Şehre Yakın, Şehrin Dışında: En Sevdiğim Pazar Günü
Kim ne derse desin benim en sevdiğim gün pazar günüdür. Pazartesi sendromu bir klişedir ve keyifle zaman geçirmeyi bilenler bunu tersine çevirebilirler. Bu klişeyi tersine çevirebilmek için benim de iki güzel önerim var; keyifle okuyun.
Tuzla Yat Klubü Konum
Okul hayatım bitip iş hayatım başladığından beri, boş zamanlarımın kıymetini daha çok anlar oldum. Boş saatler bir yana, dilediğimi yapabileceğim tek bir boş gün bile büyük bir nimet haline geldi benim için. Zamanı kaliteli geçirmenin önemine her zaman inanmışımdır. Keyif aldığımız insanlarla, bize keyif ve huzur veren yerlerde olmak, yorucu hayatlarımıza kısa ama etkisi büyük mola vermek anlamına gelir. Son haftalarda Pazar günlerimi geçirdiğim iki güzel mekanı sizlerle paylaşmak isterim, bir yandan da bunu yaparken buraların çok da fazla keşfedilmemesini ilk gittiğim halleriyle kalmalarını umut ederim. 🙂
Şehir dışına çıkmak bir seçenek değilse, kendimize şehre 1 saat uzaklıkta hatta belki şehrin içinde nefes alacak yerler bulabiliriz. Eğer yolunuz Tuzla tarafına düşerse, Tuzla Yat Klubü’nde birkaç saatinizi ve hatta belki bir gününüzü geçirmenizi öneririm. Marmaris yakınlarındaki Bozburun koyuna gitmiş olanlar, Tuzla Yat Klubü’nün onun İstanbul’daki bir şubesi niteliğinde olduğunu anlayacaklardır.
Tuzla Yat Klubü, 19. yüzyıldan kalma bir kızlar manastırının yerinde bulunuyor. Bozburun Yat Klubü’nün sahibi Zeynep Hanım, küçük bir ekiple aynı konsepti İstanbul’a taşımaya ve yelkencilere burada da bir buluşma mekanı sunmaya karar vermiş. İsteyenin teknesiyle gidip iskeleye bağlayabileceği, isteyenin arabasıyla da gidebileceği saklı bir yer burası. Henüz tüm dekorasyonu tamamlanmamış olsa da, hem küçük bir butik otel hem basit ama lezzetli yemekleriyle bir restoran seçenekleri sunan Tuzla Yat Klubü’nde etrafınıza tekneler, yelkenliler, ister bahçede ister iç kısımda keyifli bir gün geçirmeniz mümkün.
Casa Lavanda Boutique Hotel Konum
Gelelim benim yeni favorime. Casa Lavanda Boutique Hotel. Şile yolunda Ulupelit köyünde bulunan bu butik otel, isminden de anlayacağınız gibi lavanta kokuları içinde çok şirin bir butik otel. Çeşitli tiplerde 13 odası bulunuyor; bunun yanında gurme bir menüsü olan harika bir restoranı, açık bir yüzme havuzu, spa’sı, şömineli lounge’ı, hediyelik eşya, kurutulmuş lavanta alabileceğiniz bir butiği, ufak bir göleti ve önünüzde uzanan çim alanıyla tam bir keyif mekanı.
Oda fiyatları biraz yüksek ancak zaten bir gece kalmanız ve 1-1,5 gününüzü orada geçirmeniz yeterli ve harika bir mola olacaktır. Sabahtan gidip akşama kadar otelin restoranından, lounge’ından faydalanmak da bir seçenek olabilir.
Son zamanlarda davetlerin hatta kır düğünlerinin bile yapıldığı Casa Lavanda Türkiye’de yılın en iyi butik oteli seçilmiş.
Otelin restoranı ise ailenin oğlu Emre Şen’in şefliğinde hizmet veriyor. Aslında mimarlık eğitimi almış olan Emre Şen, İstanbul Mikla’da Şef Mehmet Gürs ile, İtalya Treiso’da Michelin Yıldızlı Şef Maurilio Garola ile çalışmış ve şimdi ailesinin sahip olduğu Casa Lavanda’nın restoranının şefliğini yapıyor.
Civardaki köylerden toplanan otlar, çeşitli peynirler, taze meyve sebzelerle süslü menüde ben karidesli ve mürekkep balığı soslu risotto yemeği tercih ettim ve hayatımda yediğim en başarılı risottolardan biri olduğunu söylersem abartmış olmam. Ayrıca çok geniş bir şarap menüsüne sahip olan Casa Lavanda, vakit buldukça hafta sonlarının veya kısa tatillerin vazgeçilmezi olacak gibi duruyor. Tabii ki yanınızda en sevdiklerinizle birlikte!
Casa Lavanda ile ilgili daha fazlasına tanık olmak için Lisya Kalma’nın “İstanbul’un Çok Yakınındaki Huzur: Casa Lavanda Butik Otel” yazısını okuyabilirsiniz.
İlk yorumu siz yazın!