Susanna Tamaro, eserlerini okuması hem çok kolay hem de çok zor olan o ilginç yazarlardan biri. Sıklıkla işlediği konuların duygusallığı ve altındaki felsefi göndermeler, kitaplarını okurken bazen birkaç dakika ara verip kendi içinize dönmenizi sağlıyor. Diğer yandansa eserlerini sıklıkla kısa mektuplar ya da birinci kişiden dinlediğiniz hikayeler şeklinde anlatması hem kolay bir okuma sağlıyor hem de sizi kendine çekiyor. O halde gelin Susanna Tamaro kitaplarını tanımaya başlayalım.

Susanna Tamaro Kitapları
Susanna Tamaro Kitapları | Fotoğraf: Instagram / alefokur

Susanna Tamaro Kimdir? 

1957 doğumlu İtalyan yazar Susanna Tamaro, kent soylu bir ailenin kızı olarak dünyaya gelmesine rağmen çocukluğunu çok zor geçiriyor, 18 yaşında bir depreme tanık olması ve ardından 25 yaşında geçirdiği ölümcül hastalığın duygusal izlerini üzerinde taşıyor. Belki de bu nedenle eserleri, okuyucu olarak bizlere geçen bir samimiyete ve hüzne sahip… Sıklıkla ölüme yaklaşmış ve bunu kabullenmiş kahramanlar ya da büyük travmalar atlatmış karakterler üzerine yazan Tamaro ile ilgili belki de en ilginç bilgilerden biri ise yazmaya 27 gibi kendisi kadar ikonik yazarlar için geç sayılabilecek bir yaşta başlamış olması. 

Susanna Tamaro
Susanna Tamaro | Fotoğraf: en.wikipedia.org

Her büyük yazar gibi birkaç kırıcı başarısızlık hikayesinden sonra “Tek Bir Ses İçin” kitabıyla büyük ses getiren yazar, herkes tarafından bilinen en ünlü kitabı “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” ile dünya çapında tanınan bir isim haline geliyor. Yazarın kitaplarıyla ilgili belki de en ilginç özellikse; bir romanını bitirdiğinizde konuyu ya da olay örgüsünü üzerinden geçen yıllarda unutsanız bile kitabın size hissettirdiği bir duygu, bir iz ya da anımsadığınız bir cümlesinin her zaman sizinle kalması. Susanna Tamaro’nun bütün bunlara ek olarak gerçek bir hayvansever olduğunu da söylemeden geçmemek gerekiyor. Tamaro, bir çiftlikte yaşıyor ve yazmadığı zamanları hayvanlarla birlikte geçiriyor. Öyle ki iki midilli, bir eşek, iki at, dört tavuk, on bir koyun, iki kuzu, üç keçi, üç kedi ve beş köpeği olduğunu biliniyor. Hadi hep birlikte, yazarın eserlerini yetişkinlerin de okuyarak çok şey öğrenebilecekleri çocuk kitapları ile tanımaya başlayalım. 

Susanna Tamaro Kitapları 

Tobia ve Melek 

Kader kendinle karşılaşmak için yürümen gereken yoldur.”

Tobia ve Melek, duygusal ya da hüzünlü yazarlar okumaktan keyif almadığını belirtenlerin bile hem rahatlıkla okuyabileceği hem de kendilerini hiç ummadıkları yakınlıklar hissederken bulabilecekleri bir “çocuk” kitabı. Geçimsiz bir çiftin kızı olan Tobia, çok samimi olduğu dedesinin de bir süre ziyaretine gelmemesi ile evden kaçıyor ve yolda “Yitik Şeyler Krallığı”nı keşfediyor. Bu krallıkta “Melek” ile karşılaşıyor ve karşılaştığı her bir varlığa aklındaki soruları soruyor. Eğer kitabı okuyan bir yetişkenseniz Tobia’nın sorularını bu yaşınıza kadar sormadığınıza şaşırabilir, bu sorulara Tobia’nın dedesi, tavşan ve Melek tarafından verilen yanıtların sade aydınlatıcılığına hayran kalabilirsiniz. Okunan her yaşta bambaşka şeyler keşfedeceğiniz bu kitapla yollarınız mutlaka kesişmeli. 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Yüreğinin Götürdüğü Yere Git 

Yapmaya değecek tek yolculuk, içimize yaptığımız yolculuktur; o özgün çağrıya kulak vermeli, yüreğimizin götürdüğü yere gitmeliyiz.” 

Susanna Tamaro’nun mektuplarla yazma stilinin belki de en güzel örneği olan “Yüreğinin Götürdüğü Yere Git” seksen yaşında bir büyükannenin torununa yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bu mektuplarda Tamaro’nun sevdiği bir diğer konu olan karakterlerin kendi ile hesaplaşmasının bir örneğini görüyoruz. Kitapta büyükannelere özgü, torunu ile ilgili en küçük detayları bile hatırlama samimiyetini bulabildiğiniz için mektupların gerçekten onun tarafına yazıldığına neredeyse emin oluyorsunuz. Çünkü hem torunun en sevdiği kitaptan köpeğini evlat edindiği ana kadarki tüm detayları anımsıyor hem de ona değişen gelenekler, alt üst olmuş değerler hakkındaki düşüncelerini sevgiyle anlatmaya çalışıyor. Her şeyden önemlisiyse gençliğinde yapmayı göze alamadığı şeyleri yapmasını öğütlüyor.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Yanıtla Beni

Yasalar en zayıf olandan söz eder ama en güçlünün, en kurnazın, en iyi avukatın parasını ödeyebilecek olanın tarafını tutarlar.” 

Yanıtla Beni, yaşamın acıları ve gerçekleri üzerine kurulmuş üç uzun öyküden oluşuyor. Bu öykülerden ilki; bir fahişe olan annesinin ölümünden sonra kimsesiz ve sevgisiz kalan, hiçbir şeye inanmasa da bu ihtiyacı duyan Rosa’nın öyküsü. İkincisi; psikopat kocasının baskısı altında varolmaya ve çocuklarını yetiştirmeye, sevgisizliğin dünyasında yolunu bulmaya çalışan bir kadının öyküsü ve son olarak üçüncüsü; bir yandan hastalıklı karısı ile ilgilenip onun iyileşmesini umarken bir yandan da hastalıklı bir ormanın kurtarılması için çalışan bir çevrecinin öyküsü. Her bir hikaye, okuyucuya aşkı, sevgiyi ve inancı sorgulatırken hikayelerin hüznü ve gerçekliği okuyucuyu içine alıyor. 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Luisito 

Biliyor musun, birbirini sevince kavga etmek normaldir. Biraz takışma olmazsa sevginin keyfi olmaz.

Bir insan ve bir hayvan arasındaki saf sevgiyi belki de en iyi anlatan kitaplardan biri olan Luisito, isminde de geçtiği gibi gerçek bir sevgi öyküsü. Susanna Tamaro’nun gerçek bir hayvan sever olduğunu, yaşlı bir kadın ve papağanı arasındaki ilişki temeline oturttuğu bu romanda tam anlamıyla hissedebilirsiniz. Emekli öğretmen Anselma ile bir yaz gecesi çöp tenekesinin dibinde terk edilmiş halde bulduğu papağanı Luisito arasındaki ilişki Anselma ile birlikte okuyucunun da yüreğindeki buzları eritiyor. Sevgiyi ve belki de yaşama sevincinin yeniden bulunuşunu anlatan kitabı ağlamadan bitirebilen okuyucu sayısının da çok az olduğunu hatırlatmakta fayda var. 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Tombul Yürek 

Bir yarasa olmak elbette hoş değildi, ama varoşlardaki ilk evlerin üzerindne geçen Michele’ye göre, uçmak pek eğlenceliydi.” 

En yakın arkadaşı buzdolabı Buzz tarafından kendisine verilen Şövalye Tombul Yürek, Muhallebi ve Simit Markisi unvanını gururla taşıyan Michele kendisini ne olursa olsun zayıflatmayı kafaya koymuş anne ve babasına göre son derece şişman bir çocuktur. Annesinin zoruyla Sıska Hamsiler Kliniği’nde kalmak zorunda olan Michele kliniğin bir hapisane olduğunu anlayınca klinikten kaçar. Sevgi dolu anneannesinin evine gitmeye çabalarken kaybolan Michele başarısız bir mucit olan Bay Kakkolen ile tanışır ve böylece unvanını haketmesini sağlayacak bir maceraya atılır. Ebeveyn çocuk ilişkilerine ilişkin sorgulamara kitaplarında yer vermeyi seven Tamaro’nun Tobia ve Melek ile benzer bir kurguya sahip bu kitabı da çocuklar başta olmak üzere her yaşta okuyucuya keyif verecek ve kendini keşfetmesini sağlayacak kitaplardan. 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Aklı Bir Karış Havada 

Bir insana ait olmadığı yerde ölmesi kadar büyük bir ceza olamazdı.

Yazarın kullanmaktan hoşlandığı kaçış ve yol üzerinde kendini keşfete temasını işleyen Aklı Bir Karış Havada‘nın yazarın diğer kitaplarıyla benzer bir başlangıç teması seçmesiyle birlikte diğer kitaplarından oldukça farklı olduğunu da söylemek gerekiyor. Hayal ve gerçek arasında gidip gelen bu hikayede acımasız bir öykü alaycı bir üslupla anlatılıyor. Diğer kitaplara göre daha iyimser bir aura ile yazılmış bu kitap bizlere içimizde küçücük de olsa bir coşku duymamızın mutlak körlükten kurtulmamızı sağlayacağını söylüyor. Öğretmenini yanlışlıkla öldürdüğünü zanneden Oskar’ın büyükannesi ile oturduğu evden kaçıp kendini ilk trene atışıyla başlayan kitapta yaşamın derinliğini anlayamayan büyüklerin arasında dünyayı maddi çıkar sağlayacak bir yer olarak göremeyen Ruben’in trajikomik hikayesini okuyoruz bu kitapta. Tamaro ise kitapla ilgili açıklamalarında Ruben’in kendi becereksizliklerini, merdiven çıkışı sanarak açtığı tuvalet kapılarını temsil ettiğini söylüyor.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Düşünen Bir Yürek

Birilerinin hoşuna gitmek için değil, kendimizin ilahi merkezine doğru yürümek için aşmamız gereken bir yoldu bu.

Susanna Tamaro’nun denemelerini içeren Düşünen Bir Yürek‘te aslında yazarın ruhunun bir güncesini okuyoruz. Tamaro’nun hayata, varoluşa, ölüme, inanca dair sorgulamalarını içeren bu kitabı yer yer fazla mutaassıp bulabilirsiniz. Fakat bu sizi yanıltmasın, esasen Tamaro gerçeği gizeme kurban etmeyen ama gerçekte gizemi bulan maneviyatının kapılarını bizlere açıyor. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren kim olduğumuzu bize dikte etmeye çalışan toplumda yüreğimize ve kendi özümüze nasıl ulaşabileceğimiz sorusu üzerinde duruyor.

Kitabı satın almak için tıklayın.

Ulu Ağaç

Yosunlarla kuru çalıları kolayca birbirlerine örerken “Korkmayın”, derlerdi onlara, kendinize güvenin! Bilgi zaten yüreğinizde var!

Susanna Tamaro umudu anımsatan kitabı Ulu Ağaç için; “Bu kitabı yazarken yaşadığım duygu ve heyecan ancak on altı yıl önce Yüreğinin Götürdüğü Yere Git kitabıyla karşılaştırılabilir. Edebiyatın ruha seslenmeye ihtiyacı vardır. Krizlerle ve anlaşılmaz olaylarla dolu böyle bir dönemde aydınlık bir şeylere ihtiyaç var. ” diyor. Bu hislerle yazıldığını her sayfasında hissettiren çocuk-yetişkin kitabı Ulu Ağaç’ta bir sincabın macerasını okuyoruz. Dostu ve yuvası ulu ağacı kurtarmak üzere yola çıkan sincap bizlere huzuru, dostluğu ve doğada herkesin bir görevi olduğunu anımsatırken diğer yandan insan olarak neler yaptığımızı ve neler yapabileceğimizi de sorgulatıyor. 

Kitabı satın almak için tıklayın.

Herkesin mutlaka bir eserini okuması gereken ilginç ve yaratıcı ruh Tamaro’nun kitapları ile bir kez tanıştığınızda kendinizi dönem dönem yazara ve onun ruh dünyasına dönmek isterken bulacağınıza eminiz. O halde, iyi okumalar!

Kapak fotoğrafı: Instagram / @sevgininkitaplari

İlginizi çekebilir: BiblioMagger’dan Kitap Önerileri