The Weeknd: Abel Tesfaye'den Oluşan Tek Kişilik Dev Kadro
Bazen dünyaca ünlü isimlerin yaptığı işlerin, altı dolu ve takdire şayan olduğunu düşünmeyiz. ”Güçlerini popülariteden alıyorlar, modası geçince gündemden silinmeye mahkumlar” diye söylendiğimiz isimler dahi oluyor. The Weeknd için de çoğu kişi bu bahsettiğim yargıyı taşıyor olabilir veya fazla abartıldığını dile getirebilir. Aslında kendisi popüler müzik yapıyormuş gibi görünen ancak kaliteli müzik yapmaya odaklı bir R&B prensi!
Popülerliğini magazinde yansıtılan hayatına değil, gerçekten iyi müzik yapıyor oluşuna borçlu. Kimi şarkısında geçen enteresan sözlere rağmen The Weeknd, 2010’ların başına gelmiş en iyi müzisyenlerden biri ve muhtemel geleceğin de en iyilerinden olacak. Adı şimdiden yeni Michael Jackson diye anılırken gelin görün ki The Weeknd, 2021 Grammy Ödülleri’ne aday gösterilmedi. Yani Grammy o kadar ayıp ettin ki, bu ayıba daha fazla sessiz kalamadım. Vakit Abel’i övme vaktidir, Grammy jürisine haber edin.
1990 doğumlu Etiyopya kökenli ve Kanadalı Abel Makkonen Tesfaye, profesyonel ismi The Weeknd ile biliniyor. ‘‘Peki hafta sonu anlamına gelen weekend kelimesinin ‘e’ si neden yok?” diye düşünmüşsünüzdür. Hemen kayıp e’nin hikayesini anlatıyorum, bu bilgiden mahrum kalamayız (!) Abel küçük yaşlarda uyuşturucu kullanmaya başlamış, liseden de mezun olamamış. Bir hafta sonu okuldan ayrılmış ve eve geri dönmemiş. Bu durum sahne adını filizlendirmiş fakat The Weekend diye Kanadalı bir müzik grubu ismin patentini alınca, e’den vazgeçerek yoluna devam etmiş. İlerleyen yıllarda müziği domine eden isim kim oldu yazmama gerek yok sanırım. Üstelik Abel’in 20’li yaşlarını bu kadar üretken ve verimli geçirmesi muazzam bir olay. O yaşlarda, derse katılınca parlak bir geleceğimiz olacağını düşünüp seviniyorduk…
The Weeknd Albümleri
Kariyerine 2010 yılında anonim olarak Youtube’a birkaç şarkı yükleyerek başlayan Abel, bu sayede yavaşça tanınmaya başladı. 2011 yılında House of Balloons, Thursday ve Echoes of Slience mixtape’lerini yayınladı. Resimde sol başta gördüğünüz Trilogy (Triloji, 3’lü) bu karışık albümlerin bir araya gelmesinden oluşmuş. Karanlık R&B tarzı ve kimliğini çevreleyen gizem nedeniyle, medyada eleştirel bir kabul görmüş. Kabul görmemesi tuhaf olurdu zaten. Trilogy albümü içinde yer alan şarkılarıyla hazine gibi, dikkatle incelemenizi ve bütün şarkıları dinlemenizi tavsiye ederim! Her albümden hoşuma giden birer şarkıyı ekleyerek yazıya devam edeceğim.
Trilogy (2011)
2012 yılında Abel, kayıt şirketi Republic Records ile anlaşma imzaladı ve kendi stüdyosu XO ortaya çıktı. Trilogy derleme bir albüm olarak yeniden yayınlandı. İlk stüdyo albümü Kiss Land ise 2013’te piyasaya sürüldü. Müzik eleştirmenlerinden olumlu dönüşler alan albüm Bilboard 200 listesinde 2. sıraya kadar yükseldi. Abel Kiss Land albümü için şu sözleri söylemiş:
”Kiss Land, tur hayatını sembolize ediyor ama kafamda yarattığım bir dünya bu. Tıpkı House of Balloons’un Toronto’yu ve oradaki deneyimlerimi simgelediği gibi ama Kiss Land benim yarattığım bir dünya. Kiss Land’i düşündüğümde daha önce hiç gitmediğim, çok aşina olmadığım bir yer hayal ediyorum. Korkuyu nasıl yakalayacaklarını bildikleri için çoğu kişi John Carpenter, David Cronenberg ve Ridley Scott gibi film yapımcılarından ilham alıyor. Benim için Kiss Land bu, sadece dürüst bir korku ortamı. Şu anda kim olduğumu bilmiyorum ve aşina olmadığım tüm bu tuhaf şeyleri bu ortamlarda yapıyorum. Bana göre, şimdiye kadarki en korkunç şey. Yani kayıttaki çığlıkları ve tüm bu korku temalarını duyduğunuzda ve korktuğunuzda, müziği dinleyin çünkü ne hissettiğimi hissetmenizi istiyorum. Kiss Land bir korku filmi gibi.”
Kiss Land (2013)
2015 yılında çıkardığı Beauty Behind the Madness albümüyle dünyaca ünlü oldu Abel. Albümde yer alan The Hills parçasıyla sosyal medyada bir akım yayılmıştı, hatırlarsınız. Herkes bu şarkının üzerine önce çirkin olduğu, sonra güzelleştiği video’lar çekmeye başladı. 2016 yılında bu albüm, yılın albümü olarak Grammy adaylığı aldı. Bunun yanında Fifty Shades of Grey filmi soundtrack’inde yer alan Earned It ve Ariana Grande ile düet yaptığı Love me Harder ile artık herkes Abel’i, The Weeknd’i konuşuyordu…
Beauty Behind the Madness (2015)
”Often” şarkısında güzel bir nüans var. Arkadan gelen Türkçe sözleri duymuşsunuzdur. Nükhet Duru‘nun ”Ben Sana Vurgunum” şarkısından alınan ”Seneler sürer her günüm, yalnız gitmekten yoruldum” dizeleri aslında Sabahattin Ali‘ye ait. Often şarkısında Sabahattin Bey’in sözleri yeniden hayat buldu, burada bayrakları asıyoruz.
2016 yılında 3. stüdyo albümü Starboy‘da Daft Punk, Lana Del Rey, Kendrick Lamar ve Future ile yaptığı işbirlikleriyle Abel’in ortalığın tozunu attırdığını söylersek abartmış olmayız. Elektronik ritimlerle ateş eden bu albümle önceki albümlerin karanlık havasından çıkan Abel ”Starboy” diye anılmaya başladı. Abel bir röportajında Starboy için Wu-Tang ve 50 Cent‘in hip-hop kültüründen esinlendiğini belirtmiş çünkü o yıllarda bu isimleri çok dinliyormuş. Candy Shop’u discman’le ne kadar çok dinlediğim aklıma geldi, kendi jenerasyonumuzdan birinin aynı şarkıları dinleyerek müzisyen olması çok tatlı bir durum. (50 Cent ve discman’in de aynı hızla ortadan kaybolmasını hiç anlamadım) Bu arada 50 Cent’i keşfeden Eminem‘e buradan selamlar……
Starboy (2016)
”Party Monster” şarkısında geçen Selena isminden ötürü, Selena Gomez‘e bir gönderme mi var acaba diye düşünülmüştü. Sanırım şarkıdan sonra sevgili oldular. Selena Gomez fanları kendilerine ”Selenatör” diyor. The Weeknd için bir fan adı var mı bilmiyorum ama ”Abelatör” gibi bir isim varsa beni listeye yazabilirsiniz…
2018 yılında My Dear Melancholy Ep’i ile sahalara geri dönen Abel öyle güzel 6 parça yayınladı ki, kaç kere dinledim bilmiyorum. Starboy’dan daha karanlık, alternatif bir r&b ve elektro-pop projesi olarak tanımlanan mini albüm; tekno sanatçısı Gesaffelstein, dj ve söz yazarı Skrillex gibi müzisyenlerin dokunuşlarıyla başka bir boyuta geçti. Sana melankoli çok yakışıyor Abel, fanların aşk acısı çekmen için pusuda bekliyor umarım haberin yoktur.
My Dear Melancholy (2018)
Sonsuza kadar My Dear Melancholy dinleyecekken bu sene daha güzel bir şey oldu ve beklediğimiz After Hours albümü tam da karantina zamanı gelerek imdadımıza yetişti. Heartless ve Blinding Lights single’larından sonra iyi bir albüm yayınlanacağını hepimiz tahmin ediyorduk ama bu şarkılar nedir Abel Bey… Bütün dünya sussun bir tek sizi mi dinleyelim istiyorsunuz? Bir süre sonra da bonus şarkılar adı altında 3 şarkı daha albüme eklendi, herhalde pandemide olan ikinci güzel şey de buydu. Bakmayın bonus şarkılardan birini eklediğime, albüme adını veren After Hours‘u eklemek lazım, şarkı kendi başına başyapıt.
After Hours (2020)
After Hours albümünde Abel’in daha önce de çalıştığı Max Martin, Metro Boomin ile beraber çeşitli yapımcılar yer aldı. Albümün remix içeren versiyonunda Chromatics (elektronik türde güzel şarkıları var) ve Lil Uzi Vert (Travis Scott’a yakın tarzda rap yapıyor) bulunuyor. Albüm aynı zamanda new wave (R.E.M. The Police) ve dream pop (Slowdive) etkileri taşıyor. Albümü dinledikçe buram buram 80’ler koktuğu anlaşılıyor. After Hours’un kapak fotoğrafı, tanıtımı ve stil teması ise saykodelik olarak tanımlandı. Casino (1995), Fear and Loathing in Las Vegas (1998) ve Joker ve Uncut Gems (2019) filmlerinden ilham alındığını açıkladı Abel. After Hours, dünya küresel rekoru kırarak Apple Music tarihinde 1.02 milyon ön sipariş almış. Tüm bunlara rağmen Grammy’de ”en iyi albüm” dalında adaylığı bile yok! Bütün ödülleri silip süpürecekken adaylığının olmaması o kadar saçma ki, denecek söz yok. Super Bowl şovu tesellimiz olacak artık…
Drake, Grammy konusunda Abel’e destek çıktı ve Grammy için şu sözleri söyledi: “Bence etkili müzik ve bu ödüller arasındaki kopukluktan dolayı her yıl şoke olmamıza izin vermemeliyiz. Bir zamanlar en yüksek tanınma biçiminin sanatçılar için artık bir önemi olmadığını kabul etmeliyiz” Gidip biraz ”Hotline Bling” açıp dinleyeyim bari. Sağlıcakla kalın.
Kapak Fotoğrafı: karmaturkiye.com
İlginizi çekebilir: Ayça Yenigün’den Serhat Durmuş
İlk yorumu siz yazın!