Masanızda Neler Var? Verda Alaton ve Tohum Design
Şu anda masanda neler var?
Masam her gün aynı düzendedir diyebiliriz. Günlük çalışma notlarım dışında benim için özel olan, bana keyif ve ilham veren, seyahatlerimden topladığım, hediye edilen doğal ve enerjileri ile yakınımda olmalarından keyif aldığım parçalarım bulunuyor. Nijerya’dan bir kabile heykeli, Ghana’dan bir maske, bir dergahtan çıkma kızılcık sopası, üzerinde seyahatlerimden seçtiğim bilezikler, babamın hediyesi Çanakkale bir seramik içinde Tayland’dan bademler, kahve fincanım, Tohum’lara dönüşmek üzere Afrika’dan aldığım terazinin üzerinde bekleyen mercanlar, eski fildişi parçalar, kristaller, deniz kabukları, bilgisayarım ve çizim defterim bulunuyor. Masamın arkasında ise değerli ressam arkadaşım Sait Mingü’nin benim için özel yaptığı resmi bulunuyor.
Masanı nereden aldın?
Masam iki parçadan oluşuyor. Ahşap ayakları annemin çizimi, üst kısmı ise özel kesim cam. Şeffaf üst bölümü, natürel ve geometrik alt kısmı Tohum’un konsepti ile tamamen paralel. Yaklaşık 15 senedir üzerinde çalışmaktan çok keyif alıyorum.
Blog ve dergi olarak takip ediyorsun?
Tabi ki theMagger. Benzersiz sevgili Ezgi Kıramer ve Lian Kebudi – Luxury Shoppers, İstanbul’un ritmini en özel filtreyle ve samimi bir şekilde paylaşan The Guide Istanbul, National Geographic, Monocle, Intelligent Life, çeşitli moda ve tasarım dergileri, yerli ve yabancı birçok bloglar, takip ettiklerim arasında.
Şu ana kadar gördüğün hangi takıyı sen tasarlamış olmak isterdin?
1920’lerde yaşamış olup, Chanel’in Art Deco takılarını tasarlamış olmak isterdim. Formları ve karakterlieri ile müthiş çarpıcı ve zamansız buluyorum.
Tasarımlarını nerelerde görmek isterdin?
_Tasarımlarımı çağdaş tasarımın ön plana çıktığı şehirlerin galerilerinde görmeyi isterim. Örneğin Berlin, Kopenhag gibi şehirle… Ayrıca London Design Museum hayalimde.
_Ünlülerin üzerinde TOHUM’u canlandırdığımda da ilk dileğim karakterli, yetenikli ve artistik kişilerin üzerinde görmek isterdim. İlk aklıma gelen isim TOM FORD.
Tasarım açısından en beğendiğin şehir?
Londra. En yeni fikirlerin üretildiği, en cesur, sürekli ileriye dönük çalışmaların yapıldığı özel bir şehir. Gerek mimaride, gerek modada, gerek marka tasarımında, yaratıcılığın her alanında her zaman üretken ve dinamik.
Çalışmalarını yaparken en severek dinlediğin, sana ilham veren 3 şarkıyı bizimle paylaşabilir misin?
_Ali Farka Touré’nin Talking Timbuktu albümünden “Diarabi”
_Mali Blues’undan çok keyif alıyorum, çok sevdiğim Batı Afrika’ya beni götürdüğü için.
_Her zaman çalışırken ortamımda mutlaka müzik vardır. Blues ve Rock çok keyifle dinlediğim müzikler arasında. Schubert piyano sonatları, B.B. King, Van Morrison vazgeçemediklerimden.
İşinle ilgili en çok neyi seviyorsun?
Her günün yenilikler getirmesini, her bir parçanın hayata geçişini görmeyi ve sahibine kavuştuğu an’a, o bütünlüğe şahit olmaktan çok keyif alıyorum.
Ayrıca tabi ki çalıştığım bütün doğal malzemeleri, karakterlerini ayrı ayrı çok seviyorum.
Tarzını bize nasıl anlatırsın?
Sade fakat çarpıcı, yalın ama cesur, özgüvenli ve bireysel. Mesafeli ve dişi. Sanırım doğanın ve doğal malzemeler ile çalışmanın bende uyandırdığı ilk ve temel hislerin bu özellikler olmasından.
Benim gözümde doğa dişidir, güçlüdür, mesafeli ama şevkatlidir. Cürretkardır ve tekdir.
Sence “ilham” ne demek? Genelde nelerden ilham alırsın?
Duyularımızı harekete geçiren, ruhumuza hitap eden, kaburgalarımızın arasında, midemizde pırpırlar yapan, kalbimizi çarptıran ve bize yaratma, üretme dürtüsü veren her şey. Seyahatlerimden, doğasına insanına hayran olduğum Afrika’dan, mimariden ve güzel olan, güzel ruhlu olan her şeyden.
Ajandanda bu hafta/ay için neler var?
_ArtInternational Istanbul
_Karaköy/Tophane’de açılan yeni mekanları, caféleri denemek istiyorum.
theMagger’da “Karaköy’de Açılan Yeni Mekanlar” listesi…
_Her zaman ilham almak için gittiğim Sultanahmet Meydanı ve Ayasofya
Pazar kahvaltısında seni nerelerde ve neler şipariş ederken görebiliriz?
Karaköy ve Tophane taraflarındaki yeni mekanlardan çok keyif alıyorum. Ayrıca İstanbul Modern, Müze de Changa ve Nişantası’nın Delicatessen, Cafe Den gibi adreslerini çok seviyorum. Un ve sütsüz bir diyet seçimim olduğu için omlet, yeşillik, domates, peynir ve zeytinin bulunduğu bir masada görebilirsiniz beni. Bir de Americano 🙂
İstanbul’da özellikle ilham veren semtler hangileri ve bu semtlerde hangi cafe/restoranlarda oturuyorsun?
Karaköy, Tophane, Arnavutköy, Kuzguncuk, Balat ve Cihangir bana ilham veriyor. Sultanahmet ve Nuru Osmaniye tarafından ise Fes Cafe.
Karaköy’de Unter, Cihangir’de Demeti ve White Mills, Karaköy Lokantası. Bir de Nişantası’nda Bread&Butter ve Cafe Den’i çok seviyorum. Gün içinde bilgisayarda çalışmak için de ideal mekanlar…
Tohum Design by Verda Alaton’a ait daha fazla görsel görmek isterseniz bu galeriye göz atabilirsiniz:
İlk yorumu siz yazın!