HBO’dan ‘The Night Of’: Sökmeyen Şafak
HBO yapımı tek sezonluk A kalite dizilerden büyük keyif alan gurme kitlenin kaçırmaması gereken bir yapım. Konu şöyle, Pakistan asıllı ama ABD’de doğup büyümüş bir genç, okulunun başarılı öğrencilerinden biri olarak hayatını sürdürüyor. Kendisini tanıma sürecimiz oldukça uzun sürüyor fakat dizinin ana meselesine girişimiz aksine oldukça hızlı oluyor. Bir gün ummadığı bir anda aldığı parti davetiyle heyecana kapılan Nasir, babasının taksisini evin önünden çalıp yola koyuluyor. Yol yordam bilmemesinden ötürü türlü talihsizlikler yaşamaya başlayan çocuğun hayatı, taksisine binen bir kızla baştan aşağı değişiyor. Diziyi Blutv katalogunda bulabilirsiniz.
New York’ta ve ABD genelinde 11 Eylül sonrası gelişen milliyetçi ve ırkçı reflekslerin ablukası altında akan hikaye, film tadında geçen ilk bölümüyle izleyicisini hapsetmeyi başarıyor. Simsiyah gecenin koynunda yaşanan puslu ve esrarengiz bir olayın çözülüşünü izliyoruz 8 bölüm boyunca. Klişelerden arınmış dedektif ve avukat profillerinin hikayeye eklemlenmesi ile beraber ana karakterin üstünden büyük bir yük alan ve anlatıyı rahatlatan The Night Of, hem oldukça orijinal hem de bir o kadar tanıdık doneler barındırıyor. Ağır ilerleyen ama tadını kaçırmayan bu dizinin hedef kitlesi kendisini çok iyi tanıyordur diye düşünüyorum, hikaye ilginizi çektiyse ıskalamayın.
Editör Notu: Yazının devamı spoiler içermektedir. Dilerseniz filmi izledikten sonra geri dönebilirsiniz.
Müslüman bir ailenin yetiştirdiği çocuk, cinayet sonrası annenin ve babanın olaylara karşı gelişen bakış açılarının ayrı ayrı yazılması hoşuma gitti. Anne ve babayı kartondan ve tek bir karaktermiş gibi işlememeleri bu anlamda bir artı. Dizi, derinleşmeye çalıştığı her anda başarılı oluyor. Avukatın kariyerine de egzamasına da çift koldan sarılıyoruz, Nasir üzerinden kuracağımız empatilerle yol alacağız sanıyorken, bir anda avukat aşağı avukat yukarı onu izleyip, konuşup, düşünür oluyoruz. Bu açıdan Turturro’nun hakkını teslim etmek gerekiyor. Dizinin açık ara en iyi performansı kendisine ait. Etrafına verdiği huzursuzluk, başarısızlıktan doğan bir ün. Harikulade bir anti kahraman.
Avukatın kaşınmalarından fırsat kaldığı sürece dedektife de vakit ayırdık ama sanki dizi ilerledikçe onu biraz unutmaya başlıyoruz. Halbuki o da bir o kadar kritik ve şahsına münhasır bir karakter. Bu arada davaya atlayıp sonra sıkıntıya girince geri vites yapan zengin avukatın yerini alan genç avukat favorilerimden oldu. Zira bizim diğer ‘başarısız’ avukatı dengelemek için çok klişe bir rekabet yaratılacağını düşünmüştüm, ama onun yanına bir tane daha kırılgan ve hata yapmaya müsait bir karakter gelmesini beklemiyordum. Hikayede güçsüz tarafın ısrarla güçsüz kalmaya devam etmesi çok enteresan bir dinamik oluşturuyor. Tüm inişler çıkışlar nakavt pozisyonundayken gerçekleşiyor, finale kadar bir silkelenme izlemiyoruz asla.
Kızın üvey babası, cenaze aracının şoförü, sözlü atışmaya girdiği adam derken şüphe unsurunu eşit şekilde dağıtmaya çalışıyor senaryo. Hatta Nasir’in hapishaneye fazla kolay uyum sağlaması ve okuldaki sıkıntılı geçmişi de aklımıza itinayla kazınınca, son ana kadar sırrını açık etmiyor The Night Of. Gelgelelim cinayetin bahsetmiş olduğum kişiler tarafından gerçekleştirilmemiş olmasından biraz rahatsız oldum… Yani demek istediğim şu, hikayeye çok sonradan eklenen ve seyircinin pek de umrunda olmayan bir karakterin katil çıkması kabul edilebilir. Fakat olayın çözülüş şekli de yavan kalınca dizinin o ana kadar sergilediği tüm hünerler biraz boşa gitmiş oluyor. Finale kadar yavaşça ama su gibi akan dizinin son bölümü bu anlamda beni tatmin etmedi.
Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.
Kapak Fotoğrafı: The Night Of
İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den The Last of Us
İlk yorumu siz yazın!