Termal Yalova Kaplıcaları Tesisleri: Şifalı Sularla Dolu Bir Mola
Sizinle paylaşacağım ilk seyahatim Termal Yalova Kaplıcaları oluyor. Kışın Türkiye’de yapabileceğiniz en iyi tatiller arasında birinci sırayı hiç şüphesiz ki termal kaplıcalar alıyor. İş hayatının yoğunluğundan bıkanlar, vücudunu rahatlatmak isteyenler ve kafa tatiline ihtiyaç duyanlar için termal kaplıcalar çok faydalı olabiliyor.
Termal Yalova Kaplıcaları Tesisleri Konum
Kışın deniz seyahati bizi korkuttuğu için otobüs ile Yalova’ya varmayı tercih ettik. Üç saat süren yolculuğun sonunda Yalova Terminali’ne ulaştık. Terminalden Termal ilçesine ulaşmak için minibüsler bulunuyor; isterseniz minibüsle, isterseniz taksiyle Yalova merkeze 10 dakika içinde ulaşabilirsiniz. Merkezden de yine aynı şekilde Termal’e hem minibüs hem de taksi ile ulaşım mümkün. Yaklaşık yarım saat süren yolculuktan sonra Termal ilçesine ulaşıyorsunuz.
Biz Termal’in en bilinen otellerinden biri olan Yalova Termal Otel‘de kaldık. Otel Sağlık Bakanlığı’nın denetiminde olan kocaman bir tesisin içinde bulunuyor. Klasik tatil köyü formatında ancak biraz daha ayrı bölümlerden oluşuyor. Atatürk’ün direktifleri ile 1938 yılında kurulan otelin termal suyu altın madalyalar ile ödüllendiriliyor. Tesisin içerisinde Yalova Termal Otel, Gezi Parkuru, Atatürk Köşkü, Aşıklar Yolu, Mide Suyu olmak üzere birçok gezilecek bölüm bulunuyor. Yalova Termal Otel’in en büyük artısı açık termal havuzunun olması diyebilirim.
Ağaçların altında, doğa ile iç içe, dışarıda kar yağarken termal suyun içinde üşümeden havanın keyfini çıkarmak paha biçilemez bir hal alıyor. Onun dışında otelin içerisinde de kadın ve erkekler için ayrı olarak termal havuzlar, sauna, şok ve aile banyoları bulunuyor. Otelin bir diğer artısınınsa 16 asır önce inşa edilmiş hamamın II. Abdülhamit tahta çıktıktan 25 yıl sonra 1900 senesinde tamir ettirilmesi olduğunu düşünüyorum.
Hamama hem otelin misafirleri hem de dışarıdan günübirlik gelen misafirler girebiliyor. Hamamın girişinde kaynar bir termal havuz bulunuyor. Sağ tarafından ayrı bir bölüm çıkarak hamamda yıkanmak isteyenler için fırsat sunuluyor. Termal havuzun ilerisindeyse şok havuzları bulunuyor. Daha ileride bulunan doğal saunadan çıkanlar bu şok havuzlarında kendilerine geliyor ancak doğal saunaya dayanmanın gerçekten zor olduğunu söyleyebilirim. Ben sadece kafamı uzatmakla yetindim çünkü insanın nefesini kesecek kadar sıcak. Bu tarihi hamamda faydalanabileceğiniz birçok bölüm bulunuyor. Dışarıdan gelen misafirler için hafta içi saati 50₺ olan hamamın hafta sonu saati 65₺’ye çıkıyor.
Sabahları doğa yürüyüşü yapmak isteyenler için de Gezi Parkuru gerçekten dinlendirici bir niteliğe sahip diyebilirim. Yürüyüşünüzü yaparken yol üzerinde bulunan Mide Suyu Çeşmesi’nden su içerek metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz.
Gezi Parkuru üzerinde bulunan bana göre en önemli yer ise Atatürk Köşkü. Pazartesi günleri hariç her gün 09.00 – 16.00 saatleri arasında köşkü ziyaret edebilirsiniz. Köşkün içerisinde fotoğraf çekimi yasak ama zaten köşkten büyülenen biri olarak gezerken fotoğraf çekmenin aklınıza gelmeyeceğini söyleyebilirim. Köşkün içinde Atatürk’ün odasından ziyade manevi kızları; Rukiye Erkin, Sabiha Gökçen, Afet İnan ve adını ilk kez duyduğum, çok erken öldüğü için fazla bilinmeyen Zehra Aylin’in odası bulunuyor. Açıkcası hepsinin yattığı yatakları görmek, kullandıkları eşyalara şahit olmak çok etkileyiciydi. Ayrıca TDK’nin kuruluşu, ezanın Türkçe okunması gibi önemli kararların da bu köşkte alındığı biliniyor. Yolunuz düşerse mutlaka bu köşkü gezmenizi tavsiye ederim. Müzenin giriş ücreti öğrenciler için 5₺, siviller içinse 10₺. Tesisin içerisinde alışveriş yapabileceğiniz hediyelik eşya dükkanları, fotoğraf çekilebileceğiniz papağanlar bulunuyor.
Yalova Yürüyen Köşk Konum
Üç günümüzü tesiste geçirdikten sonra Yalova merkeze doğru yola çıktık. Önceden yaptığım araştırmalara göre Yalova’da gezilecek çok bir yer olmadığını öğrendim ancak Yürüyen Köşk’ü görmeden Yalova’dan ayrılamazdım. Yalova Merkezde İDO Terminali’nden Yürüyen Köşk’e ücretsiz servisler kalkıyor ancak hem sahilin tadını çıkarmak hem de çevreyi daha iyi gözlemleyebilmek adına biz yürümeyi tercih ettik. 15 dakika süren yürüyüşün ardından Yürüyen Köşk’e ulaştık. İlkokul Türkçe kitaplarına konu olan büyüleyici hikayesi, heybetli ağacı ve Atatürk’ün doğa sevgisiyle zihnimize yerleşmiş olan köşk tam karşımdaydı; ahşap köşkten yaklaşık 15 metre uzaklıkta olan ağaç 390 yıllık heybetiyle duruyordu. Gerçekten çok güzeldi. Havanın kararmaya başlamasıyla Yalova merkeze yürümeye başladık. Yalova Merkezi’ne geri dönünce gezmek için biraz yürüsem de görülecek pek bir yeri olmadığına ben de kanaat getirdim.
Her seyahat beklentilerimize göre şekillenir. Ben bu seyahatimde biraz dinlenmeyi, huzur bulmayı, şehrin stresinden uzaklaşmayı ve gitmişken de Yalova’yı biraz olsun gezmeyi temenni etmiştim. Şehir merkezinden umduğumu bulamasam da şehrin sakinliği, Yürüyen Köşk’ün güzelliği, Termal ilçesinin huzuru ve Termal Otel’in konforu ile bu seyahati mutlulukla tamamladım. Planladığım her şeyi yaparak ve öğrendiğim bilgileri cebime koyarak dönüş yoluna koyuldum. Tecrübelerim umarım bir gün sizin de işinize yarar. Bol gezmeli ve öğrenmeli günler dilerim.
Kapak fotoğrafı: Pinterest
İlginizi çekebilir: Sezen Türker’den Bursa’da Bir Gün
Gerçekten de Yalova'nın en güzel yerlerinden biri, bu kadar güzel anlatılabilirdi. Kendimi tekrar içinde buldum...