Rize'den İki Durak: Plato'da Mola ve Bageni
Karadeniz, ihtişamlı doğası ve her günü sürprizli havasıyla büyüleyici güzelliklerin ev sahibi. Ekolojik dengeyi, doğayı, hayvanları önceliklendiren iyi insanların varlığı sayesinde hala bu büyülü güzelliklere erişebiliyoruz. Ruhunuzu iyileştirecek, sizi dinlendirecek ve doğaya yakınlaştıracak Rize’den iki durak ile karşınızdayım.
Rize’den İki Durak
Plato’da Mola
Rize’yle gönül bağımız, Kaçkarların efsunlu seyir terası, Pokut Yaylası’nın inci tanesi Plato’da Mola! Bu yayla evi sizi bulutların üstünde, dağların doruklarında, göz alabildiğine yeşil çamların arasında, doğayla gerçek anlamda bütünleşebileceğiniz bir masal diyarının içine davet ediyor. Burasıysa, tanıştığımız için müteşekkir olduğum mükemmel bir ailenin evi. Altı odalı ahşap evin odalarında konaklayıp, bu güzel ailenin tarlalarından ve kendi hayvanlarından harika ürünlerle hazırladıkları enfes yemeklerden tatmak mümkün.
Plato’da Mola’nın sofrası, benim bugüne kadar gezip gördüğüm yerler içinde manzarası, lezzeti, sohbeti, özeniyle tartışmasız en güzel sofralardan biriydi. Zeyne Abla’nın kaymaklı patatesinden yiyene kadar kaymaklı patates yememişim meğer; muhlamadan bahsetmiyorum bile! Ahmet Abi’nin çiçekleriyle, özenle süslediği sofralarda, sislerin oyunları arasında, nadir bulunan güzellikte manzaraya karşı yapılan kahvaltı ise paha biçilemez!
Pokut, Çamlıhemşin’e yaklaşık 17 kilometre uzaklıkta. 4×4 aracınız yoksa bu yaylaya çıkmak kolay değil. Yaylaya vardığınızda kısa yürüyüşlerle yakındaki diğer yaylalara ulaşabilir ya da sis, yağmur, güneş oyunları eşliğinde büyülü ormana dalıp her anına hayran kalacağınız uzun yürüyüşler yapabilir, mantar avına çıkabilirsiniz. Karadeniz’in yağmurları, size, fotoğraflarına dönüp dönüp bakmaya doyamayacağınız mantar manzaraları verecektir.
Evden çıkıp Pokut’un hemen yanındaki Sal Yaylası’na bağlanan kısa orman yürüyüşünü yapmak bile, size kendinizi bir masalın parçasıymışsınız gibi hissettiriyor. Tüm günü ormanda geçirmeyi göze alırsanız da Hazindağ ve Amlakit gibi civar yaylalara yürüyüp şifa ve huzur bulabilirsiniz. Şansınız varsa, evin kızı, tatlı orman perisi Yasemin de size ormanın saklı güzelliklerini bulmanız için eşlik edebilir.
Ev sahiplerinin altını çizdiği birkaç nokta var. Gelenlerin ardında çöpünü değil güzel anılarını bırakmasını istiyorlar, bu muhteşem doğanın korunabilmesi ve hayvanlara saygı duyulması için gösterdikleri özeni tüm ziyaretçilerden de bekliyorlar. Kendi kaynaklarıyla sınırlı kapasiteyle hizmet verdikleri için de ticari kaygının değil, kendi misafirlerine özenli hizmet anlayışının bir uzantısı olarak, konaklayan misafirler dışında dışarıdan gelen misafirlere hizmet veremiyorlar.
Bir de ufak not; Plato’da Mola, Pokut’ta yaz aylarında hizmet veriyor. Ortan Köyü’ndeki ahşap evlerindeyse yıl boyunca konaklamanız ve yeterince erken ararsanız enfes yemeklerden tatmanız da mümkün. Üstelik burada ailenin kıymetlileri Ares ve Pokut ile de tanışabilir, Ortan Köyü’nün patikalarındaki yürüyüşlerinizle de Fırtına vadisinin meşhur, yüzlerce yıllık konaklarını ziyaret edebilirsiniz.
Bageni Pansiyon
Fındıklı ilçesinin Sulak köyündeki Bageni Pansiyon ise yaklaşık 2 asırlık tarihi bir binada ağırlıyor misafirlerini. Pansiyonun sahipleri, Çervatoğlu ailesi ve köpekleri Uça! Burada, patikalar yoluyla akarsulara ve ormana bağlanan bir vaha yaratmışlar ya da kendi deyimleriyle doğadan aldıklarını doğaya vermişler.
Konakladığınız yerden, Bageni’nin restoranına ulaşmak için yer yer yokuşlu ama manzarasıyla sizi mest eden patikayı geçiyorsunuz. Patikada yürürken ahşap tabelalardaki yazılar size farklı şekillerde yol gösteriyor. Misal “Dikkat Uça çıkabilir” tabelası, patika yollarda ve ormanda yürürken ya da dalından fındık toplayıp yerken ismi Lazca’da “kara” anlamına gelen Uça’nın harika enerjisiyle size eşlik edebileceğine gönderme yapıyor. “Ormanları hayvanlar gibi koruyun.” tabelasının alt metninde ise “Çünkü hayvanlar doğayı kirletmiyor, doğayı bozmuyor, doğayı yakmıyor.” mesajı var.
Bageni’nin pansiyon ile restoran arasında kalan kısmında nefes kesen güzellikte, içinde doğal havuzu ve şelalesi de olan bir bahçe yaratmış Çervatoğlu ailesi. Burası dinlenmek, mola vermek, nefeslenmek için ideal bir nokta. Bahçe zaman zaman etkinliklere de ev sahipliği yapmış. Örneğin geçen sene Nevruz’da, Fındıklı Belediyesi Kadın Korosu’ndan 6 kadın 6 ayrı dilde “ayrı dillerde bile olsa bahar aynı zamanda geliyor” mesajıyla harika bir konser vermiş.
Dede, Rençber Tahsin Çervatoğlu, Bageni’nin esas mimarı. Çervatoğlu, zamanında Hopa cezaevinde Nazım Hikmet ile yatmış ve hatta mahpusluktan salıverilmesinde Nazım Hikmet’in yazdığı dilekçe etkili olmuş. O da oğluna Nazım’ın şiirlerini Lazcaya çevirmesi için vasiyette bulunmuş. Yaşar Amca, “Cerema” yani “Rengarenk” anlamına gelen kitabında toplamış şiirlerini (pandemi engeline takılan kitabın en kısa zamanda yayınlanacağını umuyorum). Bageni’ye gitmişken, Yaşar Amca’nın, Laz mimarisiyle Alman mimarisini harmanlayarak tasarladığı şöminenin başında Nermin ablanın lezzetli yemekleri eşliğinde şiirleri dinlemeden dönmeyin derim!
Kapak Fotoğrafı: Zeynep Durukan
İlginizi çekebilir: Esra Saruhan’dan Karadeniz’in Nordik Otelleri
Bageni ❤️ Yine mükemmel bir yazı, kaleminize sağlık efenim.