İlk yorumu siz yazın!
Pop Art ve Minimalizm Ekseninde: Sanat ve Kitsch İlişkisi
Fırtınalı, derin bir ilişkiye ve uzun bir geçmişe sahip olan kitsch ve sanat ilişkisi bir süredir üzerine okuma yapmayı en sevdiğim konulardan biri oldu diyebilirim. Bu yazımda da sizinle ilgimi çeken ve bu konuya karşı bakış açımı şekillendiren bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Kitsch’in sanattaki yeri çok katmanlı ve derin bir konu olsa da ben yazımda kitsch’i kısaca Neo-Dada akımları adı altında incelenen Pop Art ve Minimalizm akımları üzerinden tartışmaya karar verdim. Tabii ki bunu yaparken hikayeyi Greenberg döneminden başlattım. Sonuçta kitsch ile sanat arasındaki ilişki konuşulacaksa Greenberg’e selam vermeden olmaz diye düşünüyorum. Hadi gelin kitsch ve sanat arasındaki ilişkiye yakından bakalım!
Neo-Dada terimi, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sanat dünyasındaki varlığını ilan etmiştir. Soyut Dışavurumculuk akımının burjuvazisi duruşuna karşı bir tepkili olan ve soyutlamanın sebep olduğu öznellik ve duygusal temsiliyetlerden uzaklaşan bir grup sanatçının sanat çizgisini betimlemek için kullanılmıştır. Neo-Dada sanatçıları her ne kadar geleneksel sanatın kalıplarını yıkmaya yönelik tutumlarından ve sanatlarında kolajlara, hazır nesnelere, asambalajlara yer vermelerinden dolayı Dada Hareketi ışığında ilerleyen bir akım gibi gözükse de Neo-Dada sanatçıları, Dada Hareketi sanatçılarının aksine, sanatın kalıplarını yıkarak, sanat ile seyirciyi bir araya getirmeyi ve böylece aralarında olan ayrıklığı kapatmayı hedeflemiştir (Baycu,2018). Neo-Dada sanatçılarının bu birleştirici tutumları Duchamp’ın tepkisini çekmiş ve Duchamp’ın Neo-Dada adı altında incelenen akımları, Dada Hareketi’ni basite indirgemek ile suçlamasına neden olmuştur.
Neo-Dada akımlarına mesafeli duran bir diğer isim de 1939 yılında, Avant-Garde and Kitsch isimli makaleyi yayınlayan Clement Greenberg idi.(Whitham & Pooke, 2018). Greenberg’e göre modern sanatta 4 temel madde vardı ve bir eserin kaliteli bir sanat eseri olabilmesi için bu 4 maddeyi karşılaması gerekiyordu. Bu maddeler; sanat eserinin sahip olduğu biçim, içeriğinden daha önemli olduğu, bir eserin değerinin biçim, renk ve şekil ile belirleneceği ve bir eserin politik-toplumsal mesajlardan uzak olması gerektiği çünkü ancak bir eser seyirciyi gerçeklikten koparıp, sanat eksenine sokarsa sanat eseri sayılabileceği yönündeydi. Greenberg, Neo-Dada akımlarının bu 4 parametrenin dışında kaldığı için düşük sanat olarak görüyordu. Greenberg’e göre o dönemdeki sanat akımları ortaya daha ucuz bir sanat çıkararak, kitsch kavramının beslenmesine sebebiyet olmuştu. Bu durumun başlıca nedenini sanatın da toplumun geneli gibi materyalist düzenden ve popüler kültürden etkilenmesi olarak düşünüyordu. (Lesso,2020; Auther, 2004; Whitham & Pooke, 2018). Peki kitsch kavramı neydi? Neo-Dada akımlarında kitsch kavramını gözlemlemek mümkün müydü?
Nedir Bu KITSCH?
Kitsch kelimesinin kökenine bakınca tam emin olunamamakla beraber Almanca ‘werkitschen’ yani ucuzlaştırma kelimesinden geldiği düşünülüyor. Kitsch adı altında incelenen eserler, genelde sanatsal kaygıdan, estetikten ve sanatçının içsel süreçlerinden yoksun fakat ticari yönden güçlü eserler olarak tanımlanıyor. Kitsch sayılan eserlerin en temel özelliği üretiminin ve seyirci tarafından tüketiminin çok kolay olması. Bu özellikleri barındıran eserleri yüksek sanattan ayırmak için kullanılan Kitsch’in en sık geçtiği Neo-Dada akımlarından başlıcaları ise Pop Art ve Minimalizm. (The Art Story). Pop Art ya da Minimalizm akımını benimseyen sanatçıların eserlerinin kitsch olarak yorumlanmasının başlıca nedeni, bu iki akımın geleneksel sanatta var olan ‘el becerisi’ kavramına karşı durması ve geleneksel sanat kalıplarından bağımsız olarak sanat eserleri ortaya koyması.
Pop Art ve Kitsch
Pop Art sanatçıları insanların gündelik hayatta kullandığı tüketim malzemelerini ve ünlü isimler, markalar, çizgi romanlar gibi popüler kültür ögelerini, ironi ve nükteli bir dil ve parlak renkler, gösterişli formlar ile eserlerinin ana teması haline getiriyor. Fırça darbeleri yerine hazır nesneleri, serigrafi yöntemini tercih eden pop art sanatçılarının eserleri o dönemin geleneksel sanat değerlerini savunan modernist sanatçılarının tepkisini çekiyor ve ‘kitsch’ olarak yorumlanıyor. Fakat bir yandan tüketim kültürünü kucaklayıp, sanatın bir parçası haline getiren bir yandan da sanatta yer alan yüksek sanat ve alçak sanat kavramları arasındaki keskin çizgiyi bulanıklaştırarak sanatı daha özgür kılan Pop Art’ın, sanatı o dönem elinde tutan elit kitleye yöneltilen bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Bu eleştiriyi dada gibi ‘anti’ bir perspektiften yapmak yerine renkli ve eğlenceli bir şekilde yapmış olmasından dolayı Neo-Dada akımları içinde beni en çok etkileyen akım diyebilirim. Sonuçta Andy Warhol’un serigrafi yöntemiyle yapılan Campbell’s Soup Cans eserini ya da Roy Linchester’ın Drowing Girl eserini göz önünde bulundurunca mekanik duruşları, kolay anlaşılması ve içinde barındırdığı popüler ögelerden dolayı kitsch olarak ele alınsa da postmodern sanat bağlamında incelendiği zaman aslında kitschy gibi görünen bu eserlerin aslında çok farklı sanatsal kaygılara kapı araladığını düşünüyorum. Belki de bir eserin kitsch görünüp, görünmemesi altında yatan motivasyon eserin barındırdığı sanatsal kodlardan ziyade bizim sahip olduğumuz beğeni kodları ile alakalıdır.
Minimalizm ve Kitsch
Minimalist sanatçılar ise Pop Art sanatçıların aksine eserlerinde popüler kültür ögeleri yerine floresan,taş tuğla,çelik gibi spesifik nesne dedikleri endüstriyel ürünler kullanıyor (Antmen,2019). Minimalist sanatçı Donald Judd’a göre sanatçının sanatını ifade etmek için dikdörtgen tuval kullanması, sanatını ifade ediş şeklini sınırlamaktan başka bir şey değildir ve bir sanat eserinin derinlemesine analiz edilip, incelenmesi için eserin farklı şekiller ve renge barındırmasına ihtiyaç yok. (Antmen, 2019; VanEenoo, 2011). Sanatlarını ‘Ne görüyorsan odur, ötesi yoktur’ düşüncesinde şekillendiren minimalist sanatçılar aslında sanatlarını rasyonel bir düzleme oturtarak, spesifik nesnelerinin şekillerini değiştirmeden yani olduğu hali ile sunarak sanatta sadeliği ve salt gerçekliği savunuyorlar. Fakat el becerisi yerine spesifik nesneleri; renkler ve imgeler yerine de simetri, sadelik ve geometri ögelerini eserlerinin ana öznesi haline getirdikleri için eserleri modernist eleştirmenler tarafından düşük sanat ve kitsch olarak yorumlanıyorlar.
Ed Simon (2020) tarafından yazılan bir yazıda, minimalist sanat ‘kitsch’ olarak ele alınsa da aslında ham nesneyi kullanan ve sadeliğe vurgu yapan minimalist sanatın, kitsch’in tam zıttı olduğundan bahsediyor ve eğer sanat tarihinde ‘kitsch’ kavramına kapı aralayan akımları inceleyecek olursak, barok ve özellikle rokoko dönemi eserlerinin kitschy görünebileceği, bu nedenle kitsch kültürünü araştırırken post-modern sanat öncesine de bakılması gerektiği vurguuyor. Hazır Ed Simon’un kitsch ve minimal sanata bakışından bahsetmişken ben de sizinle Frank Wedekind’in Kitsch, Gotik, Rokoko, Barok’un çağdaş biçimidir. (‘Kitsch is the contemporary form of the Gothic, Rococo, Baroque’) sözünü paylaşmak istiyorum 🙂
Kısacası birçok post-modern sanatçının eseri kitsch olarak nitelendiriliyor ve değersizleştiriliyor. Fakat ‘kitsch’ olarak ele alınan eserleri müzelerde de sıklıkla gördüğümüz de bir gerçek. Bu nedenle kitsch’in ve sanatın tanımının da dünyada değişen her şey gibi değiştiğini ve gelişip, genişlediğini göz önünde bulundurursak, kitsch ile sanat kavramlarını birlikte incelemenin büyük resmi görme konusunda daha yardımcı olacağını düşünüyorum. Jonathan Jones tarafından yazılan yazıda da dediği gibi Kitsch’i seviyoruz ve ondan nefret ediyoruz (We love kitsch as well as loathe it).
Kapak Fotoğrafı: Ezgi Cenk
İlginizi çekebilir: Ezgi Cenk’ten Marcel Duchamp
Pop-art ve kitsch tartışmasına iyi bir giriş yapmışsınız. Açıkcası iki kavram da bana çok uzak. Kitsch kavramını anlamak için post-modern dönemden önceye balmak yaklaşımını doğru buluyorum ama tüm gotik ,barok ve rokoko dönemlerin ürünlerine de kitsch olarak bakmak yanlış olacaktır.
Kitsch kavramı o kadar tartışmaya açık bir kavram ki…Ben de her okuma yaptığım zaman ya da böyle farklı yorumları okuduğum/dinlediğim zaman yeni bir bakış öğreniyorum 🌻Yorumunuz için teşekkürler