Michael Cunningham’ın aynı adlı, Pulitzer ödüllü romanından sinemaya uyarlanmış bir Stephen Daldry filmi The Hours. Bu harika senaryosuna bir de Nicole Kidman, Meryl Streep ve Julianne Moore’un oyunculuğunu ekleyince dayanılmaz bir hale geliyor! Birkaç kere izlenecek, etkisi saatlerce sürecek derin filmlerden.

The-Hours-2

Virginia Woolf’a hayran biri olarak 18 Mart 1941 günü kocası Leonard’a yazdığı son mektubunun satırları eşliğinde ceplerine doldurduğu taşlarla Ouse Nehri’ne doğru yürümesiyle başlayan film beni benden almayı başardı fakat bunun nedeni benim Virginia Woolf hayranlığım değil, oyuncuların yeteneği ve senaryonun akışındaki mükemmellik oldu.

the-hours-izle

Farklı zamanlarda, farklı günlere uyanan üç kadın; bu üç kadının ortak noktası aralarındaki yıllara rağmen, aynı hikayenin içinde var olmaları… Zaman, kişiler, sorunlar farklı olsa da içlerindeki duyguların birliği sizi hikayeye bağlıyor. Bu üç kadından birinin yazdığı kitabı bir diğeri okumakta, diğeri ise o kitabın baş karakteri olmaktadır. Üçünün de sancısı aynıdır, sebepler farklı olsa da boğazlarında geçmeyen bir düğüm, kalplerinde hayatlarını zorlaştıran bir ağrı mevcuttur.

Clarissa Flowers

Roman içinde roman, hikaye içinde hikaye, hayat içinde hayat The Hours, deneyimlenmesi gereken bir seyirlik. O paylaşılamayan sıkışmışlık hissini anlatmayı geçip hissettirmeyi başaran bir film, sizi saatler arasına, insanlar arasına sıkışan o karakterlerden biri haline getiriyor izlerken. Zaman dilediğiniz kadar farklı olabilir fakat acı, çaresizlik, hayatın özü her daim aynı kalıyor, mesajını verirken kimi sahnelere iliştirdiği insan hayatının değeri yüzümüze vuran mesajları da kaçırmıyoruz. Özünde sadece hayatın kendisinin ne denli yeterli ve harika bir şey olduğunu haykırıyor The Hours. Ölenlerin ardından hayatın değerini kavrayanları gösteriyor bizlere, her şeye rağmen nefes alın diyor sanki; mutluluk ufak ve büyülü anlardır diyor; birçok şey fısıldıyor kulaklarımıza film boyunca yönetmen…

the-hours-61780

Üst noktada derinlik içeren, bilincimizin derinlerinde var olanları fark ettirecek mesajlar yerine, basit şeylerle bizi kendine bağlarken film son derece temel bir cümle ile veda ediyor: “Hayatı görmezden gelerek huzur bulamazsınız!”