Sardinya Adası: Sardigna Diye Yazılır, Sardinya Diye Okunur
Alitalia’yla başlayan yolculukların gidişatı konusunda her zaman çok iyimser olamıyorum maalesef. İnsanın adı çıkacağına canı çıksın derler ya, markalar için bu söz daha geçerli bence. Bir kere markayla kötü bir deneyim yaşadıysanız o imaj çok zor siliniyor. Alitalia hava yolları benim gönlümü nasıl çaldı derseniz, beni Sardinya adasına 10 dakika bile rötar yapmadan, bu güzel adada geçireceğim vakitten bir saniye bile çalmadan götürerek bu işi başardı.
Karşınızda Sardinya Adası!
Bu yaz Sardinya adasına gidiş fikri öyle bir arkadaştan duyma, bir dergide okuma veya araştırma gibi olaylarla tetiklenmedi. Aldığımız ilginç düğün daveti hayallerimizdeki İtalya adası ile birleşince bir dakika bile düşünmedik ve “Evet gitmeliyiz!” dedik. Erkek arkadaşımın önce masterdan öğretmeni, sonra ise yakın bir arkadaşı olan Fabio; Çin’de yaşarken tanıştığı Pekin’li Mini ile evlenmeye karar veriyor. Önce düğünü Pekin’de yapıyorlar, ikinci kutlama yeri olarak da Fabio’nun ailesinin de yaşadığı Sardinya adasının güneydeki en büyük şehri Cagliari (Kalyeri)’yi belirliyorlar. Biz de bu fırsatı yakalayıp Avrupa’nın Sicilya’dan sonra ikinci büyük adası Sardinya’ya tatil planını ayarlamaya koyuluyoruz. 6 gece 7 günlük tatil planında belli bir yerde konaklamaktansa, araba kiralayıp adanın her yerini gezmeyi tercih ediyoruz. Gidecek olanlara tavsiyem de kesinlikle bir otel bulup tüm zamanı otele yakın yerlerde geçirmemeleri. Sardinya gerçekten tahmin ettiğimizden çok daha büyük ve görülecek birçok yere sahip.
Sardinya’ya Ulaşım Sardinya’ya
Sardinya’da 4 adet havaalanı var ancak adaya İstanbul’dan direkt uçuş yok. Napoli veya Roma’dan feribota binebilirsiniz ancak bu feribotlarla yol 4 saate yakın sürüyor. Alitalia’nın Roma aktarmalı uçağını da tercih edebilirsiniz. Roma’dan Cagliari’ye varmak uçakla yaklaşık 1 saat sürüyor. Biz ilk destinasyon olarak adanın doğusunu seçiyoruz, bu sebeple doğuya en yakın olan Cagliari havalimanına iniş yapıyoruz. İner inmez havalimanı çıkışında yer alan rent a car’a girip küçük Fiat Panda’mızı kiraladıktan sonra ilk otelimizin olduğu Arbatax’a doğru yola çıkıyoruz.
Buradaki ilk uyarım navigasyona dikkat etmek gerektiği yönünde olacak. Bizimkisi eski olduğu için maalesef adada yeni yapılan yolları göstermiyordu. Adanın eski yolları dağların arasından geçiyor ve çok virajlı. Yol üzerinde terk edilmiş şehirleri izleyebiliyorsunuz. Sardinya, 15.yy’larda korsanlardan dolayı çok dertliymiş, bu sebeple kıyı şeridinden uzaklaşıp içeri kısımlarda da yaşama alanları kurulmuş. Navigasyon sebebi ile 1.5 saatlik yolu yaklaşık 4 saatte alınca yorgunluktan bitik halde otele varıyoruz.
Sardinya Adası
Arbatax, Sardinya Adası Sa. NKonum
Arbatax çok turistik olmayan küçük bir yerleşim birimi ve Tortoli şehrinin içinde yer alıyor. Hotel Vecchia Marina, güleryüzlü personeli ve iki katlı sevimli odaları ile bizde güzel bir ilk intiba yaratıyor. Hem araba kullanmaktan yorulduğumuz için, hem de saatin artık 16.00 olması sebebi ile otele en yakın olan halk plajına gidiyoruz.
Halk plajı deyince bizdekiler gibi kalabalık bir plaj düşünülmesin. Buradaki, herkesin kendi halinde olduğu sessiz ve sakin bir plaj. Yere havlularımızı attıktan ve otelden aldığımız şemsiyeyi kumların içine gömdükten sonra kendimizi denize atıyoruz. Deniz pırıl pırıl ve nispeten sıcak. Asıl amacımız adanın doğusunda Cala Luna ismi verilen çok meşhur plajı görmek ancak yorgunluktan ve daha fazla araba süremeyeceğimizden burayı es geçiyoruz. Gideceklere tavsiyem doğu tarafına uğrarsanız Arbatax’a yarım saat uzaklıkta olan Cala Luna’yı görmeden geçmeyin. Denizden sonra bir şeyler içmek için halk plajının hemen arkasında tatlı mavi bir kafe olan Bougaim Villea Caffetteria’ya gidip somonlu ufak bir sandviçle akşam üstü keyfinin ardından otele geri dönüyoruz. Arbatax’ta aklımızda en çok kalan ve bizi etkileyen en önemli şey ise akşam yemeği seçimimiz oluyor.
Akşam yemeğinde daha önceden araştırdığımız ve otelimizin de desteklediği Ristorante Di Lenin’i seçiyoruz. Ristorante Di Lenin, otelimize araba ile 10 dakika uzaklıkta. Restoranda bizden başka turist olmaması iyiye işaret, deneyimlerimizden lokallerin tercih ettiği yerlerin hep bir adım önde olduğunu biliyoruz. Servis muhteşem, yemek olarak başlangıçta kereviz salatası üzerine mozarella ve abudaraho tercih ediyoruz. Yemeğe jumbo karides ile devam ediyoruz. Şefin tavsiye ettiği şarap eşliğinde aldığımız hizmet, yediğimiz yemekle Ristorante di Lenin bizden 10 numara alıyor. Fiyatlar ise İstanbul’da bu şekilde yiyeceğiniz bir yemeğin çok altında. Adam başı 35 euro verip kalkıyoruz. Sardinya adası aslında pahalı fiyatları ile ün yapmış bir ada ancak karıştırmamak gerekiyor: abartı fiyatlar adanın kuzeydoğusunda yer alan Porto Cervo bölgesinde. Burada şezlongu 150 euro’ya kiralıyor, suyu 20 euro’ya satın alıyorsunuz. Ancak adanın kalan alanlarında fiyatlar son derece normal.
Villasimius, Sardinya Konum
Arbatax’ta bir gece geçirdikten sonra sabah erkenden yola çıkıyoruz. Yeni rota adanın güneydoğusunda yer alan turistik şehir Villasimius. Villasimius, Arbatax’a göre çok daha turistik ve hareketli. Otelimiz merkeze 10 dakika yürüme mesafesinde. “Marklas Rooms” küçük bir villa ve 6-7 odaya sahip. Kahvaltısı biraz zayıf olsa da temizlik, konfor ve personel anlamında ortalamanın üzerinde bir otel. Otelden çıkar çıkmaz bu sefer 30 dakika araba ile yol yapıp denizi ile ünlü Costa Rei sahiline gidiyoruz.
Costa Rei Sahili Konum
Costa Rei sahili uzun bir sahil. Sahilde özel alanlarla ayrılmış şezlonglu ve ücretli plajlara da girebilirsiniz, kendiniz kumun üzerine havlunuzu da atabilirsiniz. Burada sahilin en sonunda 20 euro’ya şezlong kiralayabileceğiniz Maklas Beach var. Otelimizin sahibinin erkek kardeşi buranın sahibi. Beyaz kocaman yataklara benzer şezlonglarda keyif yapıyoruz. Deniz Arbatax’a göre biraz dalgalı ama yine çok temiz ve berrak. Plajdan 17.00 gibi çıkıp biraz Villasimius’u gezmek istiyoruz.
Villasimius sevimli küçük turistik bir kasaba. İtalya demişken dondurma yememek olmaz deyip ilk olarak “Il Mago Del Gelo”da dondurma deniyoruz, özellikle tiramisulu dondurmayı tavsiye ederiz! Daha sonra küçük dükkanlara girip çıkıyoruz, sokaklarda dolanarak kasabanın keyfine varıyoruz. Akşam yemeği için tercihimiz Aquarius Hotel’in altındaki Aquarius Pizzeria. Pizzalar çok lezzetli, karides ve pestolu pizza özellikle tavsiyemiz.
Akşam yemekten sonra ise açık hava pazarlarını ziyaret ediyoruz, plaj için kendime sepet baktığım Nijeryalı satıcının İstanbul’da bir sene yaşamış olması ile beraber muhabbet başlıyor. Böylece Türk insanının her yerde bir dostu çıkar fikrini doğrulamış oluyoruz. Ertesi gün yine Villasimius’ta Notteri’ye gidiyoruz. Costa Rei kasabanın kuzeyinde kalan uzun bir sahilken, Notteri Beach kasabanın güneyinde kalan birçok plajdan bir tanesi. Burada da midyeli makarnayı denemeden dönmeyin derim!
Cagliari, Sardinya Konum
Akşam 18.00 gibi rotamız Cagliari. Burası düğünün gerçekleşeceği şehir. Dürüst olmak gerekirse düğün olmasaydı bu şehirde beş dakika bile vakit geçirmezdik. Bu kadar iç açan sahil kasabalarından sonra Cagliari büyük kasvetli ve şehir hayatı ile bizi rüyadan uyandırıyor. Akşam yemeğini düğün sahipleri ile beraber geleneksel Sardinya yemekleri yapan bir restoranda yiyoruz ki bu restoranın da adını paylaşmayacağım. Geleneksel Sardinya yemekleri İtalyan mutfağından çok farklı ve Türk damak tadına çok uymuyor. Ayıp olmasın diye mideye gömdüğümüz yemekten sonra otele geri dönüyoruz.
İkinci gün düğün günü. Düğün Cagliari’ye 20 dakika uzaklıkta bir restoranda yapılıyor. Bu restoran Cagliari’nin en meşhur restoranlarından biri olan “Sa Cardiga Su Schironi”, eskiden şehir merkezinde iken daha sonra şehirden biraz daha uzağa taşınıyor. Düğün yemeği saat 13.00’te başlıyor ve asıl dikkat çekeceğim nokta şu: tam 20 porsiyon yemek geliyor düğünde. Prosciutto, çiğ ton balığı, özel bir Sardenya balığı, karides jumbo, ahtapot, midye tava, domuz şiş, yılan balığı hatırlayabildiklerimin sadece birkaçı. 1001 çeşit tatlıyla devam eden düğün yemeğinden hem gözümüz hem de midemiz doymuş bir şekilde ayrılıp atlıyoruz yine Fiat Panda’mıza.
Arabada düğün kıyafetlerinden kurtulduktan sonra yarım saat uzaklıkta olan ve adanın en güneyinde yer alan Pula isimli küçük şehre gidiyoruz. Aslında zamanımız olsa bir saat daha yol gidip çok ünlü Nora Beach’e gidebiliriz, ancak düğünden 17.00’de çıktığımız ve denize girme fırsatını kaçırmak istemediğimiz için en yakın deniz olan Pula’yı tercih etmek durumunda kalıyoruz. Eğer adayı ziyaret ederseniz Nora Beach’e de mutlaka uğrayın derim.
Nora Beach’in konumuna buradan ulaşabilirsiniz.
Pula Konum
Pula’ya gelirsek kendimizi attığımız plajın denizi güzel olsa da Sardinya standartlarına göre çok süper diyemeyeceğimiz türden. Ancak denizden çıkıp da kasabayı biraz gezmeye başladığımızda buranın dünyanın en tatlı turistik kasabalarından biri olduğu konusunda hemfikir oluyoruz. Küçük kısa rengarenk evler, ufak bir kasaba meydanı, turistik küçük mağazalar ve harika restoranlar, yürürken Hansel’le Gretel masalındaymış gibi hayal dünyasına çeken bir atmosfer… Kasabada ufak bir tur attıktan sonra meydanda yer alan Sinconti Pizza’ya çöküp binbir çeşit pizzalarından sipariş veriyoruz.
Buranın özellikle ton balıklı pizzası denemeye değer! Pula’da akşam yemeğini yedikten sonra 45 dakika yol yaparak Cagliari’ye geri dönüyoruz. Yorgunluktan bitap düşüp bir sonraki rotamıza hazır olmak için erkenden uyuyoruz.
Orsitano, Sardinya Plajlar ı Konum
Sabah kalktığımızda yeni rotamız adanın batı tarafında yer alan Orsitano şehri içindeki meşhur Is Arustas plajı. Cagliari’den yola çıkıp navigasyonla verdiğimiz savaşta da galip gelerek iki saat sonunda Is Arustas’a ulaşıyoruz. Is Arustas, yaklaşık 1 km’den oluşan bir sahil şeridi. Plaj için tesis maalesef yok, biz bilmediğimiz için gafil avlanıyoruz. Neyse ki hizmet veren küçük bir kafesi var, buradan şemsiye alıp boş bulduğumuz bir alana kendimizi bırakıyoruz. Deniz muhteşem, sahil kısmında ise kumlar çok özel. Kumlar küçücük beyaz çakıl taşlarından oluşuyor. Eğer polis veya sahil güvenlik bu kumları olur da çantanıza attığınızı görürse sizi uyarıyor. Is Arustas’ın kafesinin de küçük olduğuna bakmayın, yemekler çok ama çok lezzetli. Ton balıklı makarna yiyoruz ancak menüde midye, ıstakoz gibi birçok deniz ürünü mevcut.
Bosa Kasabası Konum
Is Arustas plajından sonra yeni durak Oristano’nun hemen kuzeyinde yer alan, bir saat mesafedeki Bosa kasabası. Burası Sardinya’daki favori yerlerimizden oluyor! Plaj, güneş ve denizden biraz başka şeyler de görelim derseniz buraya uğramadan geçmeyin derim. Kasabanın ortasından geçen geniş nehrin üzerindeki köprüden nehrin denizle buluşmasını saatlerce izleyip huzur bulabilirsiniz. Eğer ayarlayabiliyorsanız da Ağustos ayının ilk Pazar gününde burada olmayı deneyin. Bizimkisi tamamen tesadüftü ama gittiğimizde Santa Maria del Mare anma gününün olduğunu öğrendik. Bütün kasaba halkı, bando ekibinin çaldığı ve insanı ağlatacak kadar hüzünlü bir müzik eşliğinde, birkaç rahibin önderliğinde nehir boyunca yürüyüş yapıyor. Kırmızı kıyafetlerini giymiş olan rahipler, Meryem’in heykellerini omuzlarında taşıyorlar ve daha sonra bir seremoni ile hep beraber Temo Nehri’nin üstündeki teknelere binip müzik eşliğinde yavaşça uzaklaşarak Meryem’i ait olduğu kilise olan Bosa Marina’ya teslim ediyorlar. Film sahnesi gibi gözümün önünden gitmeyen anlardan birkaçı oluyor bu.
Bosa’dan sahil yolunu izliyoruz ve iki saat süren bir yolculuktan sonra Alghero’ya varıyoruz. Araba kullanmaktan yorulmuş olsak da, bu yolda adanın muhteşem manzarasını ve gün batımını izlemek çok keyifli. Alghero büyük bir şehir olmasına rağmen Cagliari kadar kasvetli değil, tam tersine çok turistik ve canlı bir şehir. Bir tek park sorunu mevcut, yaklaşık yarım saat otelimize yakın bir park alanı aradıktan sonra başarıya ulaşıyor ve otele yerleşiyoruz. Alghero’da şehir merkezinde bir otele yerleştikten sonra yemek yeri araştırmaya başlıyoruz.
Alghero’da şehrin eski yakası uzun bir sahil boyunca yüksek yapılmış surlardan oluşuyor. Bu surlar arası ise açık hava pazarına dönüştürülmüş; takıcılar, butikler, ikinci el kıyafetler ve binbir çeşit restoran mevcut. Balık ürününden sıkılıp artık surların sonunda yer alan ve et lokantası olan King’s Restaurant’a gidiyoruz. Et çok lezzetli, şaraplar ise özel yapım, fiyatlar normalin biraz üzerinde. TripAdvisor’da da hak ettiği övgüyü almış bu restoranda yemek yerken, bir yandan da çevrede müzik yapan İtalyan sanatçıları dinliyoruz.
Yemek bittikten sonra ise yine otele doğru yürürken sokakta rock çalan bir grubun performansını sergilediği bara oturup cin-tonik siparişi veriyoruz. Barın adı L’arca Bar, yemekten sonra yorgun düşmemişseniz içki içmek ve güzel müzik dinlemek için ideal bir yer. Müzik yapan grubun performansı bitince otele geri dönmeye karar veriyoruz. Tatilin sonlarına yaklaşmışken ertesi gün göçebeler olarak yine otelde kahvaltı edip kendimizi yollara atıyoruz. Bu sefer çok ama çok heyecanlıyız, çünkü Sardinya adasının en ünlü plajlarından biri olan La Pelosa’yı göreceğiz.
La Pelosa Konum
La Pelosa Alghero’ya iki saat uzaklıkta. Adanın en kuzeybatısında yer alıyor. Otelde danıştığımız kişi de burayı anlata anlata bitiremiyor, biz de vardığımızda sebebi anlıyoruz. Hafta arası olmasına rağmen inanılmaz bir kalabalık akın etmiş durumda buraya. Park yeri bulmak korkunç bir sorun, en sıkıntılısı ise karşınızda beliren o muhteşem manzaradan sonra hemen kendinizi denize atmak istemeniz ama park sorunu sebebi ile arabanın içinde tıkılı kalmanız. Yaklaşık yarım saatlik bir uğraştan sonra park yerini buluyoruz ve büyülenmiş gözlerimizle plaja doğru ilerliyoruz. Sardinya adasının denizini bu zamana kadar güzel bulmakla beraber Türkiye’de de bunun kadar güzel plajlar olduğunu soyleyebilirdim. Ancak La Pelosa biraz klasman dışı kalıyor. Bembeyaz bir kum ve gerçekten beyaz bir su. Denize girdiğinizde sol tarafınızda masallardan kalma bir kale . Her şey cennetten farksız, rüya gibi. Adaya gelip burayı ziyaret etmezseniz çok şey kaçırırsınız, benden söylemesi. La Pelosa’da yaklaşık 4 saat kadar kalıyoruz. Ellerimiz buruşana kadar denizden çıkmama kararı alıyoruz. Bu sürede sadece yemek molası veriyoruz, bunun dışında hep denizdeyiz. Dördüncü saatin sonunda ağlayarak bu güzel yeri terk ediyoruz.
Santa Teresa Gallura Konum
Yeni rotamız adanın en kuzeyinde yer alan turistik şehir: Santa Teresa Gallura. Yine uzun bir yol alıyoruz. La Pelosa’dan burası viraj sebebi ile yaklaşık üç saate yakın sürüyor. Adanın kuzey yakası daha dağlık ve genelde orman alanlarından oluşuyor. Yoldayken bile oksijen oranının arttığını hissedebiliyorsunuz. Santa Teresa di Gallura, küçük bir turistik kasaba olmasına rağmen tam kuzeyinde bulunan Korsika adasına gitmek isteyenler için ayrıca bir ulaşım merkezi. Kasaba merkezine yakın zannettiğimiz Meta Otel’i seçiyoruz. Personel çok sevimli olmasına rağmen merkezde başka bir otel bulabiliyorsanız orayı seçin derim.
Otelde hemen giyinip çıktıktan sonra gerçekten muhteşem bir restoran tavsiyesi daha alıyoruz: Ristorante di Thomas. Merkeze 10 dakika uzaklıkta, kime sorsanız gösterebileceği bir yer. Buranın özellikle istridye ve raviolisi, muhteşem Sardegna tatlısı ve şarapları ile harika bir ziyafet çekiyoruz.
İnanılmaz çok turist var burada. Sokaklara dizilmiş takıcılar, seramikler, turistik eşya satan kişiler… Sokaklarda boş boş yürüyüp tatilin son akşamı hüznü üstümüze çökmüşken yine açık hava barında İtalyan Fatih Ürek kıvamında bir sanatçının performansını izliyoruz ki; hem müzik, hem de komedi tadında olan bu gösteri tüm turistleri eğlendirdiği kadar bizi de eğlendiriyor. Daha sonra yine bir bara gidip alternatif rock çalan bir grubu dinliyoruz. Santa Teresa di Gallura’da gündüz yapılacak çok aktivite olmasa da bir gecenizi buraya ayırmanızı tavsiye ederim.
Ertesi gün dönüş zamanı. Yorgunluk, hüzün ama bir yandan da adayı karış karış gezmiş olmanın verdiği mutlulukla uçağa biniyoruz. Sardinya adası veya yakınlarında güzel bir tatil için şimdiden planlara başlayın derim!
İlginizi çekebilir: Osman Can Arslan’dan “İtalya’nın Asi Çocuğu: Sardinya Vol.1”
İlginizi çekebilir: Osman Can Arslan’dan “Cavalcata Sarda ve I Candelieri Festivali-Sardinya Vol.2”
İlk yorumu siz yazın!