Çoğu zaman günlerimiz yetiştirilmesi gereken işler ve gidilmesi gereken yerler ile dolu olsa da, tüm koşturmacasının içine spor ve iyi beslenmeyi dahil etmeyi başarmış olanlarımız da az değil. Yanlış anlamayın, onlar hepimizden daha fazla boş zamana sahip değiller, yalnızca yoğun çalışma tempolarının yaşam kalitelerini olumsuz etkilemesine izin vermiyor ve kendilerine zaman ayırmayı ihmal etmiyorlar! Neler yapıyorlar, nasıl başarıyorlar, motivasyonları ne; hayatında spor ve iyi yaşamı ön planda tutan Alihan Aker ve Nihan Bayındır’a sorduk!

Nihan Bayındır

Nihan

Selam Nihan, seni tanıyabilir miyiz?

Selam! Girişimciyim. Marlo & Marco adındaki iç çamaşır ve mayo markasının sahibiyim. Güzel yemek yemeye, bolca seyahat etmeye, kendime göre bulduğum her içeriği izlemeye, müzik dinlemeye ve koşmaya bayılırım!

Her sabah erkenden uyanıp 06.00’da koşuya çıkıyorsun, bu düzeni oturtmaya ilk başladığında ne gibi zorluklar yaşadın ve kendini nasıl motive ettin?

Koşuya ilk başladığım birkaç gün motivasyonum çok yüksekti. Sonraki günler tabii ki azaldı. Kalkmak istemedim. Havalar soğudukça evden çıkmak istemedim. Ancak fark ettim ki bütün bunlar evden atım atınca bitiyor! Artık her sabah kendi kendime evden dışarı adım atınca geri dönmek istemeyeceğimi söylüyorum ve çıkıp koşmaya başlıyorum 🙂

Bildiğimiz kadarıyla bunu çok uzun zamandır devam ettiriyorsun, bu şu an sana nasıl hissettiriyor?

Bu harika bir his, bağımlısı oldum koşmanın. Başlarda koşan insanlara bakıp “Ben hayatta yapamam!” derken şimdi maratona hazırlanıyorum. Sık aralıklarla kendimi geçmeye çalışıyorum.

 Sporu hayatına başarılı bir şekilde entegre etmiş biri olarak, hayatında bu tarz bir düzen oturtmak isteyenlere ne önerirsin?

Ben şöyle bakıyorum bu olaya ve herkese öneriyorum. Hafta sonu yapılan planların arkasına saklanıp, pazar gününü kendime ayırmak için savaş verip, sıkça kendime hatırlattığım bahanelerin esiri olmaktansa günün en taze saatini seçip kendimle olmanın tadını çıkarıyor, aynı zamanda spor yapıp fit kalıyorum. Eğer şu an bu metni okuyan insanı heyecanlandırıyorsa, kendine uygun zamanı seçip kendini sokaklara atıp koşmalı! İlk birkaç hafta dayanırsa vazgeçemeyeceğinin garantisini veriyorum.

Her sabah koşuya çıkmanın yanında, daha kaliteli bir yaşam düzenine geçmek isteyenlere beslenmeyle ilgili ne gibi tüyolar verebilirsin?

Bu konuda öncelikle biraz araştırma yapmalarını öneririm. Hazır beslenme programlarına asla uymamalarını, hatta yapabiliyorlarsa bir beslenme uzmanından destek almalarını tavsiye ediyorum. Uyku düzenine dikkat edip, bol su içerek ve yeşil sebzeyi hayatlarına daha fazla dahil ederek, atıştırma ihtiyacı duyduklarında veya ara öğünlerde ise Tadım’ın Çiğ Kuruyemiş ve Kuru Meyve’leri gibi doğal ve kaliteli alternatifleri tercih ederek, en basit ama etkili ilk adımı atabileceklerini düşünüyorum.

Alihan Aker

Alihan Aker 3

Alihan, öncelikle seni yakından tanıyabilir miyiz?

Merhaba, 32 yaşındayım. Yaklaşık 4 sene önce bana bir cesaret geldi ve o güne kadar inşa ettiğim bütün eğitim hayatımı ve profesyonel kariyerimi kenara koyarak önce SuCo’yu kurup su matarası satmaya başladım, sonra da Urban Riders’da spor eğitmenliğine soyundum. 2015 yılından beri SuCo ile Türkiye başta olmak üzere dünyada tek kullanımlık plastik atığı önlemeye, geri dönüşüme katkı sağlıyoruz. Urban Riders’da ise small group training trendine öncülük ediyor, üyelerimize sporun ve dansın birleştiği, fiziksel, ruhsal ve zihinsel bir deneyim sunuyoruz. Hayatımın bu noktasında hayallerimi yaşadığımı söylebildiğim için çok mutluyum. Ait olmadığım kurumsal hayattan çıkma cesaretini gösterdiğim için kendimle gurur duyuyorum. Şu an yaptığım her şey bundan sonraki hayatımı belirleyecek. O yüzden Alihan’a yakın bakmak isterseniz çalıştığını göreceksiniz 🙂

Urban’dan biraz bahseder misin, spora başlamak isteyen bir insan neden Urban’a gelmeli?

Bildiğiniz her şeyi unutun diye bir laf vardır. İşte, Urban Riders spora, kişisel gelişime, eğlenceye dair bildiğiniz ne varsa unutacağınız yer. Urban Riders’da yaptığımız her ders bir yolculuk. Günlük hayatın karmaşası içerisinde 45 dakikalığına üyelerimizin kafalarındaki soruları, sorunları, onları potansiyellerinden geri tutan her şeyi kapının dışında bırakmaları için onları cesaretlendiriyoruz ve bu zaman aralığında onları kendileriyle baş başa bırakıyoruz. Urban Riders olarak her yaştan kişiye hizmet veriyoruz. Bizim için bir antrenman geçmişiniz olmasına gerek yok. Kendinize yatırım yapmaya önem veriyor, dans etmeyi seviyor olmanız ve değişime açık olmanız yeterli.

Spinning konseptini bize biraz anlatır mısın, neden yapılmalı sence?

Yeni jenerasyon indoor cycling, bugüne kadar yapılan kapalı alan bisiklet antrenmanlarından farklı. 6 duvar karanlık bir stüdyo içerisinde yüksek desibel müzikte yapılan derslerde katılımcıların dikkatini dağıtacak şeyler yok. İçeri cep telefonunun alınmaması bunun en büyük örneği. 45 dakikalığına WhatsApp mesajı, email bildirimi, Instagram ya da istenmeyen bir telefon görüşmesi olamıyor. Böylelikte daha başlamadan katılımcıların kafasını fiziksel olarak kendilerine yönlendirmelerini sağlıyoruz. Bununla birlikte müzikler ve motive edici konuşmalar ile katılımcıların dışarıda bıraktıklarının dışında içlerindekilere odaklanmalarını sağlıyoruz. Gün içerisinde kendinize ayırdığınız bir meditasyonunuz olsa da olmasa da Urban Riders’ın sunduğu fiziksel antrenmanı zihinsel ve ruhsal bir aydınlanmaya çevirmek mümkün. He kalori mi? O zaten cepte 🙂 Kadınlarda 600, erkeklerde 800’e kadar kalori yakımı mümkün. Özellikle dumbbell şarkılarında yapılan üst vücut çalışması oldukça iyi bir kuvvet antrenmanı.

Alihan Aker 1

Tecrübelerine dayanarak, düzenli olarak spor yapanlarla yapmayanlar arasında ne gibi farklılıklar gözlemliyorsun?

Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. Bence bu söz her şeyi açıklıyor. Maalesef modern hayat bizi homo sapiens olarak evrimimizin en verimli noktasında göbek ve bel bölgesinden başlayarak yağlanmaya itiyor. Uzun çalışma saatleri, bilgisayar başı işleri postürümüzü bozuyor, ağrılara ve uzun dönem rahatsızlıklara sebep oluyor. Düzenli olarak antrenman yaptığımızda modern hayata meydan okuyoruz diyebiliriz. İki grup arasındaki farkı daha fazla ilgi çekebilmek adına şu şekilde anlatmak istiyorum: 2019 yılına yeni girdiğimiz bu günlerde bütün araştırmalar düzenli sporun insan sağlığına olan yararından ve fiziksel gelişimden bahsediyor. Antrenmanın bize iyi geldiği bir gerçek. Hala başlamak için bir arayış içinde olmak, başlamamak için bahane üretmek demek. Kişisel olarak düzenli antrenman yaptığım hayatımın daha düzenli, neşeli, üretken, sevgi dolu, huzurlu ve güçlü olduğunu söyleyebilirim. Beraber antrenman yaptığım kişilerde de bunu gözlemleyebiliyorum. Saydığım başlıklar hayatınızda ne kadar olursa olsun, eğer antrenman yapmıyorsanız potansiyelinizin farkında değilsiniz diyebilirim.

Bugün düzenli sporu hayatına dahil etmeye karar vermiş birine ne tip egzersizlerle ilerlemesini tavsiye edersin?

Öncelikle herhangi bir antrenmana başlamak için öncesinde kilo verme fikri, daha hafif başka şeylerle başlama, mevsimin geçmesini bekleme fikirleri sadece kişiyle hedef arasına mesafe koyar. Beğendiğiniz, ilginizi çeken, yapmak istediğiniz antrenman tipi her neyse gidin, yapın. İyi ya da kötü yapmanız önemli değil, siz yapmaya başlayın, zaman içerisinde zaten iyileşirsiniz. Bu söylediğim indoor cycling için de geçerli. Bizim yaptığımız antrenmanı çok yüksek performans olarak görüp, yapmaya çekinen birçok kişi oluyor. Başlangıç seviyesindeki birisi için eğitmen yaptıklarının aynısını yapmak zor olabilir ama biz başlangıç seviyesindeki kimseden bunu beklemiyoruz. Kendi en iyilerini yapmalarını ve zaman içerisinde kendi iyilerini iyileştirmelerini istiyoruz.

Hepimizin merak ettiği, sporla birbirini tamamlayan bir konu daha var: beslenme. Spora yeni başlayan birine beslenmeyle ilgili birkaç tüyo verebilir misin?

Herkese önce vücudunu dinlemesini ve onu tanımaya çalışmasını öneririm. Vücudunuza ne iyi, ne kötü geliyor en iyi siz bilirsiniz. Hangi karbonhidratlar, yağlar ve diğer besinler size nasıl geliyor hissedebilirsiniz. Bir kişinin şöyle cümleler kurması hiç de zor değil: makarna beni şişiriyor, alkol bende hemen yağa dönüşüyor, şeker uykumu getiriyor… O zaman bunları tüketme. Bazı arkadaşlarımız şeker yiyip kilo almıyor olabilir. Allah vergisi… ama sen öyle değilsin diye küsüp yukarıda saydıklarımı tüketmeye devam edersen hiçbir zaman arkadaşın gibi olamazsın. O onun bünyesi. Senin bünyen ise daha farklı bir ilgi istiyor. Dolayısıyla onu dinle ve beslenmeni düzelt ve bunu lütfen 3 hafta yapıp “ama ben ne zamandır yapıyorum, hiçbir şey olmuyor.” deme. Arada şarap içip, çikolata yiyip “6 aydır yapıyorum, istediğim değişimi görmedim” hiç deme 🙂 İki opsiyonunuz var: ya sabredeceksiniz ya da hayalinizden vazgeçeceksiniz. Seçiminiz her ne olursa olsun, sonucuyla mutlu olun.

Birçok sporcunun kullandığı gıda takviyeleriyle ilgili sen ne düşünüyorsun? Sence kullanılmalı mı, ne sıklıkta?

Bu yazıyı okuyan her kimse, yaptığı antrenmanlar doğrultusunda uyguladığı beslenme programının ve 8 saatlik gece uykularının forma girmesine yetmediğini söylüyorsa bana DM atsın. Bu yazıyı kimin okuyacağını bilmediğim için bcaa’lardan, carnitine’lerden, hey protein’lerden bahsetmeyeceğim. Vitaminler ise başka bir konu. Bunun için kan testleri doğrultusunda düzenlenmesi gereken vitamin değerleri doktor kontrolünde görülebilir.

İlginizi çekebilir: “Pınar Taşkınlar ile Sağlıklı Beslenme Üzerine Bir Röportaj”