Sestriere: İtalya Alpleri'nde Saklı Bir Cennet
Her yeni yılda olduğu gibi 2020 yılına da yüksek duygularla giriş yapıp, seyahatlerimizden birkaçını senenin henüz başındayken heyecanla planlamıştık ve ilk seyahatimiz pandeminin en kuvvetli hissedildiği ve ilk büyük kayıpların verildiği ülke olan İtalya sınırlarına olmuştu. Şimdi düşündüğümde, o tarihlerde orada olmamız inanılmaz gibi gelse de tüm olacaklardan habersiz yaşandığı için, bizi ailece müthiş mutlu etmiş bir kış tatiliydi… Aslında bu yazıyı yaz sonunda hazırlayıp theMagger okurlarıyla paylaşmayı ve 2020’nin kış tatili planlarına dahil olabilmeyi çok istemiştim, ancak pandemi günlerimiz hızla devam ettiğinden, bu dileği sizler için 2021/2022 yılının kış ayları için temenni ediyorum. O zaman huzurlarınızda İtalya Alpleri’nden saklı bir cennet var: Sestriere
Aslında bakarsanız soğuk havayı hiç ama hiç sevmiyorum, ama kayaklarım karla birleştiği anda çıkan gıcırtı sesini işitmeyi, pistlerden inerken kaslarımdaki o enfes yanmayı hissedebilmeyi ve kayak yaparken başka hiçbir düşünceye odaklan(a)mama halini aşırı seviyorum. Soğuk ile aramdaki tek samimiyet bu ruh hali bile diyebilirim… İşte bu hisleri hakkıyla yaşayabilmek adına İtalya’nın az bilinen kayak merkezlerinden biri için yapmıştık senenin ilk seyahat planını.
Sestriere‘ye Genel Bir Bakış
Birçok okuyucunun Sestriere ismini ilk kez duyduğuna eminim, zira burası İtalya’nın saklı kalmış ve lokal olarak adlandırabileceğim kayak merkezlerinden biri. Ülkenin Piedmont bölgesinde ve tam olarak Torino Alpleri’nde bulunuyor. Haritadan kontrol ederseniz, Fransa Alpleri ile Torino Alpleri arasında neredeyse bir sınır oluşturduğunu görebilirsiniz. Sestriere; 1997 yılında Alpine Ski Championship, 2006 yılında Torino Kış Oyunları ve 2016/2017 yılında Dünya Kayak Şampiyonası’na ev sahipliği yapmış adreslerden de biri. Bizim seyahat tarihlerimizin bonusu olarak 2019 Fis Ski World Cup için seçilen parkurlardan da biriydi kendisi…
Sestriere’de pistlerin bulunduğu enfes vadi Milky Way veya Via Lattea olarak anılıyor ve her iki ülkeden de vadiye giriş yapmak ya da iki ülke arasında geçişler yaparak kayak yapabilmek mümkün oluyor. Pistler muazzam güzellikte, toplamda 400 kilometreyi bulan uzunlukta ve her kayak seviyesine uygunlar. Lift’leri kullanarak tepeye çıktığınızda kayak seviyenize göre siyah, kırmızı ya da mavi pistleri tercih ederek uzunca bir süre ve ormanın içinde kayak yapabiliyorsunuz. Bu anlamda çocuklar ve yeni kayak eğitimi almaya başlayanlar için de son derece uygun pistlere sahip. Hatta Avrupa’da artık daha sık karşımıza çıkan engellilere uygun pistler, kayak araçları ve kayak eğitmenleri de barındırıyor Sestriere…
Biz kayak malzemelerimizi yanımızda götürdüğümüz için kiralama konusunda ekstra bir masrafımız olmadı, ancak oğlumuz için kayak kiralama, kayaklarımızın korunması için de günlük yer kiralaması yaptığımızdan ücret sisteminin Avrupa ortalamasının altında seyrettiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Hatta oğlumuzun hem Alp disiplininde kayak tekniği çalışması hem de İtalyanca okuduğu için dil pratiği yapması adına özel derste aldırmıştık ve ödediğimiz ders saati ücreti Uludağ fiyatlandırmasının altında kalmıştı…
Sestriere’de kayak yapmak; vadinin kesişen noktalarındaki Sauze d’Oulx, Cesana, Oulx, Claviere veya San Sicario gibi İtalyan kasabalarına kayarak ulaşabilme ve bu kasabaların sosyal hayatını ya da restoranlarını deneyimleme imkanı veriyor. Fransa sınırında ise Montgenevre kasabasına ulaşabiliyorsunuz. Fransa’ya geçiş biraz zahmetli ve uzun bir yol, ama enfes bir “tam gün aktivitesi” olarak kabul edilebilir.
Ekstrem sporları sevenler için Sestriere’de olympic bobsleigh yanı kızak adrenalini yaşama ve heli-skiing yani helikopter kayağı yapma şansınız da bulunuyor. Daha mütevazı heyecanlar için ise kayak dışında husky deneyimi de yaşayabilirsiniz ki bu aktiviteyi çocuklu aileler çok fazla tercih ediyor.
Uzun ve çeşitliliğe sahip pistleri, çevre kasabaları ve vadinin nefes kesici dağı Monte Fraiteve Sestriere’yi kesinlikle tercih edilesi kılacak güzellikler.. Bu söylediklerimi görsellerden ziyade Mount Banchetta’ya çıkan Chisonetto Banchetta liftini kullandığınızda çok daha iyi anlayacağınıza hiç kuşkum yok.
Sestriere’nin Tarihi
Sestriere kasabasının tarihinde FIAT’ın kurucusu Giovanni Angelli ’nin eli var. Angelli, 1930 yılında otomotiv sektörü krizde olduğundan bir kayak merkezi kurmaya karar vermiş ve vadiye 360 derece manzarası bulunan Sestriere’in ikonik ikiz yapıları kabul edilen Grand Hotel Duchi d’Aosta ve Hotel Tower’ı sırasıyla inşa etmiş. Amacı, hem kendine yeni bir ticari alan açmak hem de fabrika çalışanlarının tatillerini burada geçirmesini sağlamakmış. Sestriere kasabasının ilk kayak pistleri bu otel oluşumları üzerine ortaya çıkmış ve sayesinde kasaba fakir bir dağ köyü iken İtalya sosyetesinin gözdesi haline gelmiş. Seneler içinde gelişen kayak sporu ve yeni açılan tesisler sonrası popülerliğini kaybetmiş elbette, ama bu sonucun bizim gibi lokal kayak merkezlerini arayanlar adına bir avantaj olduğunu rahatça söyleyebilirim, zira daha çok lokal turist alan ya da uzun yıllardır bu bölgede kayak yapan İngiliz ve kuzeyli turistleri ağırlayan ve kesinlikle Avrupa geneline göre daha ekonomik bir kayak bölgesi olmuş Sestriere.
Sestriere’ye Ulaşım
Sestriere’ye ulaşmanın en kolay yolu, Milano’ya uçup oradan araba kiralamak. Malpensa ya da Bergamo Havalimanı’ndan Sestriere arası yaklaşık 230 km ve otoban sayesinde üç saatte oteller bölgesine ulaşılıyor. Linate Havalimanı’ndan ise bu süre yarım saat kadar kısalıyor. Milano’dan Torino’ya tren ile seyahat etmekte mümkün elbette ama tren işi biraz daha indi bindili olduğundan, toplam seyahat süresini uzatıyor. Yine de treni tercih ederseniz, Milano ve Torino arasını bir saatte alan hızlı tren alternatifiniz olduğunu unutmayın. Torino-Sestriere arası 100 km ve araba ile 1 saat 45 dakika, tren ile ise 1 saat 15 dakika sürüyor. Ancak tren, Sestriere yerine Oulx kasabasına ulaşıyor ve Oulx sonrası otobüs veya taksi ile 20 km kadar ekstra bir yol daha yapmanız gerekiyor.
Not: Neden Torino’ya değil de Milano’ya uçuyoruz diye sorarsanız; THY’nin bir süredir Torino’ya direkt uçuşu bulunmuyor. Bu nedenle en yakın ve ideal seçenek Milano oluyor diyebilirim. Siz yine de seyahat evveli Torino uçuşlarını kontrol edebilirsiniz.
Bu arada büyük bir grup olduğunuzda otelinizden minibüs transferi rica edebilirsiniz. Milano-Sestriere arasına gidiş-dönüş için yaklaşık 700 euro gibi bir fiyat veriyor oteller.. Altı ya da sekiz kişi olduğunuzda ve yalnızca kayak tatili planladığınızda bu rakam için tercih edilebilir bir seçenek diyebilirim. Son bir notu da araç kiralaması için eklemek istiyorum. Kiraladığınız aracın ya kar lastikli ya da zincirli olmasına özellikle dikkat etmelisiniz, zira yolun büyük bir kısmı otoban sayesinde kolayca alınıyor, ancak son 20/25 kilometrelik tırmanışı eğer kar yağışı varsa zincirsiz ya da kar lastiksiz geçmeniz neredeyse imkansız…
Sestriere’de Konaklama
Sestriere kasabasında yeterli oranda otel ve ev kiralama imkanı bulunuyor. Yalnızca kasabanın nüfusu kış aylarında yoğunlaştığından erken rezervasyon yapmak, iyi seçenekleri yakalayabilmek adına önemli diyebilirim. Avrupa geneline göre çok daha ekonomik bir bölge olduğunu zaten belirtmiştim. Mesela bizim seçtiğimiz butik otel tam pansiyon hizmet veriyordu ve akşam yemeğinde alakart menü seçeneğine sahipti. Bu sayede hem bütün gün kaymaktan yorgun düşmüş bedenlerimizle akşam yemeği için otelden çıkmak zorunda kalmadık hem de Piedmont bölgesinin enfes çorbalarını ve yerel et yemeklerini özenli bir sunum ile deneyimleme şansımız oldu. Üst seviye etler, yıllanmış şaraplar, enfes peynirler ve sıcacık bir dağ otelinde uyanılan kruvasan ve cornetto kokulu sabahlar bu seyahatin özetiydi…
Sestriere’de Yeme & İçme
Kayak tatilinden, özellikle de İtalya’da geçecek bir kayak tatilinden beklediğimiz yegane şey: kurt gibi açken dağ restoranlarında yiyeceğimiz öğle yemekleri! Her restoranda yenmeyen, Türkiye’de hakkı ile yapılmış bir örneğine rastlamanın kolay olmadığı, ama Alpler’de en basit chalet yani dağ evi restoranlarında bile çok iyi örneklerine rastlayabileceğimiz bir garnitür tabağı olan “polenta yeme zamanı” da diyebilirim buna kendi açımdan. Dağ restoranlarında etlerin yanında olmazsa olmaz bir lezzet polenta. Özellikle ragu soslu versiyonu nefis bir enerji deposu oluyor kayak yaparken ve ben kendisini neredeyse ana yemek gibi tüketebiliyorum.
Eğer ki Banchetta lifti açık olur ise aslında bir otel de olan La Tana Della Volpe dağ restoranında enfes bir manzara eşliğinde ragu soslu polenta denemenizi öneririm. Elbette kayak yaptığınız sürece manzaralı ya da manzarasız onlarca dağ restoranı çıkacak karşınıza. Raggio Di Sole Chalet, Scuola Sci Borgata, Chisonetto SAS gibi… Hepsi de klasik dağ yemekleri seçkisine sahip ve en önemlisi de çok keyifli. Kayak arasında hızlı bir öğle yemeğini tercih edeceğinizi düşünerek bu mekanları önerdim ama, yemeğe daha uzun bir zaman ayırmayı tercih ederseniz, hem Sestriere hem de diğer çevre kasabalarda onlarca nitelikli restoran ve trattorio bulabilirsiniz.
Öğle ya da akşam yemeklerinde, Piedmont bölgesinin genelinde çok tercih edilen bir dolgu makarna olan Tortellini del Plin’i denemenizi öneririm. Bu makarnanın dolgusu, otlarla lezzetlendirilmiş dana ya da tavşan eti oluyor ve öylesine lezzetli ki, asla bir sos ile sunulmuyor. Kar tatilinin demirbaşı gibi kabul ettiğimden, et ya da peynir fondü ve özellikle de Raclette sofranızda mutlaka olur diye düşünüyorum. Tabi bir de sıcacık otelinize ya da bir restorana girdiğinizde sebze çorbalarına da denk gelirseniz bence es geçmemelisiniz…
Bir fındık cenneti olan Piedmont’un fındıklı tatlı, kurabiye ya da çikolatalarını da görmezden gelemeyeceksiniz büyük olasılıkla. Özellikle kayak sırasında enerji depolamak için geleneksel Piedmont çikolatalarını, akşam yemeklerinde ise Bonet’i şiddetle önerebilirim. Bonet, amaretti bisvüvisi ile yapılan ince bir kek ama rom ile lezzetlendirip, üzerini karamel ile kaplıyorlar. Yani tam bir bomba ve kayak tatiline çok yakışıyor.. Tatlı seçeneklerinden biri değil aslında ama yine kayak arası enerjisi olarak Susa Vadisi’nin bir zenginliği olan kestane yemenizi de kişisel olarak öneririm.
Peynir & Şarküteri
Sestriere’ye kadar gelmişken Piedmont bölgesinden ziyade d’Aosta ve Susa Vadisi‘nde üretilen özellikli peynirlerini denemek gerekiyor. Örneğin; yüksek irtifa hayvanlarından elde edilmiş ve olgunlaştıkça daha da lezzetlenen toma peyniri kesinlikle es geçilmemesi gereken lokal bir lezzet. Zaten toma kelime olarak çiftçinin kendi yaptığı peynir anlamına geliyormuş. Fransa’da da aynı peynir üretiliyor aslında, ancak ana vatanında yenen toma çok daha başarılıydı bize göre. Bu peynirin Piemontese versiyonu AB tarafından PAT yani “Prodotto Agroalimentare Tradizionale” ürünleri arasına da dahil edilmiş. Toma dışında, kimyon ve rezene tohumlarıyla lezzetlendirilmiş Fromadzo ve meyve aromalı şarapların yanına çok yakışan Fontina peynirlerini de denemenizi öneririm. Fontina peyniri şarap eşlikçisi olması yanında peynir fondülerde de kullanılıyor. Ayrıca mantar ve dağ otlarıyla harmanlanmış krep karışımına da çok yakıştığı anlatılıyor, ama biz deneyemedik…
Salignon ise vadinin kendine has bir tür ricotta peyniri. Şarap eşlikçisi olarak değil ama yemeklerde garnitür olarak denemenizi öneririm, zira hakikaten az rastlanan bir tür imiş kendisi. Polenta, ızgara sebze ya da sandviçlerin yanına çok yakışıyor. Prosciutto, bu vadinin en sevilen şarküterisi sanırım. Aromatik olmasının da etkisiyle şarap yanına en çok servis edilen şarküteri kendisi. Özellikle kivi ile beraber servis etmeleri de çok hoş!
Şarap
Şarap, ama özellikle de kırmızı şarap Piedmont bölgesinde çok önemli bir yere sahip. Birçok kişi kırmızı şarabın kral ve kraliçesi kabul edilen Borola ve Barbaresco şaraplarının ününü zaten biliyordur diye tahmin ediyorum. Barola bana fazla yoğun gelir açıkçası, ama Barbaresco hakikaten enfes bir şaraptır. Nebbiolo üzümü ise bölgenin en sevilen diğer kırmızı şaraplarına imza atıyor. Prunotto Occhetti Langhe‘nin Nebbiolo’sunu denemenizi tavsiye ederim. Barbera d’Asti ve Val d’Aosta da bu bölgenin benim damak tadıma tam olarak uyan diğer kırmızı şarapları. Hatta tatilde içmeye doyamayıp, eve de taşıdıklarımızdan… Bu arada Piedmont bölgesinin beyaz ve tatlı şaraplarını biz denemedik ama beyazda Cortese di Gavi ve tatlıda moscato üzümünden üretilmiş şaraplarını övüyorlar. Yine de Piedmont demek kırmızı şarap demek bana göre, o nedenle denemenizi tavsiye etmeyeceğim..
Tarihi Antik Roma dönemine dayanan lokal Chiomonte şarabını da çok fazla önemsiyor yerliler, çünkü kendisi 1000 metreyi aşan rakımlarda yetişebilen ve -8 derecede hasat edilen avana ve becouet üzümlerinden sınırlı sayıda üretimi yapılan bir şarap. Buz şarabı diye de bahsediyorlar Chiomonte’den ve uzun seneler sonra yeniden üretimine Saint Sebastian Günü’nde başlandığından adı San Sebastiano şeklinde geçebiliyor. İşte bu şarabı demenizi elbette isterim!
Şarap ve peynir kardeşliğini bir kayak arası ya da sonunda, kasabanın merkezinde bulunan Robe di Kappa Cafe, Biboski Cocktail Bar ya da pek kendine has bir dekora sahip ve pistlerin hemen önünde bulunan havalı I.GLOO Sky Bar’da deneyimleyebilirsiniz. I.GLOO, adı üzerinde mekan farklılığı ve manzara bonusu ile öğle ya da akşam yemeği için de kesinlikle tercih edilebilir bir atmosfere sahip. Mümkün olan en güvenli zamanda keyif içinde bir kış tatili diliyorum hepimize. Sevgiler…
Kapak Fotoğrafı: alpineanswers.co
İlginizi Çekebilir: İdil Deniz Selçuk’tan Trento
Yazını ve güzel anlatımınız için çok teşekkürler. Seçimimizi kolaylaştırmak için kaldığını butik otelin adını öğrenmek mümkün mü. Teşekkürler