İpek Duben’in kırk yılı aşan pratiğini yansıtmak üzere hazırlanan en kapsamlı sergisi “Ten, Beden, Ben” SALT Beyoğlu’nda ziyaret edilebiliyor. İşlerinde sıkça kullandığı kendi beden imgelerinden esinle adlandırılan “Ten, Beden, Ben” sergisi erkek şiddetinden toplumsal cinsiyete, göçten tüketim alışkanlıklarına dek uzanan konuları irdeliyor ve Duben’in üretimini yeniden değerlendiriyor.

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: saltonline.org

“Ten, Beden, Ben”

Resim, heykel, enstalasyon ve video gibi farklı alanlarda eserleri bulunan çağdaş sanatçı İpek Duben’in “Ten, Beden, Ben” adlı sergisine yakından bakalım.

Şerife

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: saltonline.org

Üç kata yayılan serginin giriş katında sizi bir desen ve on bir resimden oluşan “Şerife” serisi karşılıyor. “Şerife” Duben’in Türkiye’ye döndükten sonra 1981 yılında ürettiği ilk işi. Sanatçı bu seride göç, ötekileştirme, toplumsal cinsiyet konularını ele alıyor. Seri, ilk olarak Beyoğlu’nda bulunan Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nde sergileniyor. Duben, 1980’de I. Günümüz İstanbul Sanatçıları Sergisi’nde “Şerife” adlı resim ile Başarı Ödülü’nü de alıyor.

Şerife, evlere temizliğe giden, hepimizin gözü önünde olan, sadece isminin değiştiği, yazgısının değişmediği milyonlarca kadından sadece biri. Duben, Şerife ile kız kardeşinin evinde tanışıyor. Ne yaparsa yapsın kardeşinin evine temizliğe gelen Şerife’yi poz vermesi için ikna edemiyor. Duben de Şerife’nin yüzünün görünmediği fotoğraflarını çekiyor ve pazardan aldığı elbiseyi gazete kâğıtlarıyla doldurarak ona Şerife’ymişçesine bir beden foru veriyor. Şerife cansız da olsa Duben’in karşısında yer alıyor. Bu fotoğraflardan esinlenerek yapılan, başı olmayan resimler; emeği görünmeyen, toplum baskısı ve erkek egemenliği altında yaşayan, düşüncesinden kıyafetine kadar sınırlarla yaşayan, ötekileştirilen ve toplumda adı bile olmayan kadınları yansıtıyor.

İlginizi çekebilir: Nesliay Ocakküçük’ten Görünmez Kadın Fatma

Adale Adam 1-2-3

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: Seda Kamburgil

Duben’in derlediği gazete kupürleri ve kendi çektiği fotoğrafların yer aldığı üç desenli seri “Adale Adam” ise “maço erkek” imgesini yansıtıyor. Kaslardan oluşan, vücudunu sergileyen, bununla övünen ve gövdesiyle gücünü eşit sayan korkutucu erkekleri…

Bir tarafta “günah ve ayıp” diyerek poz vermekten kaçınan, utanıp sıkılan kadınlar, diğer tarafta ise vücudunu pozlayarak güç gösteri yapan erkekler… Cinsiyet ve beden üzerinden yaşanan eşitsizlik daha giriş katta aklımıza yerleşiyor.

Cennetin Çocukları

Serginin ikinci katında yer alan “Cennetin Çocukları” adlı bölüm ise Amerikan tüketim kültürünü yansıtan koleksiyon nesnelerinden ve New York sokaklarına atılan eşyalardan oluşuyor.

Sanatçı, metal raf üzerine dizdiği buzdolabı süslerinden ve kâğıt mendillerden sınırsız bir arzu nesneleri dünyası yaratmış. Raf üzerindeki nesneler “tüketim çılgınlığını” akıllara getiriyor. Yiyecek, içecek ve kıyafetleri; heves, sıkılma ile atma durumları takip ediyor, hem de hızla.

Nedir bu Türk?

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: Seda Kamburgil

“Nedir bu Türk?” adlı bölümde ise Batı’nın Türklere karşı ön yargılarını içeren cümleler yer alıyor. Avrupalıların Türklere karşı oluşturdukları 30 bakış açısını okumak sizi biraz üzebilir. Duben, bu çalışmasıyla aslında tüm dünyada yaşanan ön yargıyı gözler önüne seriyor. Hemen yan tarafında bulunan kartpostallar ise Türklere ait ön yargıları kırıyor.

Elveda Yurdum

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: Seda Kamburgil

İpek Duben’in zorunlu göç üzerine ilk çalışması olan “Elveda Yurdum” enstalasyonu, Yugoslavya Savaşları sırasında Bosna ve Kosova’da yaşanan zorunlu göç hikâyelerinin etkisiyle oluşturulmuş. Balkan Savaşları’ndan itibaren dünyanın dört bir yanındaki mültecilerin sınırlardaki görüntülerine odaklanan arşivi de burada görebilirsiniz. Tel örgülerden oluşturulan bölüm ise “bir milyar yıldır var olan” topraklardan kovulan insanları anlamamız için bizi o karanlığa çağırıyor.

Melekler ve Soytarılar

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: Seda Kamburgil

“Melekler ve Soytarılar” adlı bölüm, İpek Duben’in dünyada yaşanan eşitsizliklere, zıtlıklara, zulüm ve refah arasındaki adaletsizliklere tepkisi olarak sunuluyor. Duben, yıllarca seyahatlerinden topladığı kartpostallar, gazete ve dergilerden kestiği fotoğraflar üzerinde oynayarak onları yeniden üretmiş. Oluşturduğu görüntülere eklediği melek ve soytarı figürleri bu adaletsizliği şaşırarak izliyor. Bir tarafta Ay’a ayak basan insanlar, diğer tarafta göçe zorlananlar. Yine bir tarafta arzularını, umutlarını düşünen kadınlar; diğer tarafta kendini asan kadınlar. Dünyanın her yerinde yaşanan bu adaletsizlikleri, toplumsal sorunları birer melek ve soytarı olarak bizler de fotoğrafların bir köşesinden izliyoruz.

İzler ve Kayıt 

Üçüncü katta devam eden sergide Duben “Ben Kimim?” sorusunun cevabını ararken geleneksel bir toplumda kendi bedenini farklı ruh hallerinde çizdiği bölüm sizi karşılıyor. Çizimler bir kadın olarak toplumdaki yerimizi ve cinsiyetimizin karşılığını düşündürüyor.

Yine bu katta bulunan “El Yazması 1994” adlı bölüm, Duben’in kendi imgesini içeren 51 adet kâğıt plakadan, bu plakaların korunduğu mavi kapaklı kutudan oluşuyor. Yine sergi için yazılan İngilizce ve Türkçe şiirin asılı olduğu parşömen de bu çalışmaya eşlik ediyor. Duben, yaşadığı kültür çatışmasını kendi resimleri aracılığıyla hem yazıyla hem de görselle sunuyor.

Aşk Kitabı, Aşk Oyunu

“Ten, Beden, Ben”, İpek Duben | Fotoğraf: saltonline.org

Aşk Kitabı, ABD ve Türkiye’de yaşanan ve gazetelerin üçüncü sayfalarına konu olan, aile içi şiddet ve namus haberlerinden oluşuyor. Duben, derlediği bu haberleri çelik plakalara işlemiş ve bu plakaları “Aşk Kitabı” adıyla yine çelikten bir kitaba dönüştürmüş. “Aşk Kitabı” adlı bölümde sizi gri duvarlar, ampuller ve bir masadan oluşan sorgu odası karşılıyor.

Bu soğuk sorgu odasından çıktığınızda ise “Aşk Kitabı” ile bağlantılı olan “Aşk Oyunu”  bölümüyle karşılaşıyorsunuz. Evet, rulet masasının yer aldığı bu alan bir kumarhaneyi anımsatıyor. Disko toplarının olduğu, her yerin rengârenk göründüğü, aşk şarkılarının çaldığı bu alanda karanlık ve tehlikeli bir oyuna davet ediliyorsunuz.

Önce masada bulunun erkek fotoğraflarıyla göz göze geliyorsunuz, pulunuzu alıp bu numaralı fotoğraflardan birini seçiyorsunuz, sonra kadın yüzlerinin olduğu çark dönüyor. Zar durunca katil, mağdur ve cinayetin şekli eşleşmiş oluyor. Kendinizi bir oyunda hissediyorsunuz ama milyonlarca kadın o masada tek bir şansı bekliyor…

İpek Duben Kimdir?

İpek Duben | Fotoğraf: kontrastdergi.com

Çağdaş sanatçı, 1941 yılında İstanbul’da doğdu. 1961’de Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nden mezun oldu. Sonraki yıllar ABD’de felsefe ve sanat tarihi alanlarında eğitim gördü. Chicago Üniversitesi’nde siyaset bilimi alanında yüksek lisans eğitimini tamamladı. Aynı bölümde doktora çalışmasını tez aşamasına kadar sürdüren Duben, sanatla uğraşmak üzere doktora çalışmasını bıraktı. İlk derslerini heykel sanatçısı Kuzgun Acar’dan aldı ve yine ilk atölyesini Acar’ın desteğiyle kurdu. 1972-1976 yılları arasında New York Studio School’da sanat eğitimi gördü.

Sanat eğitimini tamamladıktan sonra çocukluk ve gençlik yıllarının geçtiği kültüre yani Türkiye’ye 1977 yılında döndü. Dönüşünün sebebi ise Türk kültürünü daha yakından tanımak istemesiydi. Yazı ve eleştirileriyle buradaki ilk adımlarını attı. 1984 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde sanat tarihi alanında doktorasını tamamladı. Bu çalışma 2007 yılında kitaplaştı. 1990-1991 yılları arasında Plastik Sanatlar Derneği Genel Sekreterliği yaptı. Bu dönemde düzenlediği panel ve konferanslar “Çağdaş Düşünce ve Sanat” adlı kitapta yer aldı.

İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde dersler verdi. İstanbul Modern, Museum Voor Volkenkunde, İstanbul Büyükşehir Müzesi, Türk-İngiliz Kültür Derneği’nin koleksiyonunda işleri bulunan Duben çalışmalarına İstanbul’da devam ediyor.

Anıt Sayaç | Fotoğraf: anitsayac.com

“Ten, Beden, Ben”i gezerken bu sergiye eşlik eden ve duvarlarda gördüğümüz bir gerçek daha var. Artan, bitmeyen bir gerçek “Anıt Sayaç”. Türkiye’de erkekler tarafından öldürülen kadınların anısını yaşatmak için oluşturulan dijital bir anıt bu. Öldürülen her kadının ismi ve öldürülme hikâyeleri ne yazık ki her gün burada güncelleniyor.

İpek Duben’in işlerini bir araya getiren “Ten, Beden, Ben” sergisini 8 Mayıs’a kadar SALT Beyoğlu’nda ziyaret edebilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: saltonline.org

İlginizi çekebilir: Artsy Magger’dan İstanbul Sergi Takvimi