Son zamanlarda sıfır atık yaşam stilinin popülerleşmesiyle birlikte çoğumuz ne olduğunu neler yapabileceğimizi az çok biliyoruz. Umuyorum çoktan pet şişede su, karton bardakta kahve almayı, plastik poşet kullanmayı bırakmışızdır. Bunlar yapabileceğimiz en kolay değişimler ama yapabileceklerimiz bunlarla mı sınırlı? Bence çok daha iyisini yapabiliriz! Bir önceki yazımda Sıfır Atık Mutfak için nasıl değişiklikler yapabileceğinizi yazmıştım, bu sefer sırada Sıfır Atık Banyo ve Kişisel Bakım var!

Fotoğraf: Instagram/ wildminimalist

Her şeyden önce bahsetmek istediğim bir şey var, burada bahsedeceğim değişiklikler elinizdekileri atın ve derhal bunları alıp kullanmaya başlayın demek değil. Elinizdeki şampuan, diş fırçası, veya her neyse önce onu ömrü dolana kadar kullanıp sonrasında bu seçeneklere yönelmek en doğrusu olacaktır. Son zamanlarda sıfır atık ürünlerin daha çok gündeme gelmesiyle elindeki plastik her şeyi atıp yerine cam ya da bambu alan insanlar duydum. Hayır, olması gereken bu değil. Olması gereken elinde olanı olabildiğince uzun süre kullanıp, imkan varsa kullanım süresi dolduktan sonra geri dönüşüme atmadan önce başka bir görev edindirmek. Okurken bunu sürekli kendinize hatırlatın lütfen. Şimdi yazıya başlayabiliriz.  

İlginizi çekebilir: Sıfır Atık’ın 5R’si

Sıfır Atık Banyo ve Kişisel Bakım: Sıfır Atık Duş Mümkün Mü?

Vücut

Banyoda en çok duşta vakit geçirdiğimizi düşünerek duşta yapabileceğimiz değişikliklerle başlamak istedim. Her şeyden önce duş süremizi azaltmamız lazım. Evet evet biliyorum çok keyifli, daha kısa sürede duş alınca temizlendiğinizi hissetmiyorsunuz. Ama duş sürenizi sadece 1 dakika kısaltarak senede 4-5 ton su israfını engelleyebilirsiniz. Bence bunu sistemleştirmenin en basit yolu saçlarınızı ve cildinizi yıkarken suyu kapatmak. Bunun dışında su israfını azaltmak için duş başlığınızı tasarruflu duş başlıklarıyla değiştirebilir ve daha kolay açılıp kapanan musluklar edinebilirsiniz böylece suyu açıp kapatırken ya da ısınmasını beklerken boşa su harcamamış olursunuz. Bunun dışında sürekli, her gün duş almak da sürdürülebilir değil. Mümkün olduğunca duş aralıklarını açmak hem vücut bakterilerinizin çalışmasına izin verdiği için iyi olacaktır hem de daha az su tüketimi sağlayacaktır.

Banyoda yapabileceğiniz en kolay değişiklik duş jeli kullanmayı bırakmak. İçeriğinde ne olduğunu bilmediğimiz, okusak da anlamadığımız duş jelleri hem sağlığımız için zararlı olabiliyor hem de plastik paketle almak zorundayız. Yurtdışında insanların kendi şişelerini götürüp doldurtarak organik şampuan ve duş jeli satın alabildiği yerler var ama Türkiye’de henüz bu noktada değiliz sıfır atık konusunda. O yüzden en iyisi, kalıp sabuna geri dönmek. 🙂 Ama doğal, katkısız ve sağlıklı olanlardan bahsediyorum. Doğal, organik sabun satan hem büyük markalar var hem de küçük işletmeciler. Sabunu satın aldıktan sonra da birkaç parçaya kesip öyle kullanabilirsiniz. Çünkü doğal sabunlarının içinde katkı maddesi olmadığı için daha kolay eriyebiliyorlar. Bu yüzden sabunu birkaç parçaya ayırdıktan sonra suyla en az teması olacak şekilde saklarsanız ömrünü de uzatmış olursunuz. 

Duş jelinin ardından yapabileceğiniz en kolay değişikliklerden biri de marketlerde satılan plastikten üretilmiş lifleri almamak. Birincisi o kadar sert bir şeyin cildinize verdiği zararı düşünün, ikincisi asla sağlam olmadıkları için çok kısa sürede zarar görüp kullanılmaz hale geliyorlar ve sürekli yenisini almak zorunda kalıyoruz. Bunun yerine kullanabileceğimiz alternatiflerse hem doğada çözünebilir hem de cildimiz için daha sağlıklı olan kabak lifleri olabilir. İpek keseler ve Türkiye’deki herkesin çeyizinde mutlaka 10 tane olan el örmesi pamuk lifler de öteki seçenekler.

https://www.instagram.com/p/BwT5HbMAKVf/

Saç Bakımı 

Benim için saç vücuttan çok çok daha zor bir bölüm oldu ve hala tam olarak hedeflediğime ulaşmış değilim. Konuyu araştırırken okuduğum yazılarda ve videolarda herkes saçlarını sabunla yıkadığından bahsediyor. Ben bütün denemelerimde kötü sonuç aldım ve bu yüzden de devam edemedim, ama yine videolarda hep ilk başta zorlanabilirsiniz, devam edin saçlarınız alışacaktır diye de uyarıyorlar. Devam edemedim ve kendi paradoksumu yaratmış oldum böylece. Benim saç derim yağlı, saçlarım çok gür ve kalın. Bu yüzden de bu sistem bende çalışmamış olabilir, yine de denemek isteyeniniz olursa diye sizinle paylaşacağım. Saçlarınızı sabunla yıkadıktan sonra en son durulamasını 3 birim su 1 birim sirkeyle hazırladığınız karışımla yapıyorsunuz. Duştan çıktıktan sonra da saç tipinize uygun doğal yağlardan seçip bakım yapabilirsiniz. Yine yurtdışında yaşayan birkaç kişide şampuan barlar gördüm. Kalıp şampuan yani. Türkiye’de büyük bir firmada böyle bir ürün henüz görmedim ama Badecanlar ve Otama Balsam saç sabunu üretiyor, hatta ‘Şampuandan Kurtulma Seti’ bile var. Küçük, yerel işletmeciyi destekleyeyim diyorsanız direkt sipariş verebilirsiniz. (Yine de yazının sonuna kadar bekleyin başka yerlerde de önerilerim olacak, hepsini birden sipariş verirsiniz. 🙂

https://www.instagram.com/p/By5hqIRAj2c/

Ben gibiler için de yapılacak şeylerin başında; içinde sodyum lauril sülfat (SLS), sodyum lauret sülfat (SLES) ve paraben gibi sentetik kimyasalların bulunduğu ürünlerden uzak durmak geliyor ki göründüğü kadar kolay değil emin olun. Bildiğiniz tüm büyük markalar bu içeriklere sahip, onları baştan eliyoruz zaten. Bir de ‘green washed’ dediğimiz markalar var ki bunlar belki daha bile tehlikeli olabilir ötekilerden çünkü ambalaja ve vadettiklerine baktığınız zaman aslında tam olarak sizin aradıklarınızı sunuyor gibi davranıyor ama içerik kısmına baktığınız zaman tam aksi olduğunu fark ediyorsunuz. Benim şimdiye kadar bulabildiğim kriterlere uygun ve kişisel bakım marketlerinden satın alabileceğiniz birkaç seçenek: SivenoUni Baby ve Love Beauty and Planet. 

Ve tarak, bunu fark etmek bile zor oldu benim için, muhtemelen çok sık tarak alışverişi yapmadığım için, ama kullandığımız taraklar da genelde plastik. Şu an uzun zamandır kullandığım plastik bir tarağım var ve birlikte mutluyuz, uzun süre de başına bir şey gelmemesini umuyorum. Ama siz yakın zamanda tarak satın almayı düşünüyorsanız, ya da zorunda kalırsanız bambu ve doğal kauçuktan üretilen doğaya saygılı alternatifleri tercih edebilirsiniz. 

Sıfır Atık Ağız ve Diş Bakımı 

En moda olmuş sıfır atık itemlerinden bambu diş fırçasıyla başlayabiliriz bu konuya. Kişisel bakım marketlerinde kolayca bulabileceğiniz, paketlemeleri de plastiksiz olan seçenekler çok fazla. Bir sonraki diş fırçası alışverişinizde neyi seçeceğinizi artık biliyorsunuz. 

https://www.instagram.com/p/Bw4jof2FUR0/

Diş macunu ise biraz daha zorlayıcı, organik birçok alternatif var aslında ama bu alternatifler hep plastik bir paketin içinde. Ben bu seçeneklerden daha önce Himalaya markasının Botanique serisinden olan organik sertifikalı diş macununu denedim, alıştığınız gibi efil efil bir temizlikten çok olması gerektiği gibi hassas bir temizlik sağlıyor. Bunun dışında daha çok yakın zamanda, metal paket içinde satılan bir diş macunu denedim, ve bayıldım! Love Beauty and Planet markasının dış paketlemesi geri dönüştürülmüş materyalden, tüpü metal ve geri dönüşebilir, içeriği vegan ve SLS’siz. Diş macununda klasikleşmiş nane tadından bıkanlar için portakal çiçeği veya gül aromalı çeşitleri de var. Portakal çiçekli olan beni çok mutlu etti. 🙂

Ama ağız temizliği için benim daha çok sevdiğim şey kendi yaptığım diş tozu oldu. Malzemelerinizi hazırlayın tarif veriyorum!

Malzemelerimiz: 1 yemek kaşığı karbonat, 5-10 damla esansiyel yağ. Bu kadar. Ben bunları karıştırıp haftada birkaç kere kullandım. Her gün kullanmak içinse aynı malzemeleri 3 yemek kaşığı Hindistan cevizi yağıyla karıştırıp esansiyel yağ miktarını da 2 katına çıkarabilirsiniz. Bunu yaptığınızda dikkat etmeniz gereken bir şey var o da bu karışımı kutusundan direkt diş fırçanızla değil, bu işe özel olarak ayırdığınız bir aparatla almanız çünkü yağ ve su bir araya geldiğinde bakteri üremesine çok  uygun bir ortam oluşuyor. Ben kendi tozumu hazırlarken, anti bakteriyel özelliğinden dolayı çay ağacı yağı ve diş etlerine iyi geldiği için karanfil yağı kullandım. Bazı kişilerde karbonat hassasiyet yaratabiliyormuş ama benim karbonatla deneyimim çok iyi sonuçlandı. Kille yapılan versiyonları da var ama denemediğim için öneride de bulunmayacağım.

Bütün bunlarla uğraşamam derseniz de biliyorsunuz ki direkt Otama Balsam ya da Badecanlar’dan sipariş verebilirsiniz. 

Konusu açılmışken ufak bir günah çıkarma seansı: üniversitenin 3. senesinde aynı yurtta kaldığım bir kız vardı, yan odamda kalıyordu sanırım, çoğu kez sabahları banyoda karşılaşıyorduk ve kız dişlerini fırçalarken suyu açık bırakıyordu. Ve ben her seferinde rahatsız olmama rağmen hiçbir seferinde kapatması gerektiğini söyleyemedim. 3 senedir bunun pişmanlığını yaşıyorum ve yükünü hissediyorum. Umarım bu yazıyı okursun ve artık o suyu kapatırsın. Kıssadan hisse; dişlerinizi fırçalarken suyu açık tutmanın hiçbir anlamı yok. 

Deodorant

Yapımı diş macunu kadar kolay olan bir diğer kişisel bakım ürünü deodorant. Deodorantların ne kadar zararlı olduğu sıfır atık yaşam stilinden önce de uzun uzun konuşuldu. Hem paketlemelerinin bir kısmı metal bir kısmı plastik olduğu için geri dönüşümü mümkün değil hem de içindeki alüminyum gibi kimyasallar sağlığımız için çok zararlı. O yüzden hadi kendi deodorantımızı yapalım!

Deodorant için birkaç farklı tarif var. Ben size hepsinin malzemelerinden ve nasıl yapıldığından bahsedeceğim, içinize hangisi sinerse onu yapabilirsiniz. Karbonata hassasiyet gösteren kişiler için balmumuyla olan bir tarif de var. 

3 Malzemeli Karbonatlı Deodorant Malzemeleri

2 Yemek Kaşığı Hindistan Cevizi Yağı 

1.5 Yemek Kaşığı Karbonat

10-15 damla esansiyel yağ 

5 Malzemeli Karbonatlı Deodorant Malzemeleri 

2 Yemek Kaşığı Ararot Tozu (ya da herhangi bir organik nişasta)

1 Yemek Kaşığı Karbonat

1 Yemek Kaşığı Hindistan Cevizi yağı 

1 Yemek Kaşığı Shea Yağı (ya da yine Hindistan Cevizi yağı)

20-25 damla esansiyel yağ 

4 Malzemeli Karbonatsız Deodorant Malzemeleri

1.5 Yemek Kaşığı Balmumu 

1 Yemek Kaşığı Hindistan Cevizi yağı 

1 Yemek Kaşığı Shea Yağı (ya da yine Hindistan Cevizi yağı)

15-20 damla esansiyel yağ 

Yapılışı:

Hepsinin yapılışı aynı. Bir ocakta yağları eritip tamamen homojen bir hale geldiğinde esansiyel yağları ekleyip küçük bir kavanoza koyuyorsunuz. 1 gece buzdolabında bekletip kullanmaya başlayabilirsiniz. 

Dikkat etmeniz gereken bir şeyden bahsedeyim, ben 5 malzemeli karbonatlı tariften yaptım ve direkt içinde saklamayı düşündüğüm kavanozda benmari usulü erittim yağları, ama bu sırada içine bir miktar su kaçtı. Su ve yağ birlikteliği de daha önce bahsettiğim gibi iyi sonuçlanmayan bir şey. Bir süre sonra kararmaya başladı ve kullanılamaz hale geldi. O yüzden yaparken içine su girmemesine dikkat edin. 

Bunun dışında, uğraşmak istemezseniz sipariş verebileceğiniz yeri artık biliyorsunuz: Badecanlar ve Otama Balsam. 

Her şeye rağmen markasız bir şey kullanmam diyenlerdenseniz önerebileceğim bir deodorant da var. Nivea Fresh Natural cam şişede satın alabileceğiniz ve alüminyumsuz bir seçenek. Başlığı ve şişesi birbirinden ayrılabildiği için geri dönüşebiliyor, ama bittikten sonra başka amaçlar için kolaylıkla kullanabileceğiniz bir tasarımı olduğu için geri dönüşümden önce edinebileceği başka görevler olabilir. 🙂

Sıfır Atık Tuvalet?

Tuvalet Kağıdı 

Hayatımın hiçbir döneminde oturup tuvalet kağıdı hakkında yazı yazacağımı düşünmemiştim, ama işte tam olarak o noktadayız. 

Yine yurtdışında tabi ki geri dönüştürülmüş kağıda sarılı satılan tuvalet kağıtları var. Burada henüz yok, aranızda tuvalet kağıdı üreticisi varsa güzel bir iş fikri olabilir, değerlendirin. Onun dışında yine izlediğim bir videoda kadın şöyle bir öneride bulundu; iş yerlerine ve okullara toptan satış yapan firmalar ürünleri karton kutu içinde gönderiyor öyle bir yerden sipariş edebilirsiniz, mantıklı geldi ama denemedim, Türkiye’de başarılı olacak bir fikir midir bilmiyorum. Onun dışında yapabileceğiniz en mantıklı şeyse, en büyük boy tuvalet kağıtlarını satın almak. Böylece paketlemeyi en aza indirmiş oluruz. 

Bunlarla ilgili videolar izlerken benim için garip, insanlık için büyük bir adımla karşılaştım. Tamamen sıfır atık ve vegan yaşayan bir aile bu tuvalet kağıdı meselesini şöyle çözmüş: evlerinde eskiyen kıyafetlerini uygun boyutlarda kesip tuvalet kağıdı olarak kullanıyorlar ve bu tuvalet kağıtları bittiğinde hepsini yıkıyorlar sonra tekrar tekrar kullanmaya devam ediyorlar. Benim için biraz fazla, ama denemek isteyen olursa buyrunuz. 

Havlular

Sıfır atığa düşkün olduğum kadar makyaj ve cilt bakımına da düşkünümdür; izlediğim birkaç cilt bakımı videosunda insanlar yüzlerini kurularken kağıt havlu kullandıklarından bahsetti. Hassas ve akneye meyilli ciltler için bu aslında doğru bir tavır çünkü sürekli ıslak kalan bir havluda bakteri üremesi çok daha kolay ve bu havluyla kurulanan bir yüzü riske atmış oluruz. Benim cildim de akneye meyilli ama kağıt havlu kullanmıyorum, sürekli bir havlu da kullanmıyorum. Herkesin evinde olup ne yapılacağına karar verilemeyen, genelde süs diye duran küçük havlular var ya, onlar yüz havlusu, ben onları banyoda tutuyorum, her gün birini kullanıyorum ve gün sonunda kirli sepetine atıyorum. Havlularım bittiğinde de hepsini yıkayıp temizledikten sonra geri yerlerine koyup hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum. Doğaya saygılı bireyler olduğumuz için bu havluların organik pamuktan ya da bambudan olması gerektiğini söylemiyorum bile. Bir sonraki alışverişinizde dikkat edebilirsiniz. 

Fotoğraf: Unsplash / Denny Müller

Son zamanlarda yabancı kaynaklarda denk geldiğim bir klozet sistemi var ‘Grey Water Toilet System’ diye. Bu sistemde duş gideri klozetin sifon sistemine bağlanıyor. Sifonu çektiğinizde bu sistemde toplanan suyu kullanıyorsunuz. Evde tükettiğimiz suyun %30’u duşa ve %30’u da tuvalet sifonuna gidiyor. Bu ikisini birbirine bağlarsak çok ciddi bir su tasarrufu sağlayabiliriz. Türk kaynaklarda henüz böyle bir sisteme rastlamadım. Umuyorum kısa zamanda gelir ve olabildiğince çabuk yaygınlaşır. 

Bu kaynaktan sistem hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.  

Sıfır Atık Çamaşır Yıkama

Sıfır Atık mutfak yazımda da bahsetmiştim. Ekolojik dengeye saygılı, az enerjiyle çok iş yapabilen ev aletleri kullanmamız önemli. 

Zorunda kalmadıkça kurutma makinesi sahibi olmayı desteklemiyorum. Bunu, hem yurtta kaldığım dönemdeki deneyimlerime, çeken tişörtlerime ve esneyen kazaklarıma dayanarak söylüyorum, hem de eski usul kurutma yöntemleri varken, kurutma makinesi karşılaması zor bir lüks. Yeni evlenenlere, kendi evine çıkanlara, bir şekilde beyaz eşya alışverişi yapması gerekenlere duyurulur. 

Fotoğraf: Unsplash / Daiga Ellaby

Bunun dışında çamaşır yıkarken kullandığımız ürünler de önemli. Kullandığımız birçok deterjan sağlığımız için zararlı kimyasallar içeriyor. Bunlar yerine artık birçok markette bulabileceğimiz Green Clean gibi organik deterjanları, temizlik ürünlerini kullanabiliriz. Hem sağlığımızı hem de deniz ve okyanus sularının temizliğini koruma altında tutmak için önemli bir adım. 

Elbette kendi temizlik malzemelerimizi de yapabiliriz, ayrıca bir yazıda deterjan ve temizlik ürünleri tarifleri vereyim, bu yazı zaten yeterince uzun oluyor. 🙂

Sıfır Atık Kişisel Bakım 

Sıfır atık cilt bakımı (kremler, losyonlar, serumlar) ve kozmetik çok ayrı bir konu. Çok fazla içerik ve marka var, o yüzden onları ayrı bir yazıda incelemeyi tercih ederim. Ama o zamana kadar aklınızda bulunması için bahsetmek istediğim birkaç şey var. 

Öncelikle sıfır atık tıraş bıçaklarından bahsetmek istiyorum. Önceden Türkiye’de çok yaygın olan ama bir şekilde insanların kullanmaktan vazgeçtikleri, yabancı kaynaklarda çok gördüğüm, tamamen geri dönüşebilir metal tıraş bıçakları var. Tek kullanımlık tıraş bıçakları çoğu zaman kalitesiz oluyor ve gerçekten bir kere kullandıktan sonra çalışmamaya başlıyor. Bu bahsettiğim tıraş bıçakları ise neredeyse ömür boyu bir kullanım süresi sunuyor, yani aslında jileti dışında geri dönüşüme gerek bile kalmıyor. Yüzünüz içinde vücudunuz için de kullanabileceğiniz seçenekleri var. Ayrıca bu ürün hakkında yorumlarını dinlediğim herkes alıştığımız tıraş bıçaklarından daha güvenli olduklarından bahsediyor. Kolaylıkla aratıp internetten sipariş verebilirsiniz. 

Bunun yanında makyaj temizlemek için kullandığımız pamuklar da vazgeçilmez değil. Onlar yerine özellikle bunun için satılan ürünler var, onlardan satın alabilirsiniz. Tanıdığımız markaların yüz temizleme bezleri satıldığı gibi benim gönül bağım olan PonPed gibi instagram sayfalarından da satın alabilirsiniz. Ya da, evinizde artık kullanmadığınız bir havluyu parçalara ayırıp ona da bu işle yeniden görev edindirebilirsiniz. 🙂 Konuya girmişken: Hindistan cevizi yağı makyaj temizlemeye birebir, ama makyajınızı temizledikten sonra iyice arındırdığınızdan emin olun. 🙂

Fotoğraf: Pinterest

Regl Olan Bireylere Özel: Kumaş Ped ve Menstrual Kap/Adet Kabı

Bu anlattıklarım içinde belki de en çok etkisini gördüğüm ürün kumaş pedler oldu. Tahmin edebileceğiniz gibi hijyenik pedler geri dönüşebilir ürünler değiller ve 1 ped 3 plastik poşete denk geliyor. Aslında düşündüğümüz zaman, bugün bildiğimiz hijyenik pedler o kadar da eski bir tarihi yok. Peki bizden önceki kadınlar ne yapıyordu? Kumaş pedin kendi dönemlerindeki versiyonlarını kullanıyordu. Onlar yapabildiyse biz neden yapamayalım? Kumaş pedlerle ilgili dikkat etmeniz gereken birkaç nokta var, onlardan bahsedeyim. Öncelikle organik bir deterjanla yıkamanız önemli, ben gelir gelmez kullanmadan önce hepsini bir güzel yıkadım. Kullanırken de doğru bir iç çamaşırı tercih etmeniz gerekiyor ki kayma, yerinden oynama gibi sorunlarla karşılaşmayın. Ben kullandığım süre içinde arkasında geçmesi gibi bir sorun yaşamadım. Sadece dikişlerine denk gelirse kendi arkasında sızabiliyor, ama çamaşıra değil. Fark ettiğim ve beni en mutlu eden şey ise, regl ağrılarımı azaltması oldu. İlk başta inanamadım, ve hatta anlamadım da, sonrasında araştırdığımda hava geçişini sağladığı için cildin nefes almasına izin verdiğini ve bu yüzden ağrıları azalttığını öğrendim. Sadece bu yüzden bile tercih edilebilir. Yıkanması ise oldukça basit.

Fotoğraf: etsy.com

Ben şöyle yapıyorum: ped değiştirme zamanı geldiğinde soğuk suda kısaca bir akıtıp hepsini bir yerde topluyorum. Soğuk su leke kalmaması için önemli bir ayrıntı, çünkü sıcak su kanı kumaşa sabitleyebiliyor. Regl dönemim bittiğinde hepsini sirkeli suda bekletip, organik bir deterjanla yıkıyordum, yumuşatıcı koymadan. Sonrasında da güneşte kuruması önemli, çünkü eğer leke kaldıysa güneşte kuruyunca o lekeler yok olabiliyor. Lekelerin geçmediği de oluyor ama ben önemsemiyorum, temiz olduğuna emin olduğum sürece sorun olmuyor. Ben pedlerimi PonPed’den almıştım, gece, gündüz ve günlük boyları da var. İlk başta fiyatları pahalı görünebilir, ama birçok sıfır atık iteminde olduğu gibi, uzun vadede çok daha hesaplı oluyor.

Fotoğraf: litterless.com

Menstrual Kap henüz denemeye fırsat bulamadığım ama deneyen herkesten olumlu şeyler duyduğum bir ürün. Tıbbi silikondan üretildiğini ve yaklaşık 10 sene gibi bir kullanım ömrü sunduğunu biliyorum. Türkiye’de en çok duyduğum markaysa Lunette Adet Kabı, sitelerini inceleyebilirsiniz. Ben dener denemez yazıya ekleyeceğim. 🙂

Öncelikle yazıyı buraya kadar okuysanız tebrikler! Çok uzun ama yine de eksik bir yazı, bu konuyla ilgili konuşulacak daha çok şey var. Bir dahaki yazılarımda bahsetmek üzere onları bir kenarda tutuyorum. O zamana kadar sizin eklemek istediğiniz, tavsiye edebileceğiniz ya da düzelteceğiniz bir şey varsa yorumlara bekliyorum. Çünkü sıfır atığın bir el kitabı yok ve birbirimizden öğreniyoruz. 🙂 

İlginizi çekebilir: Kübra Ketenci’den Sıfır Atık Mutfak

Kapak fotoğrafı: Instagram / peacewiththewild