Ege’nin kalbinde, Urla’nın üzüm bağları ve zeytin ağaçları arasındayız. Kapıdan içeri adımımızı atıyoruz, bizi beyaz, taş bir bina karşılıyor. Estetik ve sadeliğin birleşimi. Her şey yavaşlık, huzur ve denge kokuyor. Birazdan alacağımız lezzetli kokulardan habersiziz. Beyaz şaraplarımız geliyor ve Teruar Urla’nın merkezine doğallığı aldığı dünyasına konuk oluyoruz.

Konum

Teruar Urla
Teruar Urla | Fotoğraf: Instagram / teruarurla

Alabildiğine uzanan bir yeşilliğin ortasında, Teruar’ın vizyonuna ve zevkine hayran kaldığım kurucu şefi Osman Serdaroğlu ve sevgili eşiyle tatlı bir sohbete başlıyoruz.

 Osman Serdaroğlu
Osman Serdaroğlu | Fotoğraf: Instagram / @teruarurla

Osman şef, Bilişim Sistemleri okumuş. Okula devam ederken MSA’da aldığı bir eğitimle birlikte, gastronomi dünyasına girmek istediğini anlamış ve soluğu İtalya’da almış. Parma’da bir aşçılık okulunda eğitim aldıktan sonra İtalyan mutfağı sevgisi onu Sorento’dan Milano’ya, Sicilya’dan Roma’ya, Michelin yıldızlı restoranlarda çalıştığı 5 yıllık bir serüvenin ortasına atmış. Bu süreçte edindiği deneyimlerin mutfağa olan bakış açısını ve karakterini oluşturduğunu söyleyen Osman şef, doğup büyüdüğü yer olan İzmir’e dönmeye karar vermiş ve böylece bu özel mekan çıkmış ortaya.

Teruar Urla
Teruar Urla | Fotoğraf: Instagram / @teruarurla

Osman şef hikayesini bitiriyor ve ben anlıyorum ki; malzemeye saygı duyan, doğaya öncelik veren, lezzetin ve sadeliğin peşinde, yaratıcı bir şef var karşımızda. Tam böyle düşünürken, Teruar’ın mimarisi ve dekorasyonuyla da Osman şefin doğrudan kendisinin ilgilendiğini öğreniyorum. Kendisi bize bağlı kaldığı minimal ve sade stili anlatadursun, ben her cümlesinin karşılığını etrafımı saran doğal dokular ve doğal renklerin dengeli karışımıyla çok iyi görebiliyorum. Gözüme çarpan her detay, ilhamını sadelikten aldığını belli ediyor. Uzaktan güneş yavaş yavaş yok olduğunun haberini veriyor, rüzgarın taşıdığı doğadan kokular burnumda. Kulağımda doğanın arka plan sesleri, hissettiğim en baskın duygu huzur.

Teruar, ‘bir mahsulün kendine özgü büyüme ortamını içeren çevresel faktörler’ anlamına geliyor. Bu özelliklerin ise bir bütün olarak, ortaya özgün bir karakter oluşturduğuna inanılıyor. Teruar, bu karakterin ifadesi. Kalbinde gastronomi olan, odaları ve yerel ürünleriyle bütünleşen bir Şef mutfağı. Doğal ve doğadan olan her şeyi kucaklayan bir nefes alma durağı.

Teruar Urla
Teruar Urla | Fotoğraf: Instagram / bodegaistanbul

Teruar’ı çok özel bir tesis yapan bir diğer özelliği de mutfağı. Üzerinde durduğu toprağa kökleri ile bağlanan Teruar mutfağının önceliğinin, emeğini iyi mahsül üretmeye adayan yerel üreticilerden kendi yöresine sadık ürünleri toplamak olduğunu Osman şeften dinliyoruz. Bize mutfağa girecek her malzemenin alışverişini bizzat kendisinin, özenle yaptığını ve önceliği her zaman mevsimsellik ve yerelliğe verdiğini anlatıyor. Teruar’ın yan taraftaki meyve ve sebze bahçelerini geziyoruz: bergamot, portakal, mandalina, mürdüm eriği, yassı şeftali, şekerpare kayısı, yediveren limonu, kavun, patlıcan, biber, ıspanak, maydanoz… Bitmiyor, biraz ileride Teruar’ın aromatik bahçesi karşılıyor bizleri. Bu alandaysa felseğen, kekik, adaçayı, reyhan gibi aromatik bitkiler bulunuyor. İçimden gelen sese kulak veriyorum, şöyle diyor: Burası çok, çok farklı…

Teruar Urla | Fotoğraf: Instagram / @teruarurla

Teruar’ın aynı zamanda, Osman şefin mutfağının temelinde kurulan bir üretim alanı bulunuyor. Buranın amacı, şef ustalığında işlenmiş en iyi mahsüllerle hazırlanan ve kavanozlara sığan tarifleri evinize taşıyabilmenizi sağlamak. Soslar, marmelatlar, pate’ler… Bunca güzelliğin ortasında, benim gibi içinizden birkaç günlüğüne bu büyülü ortamda yaşamak ne güzel olurdu diye geçirirseniz güzel haber, Teruar’ın yine dekorasyonlarıyla beni çok etkileyen odaları var. İster Urla’nın bağlarına ve tepelerine bir üst kattan hakim odaları tercih edebilir, ister yerin enerjisiyle bütünleşebileceğiniz çiftlik evlerinde kalabilirsiniz. Yalnızca yazın değil, bana sorarsanız her mevsimin ayrı bir keyfi var burada. Ben şimdiden sonbaharda Teruar’ın çiftlik evlerinde konaklamak ve rutinin dışına çıkıp, bana en iyi gelen dünyanın, doğanın ortasında hayata mola vermek için planlar yapmaya başladım.

Ekşi Maya Ekmekler
Ekşi Maya Ekmekler | Fotoğraf: İrem Bali

Güneşle o günlük vedalaştıktan sonra yavaş yavaş masamıza geçiyoruz. Heyecanlıyız. Felsefesini, hayata bakış açımla bu denli özdeşleştirdiğim Teruar’ın lezzetlerini deneyimlemek için sabırsızlanıyorum. Masamıza ilk olarak kendi yapımları olan ekşi maya ekmekleri geliyor. Hepsini ayrı lezzetli buluyorum ama özellikle içinde karamelize soğan püresi olan brioche enfes.

Peynir Bulutu ve Levrek Carpaccio
Peynir Bulutu ve Levrek Carpaccio | Fotoğraf: Instagram / @ ashthefoodiee

Ekmekleri Peynir Bulutu takip ediyor: kendi üretimleri olan domates sosunun eşliğinde, kaymak içinde Bergama tulumu ve Obruk peyniri. Lezzetini tarifsiz buluyorum, hiç bitmesin istiyorum. Öyle bir kıvam, öyle bir uyum var ki aldığım her kaşıkta… Baştaki heyecanım geçti sanırsınız ama artıyor. Tattığımız her lezzetle çıta biraz daha yukarı çıkıyor ve işte, adeta bir sanat eserini çağrıştıran şık sunumuyla, karşımızda Levrek Carpaccio. Isı işlemi görmeden tuzda ve tütsü yöntemiyle pişirildiğini öğrendiğim bu lezzete hayran kalıyorum. Mevsimsel ve taze, zamanında toplanmış sakız enginarıyla hazırlanan Enginar Pate’ninse bana yaşattığı deneyim çok ayrı oluyor: ferah ve hafif aroması bir yana, lokalliği doyasıya hissediyorum tadarken. Sanki Urla’nın suyunu, toprağını, güneşini tadıyorum…

Ravioli ve Baby Kalamar
Ravioli ve Baby Kalamar | Fotoğraf: Instagram / @ ashthefoodiee ve @ mahallegoztepe

Ana yemeğe geçiyoruz. Bol yumurta sarılı ve semolina unlu, el yapımı Ravoli selamlıyor bizi. Tatlı lor ve Bergama tulum dolgulu olduğunu öğreniyoruz, aramızda ‘frenk soğanı, domates sosu ve sarımsak dokunuşu daha yerinde olamazdı’ diye konuşuyoruz. Abartmıyorum, hayatımda yediğim en lezzetli ravoli. Derken, gecenin yıldızı Baby Kalamar, eşsiz bir sunumla masamıza geliyor. Yumuşacık kıvamına bayılıyorum, birlikte servis edildiği patates püresinin lezzetine ve domatesin tazeliğine de öyle.

Tiramisu | Fotoğraf: Instagram / @ashthefoodiee

Biz Alp’le, lezzeti damağımızda daha ne kadar hissedebiliriz diye düşünürken, masamıza tiramisu geliyor. Daha önce yolu Roma’ya düşmüş olanlar bilir, Pompi’de tiramisu yemiş biri olarak söylüyorum (!), önümdeki tiramisunun lezzeti hiçbiriyle kıyaslanamaz. Öyle hafif, öyle ferah ve bir o kadar da lezzetli ki – daha ilk kaşıkta Roma’ya ışınlanıyor, oradaki deneyimimin de ötesine geçiyorum.

Teruar’dan ayrılacağım için biraz hüzünlü, ama böyle kusursuz bir akşam yaşadığım için çok sevinçli çıkıyorum kapıdan. Teruar’ın atmosferinden lezzetlerine, bizi buluşturduğu bu eşsiz deneyim aklımda; Osman şef ve sevgili eşinin ilham veren yaşam felsefesi ve gülen yüzleriyle yeniden karşılaşmayı dileyerek ayrılıyorum bu özel mekandan. Umuyorum ki çok yakında, yeniden…

Kapak fotoğrafı: Instagram / @teruarurla

İlginizi çekebilir: İrem Bali’den Sonbaharda Urla ve Seferihisar