Tik-Tak Cafe: Yeldeğirmeni'nde Zamana Kısa Bir Mola
Yeldeğirmeni’nin hızına yetişmek ne mümkün! Yeni mekanlar ardı ardına açılmakla kalmıyor, her mekan sunduklarıyla çıtayı biraz daha yükseltiyor. Semtin en yenisi Tik-tak Café ise bu çıtayı zirveye yerleştiriyor.
Yeldeğirmeni’ndeki son keşfim Tik-tak Café, bugüne kadar bu semtte gittiğim mekanlar arasında en etkileyici özelliklere sahip. Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu’nun karşısındaki mekanın mottosu “zamana kısa bi mola!” Bu molayı da vermek için önce kapısından içeri girmeniz, sonra dekorasyonuyla, farklı köşelere serpiştirilen tasarım harikası objeleriyle, her birini kendi içinde seveceğiniz dört ayrı bölümüyle, kahvaltısı bol menüsüyle ve son olarak da enerjinizi yükseltecek güleryüzlü çalışanlarıyla tanışmanız gerek. Nasıl olacak derseniz, o zaman hep birlikte adım adım keşfedelim.
Dört Dörtlük Dört Bölüm
Mekan, dört bölüme ayrılıyor. Ön bölüm, balkon misali, sokağı seyrederek, hafta içinde karşıdaki okulun seslerine ortak olarak yemeğinizi yemeniz ve kahvenizi içmeniz için tasarlanmış. Havadar ama sessiz bir yer ararsanız, arka tarafa geçebilirsiniz. Üstelik buradaki büyük masada uzun uzun toplantılarınızı veya buluşmalarınızı yapabilirsiniz. Ortamın havasını solumak, daha rahat ve daha uzun oturmak için de mekanın iç tarafındaki büyük sarı koltuklara yayılabilirsiniz. Diyelim ki, kalabalık bir grup olarak geldiniz, kendinize özel bir kutlama veya görüşme yapmak istiyorsunuz ama herkesten uzak olsun diyorsunuz. O zaman sizi aşağıdaki bölüme alalım. Burası özgürlüğünüzü ilan edebileceğiniz bir alan. Doğum gününden baby showera kadar kutlamalarınızı, eğitimlerinizi , aktivitelerinizi veya özel çalışmalarınızı yapabilirsiniz. Bu durumda Tik-tak Organizasyon hemen sizin elinizden tutuyor ve yaptığınız etkinliğe göre ikramlarla birlikte paket bir servis sunuyor. Böylece etkinliğiniz dışında bir şey düşünmenize gerek kalmıyor.
Tik-tak Café’ye girdiğinizde sizi mekanın dört bir yanına yayılmış tasarım harikası eşyalar karşılıyor. Önce sarı vintage koltuklar, duvarı kaplayan ayna, yatak yaylarından bir aydınlatma, rengarenk pullu elbiseler, sandık içine yerleştirilmiş sayısız aksesuar… Duvardaki Saim Ünal imzalı iki tablo da sizi mavinin derinliğine davet ediyor. Bunlarla yetineceğinizi sanıyorsanız aldanıyorsunuz. Alt kata indiğinizde bir gardırop dolusu kıyafetler, kostümler sizi bekliyor. Köşedeki koltuk ve aynayı da unutmadan belirteyim. Böyle bir mekanda insan, her şeye tek tek dokunmamak, incelememek ve selfie çekmemek için zor tutar. Mekanın dekorasyonun bu kadar güzel olmasının nedeni, uzman elinin değmesinden kaynaklanıyor. Dilşad Ayral Ünal, birçok tiyatro ve oyunun dekorunu, kostümünü ve sahnesini yapıyor ve burada da tecrübesini konuşturuyor.
Saatler Kahvaltıyı Gösteriyor
Mekan, beni dekorundan ziyade en çok kahvaltı ağırlıklı menüsüyle fethediyor. Mümkün olsa günde üç öğün kahvaltı yiyenlerdenim ama kahvaltıyı dışarıda belirli saatler dışında bulamadığı için de sinir olanlardanım. Burada ise günün her saatinde kahvaltı alabiliyorsunuz. İster sabahın 9:00’unda, ister, öğlenin üçünde isterseniz de gece onunda, üstelik her dem taze çay ve bol kepçe malzemelerle. Hızlı Kahvaltı, Ay Dede Kahvaltısı, Anne Kahvaltısı, Tik-tak Kahvaltısı gibi malzemenin çeşitliliğine göre seçim yapabiliyorsunuz. Tik-tak kahvaltı ise tek, iki ve aile boyu şeklinde üçe ayrılıyor. On küsür çeşitle, kendi özel tarif soslarıyla bir kahvaltıdan çok daha ötesi var. Daha ne olsun!
Kahvaltı dışında yancıları yani tavada yumurta ve omletleri seçmeniz mümkün. Menünün en ilginç bölümünü atıştırmalıklar oluşturuyor. Efsane dedikleri, haşhaşlı çörek (ki ben bayıldım), Ruhsare isimli elmalı çörek, valide sultan gevreği, bruschetta çeşitleri ve kuru meyvelerden oluşan derviş tabağı da sipariş verilesi seçeneklerden. Yatıştırmalık olarak wraplerden veya sandviçlerden söyleyebilirsiniz. Kıymalı böreği anımsatan Aşk Avcısı ve sebzeden vazgeçmem diyenler için de içinde yok yok dedikleri sebze salatası ana yemeğin favorileri. Semtteki diğer mekanlar gibi menü de çıkartıyorlar. Köfte veya tavuk ve yanında salata, pilav/makarna/patatesle lezzetli bir ev yemeği yiyorsunuz. Yemeğin üstüne içeceğiniz kahveler özel harman, tatlılarsa el emeği.
Tik-tak Café az ama öz bir menüye sahip ama lezzet ve kalite açısından da gayet zenginler. Her malzeme özel olarak getiriliyor. Ucuz olsun diye değil, en iyisi olsun diye çabalıyorlar. Her şey o gün taze yapılıyor ve tüketiliyor. Mekanın sahipleri de burada yedikleri için kendi evlerinde ne yapıyorsa ve nasıl yapıyorsa burada da aynısını yapıyor. Sonuç: tabaklar sıyrılıyor, parmaklar yeniliyor.
Mekanın Tesadüfi Hikayesi
Tik-tak Café, bize hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığının en güzel göstergesi. Ortakları Dilşad Ayral Ünal ve eşi ile Umut Yalçınkaya ve eşinin yolları bir barda kesişiyor. Ünal çifti ile Yalçınkaya çifti müzik sayesinde tanışıyor, önce arkadaş ve daha sonra da ortak oluyorlar. Hepsinin gönlünde yatan aslan bir mekan açmak ve işletmek. Ani bir kararla da bu hayali gerçeğe dönüştürüyorlar. Herkes kendi deneyimini ve uzmanlığını ortaya koyarak Voltran’ı oluşturuyor ve ortaya Tik-Tak Café çıkıyor. Umut Yalçınkaya, ekibin mühendisi ve beyni olarak üzerine düşeni yapıyor, Dilşad Hanım, tasarımlara, dekorasyona odaklanıyor. Diğer ortakları İrem Gültekin de onlara katılıyor. Menüde hep birlikte çalışıyorlar. Her açıdan kim ne istiyorsa, ne hissediyorsa onu yaşayacakları bir atmosfer yaratıyorlar. Ekibin organizasyon geçmişinin olması da mekanın kısa sürede kendinden söz ettirmesinde büyük rol oynuyor.
Gördüğünüz gibi Tik-tak Café, bir mekandan çok daha fazlasını vadediyor. İster yalnız başınıza, ister kalabalık bir grup gelin; ister bir kutlamanız olsun ister bir toplantınız, burada beklentinizin çok daha fazlasını bulacaksınız. İşiniz bitince hemen çıkmak istemeyip üstüne de mekanın sahipleriyle ve annesi Ruhsar Hanım’la keyif kahvesi içmeniz tecrübeyle sabit. Şimdiden keyfiniz bol olsun!
Tik-Tak Cafe Adres: Rasimpaşa Mah. Misakı Milli Sok. No: 93/A Kadıköy / İstanbul
İlk yorumu siz yazın!