Pandemiyle birlikte sizin de hayatınızda sporun yeri arttı mı? Evde yapılan kardiyo, pilates, yoga, spinning ve bol bol yürüyüş derken ben de eskiden hayatımda olan, fakat uzun süredir uzak kaldığım koşuya geri döndüm. Döndüm ve bir de onu Antalya’da gerçekleşen Runatolia macerasıyla taçlandırdım. Dünya için küçük kendim için büyük bir adım olan ilk 10K koşumu tamamladım. Bu yazımda hem Runatolia deneyimimden hem de koşunun bana kazandırdığı güzelliklerden bahsedeceğim.

Koşuya Başlamak | Fotoğraf: cottonbro (pexels.com)

Koşuyla olan ilişkim İTÜ’de okurken yakın bir arkadaşımla İturunning koşu grubunu kurmamızla başladı. Bir ekiple koşmanın tek başına koşmaktan çok daha güzel olduğunu daha o zaman anladım. Birlikten gelen enerjiyle birlikte 3K, 5K mesafeler bir şekilde daha kısa geliyor insana. Mezun olduktan sonra neredeyse üç yıl hiç koşmadım. Ta ki Urban Run Club ile tanışana kadar!

Urban Run Club

Aslında hikâye şöyle başlıyor; 2016’dan beri Maslak Urban Riders‘ta cycle derslerine gidiyordum. Maalesef pandemi nedeniyle, haftada 3 gün gittiğim derslere ara vermek durumunda kaldım. Sonrasında ise evde pilates ve kardiyo ağırlıklı aktivitelerime devam ettim. Bu sırada Instagram’da Urban Run Club paylaşımlarına denk gelmeye başladım. Önceleri görsem de ilgi göstermediğim paylaşımlar, hem pandemi ile birlikte gözüme çok çekici gelmeye başladı, hem de saat 06.20’de kar, kış demeden koşan insanları görmek beni sabah koşularına başlamak için motive etti 🙂  

Bu sabah koşularından birine katılmam neredeyse bir ayı buldu tabi… Önce kendimi psikolojik olarak hazırladım; sabah erken kalkılacak, buluşma noktası olan Bebek ya da Yeniköy’e gidilecek, bir de kış vakti muhtemelen hava soğuk olacak derken bir Çarşamba sabahı kendimi Bebek’te 30 kişilik bir grubun ortasında buluverdim! Sabah 06.20 ve 30 kişi koşmaya hazır bir şekilde Bebek’te bekliyordu. O gün Bebek sahilinde 5K koştuktan sonra kahvemizi alıp evlere dağılırken daha saat sabahın 7’siydi ve ben çoktan enerjik bir şekilde günüme başlamıştım. 

Urban Run Club‘da pandemi koşulları dikkate alınarak 4-5 kişilik gruplar halinde koşuluyor, yakın pacedeki kişiler grup halinde koşarken tempolarını daha rahat ayarlıyor. Geride kalmak gibi bir endişeniz asla olmasın, kendi temponuza uygun bir grubu mutlaka bulabilirsiniz. Eğer sizin de içinizde de biraz olsun koşuya merak ve toplu bir spor aktivitesine katılma isteği varsa bu tarz gruplar kendinizi motive etmek için harika bir fırsat.

Runatolia

Çok geçmeden, Mart ayında Runatolia Uluslararası Antalya Maratonu’nun gerçekleşeceğini öğrendim ve neden olmasın dedim. O güne kadar hayatımda hiç 10K koşmamıştım ama bir an gelen cesaretle maratona katılmaya karar verdim.

İlk kez 19 Mart 2006 tarihinde gerçekleşen Runatolia, Türk turizminin gelişmesine katkı sağlamak ve farklılık yaratmak amacıyla her yılın mart ayında Antalya’da düzenleniyor. Tarih olarak da Antalya’ya gidilecek en iyi zamanlardan birinde yapılan maraton, hem spor hem de tatil yapabileceğiniz bir etkinliğe dönüşüyor.

Etkinlikte tercih edebileceğiniz üç farklı parkur ve kilometre seçeneği yer alıyor. 10K, 21K ve 42K rotalarında şehrin tarihi dokusunu görürken Antalya sahilini de doya doya seyretme şansınız oluyor. Benim koştuğum 10K rotası Kaleiçi’nden de geçtiğimiz, uzunca bir süre denizi yanımıza alarak koştuğumuz bir parkurdan oluşuyordu. Kaleiçi’nde taş evlerin, nostaljik cafelerin arasından koşmak ve evinden sizi destekleyen yerel halkı görmek beni çok motive etti diyebilirim.

runatolia
Runatolia 2021 Parkurları | Fotoğraf: runatolia.com

Tabii, tüm bu organizasyonu bir ekiple birlikte gerçekleştirmenin de birçok avantajı oldu. Aramızda Runatolia’ya daha önceden katılan, benim gibi normalde sadece 5K koşan, yarı maratonda kendini deneyecek olan, bir derece beklentisi olmadan keyif için koşacak olan 25-30 kişi vardı. Diğer bir güzel detay da; maraton esnasında yanımızda ısınma, soğuma gibi egzersizleri yaptıran, koşu için taktikler veren, her daim enerjisiyle bizi motive eden Urban Run Club’ın kurucu ortaklarından Mehmet Ali Yıldırım gibi bir antrenörün olmasıydı.

Koşudan bir gün önce Antalya sahilinde “shake out” denilen hafif bir ısınma ve motivasyon etkinliği gerçekleştirdik. 7 Mart günü koşu için hafif bir kahvaltıdan sonra başlangıç noktasına gidip son hazırlıklarımızı yaptık. İlk kez böyle bir atmosferde koşacağım için içimde ufak da olsa bir heyecan da vardı. Planladığım sürede koşumu tamamladım ve koşuyu tamamlayan herkes gibi madalyamı aldım.

Hedeflediğiniz bir şeyi tamamlamanın verdiği mutluluk zaten tartışılamaz ama koşunun hayatımdaki yeri artık belli… Umarım siz de kendinizi iyi hissettirecek, yapmaktan keyif alacağınız bir sporla hemen tanışırsınız! 

Kapak Fotoğrafı: Steven Lelham (unsplash.com)

İlginizi Çekebilir: Yogi Magger’dan Spor Trendleri