Ben TAKK’la yazın Çeşme’de tanıştım. Canım Evrim plajda bize harika bir vücut losyonu verdi kullanalım diye. Formu hem kokusu bu kadar yumuşak ki hem kremden hem de TAKK’dan konuştuk uzunca. Kozmetik alanı için çok farklı deneyimdi; markayı ve IG paylaşımlarını inceledikçe yeni şeyler öğrendim. Şimdi istiyorum ki günlük alışkanlıklarımızdaki kozmetik varlığını siz de benim gibi bir kez daha sorgulayın bu röportajla birlikte. Her gün minimalizmle, ihtiyacın kadar tüket sözleriyle uyanıp kendimizi online alışveriş sitelerine yönlendirilmiş olarak bulduğumuz bu dönemde üründen ziyade bakış açılarını ‘tüketmemiz’ gerek diye düşünüyorum. Tüketmekten kastım yok etmek, sonunu getirmek değil anlamak anlatabilmek, var etmek… Şimdi sizi markanın yaratıcısı Pınar’la tanıştırmak istiyorum.

Öncelikle sorularımı yanıtlamayı kabul ettiğiniz için çok teşekkür ederim. Tanıştığımıza çok memnun oldum. Önce TAKK ismiyle başlayabilir miyiz? Ben çok merak ediyorum nereden geldiğini. Söylemesi çok kolay değil çünkü.

Asıl ben teşekkür ederim; ilginiz ve ayırdığınız zaman için. TAKK, İskandinav dillerinde teşekkür ederim demek. Bizim marka ve platformumuz da İskandinav kaliteli yaşam felsefesi Hygge’den ilham aldığı için oraya bir gönderme yapmak istedik. Biz TAKK ile temel, kaliteli ve sorumlu tüketimi mümkün kılmak istiyoruz. Aynı Hygge önermesinde olduğu gibi insanlar zamanlarını daha az ‘şeyler’ için, daha fazla insanlar için harcasınlar istiyoruz.

TAKK ayrıca İngilizce ‘taken care of’, ‘senin için halledildi’ sözünün de kısaltması. Biz de TAKK ile müşterilerimizin günlük kişisel bakım ürün ihtiyaçlarını bize bırakmalarını istediğimiz için bu ismin bize uygun olduğunu düşündük. 

Peki TAKK nasıl başladı hayatına? Nasıl devam etmesini öngörüyorsunuz ilerleyen yıllarda?

TAKK ilk olarak Oxford Üniversitesi’nde bir girişim fikri olarak planlandı. Ticari hayatına da ilk olarak Birleşik Krallık’ta 6 ürünlük küçük bir portföy ile başladı. İlk senemizde Birleşik Krallık’ta 50 farklı şehirdeki ilk abone ve müşterilerimizin bize olan güveni ile kısa sürede hem portföyümüzü genişlettik hem de Amerika Birleşik Devletleri, Rusya ve Türkiye’de de operasyonlarımızı başlattık. 

İlerleyen dönemlerde etik, az ve temel tüketim felsefemize sadık kalarak daha fazla insanla, daha fazla kategoride, daha büyük bir coğrafyada ürünlerimizi ve felsefemizi buluşturmak üzere çalışmaya devam edeceğiz. 

Ürün çeşitlerini ve içeriklerini nasıl belirliyorsunuz? Özellikle sizin de blog yazılarınızda vurguladığınız aşırı seçim baskısı ile karşı karşıyayken TAKK bize nasıl rahat bir seçim alanı sunuyor ürün çeşitleriyle?

Sektörün içinden gelen insanlar olarak temel olduğunu bildiğimiz ürün çeşitlerini portföye ekliyoruz. Örneğin kremimizin içine koyabileceğimizi bildiğimiz C vitamini için ayrıca ürün üretip bir yerine iki ürün satmıyoruz. İçeriklerimizi belirlerken formülümüzde sadece en güncel ve temel maddelerin kullanıldığından emin oluyoruz. Duyulmamış bir içeriği alıp, ön plana çıkarıp pazarlama hikayesi yaratmak gibi bir çabamız olmadığı için formüllerin en saf ve en etkin versiyonunu seçebiliyoruz. 

Formül sınıfı olarak da en üst kaliteyi seçiyoruz. Tek şirket altında ucuz pahalı ürün sınıfları yaratılarak kar maksimizasyonu sağlanmasını etik bulmuyoruz. Bu nedenle kalite ve etik üretim süreçlerini mümkün kılabileceğimiz optimum fiyat seviyesinde müşterilerimiz ile buluşuyoruz. Her kişisel bakım kategorisi için en etkin olduğuna inandığımız formülleri sunarak bu sadelikle müşterilerimize anlamlı bir karar hakkı veriyoruz: “Ben kişisel bakımım için hangi ürünleri tüketmek istiyorum?

Cinsiyetsiz güzellik anlayışından söz ettiğinizi gözlemliyorum tüm paylaşımlarınızda. Oldukça kapsayıcı bir sav olduğunu düşünüyorum. Sizi bu bağlamda bir marka yaratmaya sevk eden neydi?

Biz TAKK’ı yaratırken cinsiyetlere özel ürünler üretmeyi hiç düşünmedik; çünkü cilt ve saç spektrumları o kadar geniş ki, ürünleri kadın ve erkek diye ayırmanın bir mantığı olmadığını biliyorduk. Zaten temizlenme ve nem desteği sağlamanın arkasında bize dayatılan reklamların aksine büyük bir bilim yok. Bir çok marka için en büyük farklılık kullanılan parfümlerde.

Kadın ve erkek ürünlerinin üretilmesinin arkasındaki motivasyon maskülen ve feminen iletişim tonlarını kullanarak toplumun çoğunluğu ile duygusal bağ kurmayı güçlendirmek ve kategoriye özel fiyat farklılıkları yaratarak daha fazla kar elde etmek. Bunlar günümüzde pembe vergi, mavi vergi diye adlandırıyor. Bu, kar hırsı dominant kapitalist ekonomide kabul edilebilse bile toplumsal cinsiyet dayatmalarını da masum görünümde tetikliyor. Artık toplum olarak bunları geride bırakmanın zamanı geldi.

Markanızın öne çıkanlarında mikro kararlar vurgusu çok dikkatimi çekti. Daha önce bir markada bu bakış açısıyla yazılmış içerikler okumamıştım. Biraz bahseder misiniz micro kararlardan? Bundan sonra yeni fikirler hayata geçirmeyi düşünüyor musunuz?

Moda ve güzellik endüstrilerinin, markalarının bize dayattığı ve sürekli artan, hayatımızdan çalan anlamsız kararlara mikro kararlar diyoruz. Bize göz kapağım ile göz altıma ayrı kremler mi kullanmalıyım, benim saçım mı yağlı yoksa saç derim mi yağlı gibi sorular sordurtan aslen bu sorulara cevap olmayan marka önermeleri çok değerli zamanımızdan çalıyor.

Biz güzellik endüstrisinin hikayelerini değiştirmek istiyoruz. Takma saçla çekilen şampuan, saç maskesi reklamlarından, estetikle ‘kusursuzlaştırılmış’ ya da genetik miras olan yüz ciltlerinin bize krem, serum mucizesiymiş gibi sunulmasından bıktık. Biz uydurulmuş marka hikayeleri yerine hijyen yoksunluğundan, işçi haklarından, hayvanlara, doğa ve dolayısıyla gelecek nesillere saygıdan bahsetmek istiyoruz.

Kendi döngüsel ekonomimizi yaratmak, tüm sosyal paydaşlarımıza saygıyla, ahlaklı iş yönetmek ve çığ gibi büyüyen gereksiz tüketimin önüne geçmek için her gün azimle çalışmaya devam edeceğiz.  Bunlara yeni fikir denir mi bilmiyorum, evrensel haklar çünkü bahsettiklerim ama bizim endüstrimiz ve bugünkü ekonomik sistem için devrimsel diyebiliriz.

Ben bu aralar girişimcilik hikayelerini inceleyen, bu alanda doktora yapmak isteyen bir akademisyen adayı olarak, markanın değerlerini, duyarlılığını, topluma etkilerini ve kuruluş amacını net olarak ortaya koymasını çok beğendim. Bu girişimin adını ileride sık sık duyacağımıza eminim.

Kapak Fotoğrafı: Instagram.com/takk_turkiye

İlginizi çekebilir: Beauty Magger’dan 2023 Güzellik Trendleri