The Fall Guy: Dublörlük Mesleğine Bir Güzelleme
1980’lerin aynı adlı televizyon esinlenen aksiyon filmi The Fall Guy bir süre önce gösterime girdi. Ryan Gosling ve Emily Blunt‘ın başrollerini paylaştığı filmde, fiziksel ve zihinsel sağlığına odaklanmak için bir yıl önce işi bırakmış, ancak eski sevgilisi tarafından yönetilen yüksek bütçeli bir stüdyo filminin yıldızının kaybolmasıyla tekrar göreve çağrılan bir dublörün Avustralya’da yaşadıkları anlatılıyor. Kendisi de eski bir dublör ve dublör koordinatörü olan David Leitch’in imzasını taşıyan film, vadettiği aksiyon ve mizah bir yana, her şeyden önce dublörlük mesleğine bir güzelleme niteliğinde.
20 Mart’ta e-posta kutuma düşen bir basın bülteninin başlığı şöyle: “Dublör (The Fall Guy) Filmi Guinness Dünya Rekorları’na Girdi“. Merak edip okuyorum ve filmde Ryan Gosling’in dublörlüğünü yapan Logan Holladay’in “bir araçla en fazla takla atma” rekorunu sekiz buçuk takla ile, filmin 2022’de Avustralya’nın Sydney sahillerinde gerçekleşen çekimleri sırasında kırdığını öğreniyorum. (Rekor ondan önce 2006 yapımı Casino Royale filminin çekimleri sırasında yedi takla atan dublör Adam Kirley’e aitmiş.) Sırf bu haber bile The Fall Guy‘ın gösterişli aksiyon sahneleriyle dolu olduğunu anlamama yetiyor – ki zaten filmin Türkçe adı da şüphe bırakmıyor. Ryan Gosling’in Hollywood’un en sevilen aksiyon yıldızlarından Tom Ryder’ın (Aaron Taylor-Johnson) dublörü Colt Seavers’ı canlandırdığı The Fall Guy, sette yaşadığı bir kazanının ardından inzivaya çekilen Colt’un yıllar sonra eski sevgilisinin (Emily Blunt) yönetmen koltuğunda oturduğu bir aksiyon filmi için mesleğe geri dönüşünü anlatıyor. Okuduğum basın bülteninin heyecanımı körükleyişinin ve filmin Türkçe adının hakkını verircesine, The Fall Guy uzun zamandır hiçbir filmde görmediğiniz kadar çok aksiyon sahnesine; atlamaya, zıplamaya, düşmeye, dövüşe, araçlı kovalamacaya, taklaya, patlamaya ve alev almaya sahip!
Birçok aksiyon sahnesinin bulunması sizi yanıltmasın, The Fall Guy aksiyondan ibaret bir film değil. Fonda anlamlı ve duygusal bir hikayesi, heyecan verici plot-twist‘leri, güçlü bir mizahı ve sinema (özellikle de aksiyon sineması) tarihine referansları ve güçlü oyunculukları var. Lars and the Real Girl (2007), Crazy, Stupid, Love. (2011) ve The Nice Guys‘ın (2016) ardından sonunda Barbie (2023) ile tüm dünyanın iyi bir komedi oyuncusu olduğuna ikna olduğu Ryan Gosling bu aksiyon komedisine çok yakışmış. Emily Blunt’la kimyaları da çok uyumlu. İki eski sevgilinin sürtüşmeleri ve geçmiş hesaplaşmalarını sete taşıdığı anlar filmin ilk yarısındaki mizah dozunu yükseltiyor. Heleki Taylor Swift şarkılarının eşlik ettiği sahnelerde… İkinci yarıda dış etkenlere karşı bir mücadele, kavga ve kovalamaca odaklı bir aksiyon merkeze yerleşse de karakterlerin duygusal gelişimleri de ihmal edilmiyor ve ikna ediciliğini koruyor. Başta Hannah Waddingham, Aaron Taylor-Johnson ve Stephanie Hsu olmak üzere yan karakterleri canlandıran oyuncuların filme katkısı da yadsınamaz. Her biri parodiye kaçmayan, tadında bir abartıyla filme komedi anlamında paylarını düşeni katıyorlar.
The Fall Guy aksiyon sinemasının vazgeçilmezleri olmasına rağmen çoğunlukla görmezden gelinen dublörlere bir güzelleme niteliğinde. Görmezden gelinmek işlerinin doğasında var aslında; işlerini iyi yapmalarının ön koşulu kelimenin tam anlamıyla görünmez olmak çünkü. Darbeleri onlar alır, tehlikeleri onlar atlatır, uçurumlardan onlar yuvarlanırken tüm krediyi yıldız oyuncuların alıyor, bu işin kaderinde var. kaderlerinde var. Filmin de lafını dokundurduğu gibi Akademi’nin dublörler için bir yeni bir Oscar kategorisi açması uzun yıllardır bekleniyor. The Fall Guy bunun için gerekli mesajı vermiyorsa, daha ne gerekiyor bilemiyorum. Çünkü film, dublörlerin marifetlerini göstermesi için bir oyun alanı gibi adeta. Dublörlerin işlerini ve bu işin zorluklarını en ince ayrıntısına kadar gördüğümüz filmde, bir yandan (tanımadığımız) ünlü dublörler geçit töreni yaparken bir yandan da filmin senaryosu ve koreografisi aksiyon sineması tarihinin önemli sahnelerine göndermeler ve referanslar içeriyor. “Biz dublörler olmasaydık…” diyor sanki, “…sadece bu film değil, dünden bugüne aksiyon sineması hiçbir şeye benzemezdi.“
IMDb Puanı: 7.3/10
İlk yorumu siz yazın!