Sen Uyurken...
Sorularımıza karşılık bulmak için elimizden geleni yapıyoruz öyle değil mi? Kabullenmek en zor olanı ne de olsa. Kimi zaman sıkı bir takipçisi olduğumuz hayatımızın yoluna girmeye ya da sokulmaya çalışılan hikayeler arasında geçiş yaptığınızı hayal edin. Fakat bu sefer biraz soluklanmak istediniz ve sıradanlıktan uzakta, bir adamın mutluluk arayışıyla karşı karşıyasınız. Dışarıdan çok kutsal gözükse de biraz daha yakından bakmaya korkacağınız bir hikayeye sahip Sleep Tight/Ölüm Uykusu. Jaume Balagueró’nun (kendisini [REC] ve [REC]2 serisinden de tanımanız mümkün) yönetmenlik koltuğuna oturduğu film, son dönemde iyi işler yapan İspanyol sinemasının en güzel örneklerinden…
Yalnızsınız ve dünyayla olan bağlarınız, sayısı gitgide azalan birkaç karamsar düşünceye bağlı. Üstüne üstlük bir binanın en uç köşesinde karar vermeye çalışmaktasınız. Tüm bunlar ana karakterimiz César (Luis Tosar)’ın başından geçerken bizi neyin beklediği sorusu kafamızın içinde yanıp sönmeye başlıyor. İçsel arayışlarımızı yönlendirmeyi başarmak oldukça önemli ama dönüp sizi neye sürüklediğini merak etmekten uzaktaysanız akıl dışı işlerin başınıza neler açacağını bilemezsiniz. Bütün filmin koca bir apartmanda geçtiği hikayede, César, kapıcı olarak çalışıp işini büyük bir titizlikle yapmaktadır. Bu titizliğin tüm hayatına yayıldığından ve bunun çarpıcı örneklerle gözler önüne serileceğinden habersiz tabi ki. Bilinmeyene doğru uzun bir yolumuz olsa da merak etmeyin, her şeyin olup bittiği tek bir daire var!
Tüm korku filmlerinde olduğu gibi Sleep Tight/Ölüm Uykusu’nda da bir kurbanımız var. Clara (Marta Etura), tüm pozitifliği ve günlük rutinlerine sığdırdığı gülümsemesiyle gerekli masumiyeti bizlere kolayca aşılıyor. Fakat sınırlı sayıda mekan çekimleri ve diyaloglar yüzünden derinlemesine bir karakter analizi ile karşılaşmanız oldukça zor. Bunda en büyük etmen, bilinmeyenin gizemi ve hikayenin sadece César’a ait olması.
Hayatını bölümlediği mesai saatinin bitimi ile beraber bambaşka bir César’ın kapısını çalıyoruz ya da oyunu kurallarıyla oynamak gerekirse, onu izleyebileceğimiz karanlık bir köşede saklanıyoruz! Kapıcı olduğu için bütün dairelere erişme şansı olan César’ın, gizlice Clara’nın dairesine girip onu bekliyor olması ufak bir ipucu. Mutluluğu aradığı hikayesinin parçalarını yavaşça ve zekice işlenmiş bir planla yerine getiren César, yaşadığı iki karakter arasındaki geçişleri ile gerilimin dozunu yavaş yavaş arttırıyor. Zorla girilen bir hayatın ve kendinizle baş başa olduğunuz yegane yerlerin; banyo ve yatağınızın paylaşılmasının rahatsızlığında gerilim-korku dolu bir yolculuğa hazır olun derim!
Gelelim 102 dakikaya sığdırılmış bu gerilim dolu hikayenin oyunculuk performanslarına! Öncelikle sınırlarda dolaşan bir senaryoda neredeyse her sahnenin kendisine odaklı olmasına rağmen etkileyici bir oyunculuk sergiliyor Luis Tosar (César). ‘Uykusuzluğun’, ‘huzursuzluğun’ ve en önemlisi ‘soğukluğun’ parçalarını tek tek yapıştırabiliriz bu performansa. Diğer yandan Marta Etura (Clara), hikayenin içerisine uyan, açıkçası daha fazlasının çok da mümkün olmadığı oyunculuğuyla filmin akışına izin veriyor. Tabi tüm bu saklambaç oyununda harika açılar yakalayan, filmin görüntü yönetmeni Pablo Rosso’yu atlamamak gerekir.
Sıra dışı ve bastırılmış duyguların izlerini taşıyan Sleep Tight/Ölüm Uykusu, film genelinde gereksiz yere parçalanmış hikayesi ve karakter derinliklerinin yetersizliği yüzünden ilk bakışta içine girmeyi zorlaştırıyor. Fakat hepimizin peşinde olduğu ‘mutluluğun’ bizi nereye sürükleyebileceğini gösteren iyi bir örnek olarak kenara not edilmeli. Son olarak, uyumadan önce odada yalnız olduğunuzdan emin olun derim!
Ölüm Uykusu
Orjinal Adı: Mientras duermes
Yönetmen: Jaume Balagueró
Oyuncular: Luis Tosar, Marta Etura and Alberto San Juan
Yapım: 2011, İspanya
Süre: 102 dk.
İlk yorumu siz yazın!