konularda berbattı. Tabii ki de booking.com üzerinden şikayetimi yaptım. Ama sonradan Brezilyalı arkadaşlarımla konuştuğumda Rio’daki hostellerin çoğunun bu şekilde olduğunu söylediler. Bunun nedeninin ise Rio’nun daha turistik bir yapısının olması ve bütün bütçelerden insanların turistik gezi amaçlı şehre gelmesinden dolayı hostellerin boş kalmamasıymış. Bu yüzden de sadece kazandıkları para odaklı düşündükleri için de hizmeti önemsemeyip kötü bir konaklama sunuyorlar. Ama sonradan düşündüğüm zaman unutmamalıyız ki Latin Amerika’dayız ve Avrupa’daki güzel ve konforlu hosteller gibi bir beklentimiz de olmamalı. Ama şunu söyleyebilirim ki hostellerde dünyanın değişik bir sürü ülkesinden gelen gençler kalıyor ve eğer anlaşabilirseniz güzel arkadaşlıklar kurabilirsiniz. Ayrıca hosteller de çok güzel tekne gezileri-partileri, geceleri beach partileri, happy hourlar ve daha bir sürü şey oluyor.
Bunun dışında özellikle ünlü beachlerin olduğu sahilde bir sürü büyük otel bulunuyor. Dediğim gibi ayrıntılı bir araştırma ile hem hesaplı hem de güzel bir otel bulma olasılığınız var. Bunların dışında Rio’ya gidip de benim eğer bir daha gelirsem burada kalacağım dediğim, hayalim olan oteli ziyaret etmenizi öneriyorum. Copacabana Palace; bence dünyanın en güzel otellerinden biri olup, adından da anlaşıldığı gibi Copacabana’da olup, en güzel özelliği de plajın tam karşısında olması. Bunun dışında Hotel Fasano tam bir efsane! Bunların hepsi oldukça pahalı olduğundan kalmasanız da bir şeyler içmeye, özellikle Hotel Fasano’nun muhteşem Ipanema manzaralı havuzunu görmeye gitmelisiniz. Son olarak da Tuakaza Otel’de mutlaka kalmalısınız. Bayağı bir tepede olduğu için toplu taşımanın gitmediği, ama kendi özel servisiyle erişim sağlanabilen, muhteşem manzaralı bir spa oteli.
Rio’da Görülecek Yerler
Centro (Eski Rio) bölgesi şehrin en eski ve güzel binalarının bulunduğu bölge olduğu için mümkünse yürüyerek Teatro Municipal, Ulusal Kütüphane ve piramidi andıran yapısıyla Rio Katedrali’ni görün.
Ardından tüm Rio şehrini deniz tarafından ve panoramik olarak görebileceğiniz Pao de Açucar’a (Sugar Loaf ) çıkın. Dağın zirvesine ulaşabilmek için iki farklı teleferik hattını kullanmanız gerekiyor. İlk olarak aşağıdan bindiğiniz teleferik ile 220 metre yüksekliğindeki ilk zirveye ulaşıyorsunuz. Bu zirveden kalkan ikinci teleferik ile de dağın zirvesine ulaşıyorsunuz. Burada manzaranın tadını çıkarın. Bütün beachleri tepeden çıplak gözle görebiliyorsunuz. Bunun yanında Rio’nun simgesi Cristo Redentor’un uzakta görünüşü de bu tepeden çok güzel görülebilir.
Şehri farklı bir tepeden görmek istiyorsanız Botanical Garden’ın hemen yanından tırmanmaya başladığımız Tijuca ormanında yer alan ‘Vista Chinesa’ya çıkın. Şehirdeki diğer tepelerin aksine bu tepede hava sisli olsa bile size güzel bir manzara sunuyor.
Tabii ki Rio’ya kadar gelip İsa heykelini (Cristo Redentor) görmeden dönmedik. Heykel, 710 m yüksekliğindeki Corcovado Dağı üzerinde bulunuyor. Corcovado dağ treni, kıvrımlı bir yolu izleyerek dağın zirvesinin yakınına kadar geliyor, trenden indikten sonra en tepeye merdivenleri tırmanarak çıkıyorsunuz. Tabii ki tepeye ulaştığınızda sizi muhteşem bir manzara bekliyor. Botanik bahçeleri, jokey kulüpleri, dünyaca ünlü Copacabana ve Ipanema Plajı, Leblon, Maracanã Stadyumu ve büyük gölet Lagoa Rodrigo de Freitas ayaklarınızın altında! Oradaki Brezilyalı arkadaşlarımdan öğrendiğime göre; Brezilyalılar İsa Heykeli’nin şehri bütün doğal afetlerden, kötülüklerden koruduğuna inanıyorlar. Dünyanın her yerinde deprem de olsa, hiçbir hasarın olmayacağı tek yerin Rio olacağına inanıyorlar. Hz. İsa’nın tüm dünyayı kucaklar gibi kollarını iki yana açması ve ‘İsa herkesi seviyor’ mesajını açık bir biçimde ilettiğini görüyorsunuz. Tabii ki binlerce turist de heykelin önünde kollarını iki yana açarak fotoğraf çektiriyor. Rio’nun simgesi olan bu heykeli 09:00- 18:00 saatleri arasında gezebilirsiniz. Bilet fiyatı 50 Real.
Şilili bir sanatçı olan Jorge Selaron’un dünyanın dört bir yanından gelen seramik parçaları ve kendi hazırladığı seramiklerden oluşan dünyadaki en meşhur merdivenlerden biri olan Escadaria Selaron’u mutlaka görmelisiniz.
‘Şehrin içinde nasıl böyle bir şey olur?’ dedirten Jardim Botanico’yu mutlaka görmelisiniz. Bu botanik bahçesi bünyesinde bir sürü değişik bitkiyi bulunduruyor. Etrafta bir sürü sincap dolaşırken ve üzerinizde tropikal kuşlar uçarken dolaşmak çok keyifli oluyor.
Biz dünya kupasının bitiminden bir hafta sonra gittiğimiz için Maracana stadyumunda bakım çalışmaları yapılıyordu. Bu yüzden gezme şansımız olmadı. Eğer şansınız olursa dünyanın en büyük stadyumlarından biri olan Maracana’da maç izlemeden dönmeyin. Bunun dışında favelalara turlar düzenleniyor. Bizim bir grup arkadaşımız gitmeyi tercih ettiler ama ben kendimce bu turları etik bulmadığım için katılmadım. Çünkü oradaki insanlar sefalet içinde yaşarken tur yapıp onların yaşadığı yerleri görmek benim açımdan doğru bir hareket değildi. Bunun aksine onlara yardım sağlayacak organizasyonlar yapılabileceğini düşünüyorum.
Rio’nun Plajları: Copacabana – Ipanema – Leblon
Rio denince aklımıza o meşhur plajlar gelmez mi… Yan yana sıralanan 3 plaja da gittim, gerçekten çok güzel ve keyifliydi. Plajlar hemen yolun altında yer alıyor, geniş ve uzunlar. Yol kenarında bulunan büfeler gece geç saatlere kadar açık oluyorlar. Bu büfelerden yiyip içebilirsiniz. Hafta içi boş olan plajlar hafta sonları bütün herkesin buluşma noktası diyebiliriz. Plajlardaki bütün kadınlar yaş ve kilosuna bakmadan tanga giyiyorlar. Yalnız şunu çok açık ve net söyleyebilirim ki; eşinizi ya da erkek arkadaşınızı götürmekten çekinmeyin zira bilinenin aksine Brezilya’da güzel kadın sayısı oldukça az zaten gördüğünüz kadarını Türkiye’de de görüyorsunuz 🙂
Şu sıralar en popüler olan plaj Leblon. Copacabana eski popülaritesini Leblon’a kaptırmış diyebiliriz. Bu plajda bulunduğum zamanda aklıma hemen Max Croony’nin o meşhur şarkısı ‘The Girl from Ipanema’ geldi. Leblon, plajının güzelliği dışında güzel bistro ve şık butikleri ile de çok güzel bir yer. Plajda keyfinizi yaptıktan sonra ara sokaklarını gezmenizi öneriyorum. Hatta vaktiniz varsa bir akşam yemeğinizi Ipanema’da bir ara sokakta bulunan Zaza Bistro Tropical’de yemenizi öneriyorum. Gerek şık dekorasyonu gerek muhteşem deneysel yemekleri ile benim kalbimi çaldı. Ancak gitmeden evvel internet sitesi üzerinden rezervasyon yaptırmanız gerekiyor. Başka bir alternatif olarak da Copacabana’da yemeğinizi yedikten sonra akşamları kurulan resim, hediyelik eşya vb. satıldığı sokak pazarına uğrayabilirsiniz.
Rio’da Yeme & İçme ve Eğlence
Kahvaltı ve öğle yemeği için şehir merkezindeki ‘Confeitaria Colombo’yu mutlaka ziyaret etmelisiniz. Bunun dışında farklı bir şeyler denemek istiyorsanız ‘Lapamaki’ isimli Japon restoranı oldukça popüler ve iyi bir seçim. Bir akşam da değişiklik yapıp büfelerden alacağınız sandviç, börek vb. atıştırmalıklar ve bira eşliğinde gece de aydınlatılan Copacabana, Ipanema veya Leblon plajlarından birinde yiyin.
Gece hayatı dendiğinde Rio’da ilk akla gelen çılgınca yapılan beach partileri. Gerçekten çok keyifli ve güzel geçiyor. Bunun dışında eğer bir barda oturalım içki içip müzik dinleyelim diyorsanız Ipanema ve Copacabana’da ara sokaklarda bir sürü bar bulunmakta. Bunun dışında önerebileceğim ‘FosfoBox’ eğlenceli bir bar ve hemen hemen her gün bir DJ ya da canlı performans var. Scenarium ve Carioca de Gema ise önerilenler arasındaydı ama benim gidecek zamanım olmadı.
Rio de Janeiro: İpuçları
– Rio’daki taksiciler kelimenin tam anlamıyla dolandırıcı. Yolu uzatarak götürdükleri için normalde kısa olan mesafeler için bile 25 realden az bir para ödeyemiyorsunuz. Bunun yanında eğer çantanız, bavulunuz varsa onlar için de ayrıca para alıyorlar.
– Rio’da paranızı exchange ofislerde çevirirken çok dikkatli olun hatta mümkünse havaalanında hemen real’e çevirtip şehir içinde yapmak zorunda kalmayın. Çünkü düşük kurdan gösterip dolandırıcılık yapan bir sürü döviz ofisi var.
– Plajlara giderken yanınıza 20-30 realden fazla para almayın. Mümkünse cüzdanınızı, telefonunuzu ve fotoğraf makinenizi güvenli bir yerde bırakın.
– Turist gibi giyinmeyin. Şort, t-shirt ve terlik gibi basit kıyafetler ile dolaşın.
– Copacabana, Ipanema ve Leblon plajları arasında beyaz dolmuşlar var. Bunları kullanarak daha hızlı ulaşım sağlayabilirsiniz.
– Brezilya’nın her yerinde meşhur olan Hindistan cevizi suyunu Rio’daki plajlardan birinde sahilde uzanarak içmenizi tavsiye ediyorum.
– Hosteller ve oteller Favela partileri ve turları düzenliyorlar. Eğer çok görmek istiyorsanız onların eşliğinde gidebilirsiniz. Fakat kendiniz favela bölgelerine girmeye asla çalışmayın, bazıları o kadar tehlikeli ki polisler bile giremiyor.
– İsa heykeline gidiceğiniz gün havanın güneşli olmasına dikkat edin. Zira sisli havada giderseniz bütün güzel manzara sisle kaplı oluyor.
– Dünyanın sadece birkaç şehrinde satılan el yapımı wayuu bags’lerden almanızı tavsiye ediyorum. Plajların olduğu yerlerde sokak satıcıları tarafından satılıyor ancak mağazadan almak isterseniz Ipanema’daki butiklerde bulabilirsiniz.
Serra Özkök’ün Brezilya macerasının ilk bölümü olan “Brezilya Macerası Vol.1: Sao Paulo“yu buradan okuyabilir, Rio ve plajlarına doyamadıysanız Umuth’un “Copacabana’dan Ipanema’ya Rio de Janeiro Plajları” yazısına göz atabilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!