İlk yorumu siz yazın!
İnsana Dair Her Şey Üzerine: Sepin İnceer İle İçten Bir Sohbet
Finans dünyasında çok başarılı bir kariyeri devam ettirirken, bir gün istediğinin bu olmadığına karar vererek ilerlediği yolda keskin bir viraj alan ve hayatında farklı kapıları aralayan cesur ve ilham verici bir kadın Sepin. Hali hazırda devam eden eğitimleri, çalışmaları ve paylaşımlarıyla birçok hayata dokunuyor. Tüm bunlarıysa olduğu kişiyi koruyarak, kendi olarak, tüm samimiyetiyle yapıyor. Sepin İnceer ile, içtenliğinin doğrudan yansıdığı bir sohbet gerçekleştirdik. İçinde bulunduğumuz dönemden, farkındalıktan, insan olmaktan söz ettik.
Sepin selam, öncelikle bize ayırdığın değerli zamanın için teşekkür ederiz. İstersen başlayalım… Seni tanıyabilir miyiz? Yolculuğun finans dünyasında çok başarılı bir kariyerden mindfulness eğitimlerine uzanıyor. Nasıl ilerledi senin için bugüne kadarki süreçler, hikayeni bir de senden dinleyelim.
Ne demek ben teşekkür ederim. Aslında yapmaya çalıştığım şey kimliklerimi bırakmak, ama kendini anlat diyince paso o kimliklerle başlıyorsun. Saçma oluyor…
Üsküdar Amerikan üzerine Boğaziçi işletme okudum. Senelerce bu iki okuldan mezun olmuş olmanın beni otomatik olarak soktuğu yoldan yürüdüm. Şartlanmaların ve egemen sistemin yön verdiği ve istediği şekilde yaşamam için yapmam gereken işleri yaptım diyelim. Bir yandan içimdeki sesi kısılmış anarşist alttan alttan hep benimle konuşuyordu. O anarşisti dinlediğim için meditasyon yapmaya başladım, peşinden hem meditasyon ile ilgili hem de benzer konularda profesyonel eğitimler aldım.
İtibarlı, çok rağbet gören, havalı da bir işim vardı, hatta ortaktım işe. Türkiye’deki Private Equity sektöründe uzun süre en genç ve tek kadın ortak bendim, o derece. Sonra senelerce çok severek yaptığım ama son senelerde kendimi veremediğim işimi bıraktım. Bu nasıl oldu sorusuna zihnim bin tane cevap üretir, Ela’nın doğumu der, orta yaş krizi der, o der, bu der. En net hatırladığım şey, kendimi 50 yaşımda hayal ettiğimde o günkü gibi devam edersem muhtemelen gelmiş olacağım yerin, olmuş olacağım insanın, bende güçlü bir yas hissi uyandırıyor olmasıydı. O yas hissi, o keder bana işi bıraktırdı. O zaman herkes benim için “kadın delirdi, böyle bir iş, hem de bu pozisyona gelmişken bırakılır mı” dedi. Şimdi mesela bir kitap yazıyorum, orada bambaşka anlattım bu işi bırakma hikayesini. Acaba hangisi doğru, inan ben de bilmiyorum. Doğru yanlışlık yok da, hepsinin hep birlikte varlığı var sanırım.
Şimdi ne yapıyorum – eğitim veriyorum ve kitap yazıyorum.
Grup eğitimleri veya bireysel çalışmalar şeklinde yetişkinlerle ve çocuklarla çalışıyorsun. Öncelikle, şu anda eğitimlerinin online olarak devam edip etmediğini merak ediyoruz. Sonrasında Yetişkin Eğitimi adlı, Eline Snel Metodu’na dayanan eğitim programın hakkında konuşmak istiyoruz. Eline Snel kimdir, metodu nedir? Bu eğitime katılanları neler bekliyor programda?
Bu dönemde bağış için yaptığım tek kerelik işler dışında çok bir şey yapmamayı tercih ettim. Durmak istedim. Online olarak, yarıda kalan eğitimleri, onları da aralıklarla, devam ettiriyorum. Bir yandan da çıplak gözlerimle öğrencileri görmeyince rahat edemiyorum aslında. Ama yapacak bir şey yok. Buna alışmam lazım, gözleri ekrandan görmeye. Artık yavaş yavaş online eğitimlere başlayacağım.
Eline Snel, mindfulness alanında dünyanın sayılı eğitmenlerinden. Uzun süredir Eline’le çalışıyorum, hem mentorum hem de arkadaşım. Eline’in Türkiye ortağıyım ve de uluslarası eğitmen takımındaki 5 kişiden biriyim.
Aslında şöyle, öğrenci bence eğitim değil eğitmen seçiyor. Çünkü eğitim verirken, aslında “kendini” veriyorsun, kendi tecrübeni anlatıyorsun, kendi kendinin öğrenme, merak etme halinden eğitim veriyorsun. Benimle çalışan öğrencilerin de eğitimin ne olduğu kadar, hatta ondan da öte, yollarını benimle yürümek için geldiğini biliyorum. Bunun için çok şanslı hissediyorum ve minnettarım.
Çocuklar ve aileler için de iki farklı eğitimin var: Farkındalıkla Ebeveynlik Eğitimi ve Çocuklar İçin Mindfulness Eğitimi. Bu eğitimlerin katılımcılar için faydaları neler, nasıl geri dönüşler alıyorsun?
Farkındalıkla Ebeveynlik, Aletha Solter’in Aware Parenting Enstitüsü eğitmeni olarak verdiğim bir eğitim, aslında bayadır bu eğitimi açmadım. Çocuklar ve Ergenler için Mindfulness Eğitimleri, çocuk ve ergenlerle yaptığım 8 ila 10 hafta arasında değişen eğitimler. Bu eğitime katılan çocuklar, ergenler; kendilerinin dinlendiğini, koşulsuz, beklentisiz, o an ifade ettikleri gerçekleri kadar, ne eksiği ne fazlasıyla, dinlendiklerini hissediyorlar. Biri tarafından dinlenen insanlar kendilerini dinlemeyi öğrenirler – bu da çözümlemeyi başlatır. Yani bu eğitimlerde müfredat var tabii, beden, duygular, düşünceler ile ilişki, olan biteni gözlemleme, özdeşleşmeyi bırakma, vb konular. Ama asıl olan ilk söylediğim.
İşte bir de bunların yetişkin versiyonu var. Yetişkin Eğitimi, 9 hafta süren mindfulness eğitimi. Burada kendimden daha çok tecrübe paylaşıyorum haliyle. Yüzlerce öğrenci geldi bu eğitime. Çok severek verdiğim bir eğitim bu. Benim yetişkinler için açtığım bütün eğitimlerde, Yetişkin Eğitimi olsun, Çalışma olsun, verdiğim profesyonel eğitimler olsun, öğrencilerle bir aşk hikayesi başlıyor benim için. Sanki eğitim değil başka bir şey oluyor o saatlerde. Orada olup biteni sözcüklerle ne kadar anlatabilirim bilmiyorum.
Yetişkin Eğitimi’ni almış öğrencilerimi aldığım Çalışma adında, diğer hocalarımdan öğrendiklerimi sentezlediğim, – Stephen Jenkinson, Steven Hoskinson, Kathy Kain, Stephen Terrell – ölüm / doğum / bağlanma / sınırlar / aşk / yas gibi yetişkin olmaya dair konulara çok farklı ekollerden değindiğim eğitim de var. Bunu 2019’da yazdım ve vermeye başladım. Bu eğitim de bana çok heyecan veriyor.
Bunlar dışında profesyonel eğitimler var; Çocuklar ve Ergenler için Mindfulness Eğitmenlik Eğitimi ve Yetişkinler için Mindfulness Eğitmenlik Eğitimi. Bütün eğitimlerimde benim için ana tema özgürlük. Anlattığım her şeyi özgürlük üzerinden anlatıyorum.
Mindfulness, yoga, meditasyon gibi konular üzerine okuyan, düşünen, çalışan ve birikimlerini paylaşan bir insan olarak farkındalık üzerine düşüncelerini de merak ediyoruz. Bir çocuk için veya daha geniş bir açıdan bakarsak, insanoğlu için farkındalık neden önemli?
Farkındalık mı diyeyim, insan olmak mı, hadi insan olmak diyeyim, insan olmak önemli ya. (Gülüyor.) Yani buraya insan olarak gelmişsek, hakkını vermek lazım diye düşünüyorum. Ne bileyim, martı olsak da martı olmanın hakkını vermek lazım; uçmak, daha da uçmak, denize pike yapmak gibi. Bütün gün olduğu yerde duran bir martı olmak ne kadar abesse; insan olarak sevmemek, yas tutmamak, neşeyi iliklerinde hissetmemek, minnet etmeden yaşamak bana abes geliyor. Soruya gelirsem, insan olmak önemli mi bilmiyorum ama insan olmaktan başka bir işimiz olduğunu sanmıyorum. Önemli olsun ya da olmasın. İnsan olup sevmekten başka bir işimiz yok bence.
Covid-19 sebebiyle evlerimizde kaldığımız ve birçoğumuzun belirsizlik duygusuyla en sağlıklı şekilde başa çıkabilmek üzerine uğraş verdiği bu günlerde, hayatına farkındalık olgusunu daha fazla dahil etmek isteyenler için neler önerirsin?
Ben pek öneri veren bir insan değilim. Bana iyi gelenleri, kendi deneyimimi anlatıyorum. Gelen sorulara o anda insanların gözünün içine bakıp cevaplıyorum. Önceden belirlenmiş cevaplarım yok. Ne diyeceğim gözlere bakınca geliyor bana. (Gülüyor.) Ondan ne desem bilemedim. Bana bu dönemde iyice durmak dışında ellerimle bir şeyler yapmak iyi geldi. Belki okurlar deneyebilir bunu. Bir de ellerle bir şey yapmak gibi hep söylediğim, ağaca, taşa, toprağa varsa etrafta dağa bakmak. Öylece bakmak. Bunun işe yaramadığını hiç görmedim. Bu saydıklarım canlılar. Bizim canlı olduğumuz kadar canlılar.
Covid-19 konusu açılmışken, sen nasıl yorumluyorsun bu süreci? Nasıl anlamlandırıyorsun?
Olayların içindeyken yorumlamayı pek beceremiyorum ben. Sevmiyorum da. Tek diyeceğim – içimdeki ses “eski güzel günleri” özlemenin bütün olanı biteni kaçırmak olduğunu söylüyor – çünkü eski günler, güzel günler değildi. Bana kendi çapımdan bir şeyler geliyor, onları yapıyorum, ama şimdi böyle anlatılacak şeyler değil. Yani, hala evlerde mi oturacağız, bu kadar sık uçağa binecek miyiz, okul sistemi eski düzende mi devam edecek? Kafamda bin tane soru var. “Güzel olmayan eski günler” yerine neyi inşa edeceğiz? Yoksa bu fırsatı tepecek miyiz? Kafam çok karışık. Ama seviyorum böyle karışmayı. Ne öğrendiysem kafa karışıklığımdan öğrendim ben.
Daha genel olarak şunları diyebilirim: Şu canım mavi gezegen iki eliyle çoğumuzun başını iki yanından tuttu, bak dedi, işaret etti, tek gerçek “ölüm, belirsizlik, hiçbir şey bilmediğin.” Bunları hep sanatta, filmde, romanda ya da başkasının hayatında görüyorduk – şanslılarımız! yani. İroni yapıyorum. Şimdi hep beraber, bunu her birimiz kendi hayatımız içinde görüyoruz. Ve bunu böyle görebilenler için büyük bir hafifleme ve neşe ve minnet geliyor diye tahmin ediyorum. Çünkü öyle oluyor; belirsizlikle, bir şey bilmediğin gerçeğiyle, ölümle samimi ilişki, büyük bir neşe, yaşam aşkı ve neşeli bir minnetle beraber geliyor.
Bu dönemde ben bir türlü bitiremediğim kitabımı bitiriyorum, bana şahsi olarak verdiği şey bu kitap oldu.
Farkındalıkla ebeveynlik konusuna dönersek, sen nasıl bir anne olarak görüyorsun kendini? Çocuğunun büyüme ve gelişme sürecinde özellikle dikkat ettiğin birkaç noktayı bizlerle paylaşabilir misin?
Tabii. Bir süredir babaları olmadan çocuk büyütmeye çalışan bir anneyim. Ne kadar destek alsam da tabii ki kimse asla Okan’ın yerini tutamaz. Bunu bilerek annelik yapmaya çalışıyorum.
Eğitimlerde çok söylediğim bir şey var, hiçbirimiz buraya ebeveyn olmaya gelmedik. Kendini gerçekleştireceğine, ebeveyn kimliğini gerçekleştirmenin bir baypas olduğunu düşünüyorum. Hayat çocuklarla evet, ama hayat çocukların etrafında değil. Bu bencillik değil, bu kendin olmak. Ölüm döşeğinde ilk cümlemin “iyi bir anneydim” olmasındansa, “kendimi gerçekleştirdim” olmasını yeğliyorum. Buradan bir anneyim yani, bilmem anlatabildim mi? Benim için çocuklarımı en gerçek yerden sevmek böyle oluyor. Çocuklarım için dikkatimi en çok verdiğim konu da bu.
Çocukların sahibiymişiz gibi davranıyoruz – bu sahip olma yine kapitalist düzenin içimize işlediği bir olgu. Ve bu sahiplik hissinin gerçek dışılığını görmek ebeveyn çocuk ilişkisini çok rahatlatıyor diye düşünüyorum.
Seni aynı zamanda Noa, Kirpi ve Sarı adlı kitabının yazarı olarak tanıyoruz. Oldukça dokunaklı bir hikaye anlatılıyor kitapta. Biraz bahsedebilir misin bizlere kitabından, ne anlatmak istiyorsun okuyuculara bu hikaye aracılığıyla?
Ben yazdıktan sonra okura bırakıyorum hikayeyi. Benden çıkıyor hikaye artık… Yazarken doğa aşkıyla ve Organic Intelligence ilhamıyla yazdım. Çok çocuğa ve de çok büyüğe ulaştı bu kitap. Birçok yetişkin, “Noa, çocuğumdan önce bana iyi geldi” diyor, bu beni mutlu ediyor.
2. çocuk kitabım çıkacak Doğan Egmont’tan inşallah. Konusu ölüm olan. Onun için de çok heyecanlıyım. Çok.
Biraz da Organic Intelligence® uygulayıcısı kimliğinden söz edelim. Bilmeyenler için, nedir Organic Intelligence, insana faydaları nelerdir? Mentorum dediğin ve birlikte çalışmaya devam ettiğiniz Steven Hoskinson’u tanıtabilir misin bizlere?
Organic Intelligence®’ı bir cümleyle özetleyecek olsam; iyileşmeye, travma perspektifinden değil de, sinir sisteminin eşikleri perspektifinden bakan bir klinik protokol, bir terapi sistemi. Protokol, belli tekniklerle bu eşikleri büyütmeye çalışıyor. Genişlemiş eşiklerle hayatı yaşamak daha kolay ve keyifli oluyor.
20 senedir meditasyon yapıyorum, ama şunu söyleyebilirim Organic Intelligence (OI) Eğitimi, aldığım OI seansları ve verdiğim OI seansları benim için oyunu değiştirdi. “Büyük oyuna girmek” derim eğitimlerde, OI büyük oyuna girmeyi çok kolaylaştırıyor bence. O sebeple bütün eğitimlerimde, eğitim yapısının belkemiği OI anlayışı.
Steve hoca, terapist ve mentor olarak farklı rollerle hayatımda. Organic Intelligence’ın kurucusu. Senelerce Peter Levine’le çalışıyor, öncesinde farklı ekoller de var çalıştığı, sonunda bu protokolü yazıyor.
Geçtiğimiz günlerde; Mert Fırat ve Ozan Açıktan’ın da katılımıyla, DasDas Online Akademi’de “Yas, Ölüm ve Sanat Sohbetleri” başlığı altında bir Zoom canlı yayın buluşması gerçekleştirdiniz. Gündeminde yeni buluşmalar, online eğitimler var mı? Seni takip edenleri ilerleyen günlerde neler bekliyor olacak?
Evet. Anlattıklarımı sanat üzerinden anlatmak çok hoşuma gidiyor. Sinema çok bilmem ben, formatı itibariyle izleyiciyle hiyerarşik ilişkisinden dolayı bir mesafem var ama işte aynen de bu formatı itibariyle tanık olabilmeyi çok kolaylaştırıyor. Bizleri zorlayan meselelere kendi kendimize tanıklık etmek zorlayıcı olabiliyor, o sebeple iyi ki sanat var, sanat, bunu Organic Intelligence jargonuyla “eşiklerimizi” zorlamadan yapmayı mümkün kılıyor. Hatta ben bu dediğimin sanatın varoluşunun önemli bir ayağı olduğunu düşünüyorum. Sinema da işte bunun için biçilmiş kaftan. Hem o mesafe var aranda, hikayeyi perdeden izliyorsun, ama bir yandan sana bütün malzemeyi “görmek” -en güçlü algı kanalı- üzerinden verdiği için çok içine de giriyorsun, izlediğinle özdeşleşiyorsun. Tanıklık ve özdeşleşmek bir arada oluyor. Bunlar benim eğitimlerimin altyapısı olan konular.
Bilmiyorum anlatabildim mi? Sanat üzerinden bu yaptığımı devam ettirmek istiyorum, Mert’le devamı için konuşuyoruz. Başka filmler olabilir ama edebiyat ve başka sanat dalları da. Böyle işlere çok heyecanlanıyorum.
Son olarak, yaşadığın ani kayıp ile baş etme şeklin, ölüme bakış açınla hepimize ilham oldun. Öncelikle başın sağolsun. Ölüm başta olmak üzere hayatta insanın karşısına çıkan olumsuz durumlara çok farklı bir pencereden bakıyorsun, biraz bahsetmek ister misin düşüncelerinden?
Bilmem nasıl bahsedeyim ki. Farklı pencere nedir bilmiyorum. Ben genel olarak yaşamaya toplumun normu dışından bakıyorum, bu ölüm ve yasla ilişkime de yansıyor. Yani bana yaşamın şu an yaşandığı hali çok acayip geliyor, sırf ölümün ve yasın yaşanışı değil. Acayip derken, gerçek gelmiyor. Gerçeğim dışında bir şey yaşayabilen biri olmadım hiç, bu zaman zaman beni çok zorluyor, ama inan başka yolunu bilmiyorum. Öyle yaşayınca da işte adı topluma göre farklı pencere oluyor.
Gerçekle beraber benim için sevmek de geliyor. Oradan da olan bitene mutlak güven. Farklıysa bu pencere, varsın öyle olsun.
Sepin İnceer’in paylaşımları ve eğitimleriyle ilgili detaylı bilgiye Instagram hesabı veya websitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
Kapak fotoğrafı: sepininceer.com/
çok ilham verici bir röportaj!günümü aydınlattı,elinize sağlık!