

Severance: Hızlı Giden Atın Senaryosu
Severance’ın, ilk sezonuyla bundan 3 sene önce yaratmış olduğu sansasyonu unutmak mümkün değil. Özellikle finale doğru son 3 bölümde yaptığı inanılmaz atakla dış kulvardan gelip tarihin en iyi dizileri listelerine uçarak mı girecek acaba sorularını sordurtmayı başarmıştı. Aradan geçen senelerde pandeminin etkileri, Hollywood’daki senarist grevleri vesaire derken dizi soğudu. Fakat öyle bir ilk sezon finali vardı ki, tüm seyirciler şuna emindi: “Bu dizinin finali çoktan kafada tasarlanmış.” Bu rahatlıkla beraber yeni sezonu beklemeye koyulmuştuk. Şimdiyse ikinci sezon bitti, gerçeklerle yüzleşildi…

Uyandırdığı merak hissine sırtını yaslayıp üzerine bir şeyler inşa etmek yerine hikayesini yatay düzlemde genişletmesi dizinin ilk hatası oldu. Çok daha konsantre ve sıkı bir senaryo ile sağa sola savrulmayacakmış hissi veren Severance, bu sezonda bu diriliğini kaybedip izleyicisinin dikkatini ve sevgisini yitirmeye başladı. İkinci sezon başında karakterlerini ofis ortamına geri çekmek için enteresan ve ikna edici olmayan bazı taklalar atan dizinin, ilk sezonun finalinde o zirvede bıraktığı anlatıyı devam ettirme gibi bir derdi yok. Hatta o finalden oldukça kopuk bir üslupla başlıyor her şey, “o kadar abartılacak bir şey olmamıştı ya” diyor adeta…

Dizi, ilk sezondaki aynı yoğunlukla, karakterlerinin küçük hayatlarındaki varoluşsal meselelere odaklanacakmış gibi yaparken çark ediyor, büyük oyunu görmeye çalışan emmiler gibi takılıyor 7-8 bölüm boyunca. Finale geldiğimizde anlıyoruz ki, akıllarında bir ikinci sezon finali varmış ve o noktaya gelene kadar ne şekilde top çevirebiliriz diye kafa patlatmışlar. Hal böyle olunca ilk sezonun ihtişamında olabildiğince uzak ve pusulasını yitirmiş bir Severance izledik. Her bölüm birbirinden ayrı ufak skeçler gibi kurgulanmış, bir bütünlük oluşturmak için çaba yok, bir bölümü izlerken hemen öncesindeki bölümde ne olup bittiğinin hiçbir önemi olmayan patikalara giriyoruz.

Ben dizinin çok büyük bir hayranı olarak, ikinci sezon bittiğinde üçüncü sezonu “Acaba izler miyim?” diyecek noktaya geleceğimi hiç tahmin etmemiştim. Özellikle yan karakterlerinden aldığı olağanüstü katkıyı bu sezon sonuna yaklaştıkça iyice umursamaz hale gelen Severance’a karşı bir kırgınlık bir sıkkınlık hissiyle dolup taşıyorum. 3 senelik arada onlarca insana mutlaka başlayın diye önerdiğim dizi hakkında ölü taklidi yapmak yerine burada hislerimden bahsedeyim istedim…
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: Variety
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den Presence
İlk yorumu siz yazın!