İlk yorumu siz yazın!
The Bold Type: Cesur ve Güçlü Kadınların Egemenliği
Sizi 2017 yılının Haziran ayında yayınlanmaya başlayan ve pek gündemde olmamasıyla derinlerde keşfettiğim bir inci tanesiyle tanıştırmak isterim: The Bold Type dizisi. Amerikan Freeform kanalından yayınlanan ve toplam 4 sezon 46 bölüm süren dizi, 2020’de son sezonuyla final yapıyor. Sarah Watson tarafından yaratılan bu dizi, BeIn Connect ve Netflix platformlarında yayınlanıyor ve 8.0’lık bir IMDB puanına sahip.
Öncelikle ben başrollerinde güçlü, cesur ve kendi ayakları üstünde durmaya çalışan kadınların olduğu dizileri bir ayrı sevdiğimden daha ilk bölümünden diziye ısınmıştım. Aslında tanıtım videosunu izlediğinizde sıcak, samimi ve süslü bir kız arkadaş grubunun entrikalarını izleyeceğiniz çıtır çerez bir diziyle karşılaşacağınızı sanıyorsunuz. Sırf bu süslü püslü tanıtımla izleyicilerin belki de diziyi çakma bir Sex and the City olarak görüp vazgeçmiş, bu sebeple çok ön plana çıkmamış olabileceğini düşünüyorum ama izlemeye başladığınızda daha ilk bölümden arkadaşlık, entrika, iş hayatı, dedikodu, moda ve ilişkiler içinde yer alsa da diziyi bunlarla tanımlamanın çok sığ kalacağını anlıyorsunuz. Hatta daha ilk bölümlerden çok sert giriş yapıyor ve hem karakterlerin hem de dizinin verdiği mesajların çok cesur olduğuna emin oluyorsunuz.
Dizi, Cosmopolitan dergisinin eski ünlü editörlerinden Joanna Coles’un hayatından esinlenmiş. Scarlett isimli kadın moda dergisinde çalışan ve çok yakın arkadaş olan Kat, Jane ve Sutton, henüz daha çok genç olmalarına rağmen hayallerinin peşinden koşmaktan korkmayan üç kadın karakter. Stajlarından sonra kadrolu çalışan haline gelmelerini, başarılarını, başarısızlıklarını, aşklarını, acılarını ve samimi arkadaşlıklarını izlediğimiz bu üç karakterin kesinlikle çok doğal göründüğünü söylemeliyim. Kadın ve moda çerçevesindeki dizilerde görmeye alıştığımız o vücutları kusursuz (kime göre ve neye göre?), hırsla yükselen ve her şeyi ezip geçen karakterlerden değiller, adeta arkadaşımız gibiler. Aslında her genç kadın gibi deneyerek ve çoğu zaman yanılarak ne istediklerini bulmaya çalışıyorlar. Bazen çok emin oldukları konularda bile şüpheye düşebiliyorlar, hatta cinsel yönelimlerinde bile.
Sıradan bir kadın dizisi olmayan bu dizide kesinlikle kadınlar için konuşulması çok zor ama kesinlikle elzem olan konulardan bahsediliyor. İş hayatının acımasızlığı, sıfırdan başlarken hayallerin peşinden koşmanın zorluğu, birçok farkındalık konusu (örneğin; meme kanseri), sosyal medyanın gücü ve sınırsızlığı, kadınların yaşadığı zorbalıklar ve uğradıkları taciz ve tecavüzler, adaletsizlik, ünlü sosyal medya platformlarında bile yapılan cinsiyet eşitsizliği, ilişkiler ve cinsellik, beden algısı, toplumda kadınlardan beklenen mükemmel ve kusursuz profil, eşcinsellik, hem dinini hem de özgürlüğünü yaşamanın zorluğu, ırkçılık, Amerika toplumunda Ortadoğu’lu kadınlara bakış gibi çok önemli konulara değiniliyor. Yan karakterlerden biri olan müslüman lezbiyen bir sanatçı karakteriyle aslında toplumda farklı özelliklerle var olabilmenin zorluğundan bahsediliyor.
The Bold Type Karakterlerine Bir Bakış
Jane Sloan
Katie Steven tarafından canlandırılan, hep hayalini kurduğu Scarlet dergisinde stajyerlikten kadroya girmeyi başarmış, ilişkiler, politika, moda ve cinselliğe kadar geniş bir yelpazede yazan çiçeği burnunda genç bir yazar. Korkularını yenmeye, başarılı olmak için cesur olması gerektiğini emin olduktan sonra başlıyor ve kendini yeni deneyimlere açtıkça başarıyı yakalıyor.
Kat Edison
Scarlet’in sosyal medya yöneticisi Kat’i ise Aisha Dee canlandırıyor. İlk bölümlerden itibaren doğru bildiklerini savunmaktan çekinmeyen, aktivist ve çok cesur olduğunu anladığımız karakter, bu özelliklerinin yanında her genç kadın gibi hala kendini tanımaya çalışıyor. Cinsel kimliği hakkında şüpheye düşen Kat, duyguların cinsiyetsizliğini kanıtlayan bir karakter.
Sutton Brady
Meghan Fahy’nin hayat verdiği Sutton ise ışıltılı bir hayata doğmayan, daima tırnaklarıyla kazmak zorunda kalmış fakat hayallerini de elde etmesi mümkün olmasına rağmen ışıltılı bir hayata asla değişmeyen karakterimiz. Küçük yaşlardan itibaren maddi imkansızlıklar sebebiyle hayallerinin peşinden koşma riskini hiç alamamış fakat bu kuralı yıkmaya Scarlet dergisi içinde bir moda asistanlığı pozisyonunun açılmasıyla başlıyor. Hayali hep moda sektörünün içinde yer almak olan Sutton, bu hayalinin peşinden koşmak için ilk adımı, üç senedir yaptığı Scarlet editörlerinden biri olan Lauren’in asistanlığı görevinden istifa ederek atıyor ancak kendi kazandığından da az bir maaşla burada çalışmak için o ışıltılı hayattan biraz daha uzaklaşıyor. Bize hayallerin mi yoksa paranın mı daha önemli olduğunu sorgulatıyor. Aynı derginin avukatı Richard ile gizli bir ilişki yaşıyor ve iş hayatından perde arkasında yaşanan ilişkileri göz önüne seriyor.
Jacqueline Carlyle
Scarlet’in çok başarılı ve kusursuz, bir o kadar da sert ve acımasız görünen genel yayın yönetmeni. Dışarıdan çizdiği profilin tersine çalışanlarını daima desteklemesi ve başarılı olmalarına imkan vermesiyle çok ilham verici bir karakter olduğunu anlıyoruz. Aslında mükemmel görünmesine rağmen onun da acıları, zaafları ve hüzünleri olduğunu, o anda bulunduğu yere gelinceye dek yaşadıklarını cesurca açabilmesiyle, bizden biri olarak görmeye başlıyoruz.
Başrollerinde yer alan 3 kadının her biri çok farklı karakter özelliklerine sahip olsa da kesinlikle cesaret konusunda birleşiyorlar. Aslında the Bold Type ile ilgili çok hoşuma giden, bu karakterlerin mükemmel olmaması. Kendi adıma hem işte hem aşkta hem özel hayatında çok güçlü görünen ve asla hata yapmayan, kariyer yapan aynı zamanda da vücudu inanılmaz görünen, zaafları ya da kabullendiği hataları olmayan kadın karakterleri çok yapay buluyorum ve artık onları seyretmek istemiyorum. Bu dizide ise karakterler asla mükemmel değil ve olmaya çalışmıyorlar. Hepsi sıfırdan başlayıp kariyer basamaklarını tırmanmaya çalışırken bazen hayatlarının diğer alanlarını batırıyorlar ama hatalarını kabul edip, savaşıyorlar. (show must go on!) Zaten onları güçlü yapan da bu. Hayat bazen bir şeyleri batırmaktır tüm hayatımız batırdıklarımızdan ibaret değildir…
Kapak Fotoğrafı: TV Insider
İlginizi çekebilir: Lisya Kalma’dan Big Little Lies
Normalde hiçbir diziyi doğru dürüst izleyemeyen, tek sezon ve on bölümlük dizileri bile uzun bulan ben, bu dizinin üçüncü sezonuna geldim, kendime bile inanamıyorum. Yazı için çok teşekkürler, karakterlerin hepsini daha çok arkadaşım benimsedim sayende. Bir de o kıyafet odasını benim ofisin yanına almam mümkün olur mu? 🙂
Bu diziyi dün görüp çok merak etmiştim içeriğinin beklediğimin üzerinde olduğunu duyduğuma aşırı sevindim. Vakit bulabildiğim an başlayacağım. Eline sağlık yazı için 🙂