İlk yorumu siz yazın!
Tim Burton Nostaljisi: Frankenweenie
Aranızda Tim Burton sevmeyen var mı? Hafta sonu bir maniniz yoksa; Tim Burton, eski ama yeni filmi “Frankenweenie” ile vizyonda bekliyormuş, gidelim mi? O halde bu soğuk havada, 9 Kasım’dan itibaren doğru sinemaya!
Peki, hayatına bir şekilde Tim Burton değmemiş olan var mı? O zaman, önce bir bakalım kimmiş bu ihtiyar delikanlı.
Stop-motion animasyon tekniği ile film çekmeye bayılan bu kıvırcık saçlı ve egzotik amca, küçük yaşlarda düşük bütçeli korku filmleri izleyip, 13 yaşında ilk filmini çekmiş hafif kaçık bir yönetmen. Daha sonra yöneteceği ve yapımcılığını üstleneceği filmlerin birer markaya dönüşeceğini bilseydi, eminim 13 yaşına kadar beklemezdi. “Batman“, “Batman Returns“, “Planet of the Apes” (Maymunlar Cehennemi), “Charlie and the Chocolate Factory” (Charlie’nin Çikolata Fabrikası), “Alice in Wonderland” (Alis Harikalar Diyarında) son yıllara ait en popüler filmleri arasında gösterilebilir.
İlk uzun metraj stop-motion olma şansını yakalayan “The Nightmare Before Christmas“ (Noel Gecesi Kabusu) ve benzer gotik öğeler taşıyan “Corpse Bride“ (Ölü Gelin) Tim Burton’ın başarısının beyazperdeden taştığının göstergesiydi. Beyazperdeden taşan bu karakterler ve hikayeler, çevremizdeki insanların tişört, çanta ve bilumum aksesuarına yayılmış, tam anlamıyla bir çılgınlığa yol açmışlardı.
Bir de magazin tarafından bakalım: Burton, “Fight Club” filminde kızlar için idol, erkekler için ideal kavramlarını oluşturmuş Marla Singer’ı canlandıran Helena Bonham Carter ile birlikteliklerinden, bir erkek, bir kız çocuk sahibi. Helena Bonham Carter’ın diğer başarılı rollerinden söz etmediğim için de kızmayın bana lütfen. Tam da bu noktada bahsetmem gereken başarılı ve yakışıklı bir isim daha var çünkü: Johnny Depp! Hangi filmiyle hayatınıza girmiştir bilemiyorum, inanın benim hayatıma nasıl girdiğini de hatırlamıyorum. Değinmem gereken nokta, Tim Burton’ın çok yakın arkadaşı olduğu, bu yüzden de sık sık birlikte çalıştıkları. Sonuçta bu kadar başarılı bir nişanlı ve kankayla, Tim Burton’ın başarısız olması hayal kırıklığına yol açardı!
Gelelim bize bazı ilkleri yaşatan, markalaşan şu çılgın stop-motionlara. Doğaüstü, yaşam sonrası, o kocaman gözlü karakterlerin, biz fanilerden daha insancıl olması filmlerin bu kadar tutmasının başlıca nedenidir kanımca. Bazı kişilere fazla kasvetli gelse de çizgiler, renkler bence çok iyi; mekansal kurgular da oldukça başarılı. Ve tabi ki müzikler… Filmlerin devleşmesinde, film müziklerinin kahramanı Danny Elfman’ın payı da unutulmamalı.
Oturup bi dolu yazı yazdım Tim Burton için. Neden? Şöyle bir düşündüm de… Babamla yaşıt bu şeker adam. Belki babamın büyüdüğüm için anlatmaktan vazgeçtiği masalları buldum filmlerinde. Belki de abarttım, animasyonlara bile gereğinden fazla anlam yükledim. Belki sadece Victor içindi. Belki çok sevdiğim bulutları tasvir edişi çok etkilemişti. Ama sanırım asıl nedenim bunların hepsiydi. Favori karakterimi tahmin ettiğinizi düşünüyorum: Victor! “Corpse Bride”ın (Ölü Gelin) paylaşılamayan damadı… Zayıf parmaklarıyla, ürkerek çaldığı kısacık solo (tabi ki Danny Elfman yardımıyla) nasıl da içime işlemişti. Piyanodan yükselen notaların nasıl sarmaladığını ve o soloya ne anlamlar yüklediğimi anlatabilmeyi çok isterdim.
Ve şimdi çok heyecanlıyım, çünkü bugün “Frankenweenie” vizyona giriyor! İsminden anlayacağınız üzere, revizyona uğramış bir Frankenstein hikayesi. Aslında revizyona uğramış bir hikayenin revizyonu mu desem? En iyisi doğrudan anlatayım. “Frankenweenie“, Burton’ın 1984 yılında çektiği 29 dakikalık, yönetmenin Disney’den kovulmasına yol açmış film olarak kayıtlara geçiyor. Victor, çok sevdiği köpeğinin ölümü üzerine onu hortlatmak için Frankenstein tarzını dener, işe yarar ve tahmin edeceğiniz üzere eğlence başlar. Bizse bugünden itibaren bu hikayenin 87 dakikalık revizyonunu izleyeceğiz.
Öncelikle elden geçirilmiş şeyleri severim, geçmişe dokunarak, gelişmişlik vaat ederler. İnanılmaz yorucu bir haftadan sonra, DJ Shadow konseriyle kendimi iyice yorduktan sonra “Frankenweenie”de favori kahramanım Victor’un çocukluğunu bulacağıma inanıyorum. O mu değil mi bilemiyorum, malum Burton’ın tüm karakterleri birbirine benzer. Ama neden o olmasın ki?
Size mükemmel bir film izleyeceğinizi vaat edemem, kaldı ki henüz ben de izlemedim. Yine de havalar da hazır yağmura çamura dönmüşken, hafta sonu yapacak bir şeyler arıyorsanız aklınızda olsun istedim. Okuyup da birazcık olsun heyecanlanıp merak edenler, aşağıdaki fragmanı izleyebilirler. Olumlu eleştirileriniz olursa filmle ilgili yazın da kendimi iyi hissedeyim. Keyfini çıkarın!
Hafta sonu manimiz olmamalı! Frankenweenie'yi kaçıramayız 🙂 Teşekkürler güzel bilgiler için!
Ben teşekkür ederim vakit ayırıp okuduğunuz için =) İyi seyirler şimdiden..