The Batman’in yönetmeni Matt Reeves’in yaratmış olduğu ‘yeni’ Gotham atmosferine sadık kalarak tasarlanan ve çekilen The Penguin, süper kahraman sevdalısı gençler için yapılan seri üretim film ve dizilerinden çok net şekilde ayrılan bir iş. Yine Matt Reeves’i de yürütücü yapımcı olarak ekibe dahil etmiş olmaları, dizinin gidişatı için önemli. Zira dizi The Batman’in bittiği noktadan hikayeyi devralıyor ve ikinci film gelene kadar arada yaşananları anlatıyor. İlginç bir pazarlama taktiği, eğer dizi kötü olsaydı ellerine yüzlerine bulaşabilirdi ama bu haliyle müptelalarını daha da tavlayacak gibi görünüyorlar. Önden bir bilgi: Robert Pattinson bu dizide yok. The Penguin karakteri, yani aşırı makyajlı Colin Farrell mevcut. Karakterine girebilmesi için üzerine saatlerce makyaj boca edilen Colin Farrell’ın tanınmayacak halde epik bir performans ortaya koyduğu karakter hem dizinin ağırlığını taşıyabiliyor, hem de Gotham suç dünyasının steril ortamlarının havasını kaçırıyor. Bu evrene ilgisi olan olmayan herkesin mutlaka şans vermesi gereken bir dizi, The Penguin…

The Penguin | Fotoğraf: Variety

The Batman filmi bittiğinde, Gotham bitmiş tükenmiş bir haldeydi. Carmine Falcone ismindeki mafya liderinin ölümüyle yeni oluşacak düzene dair ufak sinyaller verilmişti. İşte bu dizi de o yeni düzenin kuruluşunu ele alıyor. Carmine’ın sağ kolu olan Oz Cobb (The Penguin), patronu öldükten sonra ortada kalmamak için elini güçlü kılıcak aksiyonlar almak istiyor. Fakat Falcone ailesi geniş bir aile, elini ne kadar hızlı tutarsan tut hata yapma şansın yok gibi bir şey. Henüz ilk bölümün başında Oz ve Albert Falcone arasında harikulade bir sekansla siftahı yapan dizi, beklentileri de ne seviyede ayarlamamız gerektiğine dair işaret fişeği yolluyor. The Batman’de Batman’in karşısına Riddler’ı koyan Matt Reeves, çatışmasını da buradan yakalamıştı. Fakat arka planda dönen mafyacılık işlerine de değinerek oradan çıkabilecek tonla malzeme olduğunu gözler önüne de sermişti. The Penguin de, iki büyük mafyatik ailenin Gotham’da taht mücadelesi verirken aileler arasında mekik dokuyan Oz karakterinin eşlikçisi yapacak bizi belli ki. The Sopranos soslu dizinin çok sayıda alıcısı çıkacağını düşünüyorum, sene sonunda yarattığı etkiyi etraflıca görme şansımız olacaktır.

Devamı spoiler içermektedir.

The Penguin | Fotoğraf: Variety

Oz üzerinden iki aile arasında entrika kovalayacak olma fikri çok ilgi çekici. Alberto’nun ölümü ile henüz en baştan kendisini geri dönüşü olmayan bir yola sokan Oz, yılların verdiği tecrübeyle bu felaket durumu adeta bir orkestra şefi gibi yönetiyor. Hem Falcone ailesine dair şantaj belgelerini ele geçiriyor, hem akıl hastanesinden yeni çıkmış Sofia Falcone’nin aklını karıştırmak için türlü numaralar deniyor, hem de Maroni ailesi ile pazarlığa oturup onlarla işbirliği yaparak Falcone’leri içeriden zayıflatmaya çalışıyor. Tabi bunun asıl sebebi patronu Carmine’ın ölümünden sonra aile içerisinde istediği saygıyı göremeyecek ve yetkiyi alamayacak olması. Göründüğünden zeki olan Oz, ilmek ilmek işlemeye başlıyor iki aile arasındaki gerilimi. İlk bölümde işlenen cinayet problemini nasıl çözecek diye düşünüp dururken, müthiş bir plan tasarlayıp yanına aldığı çırağı da bu planda görevlendirmesiyle hem dengesiz deli dumrul, hem de cesur bir ruh hastası olduğunu hatırlatıyor bizlere.

The Penguin | Fotoğraf: Movieplayer

Özellikle Sofia karakteriyle arasında oluşan tansiyonun bölümler ilerledikçe artışa geçiyor olması, dizideki her karakterin kolay lokma haline gelmemesi açısından önemli. The Penguin her ne kadar kurnaz bir manipülatör olsa da onun da zayıf yönleri var ve dizi ilerledikçe Oz’un falsolarına da bol bol odaklanacağız muhtelemen. Cristin Milioti’nin performansı da Colin Farrell’a eşlik edecek seviyede olduğu için, diziyi izlerken başka bir şeyle ilgilenme gibi bir şansınız kalmıyor. Dikkat bozukluğundan şikayetçi herkes bu dizide kendini bu anlamda test edebilir. Özetle, ‘slow burn’ bir suç dizisinden beklenecek her şeyi veren The Penguin, büyük heyecan uyandırıyor…

 Sinema dünyasına ve filmlere dair paylaşımlarıma Instagram üzerindeki film blogumdan (@atıptutuyorum) ulaşabilirsiniz.

Kapak Fotoğrafı: HBO

İlginizi çekebilir: Eralp Alper’den The Perfect Couple