Sahra Çölü: Küçük Prens’in Dünya’ya İndiği Yer
Çocukluğumdan bu yana, sıkılmadan defalarca okuduğum ve her okuduğumda bana başka kapılar açan Küçük Prens kitabında, kahramanlar pilot ile Küçük Prens Sahra Çölü’nde tanışırlar. Uçağı arıza yüzünden Sahra Çölü’ne düşen pilot, hikaye boyunca, Küçük Prens’in ıssız bir çölde tek başına ne işi olduğunu anlamaya çalışır. Biz de geçen sene Ekim ayında gerçekleştirdiğimiz Fas ziyaretimizde favori hikayemin kahramanı Küçük Prens’in kendi gezegeninden dünyaya inmeyi tercih ettiği Sahra Çölü’ne kısa bir gezi planladık. Bu gezinin benim için tılsımlı anlar vaat edeceğine emindim; daha fazlası oldu.
Biz gezimize Marakeş’ten başladık. Internette arama yaptığınızda Marakeş’ten Sahra Çölü’ne giden pek çok tur opsiyonuyla karşılaşıyorsunuz. Diğer bir seçenek olarak araç kiralayıp kendiniz de bu yola çıkabilirsiniz. İki günden başlayan tur seçenekleri var ancak internet aramaları sizi ideal tur süresiyle ilgili çok yönlendirmiyor. Zamanımız kısıtlı olduğu için önce iki günlük tura yönelsek de son anda üç günlük turu tercih ettik. Koştur koştur olmadan, vardığınız her noktayı görüp aklınıza ve kameranıza kaydetmek isterseniz en az üç günlük tur seçeneğini tavsiye ederim.
Satın aldığımız Camel Trekking’in özel turu kapsamında bize özel şoförlü bir 4×4 araç tahsis edildi. Üç gün boyunca beraber olacağınız şoför aynı zamanda rehberiniz gibi. Dolayısıyla şoför konusunda şanslı olmak avantaj. Biz, bölgenin kadim halklarından Berberilere mensup Aziz’le keyifli bir yolculuk yaptık.
Sahra Çölü Yolunda
Sahra Çölü yolunda, Atlas Dağlarının heybetli gölgesinde yolculuk yaparken Ait-Ben-Haddou, Todra George, Dades George gibi iz bırakan yerleri ziyaret ediyorsunuz. Ait-Ben-Haddou, güney Fas mimarisinin çarpıcı bir örneği. Köşeli kulelerle güçlendirilen savunma duvarlarının içinde evler bir araya toplanmış. Konfigürasyon ve malzeme açısından mimari özgünlüğünü korumuş olan bu toprak yapılar, iklim koşullarına da harika şekilde uyarlanmış & doğal ve sosyal çevre ile uyumlu hale gelmiş. Bu özellikleriyle de Unesco Dünya Miras Listesi’nde yerini almış.
Ait-Ben-Haddou’nun ünü, popüler kültürdeki yeriyle de sınırlarını aşmış. Fas’ın bu küçük çöl kasabası, dünyaca meşhur pek çok film ve dizi setine ev sahipliği yapmış. Game of Thrones’da Daenerys Targaryen’in kuşattığı köle şehri Yunkai, Ait-Ben-Haddou’nun ta kendisi. Gladyatör filminin pek çok meşhur sahnesi, Arabistanlı Lawrence, Mumya gibi ünlü birçok film de burada çekilmiş.
Todra George, kayalık Atlas Dağları’nın derinliklerinde heybetli şekilde uzanan bir kanyon. Todra Nehri’nin yüzyıllar boyunca kireçtaşından geçerek yarattığı doğal bir vaha olan Todra George’da yer yer 400 metre yüksekliğe ulaşan kanyon duvarları dramatik manzaralar sunuyor. Dades George ise Dades Nehri tarafından sarp dağ yolunda oyulmuş bir vadi. Vadinin sonundaki zik-zaklı yolun sonundaki manzara kesinlikle görülmeye değer. Yol üstündeki bu duraklar, sizi tüm ihtişamıyla büyülemek için hazır bekleyen çöl deneyimi için ısınma turları adeta.
Sonsuzluğun İhtişamı
Marakeş’ten düzenlenen çöl turlarında karşınıza iki seçenek çıkıyor: Merzouga ya da Zagora varışlı turlar. Zagora, Marakeş’e daha yakın ancak daha otantik bir deneyim için Merzouga varışlı turları tercih etmenizi öneririm.
Merzouga’daki egzotik Erg Chebbi kum tepelerine yaklaşırken kalbimin atışını kulaklarımda duymaya başladım. Cezayir’le Fas’ın sınırını çizen, Fas’ın güneydoğusundaki bu dev pürüzsüz kum tepelerinde bizi mükemmel deneyimler bekliyordu. Bir zamanlar Paris-Dakar Rallisi’nin yapıldığı parkurlarda ATV ile çöl safarisi ve devasa kum denizinde sörf yaparak Büyük Sahra ile ilk buluşmamızı gerçekleştirdik.
Daha sonra yol boyunca bize eşlik eden şoförümüz Aziz’den ayrılıp günbatımı manzarası eşliğinde, develerle geceyi geçireceğimiz kamp alanına ulaştık. Kamp alanına varmak için kum tepelerinin arasında yaklaşık 1 saatlik bir yolculuk yaptık; seyrimiz boyunca, gün batarken altın kum tepeleri de turuncu, pembe ve mor tonlarına dönüşüyordu.
Berberi çadırlarının olduğu, yerel halk tarafından doğal malzemelerle geleneksel yöntemlerle yapılmış kamp alanına vardığımızda hava kararmaya başlamıştı. Geceyi sayısız yıldız örtüsünün altında, kayan yıldızları sayarak geçireceğimizi düşünmüştük ama yakınlardan gelen gökgürültüsünü dinleyerek geçirdik. Böylece çölde pek nadir görülebilecek yağmura teğet geçtik.
Ertesi sabah gün doğumundan önce kalkıp sonsuz kum denizinde yürüyüşe başladık ve gün doğumunu izlemek üzere kendimize bir tepe seçtik. Gerçekten efsunlu bir an! Bu dünyadan kopup sonsuz bir sessizliğin ihtişamında kayboluyorsunuz. Gün aydınlandıkça evren büyüyor, 9 milyon kilometrekarelik uçsuz bucaksız çölün kum tanelerinden biri oluveriyorsunuz. Güneşin doğuşuyla birlikte de renklerin birbirinin içinden geçen dansı başlıyor; çölün o sessiz, gizemli ışıltısına saniye saniye şahitlik ediyorsunuz. O tılsımlı anlara şahitlik ettikten sonra favori masal kahramanım Küçük Prens’in de dünyaya inmek için neden Sahra çölünü seçtiğini daha iyi anladım!
Kapak Fotoğrafı: Zeynep Durukan
İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Samyama
Çok özendim, ilk fırsatta denemek isterim
Çok etkileyici
Ryad Dyor'dan hiç çıkmamak lazımdı...