İlk uzun metraj yönetmenlik deneyimini 2018 yılında gösterime giren Mid90s ile yapan Jonah Hill, bu sefer geleneksel tarzın dışına çıkan terapisti Phil Stutz’ın gereçlerini ve öğretilerini Netflix’te yayınlanan belgesel aracılığıyla anlatıyor. Bir terapi seansı canlandırması yapılan belgeselde doktorumuzun zorlu hayatını dinlerken bir yandan üzülüp bir yandan da nokta atışı esprileriyle gülümserken Jonah Hill’in yıldızının parladığı dönemdeki “şişko, komik” profilinin kendisini şu an bile nasıl takip ettiğine tanık oluyoruz. 

Jonah Hill dendiği zaman birçok kişinin aklında Superbad veya The Wolf of Wall Street filmlerindeki gibi şişman ve komik karakterlere hayat verdiği rollerdeki hali canlanıyor. Bu da çok şaşırtıcı değil keza belgeselde de göreceğiniz üzere Jonah Hill’in kendisi bile kafasında bu imgeyi pek geride bırakabilmiş değil. Geçmişten gelen özgüvensizlikleriyle savaşan Hill, sonunda güçlü bir bağ kuracağı Dr. Phil Stutz ile karşılaşıyor. Diğer terapistlere göre bambaşka bir tarzda olan Stutz’dan o kadar etkileniyor ki onun öğretilerini tüm dünyaya “Stutz” belgeseli ile tanıtmaya karar vererek hayatlarını iyileştirmeyi amaçlıyor.

“Birine para ödüyorsun, bütün sorunlarını ona saklıyorsun ve o sadece dinliyor. Oysa aptal arkadaşların sana tavsiye veriyor. Oysa arkadaşların dinlesin, terapistin de tavsiye versin istiyorsun.” Geleneksel terapi ile problemini yukardaki cümle ile açıklayan Jonah Hill’e katılan çok kişi olacaktır. Bir bakıma bu belgeselin çekilme sebebini de özetleyen bu problem izleyenlere Hill ile Stutz’ın nasıl bu kadar yakın bağ kurduğunu da açıklıyor. Her seansına “Eğlendir beni” diyerek başlayan Stutz, meslektaşlarından farklı bir yok izleyip hastasının iyileşmesi için kesin ve dışına çıkılmasını istemediği yollar sunuyor. Hızlı sonuç almak isteyen Stutz, bu yolda geliştirdiği hastanın modunu anında değiştiren belli gereçleri kullanıyor. 

Belgesel bize Hayat Enerjisi, X Tarafı, İnci Dizisi, Gölge ve Yansımalar Diyarı gibi Stutz’a ait terimleri onun sesinden anlatırken aynı zamanda hastalarına verdiği kartlardan esinlenip, 20’li yaşlarından beri sahip olduğu Parkinson hastalığına da gönderme yaparak titrek çizimlerle görselleştiriliyor.

Bunun yanı sıra iki karakterin özel hayatına da konuk oluyoruz. 75 yaşındaki terapist ailesiyle ilişkisini, kardeşini kaybetmesinin onda yarattığı etkileri, Parkinson ile mücadelesini ve aşk hayatını anlatırken Hill de annesi ve geçmişiyle olan ilişkisini ekrana taşıyor. Belki de yemek yiyip su içmek kadar gerekli olan terapinin ekonomik koşullar yüzünden sadece üst kesime hitap edebildiği ülkemizde, terapist olmasa komedyen olabilecek kabiliyetteki Doktor Phil Stutz’ın metotlarını Jonah Hill’in samimiyetiyle izleyebileceğimiz, iki karakterin de ölen kardeşlerine ithaf ettiği “Stutz” Netflix’te izleyenleri bekliyor. 

Kapak Fotoğrafı: Netflix

İlginizi çekebilir: Sine Magger’dan Netflix’te Bu Ay Neler Var