Sosyal medyada kulaktan kulağa popülaritesi artan Strange Darling, Stephen King’in de dahil olduğu bir grup ünlü isim tarafından hakkında tweet atılması ile beraber sinefil camianın gündemine oturdu. Başrollerinde Willa Fitzgerald ve Kyle Gallner’ın oynadığı film, yeni nesil gerilim filmlerin izinden giden, tek geceye odaklanan, fakat epizodik hikayesini karışık bir sırayla anlatmayı tercih eden bir yapım. Örneğin 6 bölüme ayrılan film, 3. bölümle yapıyor girizgahını. Hikayeye ortadan dalınca adapte olmamız birkaç dakika uzuyor haliyle ama bölümün sonunda merak unsuru oluşmaya başlıyor ve diğer bölümler arasında sekmeye başladığımızda bir yapboz çözüyormuşçasına akışa kapılıp ilerliyoruz. Dinamik anlatısı ile izleyiciyi diri tutmayı başaran Strange Darling, bu doğrusal olmayan akışıyla da sık sık “meğer işin aslı öyle değilmiş” konseptli ters köşeler hazırlıyor. Bunların bazıları klişe bazıları da orijinal ama sonuç olarak amaca hizmet ediyor.

Strange Darling | Fotoğraf Kaynağı: vanityfair.com

Klasik bir sinema izleyicisi refleksi olan ‘olayların aslını tahmin etme’ eyleminin bütün filme yayılıyor olması, filmi birileriyle beraber izleyenler için daha keyifli hale getirebilecek bir unsur. Film kendine has görsel üslubuyla sanki hiç var olmamış başka bir dönemden geliyormuş hissiyatı veriyor. Özellikle erkek karakterinin donuk halleri ile kadın karakterinin tam aksi yöndeki hal ve tavırları harikulade bir sinemasal kontrast yaratıyor. Filmin orta yolcu olmaya çalıştığı tek bir kulvar yok. Fakat oldukça hassas bir konu olan rıza kavramıyla biraz fazla oynuyor. Hatta bir anlamda yanlış bir perspektiften konuyu fazla oyuncaklı şekilde ele alıyor olması üzerine çeşitli tartışmalar yaratabilir. Genel olarak süresini verimli kullanan bir yapısı var, senaryo kurgusundaki işçilik başarılı. Bir ileri bir geri giderek biraz fazla sersem etse de son ana kadar olacakları merak etmeniz için şartlar müsait.

Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir. 

Strange Darling | Fotoğraf Kaynağı: vanityfair.com

Olayın ruh hastası sapık ve katil adamdan, ruh hastası sapık ve katil kadına evrilme süreci oldukça sakin bir tonda yaşanıyor. Tek gecelik fantezi için buluşulduğunu görüyoruz fakat kadının adamı uçurumun kenarında aşağı salıp salıp geri çektiğine tanık oluyoruz. Bir süre sonra adam kontrolü ele alıp bir dominasyon kurup şiddetin dozunu artırıyor, haliyle biz rahatsız olmaya başlıyoruz, fakat bu sefer de kadının bunu istediğini öğreniyoruz. O noktada izleyici artık duygularından biraz daha arınarak devam etmek zorunda kalıyor. Çünkü mağduru koruma içgüdüsüyle sürekli yanlış tespitlerde bulunmamıza sebep olan bu zıpır anlatının akışında doğal yollardan kaybolmak daha mantıklı gelmeye başlıyor.

Strange Darling | Fotoğraf Kaynağı: vanityfair.com

Olayın yaşlı hippi çiftin evine taşındığı bölümlerde tadımız tuzumuz iyice kaçıyor. O iğrenç kahvaltıya rağmen yine de bu başlarına gelenleri (tam anlamıyla) hak etmiyorlar… Mutlu mesut deli dumrul yaşarlarken evlerine gökten inen şeytanla beraber ortalık cehennem yerine dönüyor. Kadının derin dondurucudan çıkıp o halde hala adamı öldürebilmesi, üzerine bir de tecavüze uğramış taklidi yaparak inanılmaz başarılı bir performans ile kendisini o kelepçelerden kurtarması… Huysuz polisi dinlemeyerek kalbinin sesini dinleyen genç polis, bayağı bir diz dövdürttü muhtemelen izleyenlere. Finalde yine oldukça kanlı ama tatmin edici bir veda tasarlayan yönetmenin ellerine sağlık, bundan sonraki filmlerini merakla bekleyeceğim.

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: Strange Darling

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den The Penguin