Sessiz Lüks: Başarılı Bir Temsil Olarak Succession
“Sessiz lüks”. Eğer moda içeriklerini takip edenlerdenseniz geçtiğimiz aylarda bu kavramı duymamış olmanız imkansız. Ekonomik gerilemenin moda dünyasındaki etkisini ifade eden ‘recessioncore’ ile kırmızı halılara dahi taşınan bu eğilim, Sophia Richie’nin ses getiren düğünüyle birlikte geniş kitlelerce öğrenilmiş durumda. Moda ve güzellik yazarı Millie Roberts ise kavramı basitçe şu şekilde açıklıyor: “Toplumun üst kademeleri, genellikle etiketler olmadan zengin görünerek kendilerini üst orta sınıftan ayırırlar. “Sessiz lüks” veya “gizli zenginlik” olarak adlandırılan şeyde, nereden satın aldıkları hakkında hiçbir fikriniz olmasa bile, birine bakarak basit kıyafetlerinin sadece yüksek kaliteli değil, aynı zamanda pahalı olduğunu anlayabilirsiniz.”
Peki sessiz lüksün kodları neler? Konsept, lüksü yaymak için gösterişli olmanız gerekmediği fikrinden yola çıkıyor. İsim yapmış markalar, aşırı mücevherler ve abartılı kıyafetler bu trendin merkezinde değil. İyi dikilmiş sade giysiler, nötr renkler, kaliteli işçiliğe sahip minimal aksesuarlar, cildin kusursuz görünümüne odaklanan sade makyajlarsa temel çatıyı oluşturuyor. Özetle sessiz lüks kuşaklardır varlıklı olan kimselerle, belirli bir finansal yetkinliğe yeni ulaşmış kişiler arasındaki stil tercihi farklılıklarına vurgu yapıyor. Sessiz lüks markayı vurgulayan büyük logolardan, “en yeni” koleksiyonlardan ve dikkatleri kişinin üzerine çeken renklerden uzak duruyor. Modada meraktan ve deneysellikten çok, fonksiyonel ve snob bir bakış açısını temsil ediyor.
Stil tercihlerinin ekranda gördüğümüz karakterlerin hikayelerini yaratmada ne denli etkili olduğunu biliyoruz. Öyle ki moda ve güzellik sektörleri film ve dizilerdeki karakterleri marka iletişimlerinin bir parçası haline getiriyor. Yine de karakterlerin gerçeğiyle uygun tercihler yapmak sanıldığı kadar kolay değil. Yakın zamanda final yapan Succession ise gerçekçi styling’i gösteren bir örnek olarak arşive geçmeyi hak ediyor. “Stili satın alamazsınız.” Succession karakterlerinin stil tercihleri bu klasikleşmiş cümlenin doğruluğunu bir kez daha kanıtlıyor.
Ekran için alışılmışın dışında olan bu gerçekçi ‘old money’ estetiği (jenerasyonlardır varlıklı insanların tercih ettikleri sade giyim tarzı) bize ayrıcalıklı kitlelerin giyim tercihleri hakkında gerçekçi ipuçları veriyor. Bundan önceki pek çok örnekte kostüm tasarımcıları varlıklı kişilerin gerçek giyimlerinin temsili için yeterli bütçeye ya da vizyona erişemezken Succession “sessiz lüks” başlığı altında popüler bir kavram haline gelen yüksek bütçeli ancak abartısız giyimi başarılı bir şekilde uyguluyor. Dizi boyunca sessiz lüksün demirbaşları olarak nötr bir renk skalasından seçilen sade parçalar, ‘fitting’i iyi yapılmış takımlar görüyoruz. Görmediklerimizse aslında bu estetiği anlamak için daha önemli: Desenler, pastel ve canlı renkler, büyük marka logoları Succession dünyasının bir parçası değil. Zira tüm bu tercihler daha çok giysiler aracılığıyla varlığını ispatlama ihtiyacı duyan “yeni zengin”lerin eğilimleri arasında değerlendiriliyor.
Succession karakterlerinin hikayeleri görsellikle tamamlanırken sessiz lüks kodları dizide sözel olarak da kendine yer buluyor. Örneğin; dizinin ilk sezonunda Greg Hirsch’e zengin ve güçlü olmaktan bahseden Tom Wambsgans, “Bir süper kahraman olmak gibi, sadece daha iyisi” diyor. “Bir kostüm giyebilirsin, sadece Armani tarafından tasarlanmış ve seni bir pislik gibi göstermiyor!” Dizinin kostüm tasarımcısı Michelle Matland ise vizyonunu şu şekilde açıklıyor: “İşimiz hikaye anlatıcısının bir parçası olmak. Bu yüzden kostümlerimiz dizinin yaratıcısı Jesse Armstrong tarafından yaratılan yazılı kelimenin ve oyuncuların olmak istediği karakterlerin yansımalarıydı.“
Kapak Fotoğrafı: Irish Examiner
İlginizi çekebilir: Chic Magger’dan Babil’in Kostüm Tasarımları
İlk yorumu siz yazın!