Rocketman: Elton John'un Müzikal Biyografisi
Taron Egerton’un İngiltere’nin yaşayan en büyük pop ve rock yıldızlarından birini canlandırdığı Rocketman, Elton John’un müzikal bir fantezi formundaki biyografisi. İster başrol oyuncusunun yetkinliği deyin, ister bir yıl önceki Bohemian Rhapsody’nin düştüğü hatalara düşmemek için bir mayın tarlasında yürürmüş gibi yapıldığının her halinden belli oluşu; Rocketman hem LGBTİ+ kültürüne hem de yaşayan efsanelerden Elton John’un müziğine layık olmayı başarıyor.
Reginald Kenneth Dwight gerçek adıyla 1947 yılında doğan Elton John‘un müziğine hayranlık derecesinde bağlı olduğumu söyleyemeyeceğim. Hatta açıkçası radyolarda duyduğum tanıdık birkaç melodi dışında kalan Elton John bilgim, Prenses Diana’nın ölümünün ardından televizyonda defalarca duyduğum The Candle in the Wind, Moulin Rouge!‘dan bildiğim Your Song, lise saplantılarımdan Blue’nun kendisiyle bir düet olarak cover‘ladığı Sorry Seems to Be the Hardest Word‘den ibaret. Bu yüzden yılın heyecanla beklenen biyografik filmlerinden biri olan Rocketman‘i belki de herkesten daha az bir heyecanla, daha düşük beklentilerle izledim. Yönetmen Dexter Fletcher‘ın adını duymamış olabilirsiniz ama kesinlikle duyduğunuz bir işi olduğuna eminim: Fletcher, geçtiğimiz yıl Bohemian Rhapsody‘nin yönetmeninin skandal set kavgaları ve hakkındaki suçlamalar sonucu büyük bir yüzdesini tamamladığı filminden kavulmasının ardından filmi tamamlayan kişi. Buraya daha sonra geleceğiz, o yüzden şimdilik ben yönetmeni Taron Egerton’la olan bir önceki işbirliği, oldukça tatlı ve kendi halinde bir başka biyografik yapım olan Eddie the Eagle‘dan tanıdığımı söylemekle yetineceğim.
Fletcher’ın bu işi çok daha iddialı, çok daha büyük bir prodüksiyon. Ne de olsa söz konusu Elton John’sa, bağımsız ve düşükl bütçeli bir yapımla anlatılabilecek minimal ya da sade bir hikâye yok ortada. Üstelik bu kez hikâye bir sporcunun değil bir şarkıcının pop yıldızının hikâyesi olunca, oyuncu performansları ve dönemin ruhunu yansıtmak yetmiyor, işin içine müzik giriyor; izleyicinin Elton John’un en bilindik şarkılarını duyma beklentisini karşılama kaygısı yapımcıların önceliklerinden oluyor. Fletcher bu noktada, şarkıların bir bir duyulduğu ya da bir bir sahnede veya piyano başında icra edildiği bir müzik filmi yerine filmi bir müzikal olarak ele alma kararını almış. Yani Elton John’un yaşamayıla alakasız, sadece filmde yer alması gerektiği için duyulan şarkılara pek de yer yok Rocketman‘de; sanatçının fantezileri ve hayatına geri dönüp bakışları üzerinden ilerleyen fantastik bir müzikal bu. Sadece şarkılarıyla da değil, koreografisiyle, kurgusuyla ve hikâye anlatımıyla… Tabii bu formülün işlemesinin en büyük nedenlerinin biri de Elton John şarkılarının sözlerinin onun hayat hikâyesini yansıtabiliyor, yaşadıklarını tanımlayabiliyor oluşu.
Elton John rolü, Rocketman‘de Taron Egerton‘a emanet. Egerton, Kingsman: The Secret Service filmiyle iyi bir çıkış yakalayan, sonrasında Eddie the Eagle ve Legend gibi ortalama, Robin Hood gibi kötü filmlerde karşımıza çıkan genç bir oyuncu. Kısacık filmografisinin onu bu film için biçilmiş kaftan yapan önemli özelliklerinden biriyse daha önce Elton John’la hem fiziksel hem de müzikal anlamda yan yana gelmiş olması: İkili 2017’deki ikinci Kingsman filminde kısa bir sahnede bir araya gelmeden önce, Egerton seslendirme kadrosunun başrollerinden biri olduğu 2016 tarihli animasyon Sing‘de (Rocketman için de büyük önem taşıyan) I’m Still Standing‘i seslendirmiş. Burada kilit nokta, Egerton’ın şarkı söylemesi, söyleyebilmesi. Sonuçta bir biyografik filmde, dünyaca ünlü bir şarkıcıyı canlandırıyorsanız, playback yapmamalısınız, değil mi? (Rami Malek, geçtiğimiz yıl tam olarak bunu yaparak Oscar’a uzandı.) Ayrıca Egerton, Elton John’un da öğüdüyle, kendine ait Elton John yorumunu yapıyor. Malek’in Freddie Mercury taklidinin aksine, Egerton’ın Elton John’u neredeyse özgün bir karakter. Tasarımcı Julian Day‘in baştan yarattığı, Egerton’ın performansına büyük katkı sağlayan Elton John kostümlerinin de hakkını vermek şart.
Elton John ve müziğinden söz ederken, LGBTİ+ kimliğini görmezden gelmek, cinsel kimliğini keşfederken, gizli ya da açık bir şekilde yaşarken başından geçenlerin ya da hissettiklerinin etkisini göz ardı etmek de imkansız. Rocketman‘in en güçlü yanlarından biri de gözlerini kapamıyor, kafasını diğer yana çevirmiyor, Elton John’un benliğinin bir parçası olan cinsel yönelimini ayıplamıyor oluşu. Gerek senaryodaki replikler ve karakterinin yaşadığı çatışmalarla, gerek seks sahneleriyle sözünü esirgemiyor Rocketman. Sonuçta dünyaca ünlü bir LGBTİ+ bireyin hayat hikâyesini anlatıyorsanız, homofobik olamazsınız değil mi? (Bohemian Rhapsody, geçtiğimiz yıl tam olarak bunu yaparak göklere yükseltildi ve 4 dalda Oscar kazandı.) Bohemian Rhapsody‘nin aksine Rocketman, Elton John’un eşcinselliğini bir defo, bir kusur ya da şöhretin getirdiği bir yan etki olarak değil, olması gerektiği gibi kimliğinin bir parçası olarak benimsiyor.
Geçtiğimiz yıl hak etmeden aldığı ödüllerin ve boğulduğu övgülerin ardından, Rocketman ve Bohemian Rhapsody arasında bir karşılaştırma yapmak ister istemez bir mecburiyete dönüşüyor. Bu mecburiyetin film boyunca yan koltuğumda oturduğunu ve performanstan görselliğe, kurgudan ses tasarımına kadar her açıdan bu karşılaştırmayı yapmam için beni dürtüp durduğunu söylemeliyim. Ve tabii her karşılaştırmada Rocketman‘in diğerini ağır yenilgilere uğrattığını… Nedenine ister Taron Egerton‘ın Rami Malek’ten katbekat yetenekli bir oyuncu olması, şarkı söylemesini gerektiren bir filmde gerçekten şarkı söylemesi ve bunu iyi yapması deyin, ister filmin homofobik olmadan bir LGBTİ+ ikonunun hikâyesini anlatmayı başarması… Ama gidin, bu görsel şöleni ve Taron Egerton‘ın Elton John yorumunu kendi gözlerinizle görün. Çünkü Bohemian Rhapsody‘nin olmasını tüm kalbimizle istediğimiz ama olmanın yanından bile geçemediği film, tam olarak bu.
IMDb Puanı: 7.7/10
İlk yorumu siz yazın!