Sanatçı Sevil Kuranel’in ilk kişisel sergisi “Bu Benim Dünyam”, Akaretler’de açıldı. İlk sergisini bağımsız olarak hayata geçiren sanatçı, seçki kapsamında kadın ve hayvan figürlerine ağırlık veriyor. Frida Kahlo’ya hayranlığıyla sanat serüveninin başladığının altını çizen Kuranel bu yolculukta iç mimari eğitiminin de çok etkisi olduğunu vurguluyor. Canlı, enerji veren, pozitif renkler, pop art’a yakın tarzı sanatçının pratiğini vurgulayan önemli etmenler arasında yer alıyor. Sanatçının izleyiciyi iç dünyasında bir yolculuğa davet ettiği ilk sergisini, 10 Mayıs tarihine dek Akaretler B2’deziyaret edebilirsiniz.

İlk kişisel serginiz “Bu Benim Dünyam”, 26 Nisan’da açılmak için gün sayıyor. Bu sergi fikri nasıl ortaya çıktı, oluştu? Anlatabilir misiniz?

Uzun zamandır yaptığım resimlerle birçok karma sergiye katıldım. Ve artık kişisel sergimi yapma zamanının geldiğine karar verdim. Uzun bir ön hazırlıktan sonra çalışmalarıma başladım. Bugün artık hazırım ve heyecanla açılış gününü bekliyorum.

Sergi kapsamında 27 eseriniz ilk defa izleyici karşısına çıkacak, heyecanlı mısınız?

Tabii ki çok heyecanlıyım. Uzun zamandır üzerine çalıştığım eserlerimin sanatseverlerle buluşacak olması benim için büyük mutluluk.

İzleyiciyi kendi ütopyanıza davet ediyorsunuz. Nedir burada karşımıza çıkacaklar?

“Bu Benim Dünyam” sergimin ismi. Dolayısıyla tamamen benim dünyam ve benim renklerimle karşılaşacaksınız. Doğa-insan ilişkisi arasında kurduğum bağ ve söylemler, kadınlar, hayvanlar, soyut çizgiler ve canlı renkler sergi kapsamındaki temalardan birkaçı.

Resimlerinizin odak noktasını kadınlar oluşturuyor, neden kadınlar?

Her zaman söylediğim gibi Frida Kahlo hayranlığımdan gelen bir hikâyem var. İlk yaptığım yağlı boya tablo da Frida Kahlo’nun kendisiydi. Sonrasında da evet çoğunlukla kadın resimleri yaptım ama aslında kadınlar dışında yaptığım resimlerim de var. Ben aslında gözüme güzel görünen her şeyin resmini yapıyorum. 

Frida Kahlo başlıca ilham kaynağınız. Sanatçının sizi en etkileyen yanı nedir?

Frida Kahlo her yönüyle beni çok etkileyen, sanatı ama sanatının dışında karakteriyle de hayranlık duyduğum muhteşem bir sanatçı, eşsiz bir kadın. Zorluklara karşı olan duruşu, kararlılığı, ne yaşarsa yaşasın hayallerinden, hedeflerinden asla vazgeçmeyişi, güçlü karakteri, aşkı, aşkına duyduğu saygı ve sonsuz tutkusu…  

Frida Kahlo-Diego Rivera, Camille Claudel-Auguste Rodin örneklerinde olduğu gibi erkeğin gölgesinde kalan kadın sanatçılar, kadın olduğu için yeteneğini ispatlamak adına çok daha efor sarf eden ya da yaşadığı dönemde ciddiye alınmayan yetenekler biliyoruz. Sizce günümüzde bu durum bir nebze de olsa değişti mi? Bir kadın olarak ne düşünüyorsunuz?

Bir kadın duygusal olarak erkeklere göre daha hassas olabilir. Ama onun dışında bir kadını ciddiye almamak, onu zayıf veya güçsüz görmek yalnızca çok büyük bir aldanış olur. Bir kadının isteyip de yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Bu eski dönemler için de günümüz için de geçerli. Yalnızca insanların bunu fark etmesi biraz vakit almış olabilir. 😊  

İç mimari eğitiminizin resimlerinize geometrik, mekânsal bir perspektif kattığı söylenebilir mi?

Tabii ki kesinlikle. Yaptığım resmin türü ne olursa olsun güzel sanatlar fakültesinde verilen tüm temel eğitimlerin bu resimlerde katkısı büyük.

Siz bir sanatçı kadın olarak hayata karşı nasıl mücadeleler veriyorsunuz? Bir yandan bağımsız bir sanatçısınız. Bunun nasıl etkileri oluyor?

Çok kolay olduğu söylenemez. Özellikle ilk sergime hazırlanma dönemim zor bir süreçti. Sanatçı ve sanatçı temsiliyetinin öneminin farkına vardığımız günümüzde bağımsız bir kadın sanatçı olmak ister istemez bazı mücadeleleri beraberinde getiriyor. Yorucu bir süreç olsa da nihayete vardığımda neler başardığımı görmek inanılmaz bir tatmin.

Kadınlar, hayvanlar ve kimi resimlerinizde çeşitli dipnotlar çalışmalarınızın üç ana çatısı diyebiliriz. Her biri neyi simgeliyor ve aralarında nasıl bir ilişki kuruluyor bahsedebilir misiniz?

Doğa ve insan ilişkisi üzerine çıktığım yolda kompozisyonlarım kadın ve hayvan ilişkisi üzerine yoğunlaştı. Kadının duygu durumları, onu temsil eden hayvan figürleri ve bu figürler arasındaki diyalogların izdüşümü dipnotlar serginin ana hatlarını belirliyor. Üç ögenin birleşimi sessiz sahnelere dönüşüyor.

Sizi ileride sizi farklı disiplinlerde çalışırken görebilir miyiz?

Şu an için bilemiyorum ama neden olmasın. Söylediğim gibi bundan sonraki sergi isimleri farklı olsa da genel olarak “bu benim dünyam”.  Dolayısıyla hazırlıklı olun, her şeyi yapabilirim 😊

Resimlerinizdeki renk tonları, canlı renkler özellikle dikkat çekiyor. Bu renklere eğilmenizin özel bir sebebi var mı?

Kişiliğim ve paletim pop art sanatı ile güçlü bir uyum yakalıyor. Dolayısıyla zengin bir renk skalası ve canlı tonlar çizgilerime yansıyor.

Kadınların hassas ve kırılgan ruhunu güçlü ve keskin çizgiler, enerji veren pozitif renklerle ifade ediyorsunuz. Bir nevi onları resimlerinizde koruma altına alıyor gibisiniz. Siz ne düşünüyorsunuz?

Hassaslık ve güçlülük arasındaki ince çizgiyi vurgulamak istiyorum. Dışarıdan kırılgan ve narin görünen bir şey iç dünyasında aslında tam tersi, güçlü bir ruha sahip olabilir.

Sergiyi ziyaret edecek izleyicilere ne söylemek istersiniz?

Dünyama adım atmanız için sizi sergime bekliyorum. Gelin tanışalım.

Yakında sizi yeni projelerle görecek miyiz?

İlk sergimin ardından vereceğim küçük bir aradan sonra yepyeni projelerle karşınıza çıkmak için heyecanlanıyorum.

Kapak Fotoğrafı: Sevil Kuranel, This Is My World

İlginizi çekebilir: Burcu Dimili’den Her Şey Tanıdık, Her Şey Yabancı